07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ALTAY OKTEM E ce Ayhan'ın "sıkı şair", Aziz Nesin'in "mizahımızın suyunu değiştirdi" dediği Metin Üstündağ, nem yazar, hem şair, hem karikatürist, hem dergici, hem mizahçı mıdır; yoksa ne yazar, ne şair, ne karikatürist, ne dergici, nc mizahçı mıdır? Hem hepsi, hem de hiçbiri midir? Bunların hepsinin.karışımı olan başka bir "tür" yaratmıştır Üstündağ. Ciltler dolusu mctüst kitabını üst üste koyup, birer birer okuduktan sonra masanın diğer ucuna dizdiğimde (elbette bu kez üst üste değil, alt alta oluyor kitaplar) ilk iş olarak bu soruyu sordum kendime. Yanıtı da buldum tabii. Ne tamamen hepsi, ne tamamen hiçbiri. I Ier şeyden önce metüst, gündelik yaşamda hasar yaratan biri. Hem de ciddi hasar. Bir tek dünya için, bu kadar çok dünya görüşü olması, biraz lüks değil mi (İmza: Bir Dost) Söze dünyadan başlayıp kıtalara, ülkelere, elbette en çok Türkiye'ye, derken şehirlere, mahallelere, sokaklara, insanlara, insanlar arasındaki ilişkilere, geleneldere, toplumsal yapının dayattığı kurallara, kurumlara, hatta kedilere, çiçeklere, hatta hamamböceklerine doğru gidebiliriz. Işin tuhafı; daraJarak değil, genişleyerek gideriz oradan oraya. Söz konusu olan ne tam anlamıyla aforizmadır, ne "özlü söz", ne nasihat, ne de şiir. Bir şiir dizesi, bir düzyazı cümlesidir, ama anlamı "düz" değildir. lnsanı bir yerden başka bir yere savurur durur... Aslında hepimizin çok iyi büdiği, ama "bilmiyormuş Hasar tesbit tutanam gibi" yaptığı, ancak bu şekilde topluma uyum sağlayıp mutlu yaşanacağına inandırıldığı gerçekleri "pat uiye yüzümüze vurur mctüst. Neden hep fakir insanların aile albümleri'nde ille de bir 'şehit resmi' bulunur (Imza: Bir Dost) Bu soruyu herkes sorabüir, tüm yetkililer de cevabını bilir. Şimdi aynı noktada duralım ve diğer taraftan bakalım; bu soruyu kimse soramaz! En azından yüksek sesle soramaz. Çünkü bazı soruların sorulması bile hata sayılır; bu hatayı yapanlara da "enayi" denir... Bireysel yapılan hatalara, enayilik diyorlar... toplu yapılanına ise milli irade (İmza: Bir Dost) Milli irade, bireysel iradenin olmaması na giydirilen kılıftır aynı zamanda. Kendini kasarak düşünen, her davranısını kendini kasarak gerçekleştiren bir toplumun evlatlan olarak, elbette milli iradeye fazlasıyla kendimizi kaptırmışızdır zaten: Pişmanlık yasası bulunan bir iilkede vaşananlar, ne kadar sahici ve samimi olabilir ki (tmza: Bir Dost) BEN DE ZEVK ALACAĞIM DÎYE TUrrURMA Metüst'ün yarattığı, bile bile yaratuğı hasarlarınanahedefi"yapaylık"tır. lkiliüişkilerden başlanıp da topluma, devletin bireylerle, hatta toplumların birbirleriylekurduğu ilişkiler, kısacası hayatta var olan tüm uişkiler "sahici" ve "samimi" olabilmekten tamamıyla uzaktır. Yaşadığımız her ilişki naylon ilişki, karşılaştığımız her insan naylon insandır ama "pat" dive söyleyemeviz bunu. Söylcrsek hayata mülteci düşeriz. Bizim kolay kolay itiraf edemediğimiz, kabullenemedığimiz, dile getiremediğimiz şeyi metüst yazılanna "ana eksen" edinmiş. 0 yüzden de yüzünü sık sık yatak odalarına çeviriyor. Çünkü hayatın her alanını etkisi altına alan "yapaylık", insanın en "sahici" olması gereken yeri, yatak odasını da ele geçirmişse, pes artık, yapacak hiçbir şey kalmamış demektir. Bence bir toplumu her yönüyle tanımak için vapılacak sosyolojik bir çalışma için en ideal yer yatak odasıdır. Rasgele seçilen deneklerin yatağının yanına bir kayıt cihazı koymak, birkaç gece konuşmalarını kaydetmek, bizi çok doğru ve genel sonuçlara götürür. Bu ilişkide senin biitiin suçun ne biliyor musun: "ben de zevk alacağım" diye tuttııruyprsun (Pazar Sevişgenleri) Oyle üç beş diyalogla Türk erkeğini, Türk kadınını tanıyıveririz. Karikatürjere de yüzümüzü biraz ekşiterek güleriz. Oyle ağız dolusu kahkaha atamayız. Çünkü adamın biri aksaya aksaya hayatıınıza girmiş, bizi çok iyi tanımış, en mahrem anlardaki vapaylıklanmızı, santekârlıklanmızı, komplekslerimizi fark etmiş, yüzümüze vurmuştur. Ne yani; halkın ar ve haya duygulannı mı incitiyordur bu adam; yoksa ar ve haya duyguları tarih boyunca bazı "yctkiler" ve "yetkililer" tarafından zaten incik cincik edilmiş, kurcalanmış, dürtülmüş müdür? Dur bir dakika sevgilim... henüz hazır değilim... diyen ar ve namus duyguları "komple sağlam" olan kadınımız, ülkemize gökten zembille inen uzaylının Ben dostum... sözüne verse verse şöyle yanıt verebilir ancak: Ben de bakireyim... (Pazar Sevisgenleri). Elbette herkes kendinien iyi şekilde tanımlamak ister, toplumsal konumunu ve statüsünü ortaya koymaya çalışır yabancılar karşısında! Kadınımızın da bu anlarnda söyleyebileceği, kendini en iyi ifade edebileceği cümle değil midir bu: Ben de bakireyim... Neyse, adam da şöyle der "henüz hazır olmayan" kadına: ne'ye hazır değilsin, anlayamıyorum ki ya... uzaya fare mi göndereceğiz, şarbona aşı mı bulacağız, zürafa mı klonlayacağız... altı üsrü sevişeceğiz ya (Pazar Sevişgenleri) 1 latta, ner kahraman Türk erkeğinin bildiği, ama korkudan kabullenemediği şu gerçeği de iki dizeyle yüzümüze vurur ve bütün o feodal düşünce yapımızı altüst eder. Geceler boyunca içsek, tespih çevirsek, yumurta topuk ayakkabı giysek, maça gidip sesimiz kısılıncaya kadar bağırsak, önümüze gelene laf atsak ne fayda! Nasıİ kabullenebıliriz bunu: Kadınyattığiyla değil/ unutamadığıyla uyanır (Tentürdiyot) Kaç yüzyıllık karizma bir dizeyle tersinc çevrilir. Toplatsak ne olur bu kitapları, toplatmasak ne olur? Hazırhksız yakalanmışızdır bir kere. ELEGEÇİRİLECEK Omzunda süpürgeler, elinde faraşlarla II. Viyana Kuşatması yapan bir neslin evlatlan olarak "gurbet" içimizde kanayan siirekli bir yaradır. Orta Asya'dan bir kısrak bası gibi uzayan memleketimizin en aşina olduğu iki şeyi söyle deseler, hiç tereddüt etrfleden "gurbet" ve "ölüm" derim. Ölüm almanya bize/ ikinci vatanımız CUMHURİYET KİTAP SAYI 670 Blr Ece Ayhan zlyaretl... Hüseyln Alemdar, Metln Üstündafl ve Fazıl Hüsnü DaOlarca. Hatice Meryemln objektlflnden. ruda'nın omuzunda; samimi bir poz anlayacağınız. Ama, Neruda'nın Metin'e öyle bir bakışı var ki!.. O bakış ve ünlü şairin yüz ifadesinden dolayı, kapağı çizen Bahadır Baruter'i kutlamahyız öncelikle. Konuşma balonu olmadan da, çizgini gücünü bir kez daha kanıtlıyor o bakış, o yüz ifadesi. Neruda'nın dizelerine yanıt verirken daha bir rahat Metin Üstündağ. Orhan Veli'nin fbtoörafının yanındaki çekingen tavrı yok bu Kİtapta: Sanki bir şeylerin olmastnı bekliyor şu sonbabar, ya? ben de az ktllanmıyor değilim hant bocam... ama durun bir hakaltm! Metin Üstündağ, dersine hiç çalışmayan zeki bir öğrenci tavrı sergiliyor Neruda'nın karşısında. O, yaratıcılığına, zekasına güvenen bir öğrencidir: Ötü askerlerın besabını \iangı rakamlarla çıkarır kartnca? adi alçak şerefsiz ve hatta en bayalı kestrler'le! Neruda nın Sorular Kitabı'nda en sevdiğim dizelerden biri de şudur: " Ve çekip idecekse bu can tenden / neden böyle saık bana iskeletim?" Metin Üstündağ'ın bu soruya verdiği yanıtı, şapka çıkararak selamlıyorum: lialdun Taner usta da ne zamandır sizin orada usta.. bu soruyu haldun hocaya bir u>rsanıza! Haldun Taner'in "Ölür îse Ten Ölür, Canlar Ölesi Değil" adında bir kitabı olduğunu bilmeyenler için yazalım ve Pablo Neruda, Metin Üstündağ atışmasından birkaç dize daha okuyalım: Sorabilir miyim kitabıma ben miyazdım onu gerçekten? sorabılirsiniz sormasına da hocam kttap eğer korsan yaytn'sa yanlıs cevap verebiltr! verdiği bir ülke / kurtulabilir mi dersiniz hırsızların elinden?.. Bu da benim sorum. Yanıtını sakın Metin Üstündağ'dan beklemevin. O fazlasıyla yaptı üstüne düşeni. Izan eden bir mizah anlayışının az sayıdaki temsilcilerinden biridir o... Şiir antolojilerine alınmamış olsa da, şiirin and dağlarında Pablo Neruda'yla gezinen bir şairdir!» Neruda'ya Cevaplar ve Orhan Veli'lemeler SUNAY AKIN M etin Üstündağ'ın bacak bacak üstüne atan bir heykeli olmamalıdır! Çünkü sanatçının otururken çekilmiş fotoğraflarına baktığımızda, bacak bacak üstüne atmadığını görürüz. Orhan Veli'nin Aşiyan'daki heykeli ise şaire ait değildir. Otururken mutlaka bacak bacak üstüne atardı O. Veli. Üstelik, dar ve kısa paçalı pantolon giyerdi. Şairin, boğaz kıyısındaki heykelinde bacak bacak üstüne atmaması bir yana, bol ve uzun paçalı bir pantolon vardır üstünde. Metin Üstündağ'ın Orhan Veli'lemeler adlı kitabının kapağı yukardaki düşünçelerimi doğruluyor. Kapak fotoğrafında Üstündağ, Orhan Veli'nin bir bankta çektirdiği fotoğrafın yanına fotomontaj ile oturuvermiş. îki arkadaş sanki bir hatıra fotoğrafı çektirmiş gibi!.. Orhan Veli ve Metin Üstündağ!.. Biri, yazdığı şiirler karikatüre benziyor dive dışlanmaya çalışılmış, diğeri karikatürfer çizerken, şair kimliğı görmemezlikten gelinmiş iki sanatçı. Orhan Veli'lemelcr'in kapağı bir "üişme" ya da "sığınma" düşüncesine değil, zekice yapılmış bir buluşa dayanıyor. Kitabın içeriği de öyle. Üstündağ, Ornan Veli'nin dizeîerinden yola çıkarak kendi dönemini anlatıyor. Daha doğrusu, Orhan Veli'nin penceresinden bakıyor bugüne. Işte, ilk dizesi Orhan Veli'ye ait olan "Içerde" adlı şiir: Pencere, en iyisi pencere, Sporun ve Sporcunun dostu ile Kaplı defolse Bir de! Ressam Mehmet Uygun "Ustalara Şakalar" adlı sergisinde, ürilü ressamların bilinen, sevilen tablolarını kendi fırçasından sunmuştu sanatseverlere. Tabi, sanatçının resimlerinden tanıdığımız yaratıkları da, tabloların içlerinde kendilerine yer bulmakta zorlanmamışlardı. Karikatürist Latif Demirci de, buna benzer bir çalışmayı "Türkçeye Çevircn Latif Demirci" adlı kitabında gerçekleştirmişti. Bu konuda Metin Üstündağ büyük bir cesaret göstererek bir ilk'e imzasını atıyor ve Orhan Veli'nin dizelerinin yanına koyuyor yüreğini. Ben, Metin Üstündağ'ın kitabını, Orhan Veli'ye sunulmuş, geç kalınan bir armağan olarak da düşünüyorum. Çünkü, 2000 yılı ünlü şairin 50. ölüm yıldönümüydü ve gözle görülür hiçbir etkinlik yapılmamıştı. Metin Üstündağ, kitabın ilk sayfasında şu dizeyletanıtıyorkendisini: "dünyaoyürürken biraz aksıyor"... Çok doğru! Eşber Yağmurdereli için de "gerçekleri görmüyor" diyebilir miyiz!? Üstündağ, Orhan Veti'nin "her şey birdenbire oldu" dizesinin ardına taktığı "güpegündüz / newyork'un göbeğinde birdenbire / iki uçak / arka arkaya çarptı / ikiz kulelere!" dizeleriyle 11 Eylül'ü yaşamış bir Orhan Veli portresi çizerken, şairin "Bizim Gibi" adlı şiirine eklediği şu dizelerle birçok şairin göremediği bir bağlantıyı kuruyor: Arzulu mudur acaba Bir tank rüyastnda Ve ne düsünür tayyare Yalnız kaldığ.ı zaman? Pablo Neruda bu dizcleri okumui muydu acaba Sorular Kitabı'na basladığtnda! Ben de Orhan Veli'nin yukarıdaki şiirini herokuyuşumda Pablo Neruda'yı anınv sarım. Ünlü şairin Acem Özler, Jörg Spötter ve Şahap Eraslan tarafından 1987'dc Türkçeye de çevrilmiş olan Sorular Kitabı'nı niç eksik etmem başucumdan. Bu S eserindeki dizeleriyle Neruda, nice şairin kitaplarında göremediğimiz bir derinlik açıyor duygularımızda, düşüncelerimizde. Metin Üstündağ da oturmuş bir Cevaplar Kitabı yazmış Neruda'ya!.. Pablo Neruda'ya Cevaplar Kitabı'nı Metin Ütündağ, Orhan Veli'lemeler ile aynı anda sunuyor okura. Bu kitabın kapağında da, Pablo Neruda'yla birlikte görürüz Metin Üstündağ'ı. Üstündağ'ın sağeli Ne Kitap okurlannın bile korsanlara yüz BİR ÖLÜDEN GERİYE NE KALIR; SAYFA 6
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle