Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sevgi Özel, editörlükten yazarlığa uzanan yazın macerasını, "Devrimciler ÂşıkOlamaz(dı)","AşkBir Boncuktur", "Direncin Kuşları", "Bir Yanım Bahar Bir Yanım Kış" ve "Bir Bulut Ayağıma Dolandı"dan sonra "Aptal Dünya" adını verdiği yeni öykü kitabıyla.. sürdürüyor. Sevgi Özel'le öykülerini konuştuk. PINAR GOKSAN AKER ptal Dünya'yı okuyun bitirdikten sonra gerçekte insanların mı yoksa dünyanın mı aptal olduğunu sordum kendıme. Aynı adlı öyküye bakıp yanıt verecek olursam, aptal olan kesinlıkle dünya değil! Yerlere kadar çarşaflı genç kızı, bir kır gezisinde peçesi srynlinca uzaktan şöyle bir görüp âşık olmak, evine kadar izleyip istetmek, sonra da bir yanlışlığın kuroanı olarak ömrünü sevmediği çirkin bir kadınla geçirmek zorunda Kalmak, başka nasıl açıklanabilir ki... Dünyanın yaptığı yalnızca dönmek! Dönen dünyada başı dönmeden ayakta kalmayı becermek ya da becerememekse dünyanın değil, insanın sorunu... .. Kitaptaki kısa öykülerinde Sevgi Özel, hem kent hem köy hem de gecekondu atmosferini solutuyor okura. Göç olgusuna vurgu yaparicen, kahramanlarına, kentli insanın riyakârlığını, köylünün saflığını, gecekondulunun kurnazlığını oynatıyor. Dil Derneği'nin çiçeği burnunda başkanı Sevgi Ozel'le henüz yayımlanan "Aptal Dünya", köyde geçen ve öykülerine yansıyan çocukluğu, kahramanları ve öteki kitapları üzerine söyleştik. Son Kttap, yazarın en yetkin yapıtı saytltr genellikle. Bazen de asılamayan yapıtlar sıyrılıraradan. Sizyarattcısı olarak öteki kitaplannız ve "Aptal Dünya" için ne diyeceksiniz? Gerçi bu sorunu» asılyanıtı okurda ama yine de sormak ıstiyorum. Sevgi Özel'le "Aptal Dünya" üzerine "Dünya bize kazık atıvor" bir gün jiple ilçeden gelmiş, ağa ya, "Bu çocuğa bir daha Ilknur diyeni fena yaparım. Bunun adı bundan böyle Sevgi!" demiş. Meğer dedemin bir arkadaşının, kalp romatizmasından ölmek üzere olan 8 yaşında bir kızı varmış. Dedemden büyükçe olmasına karşın sözbir adam. Demiş ki: cükleri herkesin kul"Yaa benim kız ölülandığı anlamlarıyla yor, adı senin torunkullanmışım. Oysa da yaşasın." Ondan yazar, gelmek fiilinin sonra ölene kadar otuzbeş ayrı anlamı sevdi beni dedem. varsa, en azından Evet, köy atmosferinotuzunu bilmek ve de geçen öykülerimkullanabilmek zode kahramanların kirunda. Ben o erişkinmisi benim. Örneğin, liğe şimdi şimdi ulaş"Emmi" adlı öyküde tığımı hissediyorum. Emmi'ye sorular soO anlamda farklı ran oğlan çocuğu beolurdu. Örneğin dili nim. 910 yaşına dekullanma açısından. ğin köyün sefasını da Yalnızca dilın kulsürmüş bir çocuğum. lammı mı? Başka Askılı keten pantoyönlerden de farkltlon, has ipekten gömlaştığınızt düşünüyor lek ve dizaltı bermumusunuz? dalar içinde ağa toruDüşünüyorum tanu bir kız çocuğu dübii... Yaşla birlikte şünün. ilk pantolon cesaretin de artıyor, giyen kız çocuğu bedaha cesur olmaya nim köyde. Köyün başüyorsun. "Şunu bütün çocuklan başıyapsam, o adamın ma toplanmıştı hatırüniversite yıllanndalıyorum. Oğlan gibi ki ilk sevgilim oldugiyinmiş kıza bak diğu anlaşılır mı?" diye ye. Sonradan kente düşünmüyorum argöç ettik. Köyle batık. Kadınlar da bu ğım işte böyle... ülkede 20 yıl öncesi O halde Aptal ne göre daha rahat. Dünya'daki"Göç öyOtosansür yavaş ya'Ben, o cok vaş kalkıyor. Editör nım, benim $eyl esirgediğimiz, ellnden aldığımız Insanlann lclnde ya$ıyorum ve benim Isva küsü de biraz sizin öyyapabiidlğim oniann öykusunu yazabilmek. Oniann Isyanı ne ola&Hlr? Blllnçlenkünüz Geceyansı yalük yaparken kadın dlrlllrse oy vermemek, tepkl vermek, örgütlenmek" dlyor sevgi özel. < taklarınızdan kaldırıyazarlara takılırdım. lıp, en sevdiğiniz esyalartnızı ve hayvanbir tiyatro sanatçısı arkadaşımla otururSonra kendi öykülerimi yayımlama aşalanmzt bile alamadan yollara düşürüldüken varlıklı kadınların bu tür gereksimasına gelince birçok kadın arkadaşığünüz göçü sız de yaşadınız öyleyse. nimlerini (erkekler için yapdan genelevma hak verdim. Babam var, üç erkek ler gibi değil) ve buluşmalarmı sağlayan kardeşim var, başka başka ilişkilerim var. Göç duygusu evler olduğunu öğrendim; bu bana çok Öyle zor bir şey ki otosansür koymadan Tam değil. Evet bizim başımızdan ilginç geldı. Biraz ağzmı yokladım, anyazmak. Ama yıllar geçtikçe, "Ben bir da bir göç geçti. Ama öyküdeki gibi sölattırmaya çalıştım rilan ama arkadaşıyazarım, kim okursa okusun ben bunu külmedik biz topraklarımızdan. Betül'le mın karısı yanında. Belli ki başka kadınyaşadım ya da buna tanık oldum" rahat(Uncular) gittiğimiz Antalya'da plaida ların sırrını açık edecek. Belki o kadınlığına, olgunluğunaerişiyorsun. tanıdığım bir öğretmenden dinledım larla ilişkisi var, olayı kapattı. Ben de ben o nikâyeyi. Ö sıra tayinini bekliyorKBdn gozuyte dünys oturup senaryolar üretmeye başladım. du. Yaşadıkları çok acı bir şey ama artık Mesela Erendiz Atasü, son kitabı için Bentaeresi'nin tam karşısını kadınlara ;öçü kanıksamışlar, bunu fark ettim. "Ben bu kitabı 15 yıl önceyazamazdım" düşündüm. O öyküde kendime baskı ya ugün kimse konuşmuyor göçten. Edediyor. Aynı noktaya geliyoruz. Bir Pınar da sansür uyguladım mı, hayır! Orada o biyatta yok, gazetecilerin dünyasında, Kür, bu sıkıntıyı deldi "Asılacak Kakadarının yazılması gerekiyordu, kadın araştırmasında yok, bilim dünyasında dın"la. Daha cesur çıkanlar oldu. Buda o kadarını yaşamıştı zaten. Daha fazyok. Oysa bu çok ciddi bir olgu. nun tersi yüreksizlik mi? Hayır! Ben arlasını yaşamış olduğunu sezsem ya da Bizim öykümüz daha farklıydı ama tık kendimde o rahatlamayı hissediyobilsem, çok cesurca yazacaktım. göç duygusu herhalde aynıdır. Çok ayrı rum. Ayrıca insan yaşlandıkça, işe dört Ağatorumı nedenlerle iki göç! Bizim Beyceğiz Köelle sarıldıkça gözlemci yanı ağır basma Pekı, kitaptaki koy vurgusundan söz yü, Polatlı'ya 8 kİJometreydi. Biz bisikya başlıyor. edeltm Polatlı'nın Beyceğız Köyü'nde letle gidip gelebiliyorduk. Dedem ölüp Ama şu kadarını söyleyeyim. ilk kidoğduğunuzu btlıyorum. Çocukluğunude üç oğlu arasında yüzyıl miras savaştaplarım sırasıyla çok önemli. En sevdizun bir kesıtinın köyde geçtiğinide... Bu ları başlayınca ve miras buzdağı gibi eri;im kitaplarımdan biri "Direncin Kuşöyküleri besleyen kendi yasam öykünüz meye yüz tutunca, annem dediTci "Bearı", diğeri de "Bir Yanım Bahar, Bir diyebılır mıyız? nim çocuklarım arasında mal mülk kavYanım Kış"tır. O kitapları özellikle ka Doğrudur. Ben ağa torunu olarak gası olmayacak, ben gidiyorum!" Babadınlar çok sevdiler. Tabii ki kadın cözüydünyaya geldim. Çok varlıklıydı dedem. annem ekinden, yani gelirden size pay legözlemliyorum.dünyayı. Erkekleri de Annem dört oğlan doğurmuş, biri yaşavermem, hiçbir yere gidemezsiniz dese iyi gözlüyorum. Üç erkek kardeşle bümamış. Bebek doğduktan sonra annemi de annem dinlemedi. Sonra da kalktı yüdüğümden midir nedir, benim hayaaklar, paklarlarmış, dedem içeri girer, geldi Ankara'ya. Bir tanıdıkla gecekontımda kaç göç yoktur. Bu kitabımda da hem bebeğe hem anneme altınlar takardu tuttu. Para yok ya. Biz öyle varlıklı öyle... mış. Ebe, "Kızın oldu Yakup Ağa" debir yaşamdan Samannazarı'na gecekon Dılde yetkinltk ve kalkan otosansür duyageldik. Sonra o buzdağı erıdi. Kavîpuçlarınt verdiniz. Okur AptalDünya ya yinceyüzünü buruşturup "Iyh!" demiş. Aylarca da ne anneme geçmiş olsun dega edilecek bir şey kalmadı ortada. Anılışkın değerlendırmeyi bu ipuçlarından miş ne de benden yana donüp bakmış. kara'da oturuyorduk ama babam yıne yola çıkarak kendisi bulsun o halde. Adımı da koymamış hatta. Babaannem çiftçilik yapıyordu, yazları hasat zamanı Mesela "Yalan Dolu Çekmece" diye llknur demeye başlamış bana. Dedem köye gidiyorduk. ' bir öyküm var bu kitapta. îstanbul'da, A Bu soru sorulmalı ve bütün yazarlar da buna açıkyüreldilikle yanıt verebilmeli. Yazarlar şöyle diyebiıiyor: "Her kitabın yeri ayrı, onun öyle olması gerekiyordu." Hayır öyle olması gerekmiyordu! Ben ilk kitabım "Devrimciler Âşık Olamaz(dı)"yı bugün yazsam, o öyküleri yeniden çahşsam bir yandan dildeki o iddiam var ya öyle olmazdı o kitap. Yine de çok seviyorum kitabımı. îlk lcitap oluşu, beni yaşamım boyunca heyecanlandıracak. Biraz daha edebiyatın içine girdiğimde, edebiyatın kavramlarını, büyüîü elini daha sıkı tutmaya başladığımda yazsaydım daha başka olurdu. Yine de sımsıkı tutmuş değilim o eli. Bugünkü bilincimle ve farklılaşan birikimimle yazmış olsaydım, mutlaka daha farklı olurdu. Nasıl farklı olurdu ? O kitapta, sürekli görücüye çıkan bir genç kız var örneğin. O genç kız benim. lnanmayacaksın ama bizim eye görücüler matine, suare gelirlerdi. Üniversiteyi bitirip Türk Dil Kurumu'na başladığım yıllar... Bir gün isyan ettim, "Ben böyle evlenmeyi düşünmüyorum!" diye... "Durmadan on yumurtalı kek yapıp elâlemin kadınlarına yedimıenin âlemi yok! On yumurta da buyük yük nerden baksanız. Şimdi fark ediyorum ki günümüz genç yazarlarında gözlemlediğim birikim eksikliğinin pençesinden ben de kurtaramamıştım kendimi ve o kızı tanımlarken ÇOK sıradan ifadeler kullanmıştım. Türkçe çok anlamlılığa dayalı SAYFA 12 hkkltap f I CUMHURİYET KİTAP SAYI 664