Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ıtrındekıler Dönüp BakıncaKarikatürler/ Kürşat Coşgun/ îslemc adresi: kursatcosgun&yahoo.com/ 48 s. Kitapta, Kürşat Coşgun'un ön ve arka kapaktakilerle birlikte 47 karikatürü yer alıyor. Son yıllardaki bazı yarışmalarda ödül aldığı karikatürleriyle dikkati çeken Kürşat Coşgun, karikatür ve mizah üzerine yazılar da yazıyor. "Dönüp Bakınca"da insancıllığı öne çıkaran karikatürleri ile karşılaştığımız Kürşat Coşgun, aynı zamanda Karikatürcüler Derneği'nin Zonguldak temsilciliğini de yürütüyor. Olağan MucizelerÜç Tiyatro Oyunu/ Kubilay Tunçer/ Can Yayınlart/ 165 s. Kubilay QB Tunçer, Olağan Mucizeler'in oluşumunu şöyle anlatıkuluk» QBIUIKCI OI.Af.AN yor: "Bu kitapta, yaklaşık on dört MUCİZELER yıl içinde yazdığım oyunların üçü bulunuyor. îlki, kitaba adını veren Olağan Mucizeler, biri yaklaşık dört yılda yazdığım Nargile, biri de tek kişilik bir oyun: Anrico'nun Peşinde. Olağan Mucizeler, şu aralar sahneleniyor. Ordinary Miracles adlı Ingilizce çevirisi de dünya tiyatrolarının kapılarını tıklatmakta. Talihli bir metin oldu Olağan Mucizeler. Övgüylekarşılandı. Şimdilik önü pek açık görünüyor. Oyun altı ay gibi kısa bir sürede yazıldı. Bu sürede birçok dramaturjik okuma ve yeniden yazmayla karşılaştı. Oyun, illüzyon sanatını yenilikçi bir okumaya zorlarken, tiyatroyu tiyatro yapan temel dinamiklere de köktenci göndermelerde bulunmayı murat ediyor. Özetle işi zor. Kimi oyun, doğasına uygun bir yönetmen ve sahnelenmeye ulaşmayı umarsızca beklemeye mahkumdur. Kimi oyunsa doğuştan şanslıdır. Hem seyirciyi hem de yazarını mutlu edebilir kolayca. Sihirli bir süreçtir bu. Bu sihir öylesine güçlüdür ki, dünyanın dört bir yanında yazarlar tiyatro metinleri üretmeye devam ediyorlar. Seyircilerin onlara vermeye hazırlandığı o büyük ve tılsunlı ödülün hayalini kurup duruyorlar. Ben bu hayali gören insanlardan biri olduğum için kendimi şanslı buluyorum." Oynamak Varken/ Ahmet Cemal/ Can Yaytnları/ 211 s. Başarüı çevirileriyle olduğu kadar Ahmet Cenul denemeci ve eğitimci yönüyle de OYNAMAK tanınan Ahmet Cemal'in tiyatro VARKKN üzerine kaleme aldığı yazılarını bir araya getirdiği Oynamak Varken çıktı. Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvan'nda dünya tiyatro tarihi ve çağdaş tiyatro dersleri veren Cemal, tiyatro eğitimi alanlar için olduğu kadar bilinçli tiyatro izleyicisi ve sanatseverler için de vazgeçilmez bir kaynaİc. Yazar, kitapta geniş olarak Brecht'in tiyatro anlayışından Çehov'a, Shakespeare'den Nâzım Hikmet'e, Türkiye'de tiyatro kavramına ve uygulamalarına uzanan geniş bir açılım sunuyor. Kıran Kırana/ Amelie Nothomb/ Çevtren Aslt Yiice Laof/ Can Yaytnları/ IV) s. Amelie Nothomb, babasının dipAnıelıe N lomatik mesleği yüzünden çocukKIRAN luğunu dünyanın çeşitli ülkelerinKIKANA de geçirmiş genç bir yazar.Doğduğu ve yaşamının ilk yıllarını geçirdiği Japonya ise onıın ilk gözağrısı. Eğitimini tamamladıktan sonra Japonya'da bir şirkette çalışmaya başlayan Amelie Nothomb, çok sevdiği Japon toplumunu işbaşındayken de tanıma olanağı buldu SAYFA 18 olmasın? Öyle olmalı: çünkü 'ev'lerin 'kara mizah' ya da 'ironi' olduklarını söyleyen bir şaire ancak bu yakışır. Ev Zamanı'nda 'ev'in ruhıınu, bir 'define haritası'nı izler gibi dolaştınyor Abdülkadir Budak." Uçleme/ / iüsnü Kural/ Can Yayınları/ 6 i s Hilmi Yavuz, Hüsnü Kural'ın ilk şiir kitabı hakkında şunları söylüyor: "Hüsnü Kural, bu ilk kita bıyla 'zaman'la 'ölüm' arasında bir yerlerde gizli olan büyük 'söylem'i yazmaya koyuluyor. Uçleme, belki de şiirin büyük tarihinin özüne giden yolların adıdır; kim büir? Şiirin küllerinden yeniden doğan bir şair: Hüsnü Kural." Türk Halk ve Dünya Edebiyatı'ndan Başkaldırı Şiirleri Antolojisi/ Derleyen: Nihat Behram/ Alfa Yayınları/ 372 s. Yüzyülardır Anadolu halk ve dünya edebiyatından süzülegelen, kiTıırk H.h. ııtKınn FJflm mi zaman kadere, kimi zaman düBaşkaldın Şiirleri I zene, zulme, vahşete, acılara kafa tutan, başkaldıran, itiraz eden ve her zaman insani değerlere doğru derinleştiren devrimci şiir, insanoğlunun en değerli hazinesi, yenilmezlik ateşini taşıyan en güçlü silahı, hayatını aydınlatan en tükenmez ışığıdır... Pir Sultan'dan Garcia Lorca'ya, Sandor Petöfi'den Nikola Vaptsarov'a, şiire döktükleri düşünce ve duygularının bedelini yaşamlarıyla ödemiş nice şairin aktığı bu şiirin ırmağının en seçkin temsilcilerini bu kapsamda ilk kez bir arada bulacağınız bu kitap, hayatı devrimci şiirin nabzından solumak isteyenlere bir başucu kitabı olacaktır... Geçmişin IzleriYanı Başımızdaki Tarih içinBir Kılavuz/ Esra Danacıoğlu/ Tarih Vakfı Yurt Yayınlart/ 215 s. Bu kitap Türkiye'de tarih alanında bilebildiğimiz tarih tür ve söylemlerinden farklı bir yere işaret ediyor. Tarihi, soyutlamaların, uzak alanların ve zamanların konusu olmaktan çıkarıp tanıdık, bildik, yanı başımızdaki bir değere dönüştürüyor. Bizi çevreleyen aile ve göç öyküleri, kentler, mahalleler, sokaklar ve evler "tarih ülkesi"ne dahil ediliyor. Yerel eksenli bir perspektifin çerçevesi çizilmeye, arşiv malzemelerinden dergilere, fotoğraflardan bireysel belleklere uzanacak bir şekilde yanı başımızdaki tarihin olası hammaddeleri tanımlanmaya çalışılıyor. Yakın çevremizdeki tarihsel izlerin, yaşadığımız mahallenin, sokağın ve evin, bitirdiğimiz ilkokulun tarihini araştırmak isteyenler, topluluklar arası ilişkilerin, ailelerin, bir yerleşim yerinin toplumsaletnik mozaiğinin peşine düşenler vb. için kaleme alınan bu kitap, tarihi bize yaklaştırmayı ve aslında her yanımızın bir şekilde tarihle çevrili olduğunu göstermeyi amaçhyor. Türki ye'deki baskın tarih yazımı geleneğinin dışarıda bıraktığı sözlü tarih, fotoğraftarih ilişkisi ve edebiyat alanlarına yer veriyor. Kentlerin, göçlerin, ailelerin tarihi gibi çeşitli mikro alanlarda çalışmak isteyen geniş bir kesime kılavuzluk eden bu çalışma yazılı, sözlü ve görsel kaynaklar hakkında yönlendirici, pratik bilgiler içeriyor. Yüzler ve Yürekler/ Aydın Boysan/ Yapt Kredi Yayınları/ 319 s. Mizah ve gezi kitapları, gazete yazıları ve televizyon sohbet programlarıyla çok sayıda okur ve izleyicinin tiryakisi olduğu Aydın başta kültür ve sanat hayatımızın önde gelen simaları olmak üzere hayatına girmiş 100'den fazla insanın, hatları sevgi ve vefa duygusuyla vurgulanmış portresini çiziyor. Hemen hepsi bizlerin de hayatına girmiş, kendi alanının temsilcisi konumundaki kişilerin "şen portre"lerini! • CUMHURİYET KİTAP SAYI 629 ve böylece apayrı bir dünyaya adun attı. Çalışırken, katı geleneklerin, acımasız kapitalist rekabet yüzünden nasıl iyice koyulaştığını gördü. Kadınlar arası çekişmeyi yaşadı. Iş hayatında yükselme çabasının kîşisel değerlerde yarattığı bozulmaya tanık oldu ve hayatının Kıran Kırana geçen bu önemli dönemini eğlenceli bir dille kaleme aldı. Genç yazar, Fransa'da iki yıl boyunca listelerin üst sıralarından inmeyen, onlarca dile çeyrilen bu romanıyla Fransız Akademisi Büyük Ödülü'ne değer bulundu. Tırmık'a Tırmık/'Aydtn Engin/Can Yayınlart/264 s. "Türkiye'de her 'köşe'nin bir adı olması gerekiyor. Ben TırAydın Kn^ııı IIRMIK'A mık koydum. Fena olmadı. GerI1KM1K çi arada bir 'Tenekeci' ya da 'Turşucu' filan der gibi 'Tırmıkçı' diye de çağrıldığım oluyor ama gene de yazdıklarıma uyuyor gibi geliyor bana... Bir kere kediyi çağrıştırıyor. Ama yumuşacık, bakımlı ve uslu bir ev ke disini değil; çöplüğe de, saray mutfağına da dalarken gözünü kırpmayan, arsız ve kopuk bir sokak kedisini. Yüzü gözü öteki sokak kedilerinden yaralı bereli. Ama öteki sokak kedileri de suratlarında onun tırmık izlerini taşıyorlar. Yakın çevrem, sık sık berbat bir sokak çocuğu olduğumdan yakınır. Eh, bu bağlamda Tırmık uyuyor... Bir gün sohbet, bir başka gün deneme, birkaç gün üst üste fıkra yazmanın, sonra tutup bir yorum döktürmenin, ardından birine kafayı takıp 'polemik'in çatal diline başvurmanın, okuyucuyu bilmem ama yazara hem keyif verdiğini, hem de geniş bir özgürlük tanıdığını biliyorum. Okurdan bu bağlamda bir yakınış gelmediğine göre sürdürmenin de sakıncası yok..." Böyle diyor Aydın Engin, gazetedeki Tırmık adlı köşesinde büyük keyifle okunan köşe yazılannı tırmıklamaya başlarken. Tırmık'a Tırmık adlı bu kitabında bu kez kendi yazdıklarını eleştiriyor, sözün kısası bu kez kendine, kendi Tırmık'larına Tırmık atıyor. Söz Uçar Yazı KalırYüzyılın Son Tanıklan/ Feridun Andaç/ Can Yaytnları/ 407 s. Yazar, sanatçı, kültür ve bilim insanlarıyla yapılmış söyleşileri içeren bu kitapta Feridun Andaç'ın aracılığıyla dile gelen tanıklıklar yer alıyor. Cumhuriyetimizin yetiştirdiği kültür insanlarının uğraşıları, aydınlanma yolundaki çabaları, yapıtlarıyla dile getirmeye çalıştıkları bu söyleşilerin çıkış noktasını oluşturuyor. Inceleme, eleştiri ve denemelerinde edebiyatımızın çağdaşlaşma serüveninin oluşumunu aydınlanmacı bir bakışla sergileyen Feridun Andaç, bu kitaptaki söyleşilerinde de bu anlayıştan yola çıkıyor. Söyleştiği kültür insanlarıyla ülkemizin edebiyat/düşün/sanat ortamının yüz yılda geçirdiği dönemleri, süreçleri irdeliyor. Ev Zamanı/ Abdülkadir Budak/ Can Yaytnları/ 72 s. Hilmi Yavuz, Abdülkadir BuNMülkjcln Buıi.ık dak'ın kitabını şu sözlerle tanıtıEVZAMAM yor kitabın arka kapağında: "Abdülkadir Budak, bundan önce Can Yayınları arasında çıkan Ahşap Anahtar'la açtığı kapıdan eve giriyor ve Ev Zamanı'nı anlatıyor. Türk şiirinde 'ev'cil şairlere (Behçet Necatigil, Ziya Osman Saba) eklemlenen bir şair mi Abdülkadir Budak? Pek değil; çünkü 'ev'i yazmak, onun için 'acıları bastırmak' demektir ve oturduğu evlere 'kötü şiirler' yazan biridir o... 'Kötü şiirler' acaba bu kitaptaki gerçekten benzersiz şiirler bağlamında bir 'ironi' Boysan, Yüzler ve Yürekler'de,