Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
O K U R L A R A Metin Üstündağ 1965 yılında Erzincan'da doğdu.îlkokul 3'e kadar doğdu&u köyde okudu. Sonra îstanbula geldi. Kasımpaşa Lisesini bitirdi. Mimar Sinan Üniversitesi Sahne Görüntü Sanatları Bölümüne girdi. Bu arada Çarşaf mizah dergisine takılmaya başladı. Derken Gırgır ve Fırt dergileri de sıraya girdi. Üç dereide süren sürekli sabahlamalar derslerde sürekli uyumasına neden olduğu için devamsızhktan okuldan atıldı ve yüksek öğrenimini tamamlayamadı. Mizahın yamsıra edebiyat ve çizgi de önemli bir yer tuttu Metin Üstündağ'ın yaşamında. Dünyaya bakıştnı bu üç noktamn oluşturduğu doğrultuda bugün de sapmadan sürdüren Üstündağ'ın tlk kitabt "Laneadank" 1988 yılında çıktı. Arka arkaya on baskı yaptı. Mizahta yeni bir aönemi başlatan bu kitabtmn ardından "Kımıl Zararlısı Olma Kımılda Biraz" geldi. 1989 yılında yayımlanan bu kitabının ardından su kitaplan geldi : "Mavra Zamanı", "UGW", "Kalk Gıdelim Defterı", "Zemhen", "Tentürdiyot", "Yankı Vadisi", "Denemeyenler", "Pazar Sevisgenleri", "Hasar Tesbit Çalışmaları", "Pablo Neruda'ya Cevaplar Kitabı", "Orhan Veli'lemeler". îki yeni kitabı da çıkma aşamasında. Üstündağ'ın bir önemli yanı da dergiciliği. Mizah dergisiformatını aynt zamanda edebiyat alanına da taşıyan dergiler çıkaran Metin bu alanda Türkiye'de bir tirajpatlamasına da neden oldu. "Deli", "Leman", "Öküz", "Penguen" dergileri de Metin'in imzasını taşıyor. Mizahın bir büyük ustasını tanıtmaya çalışttk sizlere bu hafta. Bol kitaplı günler... Genç Kvros'un Yazgısı mış. Günümüzde yaşanılan ve hayatın her alanına sinmiş bulunan şiddet öğesini her satırda göstermek için uygun bir öykü. Zekânın, savaş oyunları ve hilelerinin yiğitlik, gözüpeklik gibi erdemleri nasıl hiçleştirdiği için de bu öykünün ayrı bir anlamı var kitapta. insan, erk hırsının binlerce insan hayatına mal olduğu bir savaşla, şimdiki iktidarların insan hayatı üzerindeki gizli ve yaratılan yapay arzu nesnesiyle karışık uyguladığı şiddet arasında da bir kıyaslama yapma olanağı ediniyor. Günümüzde şiddet öğesi hayatın her alanına sindirilmiş olduğu için ayrımına bile varmadan yaşanılıyor kitleler tarafından. Hakikatın yüzü olarak şiddete öylesine alışümış ki kanıksanmıyor bile. Doğal görülüyor. Tıpkı Adorno'nun şu sözleri gibi: "Dünya sistematikleştirilmiş dehşettir;... Canavarlıktır dünyanın özü; ama görünüşü, sürüp gitmesini sağlayan yalan, bugün için hakikatın vekilidir." (Minima Moralia, s. 116) insan, insanın kendi bilinçli ve özgür kararıyla hayatını biçimlendirmeye olanak bulamadığı kendinde özerk bir toplumun aslında, erkin insan hayatına her anlamda sahip olduğu, mutluluğun ve yazgının bu erke bağlı olarak ve düşünülmeden yaşandığı dünkü cemaat zihniyetli toplumsal yapılanmalardan pek de farklı olmadığını acıyla düşünmeden edemiyor. Hasta ve yaşlı olan Pers Kralı Dara öleceğini anlayınca iki oğlunu yanına çağırır ve büyük oğul Artakserkes öne geldiği için krallığın başına geçer. Onun krallığın başına geçmesini içine sindiremeyen ve kabuf edemeyen genç Kyros bir ordu oluşturur ve kardeşi olan kralın üzerine yürür. Öykü de böylece başlar. Ckrçekte de bu öyküyü Ahmet Yıldız, Anabasis (Onbinlerin Dönüşü) adlı Ksenophon'un nefis yedi bölümlük kitabının ilk bölümünden esinlenerek yazmış. (Diğer bölümler Kyros'un ölümünaen sonra ofanlarla ilgili.) de cezaevi çöplüğünden yememeye yemin eder. Oykü aç ve sahipsiz bir çöplük köpeğinin ağzından anlatılmış. Köpek cezaevinden gelen korkunç gürültülere, patlamalara bir anlam veremez. Cezaevi çöplüğünde artık olmamasını da doğru yorumlayamaz. Böylece dolaylı bir anlatımla hapishanede açlık grevi ve onun bastınlmasına gönderme yapar öykücü. Şöyle anlatır olayı köpeğin ağzından: "Cezaevinden de iki gündür tuhaf gürültüler geliyor. O korkunç patlamalar, makine gürültüleri; sanki duvarları kıyorlar. Hadi dün geceyi geçtik, sabah bibir tek lokmacık olsun yiyecek dökmediler çöplüğe. Yemek de mi yemiyorlar ne?" Buradaki 'Yemekte mi yemiyorlar ne?' sorusu bizi hem yemek yenmemesinin aslına hem de köpeğin bu sitemle açlığına doğru göndermektedir. Aynı anda iki görüntü oluşuyor zihnimizde. Köpeğin aklı zil çalan karnındadır. Duvarların ötesinde ise bir başka politik günlük gerçek yaşanmaktadır. Bir kemik parçası bile bulmakta zorlanan Çomar, açlığını dindirmek için aranırken bu durumuyla çoğunluğun içinde yaşadığı ekonomik gerçekliği gösterir bize. Insanların gün geçtikçe kutuya (televizyona) daha da bağlandıklarıyla ilgili Çomarın gözlemi ise sosyal bir gerçekliği dile getiriyor. Insanların birbirleriyle pek konuşacakları bir şey kalmamıştır. Çoğul bir yalnızlık paylaşılıyordur evlerde. Ve insan her gün geçtikçe yalnızlığına daha da çok gömülüyor. Öyküye sinmiş şiddet gerçekten her satırda bizi rahatsız ediyor. Açlığın bir şiddet boyutunda yaşanması, şiddetin kaba güç olarak modern hayatın anlamlandırılmasında ve düzenlenmesinde nasıl bir yerinin olduğunun gösterilmesinde gerçekten başarıh bir öykü. Hele köpeğin bile kolu yemeyip gizleme isteği duyması insanlık suçunun boyutunu vurguluyor. Ve yukarıda alıntıladığımız Adorno'nun sözlerindeki gerçeklik payını daha bir doğruluyor. Bence salt bu nedenlerle Ahmet Yıldız'ın bu öykü kitabı bu özellikleriyle vurgulanmalı ve hem kendi öykücülüğünde hem de öykücülüğümüzde önemli bir yönelimi gösteriyor. • Ahmet Yıldız öykücülüğünde önemli bir yönelim C Genç Kyros'un Yazgısı Ankara'da 10 yıldır yayımlanan, ağırlıklı olarak edebiyat ve sorunlarına yer veren, sol anlayışta bir yazın anlayışının ardında uğraş veren Edebiyat ve Eleştiri dergisinin yöneticisi Ahmet Yıldız'ın üçüncü öykü kitabı. Kitap toplam dokuz öyküden oluşuyor. 37 sayfa tutan "Genç Kyros'un Yazgısı", 112 sayfalık kitabın en uzun öyküsü ve kitaba da adını veriyor. METİN CENGIZ msanlık suçu Y azınsal her anlatı hayatı yeniden üretir, ona yeni bir boyut katar. Varoluşumuzla ilgili sarsıcı olmasa bile hayatı daha anlamlı lcılan sorunlara açdım kazandırır. Hayatı olduğu gibi değil de insan gözüyle biçimlenmiş, tasarlanmış bir biçimde sunar bize. Düşsel ürpertilerfe bezer yaşadıklanmızı ve onlara farklı ve daha derin anlamlar yükler. Kurgunun Lnsana insan olmak gücünü veren özelliğinden gelir bu. Nasü ise öylece görülen ve yaşanılanı değiştirip gerçeğe duygu ve imgelem boyutunda katılma olanağı sağlar bize. Sıradan gerçeklikle ilgili zihniyetimiz değişir. Gerçeği bir de gerçeklikle ilgili hakikat alanındaki olanaklar düzeyinde kavrama olanağı ediniriz. Zaten yazınsal olanın derdi de bütün bunları yazına ait diğer özelliklerle vermek değil mi? Ben Genç Kyros'un Yazgısı'nı okıırken bütün bunlan bir daha düşündüm. Genç Kyros'un Yazgısı Ankara'da 10 yıldır yayımlanan, ağırlıklı olarak edebiyat ve sorunlarına yer veren, sol anlayışta bir yazın anlayışının ardında uğraş veren Edebiyat ve Eleştiri dergisinin yöneticisi Ahmet Yıldız'ın üçüncü öykü kitabı. Kitap toplam dokuz öyküden oluşuyor. 37 sayfa tutan "Genç Kyros'un Yazgısı", 112 sayfalık kitabın en uzun öyküsü ve kitaba da adını veriyor. Beni kitapta günümüzü yeniden anlamlandırmada, şiddet tapıncını yazınsal bir anlatımla göstermede olanak sağladığı için en çok bu öyküyle "Köpek" adlı öykü ilgilendirdi. Bu, küçük yazım hataları dışında, bir solukta okunan, anlatılan olayın ve yazım biçiminin insanı adeta kendine çektiği ve hemen atmosferine aldığı uzun öykü, kitabın arka kapağında da belirtildiği gibi iktidar savaşlarının yol açtığı yoksulluğu ve yoksul insanların zorlu yaşamlarını göstermek için yazıl670 Dokuz öykü TURHAN GÜNAY Imtiyaz sahibi: Çağ Pazarlama Cazete Dergi Kitap Basım ve YayınAŞyi temsilen Cumhuriyet Vakfı adına llhan Selçuk Yayın Danışmani: TurhanCünay SorumluMüdür: Mehmet Sucu Cörsel Yönetmen: Dilek Akıskalı. Baskı: Sabah Yayıncılık A$ Idare Merkezi: Türkocağı Cad. NO: 3941 Cağaloğlu, 34 334 İStanbUİTel:(212)512 05 05 o Reklam: Publi Media CUMHURİYET KtHVMP "Köpek" ise günümüzde birebir tanık olGenç Kyros'un Yazgısı/ Ahmet Yıldız/ duğumuz bir gerçek yaşam öyküsüyle ilintiEverest/ 112 s. li. Gerçek yaşamdan yola çıkarak onu farldı bir kurgu ve anlatıyla yazınsa! alana taşımanın da binlerce yolundan birini göstermek bakımından önemli bir öykü. Yakın geçmişte ekranlara ve gazetelere yansıyan bir olayı anlatıyor Ahmet Yıldız. Hapishanelere sık sık yapılan operasyonlardan birinde iş makinesiyle kolu koparılan Veli Saçılık'ın koludur öyküleştirilen. Öyküae ise cezaevi çöplüğünde bir köpek tarafından bulunur kol. Köpek ağzında bu kolla ltahvenin önünden geçerken görülür birkaç demiryolu işçisi ile gardiyan Mahmut tarafından. Ve günah olduğu için de alınır köpeğin ağzından. Bu bölüm italik ve ayrı bir bölüm olarak düzenlenmiş. Gerçek hayatla olan yoğun ilgisi dolayısıyla. Sonuçta köpek olayın boyutundan duyduğu iğrentiyle C e n c Kyros'un Yazgısı. bir daha acından ölse dız'ın üçüncü öykü klta leblyat ve Eleştiri dergisinin yöneticisi Ahmet Yıl Çöplükteki kol K İ T A P SAYI SAYFA 3