18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 1 M A R T 2 0 0 2 • Fethi Naci "Eleştiri Günlüğü"nde bu hafta "YÖN" dergisi yıllan anılannı aktanyor bizlere . 3. sayfada • Aylin Süer ile 'Pagaruşa' öyküleri üzerine konuştuk ıo sayfada • Ayşe Banu Karadağ, Çeviribilim üzerine üç kitabı tanıtıyor n. sayfada • Timuçin Özyürekli, Samim Kocagöz'ü hatırlatıyor bize 14 say/ada KtTVM» Cumhuriyet P A R A S I Z E K Alova TURGAY FİŞEKÇİ Şiiri dert edinmiş has bir şair Alova, gerçek şiirin sesini duyuran bir şair. Kitapfarının yanı sıra çevirileriyle de şiir dünyamızı geliştirip zenginleştirmiş bir şair. Uzun bir söyleşi ve Alova şiirini açımlayan iki yazıyla tanıtmaya çalıştık Alova'yı sizlere. r*i iire ılgtn ne zaman basladt? Çevrende sent şiir yaz \ maya ıten etkenler neydı? Kf Beşaltı yaşlarındaydım. Eskişehir'deki o düzayak evimizde, gece yarılan yataktan kaldırıhp, loş misafir odasında oturan misafirlere hazır ol vaziyetinde upuzıın şiirler okııduğumu (daha doğrusu okutturulduğumu) hatırhyorum. Okuduklarım, elbette, benim şiirferim değildi. Çok şükür ki, o dâhi çocuklardan değildim. Sonra taşındığımız Istanbul Besiktaş'ta otururken (okulun adı Şair Nedim'di, ilkokul ikinci ya da üçüncii sınıftaydım) babam bir gün ağır biçimde hastalanıp hastaneye kaldırıldı. Aradan haftalar geçti. Bir gün annem, "Ben hastaneye gidiyorum, babana bir şey gönderecek misin" diye sordu. Gönderecek bir şeyim yoktu: Çizgili defterden bir yaprak kopardım. Kırmızı çizginin soluna, kuruboyayla kenar süsleri yaptım. Sağına da bir şiir yazıp anneme verdim. Şiiri ben mi yazmıştım, yoksa kulağımda kalan dizeler miydi, şimdi net olarak hatırlamıyorum. Şiirle yazılı maceram böyle başladı. Yine bir gün Yıldız yokuşunda, Ressam Hamdi Bey Sokak'ta yürürken başımın arka tarafına sert bir şey çarptı. Ossaniye, "Bu eriği başıma kim attı," diye düşündüm. Başımdan kan akıyordu. Peki, bir erik başımı nasıl kanatabilir, diye sordum çocuk aklımla. Mahallenin çocuklarından biri kafama oldukça iri bir taş atmıştı oysa. Metafor ile tanışmam da böyle oldu. ilkokul dörtte Ankara'ya taşınmıştık. Istanbul'dan aynlmak bana çok koymuş olmalı ki, "Istanbul" adlı bir şiir yazdım. Yahya Kemal etkisinde yazılmış, dörtlüklerden oluşan, eski kelimelerle dolu a/a/a/a b/b/b/b uyak düzeninde bir şiirdi. Şimdi bir tek dizesini hatırhyorum: "lstanbul'a Maçka'dan bir baksanız." Bu dizeye bakılırsa on bir heceli bir şiir. Sonra Iskenderun'a taşındık. (Bana o zamanlar o kadar ağır gelen bu göçebeliğin gerçekte beni nasıl zenginleştirdığini yetişkinliğimde anlayacaktım.) Ortaokul birinci sınıfta bir duvar gazetesi çıkarma girişimım oldu. Yine tek tük şiirler yazıyordum. Bir de bir huyum vardı. îflah olmaz bir graffitticiydim. Evin içinde yazılmamış bir duvar, bir köşe kalmamıştı. Babam baktı olmavacak, beni bir ruh hekimine götürdü. Durumu hekime anlattı. Yaşlı bir adamdı. Elimi tutup öptü, alnına koydu. "Sakın uyuma," dedi. Benden daha deliydi. O günden beri uyumamaya çahşıyorum. Sonra Ankara'ya geldik, lise yıllarında her Tiirk genci gibi ben de âşık olduöum bir kıza şiirler yazdım. O sıraiarda Che Guevara öldürülmüştü. Onun için üç bölümlük bir ağıt yazdım (1968). Bu dönem sosyalizmle tanıştığım, Nâzım okumaya başladığım, Lorca ve Neruda'nın kötü çevirilerine bayıldığım, durmadan okuduğum bir dönemdi. Şair olmak filan, böyle şeyler aklımın ucundan bile geçmiyordu. Aforizmalar, düzyazı denemeler yazıyordum. Yazarlık, şairlik bizim ailede, sulalede yaşamın doğal C U M H U R İ YET K İ T A P SAYI 631 bir parçasıydı. Babamın on dokuz yaşında yayımladığı bir şiir kitabı vardı. Kitaplıkta kendi el vazısıyla doldurduğu, kalın bir şiir antolojidefter bulunuyordu. Enis Beniç, Kemalettin K. Kamu, Faruk Nafiz ve başka hececilerle qdefterde karşılaştım. Ayrıca Yahya Kemal ve Mehmet Âkif, kitaplıöın baş köşesindeydi. Babam; şairlerin, yazarların bulunduğu, (Jürcü asillı, nahif bir edebiyat kolundan geliyordu. Babaannemin yüz kiisur yaşında, doğaçtan, nece vezniyle, upuzıın şiirler söylediğini hatırhyorum. Onun babası Yusuf Efendi ünlü bir köy piyesi yazarıymış. Kafkasya'da, Pirosmani misali. Köyün tek bakkalı olan amcam Ahmet Efendi elli yılı aşkm süre, bir tek gün atlamadan günlük tutmuş bir gizli vazardı. Kimi şiirlerimi Uludağ'da, onun o karanlık; lokum ve bisküvi kokan bakkalında yazmıştım. Bütün bu çevre içinde yetişen benim için şiirle uğraşmak iş olsun diye, aşk olsun diye yapılan, çok doğal bir şeydi. Hkgençhk yıllan tçınae nasıl bir toplumsal çevre içinde yaşıyordun? 16 yaşlarındayken, yani 1968'de Türkiye Işçi Partisi'ne gitmeye başladım. Ankara'daki Sıhhiye Meydanı'ndaki bürosuna. Oraya kimi liselerden öğrenciler geliyordu. Liseh Gençlik adlı bir dergi çıkarma girişimimiz olmuştu. Ilk yazım bu dergide "Brecht ve Epik Tiyatro" başlığıyla yayımlanmıştı. Banş Pirhasan'la, daha sonra da fsmet Özel'le tanıştım çeşitli vesilelerle. Barış, ben, Ismet Özel sık sık Kızılay'Ja buluşurduk. Konuşmalarımız genellikleşiirüzerineydi. Yazchğımşiirleri zaman zaman lsmet'e gösterirdim, genellikle beğenmezdi. Güç beğenen titiz biriydi. Şiir gusto'rnun oluşmasında onun etkisi önemli olmuştur. ODTÜ'ye girdim 1970'te. Çok okuyor ve müzik dinliyordum. Bir merakım da felsefeydi. T. S. Eliot'ın kimi şiirlerini aslından ezberlemiştim. Sartre ile yakından ilgiliydim. Marksizme kafam yatmıştı. 1971'ae öğrenime ara verilince bir süre Lüleburgaz'da kaldım. O sıralar ahhvahDevamı 4. sayfada.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle