Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
lümünün de kanun maddesi haline getirildiğini ama 60 yıl sonra bile fazla bir şeyin değis.medığıni hjtırlattı. Bektronik yayıncılık, yayıncılıkta edltöplük ve kurumlaşma Sempozyumun ikınci gününün ilk oturumu elektronik yayıncılığa ayrılmıştı. Bu konuda Bilgi Universitesi'nin kütüphane müdürü Serdar Katipoğlu, elektronik yayıncılıkta dergi ve başvuru kaynaklarının nasıl kullanılacağı üzerine bilgiler verirken, "okuyucu" tanımının yerini "kullanıcı"ya bıraktığına, "okuma"nın yerine ise "göz atma, bakma" davranışının geliştiğine işaret etti. Sempozyumun en önemli sayılabilecek oturumu ise öğleden sonra "Yayıncılıkta Editörlük: Kurumsal Yapı ve Sorunlar" başlığı altında yapıldı. Ne yazık ki, çoğu yayıncı buna da itibar etmemiş, salon adeta bir hafta sonu tenhalığına bürünmüştü. Buna rağmen oturumu izleyenlerin ilgi düzeyi ile konuya yaklaşımlarının tatmin edici olduğunu, yapılan tartışmalara bakarak söylemek mümkün. Oturumda ilk konuşmayı yapan Enis Batur; yayıncılığın dünyada ve Tiirkiy e'de başlangıç ve gelişimini anlatırken, b u işin başlarda bir sevda işi olduğuna, bu dönemlerde neredeyse kişilerin ömürleriyle sınırlı yayıncılık yapıldığına işaret etti. Yayıncı ile yayın yönetmeni arasındaki ilişkiyi mühendis ile mimar ilişkisine benzeten Batur, artık yayıncının bu alandaki her şeye hâkim olmasının, dağıtımdan pazarlamaya, tahsilat konularına kadar ner şeyi yakından takip etmesinin şart olduğunu, kurumsallaşmanın her alanı kapsayacak düzeyde geliştirilmesini savundu. lyi işletmecilikle iyi yayıncılığın birlikte yürümesinin zorunlu olduğunu, kendine editör diyen kişilerin ise kendilerini geliştirmeden, proje geliştirmeden böyle bir sıfatı kazanamayacaklarını; işin sadece kitap Ingllterenln önemli yayınevlerlnden l.B.Taurls'un Ortadoâu ve Türklye konulannda editörlük yapan olan Etnma Slnclalr WeDb. üretmek olmadığını.Türkiye'de piyasa koşullarını bilmeden yayıncılık yapılamayacağını, ülkemizde okura kitabın ulaşmasında zorluklann olduğunu, tahsilatın ise büyük sorunlar yarattığını anlatan Enis Batur'un konuşması kapsayıcı ve ilgi çekiciydi. Batur'dan sonra konuşan, Ingiltere'nin önemli yayınevlerinden I.B.Tauris'un Ortadoğu ve Türkiye konularındaki yayınlarında editörlük yapmış olan Emma Sinclair Webb, lngiltere'deki yayıncılık üzerine genel bilgiler verdi. Ingiltere'de editörün rolünün bir anlamda sarnj departmanları tarafından kısıtlandığını, bunun da editoryal müdahalelerin ileri noktalara varmasına yol açtığını belirten Webb, bu durumun özellıkle popüler roman vb. de çok açık göründüğünü savundu. Uluslararası yayın kuruluşlarının yarattığı merkezileşmenin bağımsız ve küçük yayıncıları fazlasıyla etkilediğini belirten konuşmacı, Ingiltere'de akademik yayıncılığın okur kitlesiyle bu alan dışındaki yayıncılığın okur kitlesinin birbirinden tamamen ayrıldığına dikkati çekti. Iletişim Yayınları'ndan Tanıl Bora, editörün önemli bir görevinin de belirli bir konuda uzmanlaşmamış okurlar için kitabı anlaşılır ktlmak olduğunu belirtirken; editörün önemli sorumlulukları olduğunu fakat yazarın özgürlüğüne müdahalesı gibi görünümlerin ortaya çıkmaması gerektiğini vurguladı. Yayıncılığın Türkiye gibi ülkelerde bir muhit işi olarak görülmesı gerektiğini, bunun aa çok önemli olduğunu söyleyen Bora, dergi editörlüğünün daha aktif olduğu için "yazdırıcılık" rolünü ön plana çıkartabildiğini anlattı. Sempozyumun ilk gününde oturum başkanı, ikınci gün de konuşmacı olan Bülent Somay, Türkiye'de dergiciliğin 70'lerden bu yana olan gelişimini atuatırken şu anda birçok derginin yayınevlerine, vakıflara, bankalara, medya gruplarına bağlı olarak çıktığını, tekelleşme bu anlamda sona ererse bu bağlardan uzaklaşıp, bağımsızlaşmanın başlayabi leceğine değindi. Son bölümde dinleyiciler arasında sayıları az olan bazı yayıncılarla konuşmacılar arasında özellikle "yayıncılıkta tekelleşme" konusunda ilginç tartışmalar oldu. Sonuç olarak, okunması güç bir kitabın sayfalannın yavaşça çevrilmesine benzeyen bir sessizlik içinde geçen sempozyumu, "yayın dünyamız"da attlmış doğru bir adım olarak değerlendirebiliriz. Sempozyumu düzenleyen Istanbul Bilgi Universitesi Yayınları yetkilileri, yayıncılığımızia ilgili benzeri faaliyetlere devam edeceklerini, ileride sorunların ayrıntılarını ele alacak toplantılar ve "vvorkshop "lar düzenleyeceklerini sövlerken, insan gayri ihtiyari bu "sessizliğin" süreklı şıkâyetçi olan yayıncılar tarafından nasıl bozulacağım merak ediyor! • Pınar Kür ve Zeynep Avcı Yayıncılıkta cevlrl konulu bölümün konuşmacılanndandı. Hem, söyle bakalım sen, serüvenci... Işık da mı, çare değil? Geri gelmez mi gölgeler? Körhasan köyü ile New York'taki gökdelenin 82. katı arasına sıkışıp kalan insanları... Kendisine emredilen serüveni yaşamak istenıeyen insanları... Günümüz yaşamında varolmanın karmaşıklığını... İnsanı, iradesi dışındaki bir hiyerarşinin nasıl yönettiğini... Başedilmez gücün karşısında bireyin olanağının ne olduğunu merak ediyorsanız, İkinci Durak'a bir göz atın... Ve bu sorularla ilgili kendi yargılarınızı oluşturun, çünkü roman yalnızca soru sorar, göreceliği sergiler, düşündürür... Gerisi okura kalmıştır, işin hoş tarafı da budur... SİSTEM YAYINCILIK TÜM KİTAPÇILARDA Online satış noktalan: www.sistem.com.tr www.yenisayfa.com www.ideefixe.com