Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ceçen günlerde günışığına çıkan Tuz Cunlerl, Orhan Alkaya şiirlnln lylce yerlni sağlamlaştırdığının Dlrkamtı. "Anlamlar "la gellşen, serpllen, büyüyen. doruklasan dlzeler, "izdu$ümler"le kendl lclnde kıvniarak, katmanlaşarak, yoğunlasarak açılımdan acılıma yol alıyor. Türkiye'de konusundaki ilk çalışma Yahudilik Ansiklopedisi merkezinde bir seyahatti"r "hepsi": "gi"der, "dön"er, "yok"tur kendisi. Anlamların değişime uğramasını, insanı da değiştirmesini, siyasal değişmeleri, umutların değişimini de içerir zaman içinde farklı yönleri imleyen, yol gösteren, baskın çıkan anlamlar. Yersiz, yurtsuz anları bozup yeniden yaptırdılar halkımıza, gençliğimize, kısa süren ömrümüze. Belki de "büyük hayaller" devri kapandı, anlamın anlatmaya çalıştığı budur ola ki bize. İnsan "anlar toplamı" değil midir zaten? An an toplanan anlann içerdiği anlam kimi zaman düştür, kimi için hayaldir, kiminde de umııttur. "Bize yapılanlan gördüm, hepsini/yanlış tariflerle uzatılmış bir yol gibiydik/bizden mütevelli heyeti ve icracı avukat/kötü gün yabancısı ve yatakta hoyrat/sözsüzlüğe tutsak bir aile, sınav çocuklan/bizden bir aşağılamanın hazır özneleri/münasip suçortakları... ve suskunluk hücresi için/bir adım ileri! Istendi. Yıldırımlar yaratmak/memleketi yarısına kadar demir ağlarla donatmak/memleketin yarısını unutmak beklendi bizden/bir bok vardı gibi sundukları hayatta". Böylesi başdöndürücü bir portreden ne anlaşılmalı dersiniz? Ydan, yıkılan çoktan yolunu değiştirdi, yılmayan, yıkılmayan hesaplaşmasını hem kendisiyle, hem de yaptıklarıyla, yapacaklanyla hâlâ sürdürüyor, bu da böyle biline. Bir dönenıe damgasını vııran "havlamamızı istediler, uluyabileceğimizi kestirmeden" dizesi siyasal bir partinin ülkeyi kangölüne çevirişine ustaca bir gönderme. "Bize yapılanlan gördüm" derken Orhan Alkaya, yaşadıklanna tanıklığını sürdürdüğünü de alıyor: "Şimdi eğreti olan hakiki, küresel hayli yuvarlak/esitlik için çıkılan yolda yeni sınıflar belirai". "Kitabın'in memoriam Orhan Alkaya" bölümü şairin kendini açtığı, ortaya koyduğu samimi dörtlüklerden oluşuyor: "çocuktum zamanım çoktu, ölmeyecektim/başımı kitaplara sokup yürüdüğüm yollarda/kimi Peçorin, kimi ansızın sarsüırdı iklim/hiçbir düellodan kaçmadığım o eşsiz yıllarda". Sözünü şöyle sürdürüyor Orhan Alkaya: "tek yol devrimîdi, sapa sokakta yakalandım" "anlamak istiyorum neler geldi başıma" "umutlu sözler yazmak isterdim insan için/onları sevdim, onlarla yaşadım, ölebilirdim." Yola çıktığı yerden çok uzakta olduğunu düşünüyor şair, budiklerini yeniden yaşamaya dayanamıyor. Ama yine de ölebilir bu savaşımda, yanabilir kül olmacasına, aşkla, sevdayla, tutkuyla. Hayatı hep tutku olmuş bir şaire bir ölüm daha olsa çıktığı yolda, ne çıkar! Orhan Alkaya nın tüm şiirleri üstünde gezindik kısaca. O, ustalık ürünlerini devşiriyor artık; okurla buluşturduğu ürünleronun hem kendisiyle hem de yaşadıklarıyla hesaplaşmasının samimi, içten birer dökümü. O, tarih yazmıyor, şiir yazıyor elbette, ama "bildıklerimle işte yine ölüyorum/öteki unuttu, iyice tenha kaldım/sarsılmıyor hayat, ben dönüyorum/tanrısızlık neymiş, şimdi anladım"." Tuz Günleri/Orhan Alkaya/şiir/Gendaş Yayınlart, 2001/93 s SAYFA 9 rüven" bu yaşatılanlar. Orhan Alkaya Erken Sözler'de daha da derinleştirir dünyaya, geçmişine, tarihe, aşka bakışını. Karşımıza iyice olgunlaşmış, neredeyse dervişleşmiş bir Orhan Alkaya çıkıyor 4. kitaptaki şiirıeriyle. Öyle aniar gelir ki şair tüm sözcüklerin kabuklannı soyar birer birer, "mürekkep" içer, soyunur dervişliğe, düşüncelerin derinliğine. O, ne de olsa, bir testidir su yolunda her an kırılacak. Bir şairle bir testinin yan yana duruşu bundandır. Bütün tarihler tahrif edilmiştir nasıl olsa, ortada yaşanmış ne varsa gerçek midir gerçekten? Şairneden vurmasın "sedef kabzalı gençliğini" "şakağından" olaylar ortada capcanlı dururken? Yalnızlığa itilen bir ömür direnir elbette kendi gerçeğine umduğu gibi çıkmasa da hayata. Ne de olsa "kül ve lâle" arasında gidipgelmedir geçilen köprü sırat olmasa da adı ürkek akşamların sıkıntı veren karanlığında. Sığınılan tek şey sevdadır, kuytularda büyütülen, korunulan: "Toprağın ateşin ve suyun karşılığıdır: iki insan". Şairi şair kılan, ona el veren Edip Cansever'in "Umutsuzlar Parkı", Hilmi Yavuz'un "Bakış Kuşu", Cemal Süreya'nın "Göçebe"si, Ece Ayhan'ın "Devlet ve Tabiat"ı "Kesintisiz Devrim"le aynı çantada durmuştur yıllarca. Bu sevda şaire şu dizeleri de yazdırır coşkulu bir biçimde: "Sevdanı yüreğinin derinliklerine Sal/düşlerimde esmer bir incelik olarak kal". Onun hayata yaklaşımı "poyraz şehveti"ne sokulur gibidir, yani "Güzel Marmara" şarabı içuen öğrenci odalarından, Che posterli evlerden, postalına sahip çıktığı yürüyüslerden, "bir ünlemin uzun tarinine" bağlılık yeminlerinden ortaya çıkan .bir ;air portresidir sonuçta bize ulaşan. Öyfeyse kimdir Orhan Alkaya, kendi kaleminden, "mukaddeme"de, bir siluet denemesi şöyle: "Ben, Orhan Alkaya/yerleşik monikanların kısa dönem sevgilisi/yurtsuzların kimlik sorduğu adam". Sonra "sararmış bir zarfın içinde" bulunan bir ömrün gidişatın ışık tutacakları paylaşır okurlarlar. Yusuf Besalel ticari yaşamının yanı sıra eğitime ve eğitmeye değer veren bir kişi. Gerek Yanudi Cemaati'nin, gerekse geniş toplumun Yahudi tarihi ve Türkiye Yahudileri gibi konularda kısıtlı bilgiye sahip olduklarının bilincine vardığında araştırma sevdasına tutuldu. Bunun sonucunda yazdığı kitaplar art arda sıralanmaya başlandı.. Yahudilik Ansiklopedisi de bunlardan biri. Ansiklopedi üzerine Yusuf Besalel'le konuştuk. GİLA ERBEŞ usuf Besalel'i tanıyalım... 1948 yıhnda Istanbul'da doğdum. St. Michel Fransız Ortaokulu ve Robert Academy'den sonra 1970'te Robert Kolej Yüksek Okulu Kimya Mühendisliği Bölümü'nden mezun oldum. Bir yıl sonra Ingiltere'de, Loughborough University of Technology'de "Process Economics ' (Sınai lşlemler Iktisadı) konusunda yüksek lisans yaptım. Askerlik görevimden sonra çeşitli sınai ve ticari kuruluşlarda çalıştım. Evliyim ve iki kızım var. Yazar kimlığinizle yaptığırttz çaltsmalar. 1998 yılında, Yahudi Cemaati'nin yayın organı olan "Şalom gazetesinin" ellinci kuruluş yılı vesilesiyle düzenlenen "Türkiye ve Osmanlı Yahudileri" konulu uluslararası tarih araştırmasıyarışmasında ikincilik ödülü aldım. aöz konusu çalışma, 1999'un sonunda "Türkiye ve Osmanlı Yahudileri" adjıyla yayımlandı. Bu kitaptan başka "Ünlü Yahudiler" ve Kronolojik Yahudi Tarihi 104 Dünya Yahudi Cemaati îsrail ve Türkiyelsraü îlişkileri adı altında üç bölümden oluşan "Yahudi Tarihi" adlı iki kitabım daha yayımlandı. Son olarak da, henüz birinci cildi basılmış olan ve uç ciltten oluşacak "Yahudilik Ansiklopedisi" adlı çalışmamı söyleyebilirim. Bu konulart içeren çalısmalara ne zaman başladıntz; siziaraştırmaya itenfaktörler... Yaklaşık sekiz yıldan beri yoğun olarak Yahudi dini, kültürü, tarihi... gibi konularda çalışmalaryapmaktayım. Ge y Hbe yapılanten gördüm" f, Geçen günlerde günışığına çıkan Tuz Günleri, Orhan Alkaya şiirinin iyice yerini sağlamlaştırdığının bir kanıtı. "anlamlar la gelişen, serpilen, büyüyen, doruklaşan dizeler, "izdüşümler"le kendi içinde kıvrılarak, katmanlaşarak, yoğunlasarak açılımdan açıkma yol alır. Parçalamış Divan'dan beri izini sürdüğü "seviş karası bir defterden"i bu yeni kıtabında da sürdürür dört bölümde. Serüven sürüyor "uzun bir liman"dan başlanmıştır nasıl olsa şiir yolculuğuna. Serüven sözcüğü şaire şu dizeleri de yazdırır biraz kırgın bir biçimde: "ânı hatırla bir an... dur ve hatırasız geçmişe bak/kardeşlerini bulursan orada, serüvenin koyu naritasında/anla ve ağla bir kez daha olmayacak serüvenin başladığında". Yıkılmış, yenilmiş toparlanmaya çalışan bir gençliğin dünyaya, hayata bakışındaki derin "anlamlar"ınyansımalannı sunuyor Orhan Alkaya Tuz Günleri'nde "tek hatıra yoktur" dıyerek. Anlamsa hep "uzak"tır aslında, "zaman" ise "yaşlı"dır. Hayatın anlamı vardı"r elbette, şair onu "arar", "bu"lur, "yok"tur; onun bir nedeni vardır: "anla 'r, "bil"ir, "yok"tur; "anlamın CUMHURİYET KİTAP SAYI 620 Serüvon sürüyor rek cemaat üyelerinin; gerekse geniş toplumun özellikle Türkiye Yahuaileri ile ilgili başvurabilecekleri kaynakların kısıtlı olması beni çok büyük bir zevkle, aynı zamanda bir o kadar da özveriyle, bu konularda çalışmalar yapmaya yöneltti. Başlangıçta "bir hobi" olarak düşündüğüm bu araştırmalarım, zamanla ve konuların derinine indikçe vaktimin büyük bir bölümünü almaya basladı ve ninayet en kapsamlı çalışmam olan "Yahudilik Ansiklopedisi" meydana geldi. "Yabudıhkansıklopeaisi"ninkapsadığı konular. Ansiklopedi üç ciltten oluşmakta. Yaklaşık 100 ana konuyu içeren toplam 1200 maddeyi kapsamaktadır. Konusunda ilk kez Türkçe yayımlanacak olan bu çalışma için minik bir "Judaica" ansiklopedisi de diyebilirim. Ana başlıklardan bazı örnekler olarak: Adalet, Dini Ahlak, Antisemitizm, Evlilik, Islam ve Yahudiler, Holokost, Isimler, Ibadet Ritüeli, Dualar, Kadm, Sabetaycılar, Tora... gibi sayabilirim. Birinci cildin giriş bölümünde tüm maddeleri kapsayan kısa bir sözlük çalışması da mevcut. Ayrıca her ciltte belirlı konularla ilgili resimler de yer almakta. Çaltsmalartntzla ilgilialdtğtnız tepkiler... • Kitaplarımın birçok üniversite kütüphanesinde yer alması beni çok mutlu ediyor. Bundan dolayı gerek yurtiçi; gerekse yurtdışındaki çeşitli kurumlardan ve ilgili şahıslardan takdir mektupları aldım. Ayrıca "Yahudi Tarihi" adlı çalışmam Marmara Üniversitesi îlahiyat Fakültesi'nde ders kitabı olarak okutulmaktadır. Bunun dışında "Osmanlı ve Türk Yahudileri" adlı kitabım ise yakın bir gelecekte ABD'de basılmak üzere Ingilizceye çevrilmektedir. Insanları, olabildiğince bilgi yoluyla aydınlatabilmek, bu konuda cesaret verici tepkiler almak motivasyonumu arttırıyor. Yaşadığım tüm yorgunluk ve zorluklan unutturuyor. • Yahudilik Ansiklopedisi CHÜlUYusuf Besalel /Gözlem Basın ve YaytnAŞ./ 546s