Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Medyamn Gündem Belirleme Gücu Prof. Dr. UGUR DEMİRAY M cdya insanlarla ne yapıyor? tnsanların ne hakkında düşüneceklcrini, nasıl düşüneceklerini ya da nasıl davranacaklarını hangi oranda etkiliyor? Toplumsal sorunların gündeme gelmesinde ve çözülmesinde medyanın payına ne düsüyor? llk kez 1972 yılında McCombs ve Shavv tarafından tanımlanan ve başta ABÜ olmak ü/ere dış kaynaklı medya etkilerine dönük çalışmalar arasında üzerinde en fazla araştırma yapılan yöntem olan Gündem Belirleme Yaklaşımı, medyanın insanlann ne hakkında düşüneceklerini belirlemede son derece başanlı olduğunu ortaya koymaktadır. Medya ve gücii tartışmalarına öncelikle, farkında olma ve bilgi sahibi olma düzeylerinde altcrnatif bakış açıları sunan gündem belirleme yaklaşımının günümüzdeki ikinci aşama çalışmaları ise, bundan daha da fazlasını mümkün olabileceğini ve medyanın tutumlan, hatta davranışları da yönlendirileceği iddiasını araştırmaktadır. Gündem belirleme kavrami aslında ülkemizde de sıkça tckrarlanan tartışmaların odak noktasındaki anahtar kavramlardan birisini olusturmaktadır. Ancak, Türkçe literatürde kavramın tam karşılığı ve gündem belirleme yaklaşımının ne söylediği şorusu zihinlerde yeterince net değildir. Özellikle siyasilerin birbirlerini yapay gündem oluşturmakla, gündemi saptırmakla ya da değiştirmekle suçlamalarına bakıldığında dıırum daha iyi anlaşılabilir. Gündemi kim ya da ne belirlemektedir? Gündem belirleme yaklaşımının yanıt vermeye çalıştığı bu kilit soruyu, yaklaşımın isim babası Maxwell McCombs ile ortak çalışmalarda bulunmuş olan ve Anadolu Üniversitesi lletişim Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. lirkan Yüksel, "Medyanın Gündem Belirleme Gücü" isimli çalışması ile Türkçe literatürde yanıtlamaktadır. Aralık ayında Çizgi Kitapevi yayınları arasından Prof. Dr. Maxwell McCombs'un önsözü ile yayınlanan ve kitle iletişimi etkilerine dönük tartışmalarla başlayarak gündem belirleme araştırmaları ileTürkiye'deki uygulamaları dikkatli bir biçimde ayrıntılayan kitap, lletişim alanında öğrenim görenler, kitle iletişim araştırmacıları ve profesyonellerine geniş bir tarihsel, coğrafik ve kültürel ortamda sağlanan deneyimlerin bütünleşik bir yansımasını sunmaktadır. Kitapta iletişim, kitle iletişimi ve etki araştırmalarının genel bir biçimde tanımlanarak, gündem belirleme yaklaşımının ycrinin ortaya konulduğu birinci bölümünün ardından, gündem belirleme yaklaşımı ve araştırmaları ikinci bölümünün konusunu oluşturmaktadır. Yaklaşımının temel tezi, gündem belirleme süreci, yaklaşımın gelişimi ve güncel boyutları ile araştırma gelenek ve tasarımları bu bölümde tanımlanmaktadır. Medya gündemini kimin ya da neyin belirlediği sorusunun yanıtlandığı üçüncü bölümde, araştırma gelenekleri ele alınarak medya işletmelerinin özellikleri ve haber üretim süreci bağlamında müdahaleci ıınsurlardan söz edilmekte ve konu teklifçiliği, ateşleyici olaylar ve gerçek yaşam göstergeleri gibi kimi bazı özel unsurların rolünden söz edilmektedir. Kamu gündemini kimin ya da neyin belirlediğine dönük araştırmalara yer ve rilen dördüncü bölümde araştırma gelenekleri çerçevesinde karşılaştırmalı ve uzun dönerhli çalışmalar ayrı biçimde irdelenmektedir. Bu bölümde de bireysel nitelikler ve deneyimler, medya etkilerine maruz kalma derecesi, yönelim gereksinimi, gündemin sıfır toplam oyunu ve konuların niteliği gibi kimi bazı unsurların ayrı başlıklar nalinde altı çizilmektedir. Siyasal gündem araştırmalarının konu alındığı beşinci bölümde medya ve siyaset bağlantısı ile ABD Başkanı'nın gündem belirleyici gücü üzerinde ayrıntılı bir biçimde durulmaktadır. Siyasal gündemin nasıl belirlendiğine ve hangi konuların siyasal gündeme nasıl geçtiğine ve nasıl çözüme Kavuştuöuna ya da kavuşamadığına ilişkin soruların yanıtlan bu bölümde yer almaktadır. Kitapta ayrıca, Türkiye'deki gündem belirleme konusunda çalışan bilim insanları ve araştırmacılar için ve bu araştırmanın kitle iletişim çalışmalarının araştırma gelenekleri arasındaki yerinin belirlenmcsi anlamında özel bölümler de bulıınmaktadır. Türkiye'deki doktora, yüksek lisans ve makale düzeylerindeki gündem belirleme yaklaşımını temel alan uygulamalı çalışmalar altıncı bölümde incelenmektedir. Türkiye'deki araştırmalarda karşılaşılan zorluklara yönelik deöerlendirme ise araştırmacılara çalışmalarında şık tutacak niteliktedir. Aynı şekilde araştırma yaklaşımlarına yönelik karşılaştırma, genelleme ve eleştirilere yer verilen yedinci bölümün sonunda araştırmacılar için yanıt bekleyen sorular sıralanmaktadır. Yeni çalışmalar ve çalışmacılar için bu sorular altın değerinde önem taşımakta ve yol göstermektedir. Kitabın sonuç bölümünde ise yaklaşımın isim babaları Maxwell McCombs ve Donald Shaw ile Nisan 2001 ayında Türkiye'de yapılmış bir röportaja yer verilmektedir. Burada da gündem belirleme yaklaşımına ve araştırmalarına dönük özctleyici yanıtlara ufaşmak mümkündür. Sonuç olarak Medyanın Gündem Belirleme Gücü, medya ve etkileri ile ya da gücü ile ilgilenen herkes için önemli bir başvuru kaynağı olma özellifii taşımaktadır. Özellikle belki de siyasilerin gözden geçirmeleri gereken bir kitaptır denilebinr. Öteyandan, araştırmacılar için ise, çalışmalarına yön verebilecekleri önemli bir başlangıç noktasıdır. • maca nedir, yazında çoğul okuma ne anlama geliyor ve sınırları nedır, yazın eleştirisi nasıl oluşuyor, yazında geleneklerden yararlanma ne anlama geliyor ya da gelmiyor? Kaan Ozkan'ın Tahsin Yücel'le, onun çeşitli dönemlerde yazdığı öykü, roman, deneme türü yapıtlarından ve çocukluğundan bugüne ueğin yaşamının çeşitli aşamalanndan yola Çikarak geliştirdiği söylesi dizisini içeren Görünmez Adam" kitabı okuyucuyu günümüz yazın ve kültür dünyasının içinde gezdiriyor. Bir söyleşinin canlılığı ve üzerinde duşünmeye yönlendiriliyoruz: Nasü oluyor da yazınsal bir yapıt, gerçekmiş gibi okunabiliyor? Bu tür bir yanlış okumanın nedenleri nedir? Yazınsal yapıtın yaşadığımız gerçeğe gönderme yapan ama gene de ondan bağımsız olarak kendi içinde bir gerçekliği barındıran özellir ğini göreme mi? Yazın yaşamımıza yoı on veren çok ünlü eleştirmenlerimizin bile zaman zaman böyle bir yanlış okumaya yönelmelerinin nedeni ne olabilir? 1deolojik koşullanma mı, kuramla uygulamanın birbirine kanstınlması mı, yoksa yazınsal düşünme geleneğinin yeterince gelişmemiş olması mı? Düşünsel tartışma nedir, ne zaman verimli bir biçimde gelişebiliyor, ne zaman anlamsız bir polemiğe dönüşerek tıkanıp kalıyor? "Cörunmez Adam" yalnızca Tahsin Yücel'l tanıyanlara değii, tanımayanlara da seslenerek bir döneme ışık tutan önemli bir kitap. Tahsin Yücel'in sözgelimi "Peygamberin Beş Günü'ne" gelen tepkilerden yola çıkarak geliştirdiği düşüncelerde dikkati çeken nesnelliği. Sözkonusu kendi yapıtı olmasına karşın bir bilim adamı titizliğiyle "yanlış okumalar"ın özüne inerek, okuyucuyu çok yönlü bir düşünme sürecinin içine çekmesi. Bu süreç içinde hazır düşüncelerle, önyargılarla yapıta yaklaşmanın tehlikeleri gözîer önüne serildiği gibi yeterince hesabı verilmeden gelişigüzel kullanılan kavramlar da sorgulanıyor. Konuşmalarda çok çarpıcı bir biçimde ortaya çıkan Tahsin Yücel'in şu ne aemiş, bu ne demişlere aldırmadan içinde bulunduğumuz yazın ve kültür ortamıyla hesaplaşan özgün kişiliği. Daha somut oir deyişle toplumumuzda belli bir konuma gelen insanların genellikle hiç ayrımsamadan özümsedikleri kalınlaşmış rollerden, sözgelimi her şeyi bilen bir otorite kimliğine giren öğretim üyesi rolünden ya da "en iyisini ben bilirim" havasındald bir sanatçı rolünden özellikle kaçınması. Tam tersine burada sözkonusu olan temellere inen, sorgulayan, zaman zaman karşı plana çıkan özgün bir düşünme biçimi ve düşünceleri paylaşma edimi. Bu açıdan kitabın kurgusunu belirleyen diyalog biçimi, yalnızca kitabın yazarıyla Tahsin Yıicel arasında gelişmiyor, düşünsel iletişim yoluyla okuyucuyu da bu söyleşiye katıyor. Kitabın okuyucuyla kurduğu bu iletişim "değişik yayın araçlarının, politikacıların her gün üzerimize kirli sular gibi boYüksel, Erkan, (2001) Medyanın Gündem Belirleme Ciücii, Çizgı Kıtabevi, Kon ca ettiği bildirileri ve bu durumun sonucu olan tek yönlü üetişime, daha doğruya. su iletişimsizliğe" (1) karşı yapıcı bir sehttp://www.cizgilikitabevi.com ya da çenek sunuyor. "Bugünkü bilüirim bomeyuksel@anadolu.edu.tr Dardımanı insanların birtakım kanılar, Anadolu Üniversitesi, Eskışehir. önyargılar edinmelerini, saçma inançlara bağlanmalannı sağlıyor belki. Ama düşünmelerini, yollannı kendileri bulmalannı engelliyor.. Bu durumda yazın, felse "Yanlış okumalap" yarsızlığa karşı duyarhlığı, kalıpçıkğa karşı yaratıcthğı savunarak bir umuuu dile getiriyor. Dikkati çeken bu kitabın söyleşi türü kitapların tehlikesine, konuşmanın dağılmasına, konuların birbirine girmesineniç düşmemesi. Tahsin Yücel, Kaan Ozkan'ın kimi kez önceden hazırlanmış olduğu izlenimini veren sorularını, yer yer hafıf bir alaylamayla ya da şakayla karışık bir anlatımla yanıtlasa bile, gene önemsiyor. Her bir soru üzerinde titizlikle dururken düşüncelerini olabildiğince somut örneklerle temellendirmeye çalışıyor. Bir başka önemli nokta da kitabın özyaşam kitaplarının yavanlığına hiç düşmemesi. Çünkü T. Yücel'in çocukluk ve gençlik yaşantılanndan özenle seçerek getirdiği tek tük örnekler insanın belleğine yerleşen çarpıcı film sahneleri gibi. Sözgelimi yoksulluktan ötürü hep birkaç numara büyük ayakkabı giymek zorunda kalan, bu nedenle de oyunlara katılmaktan çekinen çocuğun sıkıntısı ya da askerlikte kolordu komutanı gelecek diye kavak ağacındaki tüm yaprakları sopayla silkeletip, ağaçtan kuru yaprak düşmesini engelleyen yüzbaşının işgüzarüğı kolay kolay unutulmayacak sanneler. Kitabın, çok çarpıcı bir yanı ise Elbistan'da yoksulluk içinde geçen çocukluk yıllarından, Galatasaray Lisesi'ndeki olumlu ve olumsuz gözlemlere ve yaşantılara, ilk yazarlık deneyimlerinden bugüne değin süregelen bir gelişim çizgjsi içinde sürekli olarak kendini geliştiren, yenilenmeye çalışan, çevresini ve kenaisini sorgulayan bir "düşünen insan" portresini çıkarması: Kenai kendisiyle nesaplaşma, kendine yetme.yaratıcılığı düşünsellikle bütünleştirebilme ve inandığı yoldan hiç şaşmadan ilerleme... Ve her şeyden önemlisi sevgi, yaptığı işe sevgi, özen ve inançla sanlabilme... Kitabın adı da "Görünmez Adam" kendisi gibi düşündürücü. Imaj yaratmanın, rol oynamanın, biri bin göstererek kendini sergilemenin tek geçerlı değer sayıldığı, eli kalem tutan herkesin kendini yazar sandığı ya da şaşmaz bir otorite olarak gördüğü bir ortamda, "görünmez olm a " ^ bir tepkinin göstergesi değilse nedir? "Görünmez Adam" tüm bu özellikleriyle yalnızca Tahsin Yücel'i tanıyanlara değil, tanımayanlara da seslenerek bir döneme ışık tutan önemli bir kitap. • (1) K. Özkan, Görünmez Adam, lstanbul2001,s. 179. (2) Aymyapıt. s. 166. Görünmez Adam/ Söyleşi: Kaan Özkan/ Türkiye lş Bankası Kültür Yayınlan/ 358+ Albüm CUMHURİYET KİTAP SAYI "Döşünenhwan'portpe$l Göpünmez Adam ZEHRA İPŞİROĞLU azın yapıtı nedir, yazarmetinokuyucu ilişkisi nasıl gelişiyor, bu ilişkiyi belirleyen etkenler neler, okuyucu ne denli özgürdür, burada sınırsız bir özgürlükten söz edilebilir mi, söz edilemezse sınırları nasıl belirleyeceğiz, kur Y yüklenir.. kişilerih soru sormasını, yolunu kendi başına arayarak bulmasını sağlar." (2) Tahsin Yücel'in bu bağlamda altını çizdiği yazınsal söylemin uzun süredeki dönüştürücü gücü. Gazete ve televizyon söylemleri gibi çabuk etkilemeyen ve bir çırpıda geniş kitlelere ulaşamayan bu güç önyargılara karşı düşünmeyi, du fi ve büımsel söylemler kurtarıcı bir işlev J SAYFA 16 623