23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kenti okumakkenti anlamak ve kentli kimliği şehri y.ı^ık ki, tarihsel mirasıyla orantılı ölçekte, kent kültürünü yansıtan eserlere sahip olamamıstır. Unııtulmamalıdır ki kültür bir anlanıda tarihsel biı kavramdır. Kültür geçmıştcn kopanlamaz, geleceği görmezden gclemez ve günümüzde tarihsel olan her şey "kiıltiirel mırat" kavramı içinde yer alır. Yüzyıllarboyunca kültıirumüzü ve tarihsel bilirıcimizi siyasal ve askeri tarih bilinci oluşturduğu için siyasette belirleyici olan yönetici sınıhn dışındaki toplumsal kesimlerin de bir tarihleri, bir kültürel mirası olabileceği gerçeği yok sayıldı. Böylesi olumsuzluklara rağmen, modernleşme ve yuıttaş olma sürecinde kazanılan kimlik, yaşanılan ülkenin bütününü ilgilendiren problemlerde, öte yandan yaşanılan yörenin, kent, kasaba, semt ve köyun sorunlarında toplumsal bir sorumhJuk bilinciyle etkin ve kalıcı bir tavır almayı gerdktirdi. Insanların ya§adığı çevresine yönelik kültürel ve toplumsal sorumluluk şuurunun vazgeçilmez koşulu ise yerel tarıh bılmct dir. Yerel tarth bilinci, yaşadığımız çevreyi geçmişten bugüne uzanan bir tarihsel aepsım bütünlügü olarak yeniden algılayabilnıemizi ve böylelikle ae eleştirel bakışımızı yapıcı bir temele oturtmamızı sağlayabilecek araçlardan birisidir. Mnu Şehirde yasayan toplumsal katmanlara kentli kimliğini kazandırmamn yollarından biri hiç şüphesiz ki, bu kişilerin bulunduğu kenti benimsemesini, sevmesini, kendini o kente ait hissetmesini sağlamaktan geçecektir. Kendini bir yere ait olarak duyumsamak, ancak o yeri kültürel özellikleriyle ve geçmişiyle tanıyıp sevmekle mümkün olabilir. Yetiştiği kentin yerel ve toplumsal tarihini bilentir birey açısından içinde yaşadığı mekân çok farklı anlamlar taşıyacaktır; yaşadığı, eğitim gördüğü ve geçimini sağladığı kent onun için daha anlamlı ve estetik bir kültürel bütünlük olarak görünecektir. Böylesi bir bakış kazanan bireyler, içinde ya^ şadıkları kenti daha kolaylıkla benimseyecekler ve kendilerini o şehrin bir hemşerisi olarak hissedeceklerdir. Burada kent kimliğini yayma ve hemşeri üretme işini kim gerçekleştirecektir, diye bir soru akla gelebilir. Bu konudaki en önemli sorumluluk ve yetki, hukuken kentin sahibi olan yerel yönetimlere düşmektedir. Ne var ki, ülkemizdeki yerel yönetim anlayışında birkaç küçük istisna dışında bu özel ve önemli konuya pek yer verilmemektedir. Kimliğini, özel birikimini yitirme noktasına gelmiş olan Izmir de bu kimliksizleşme sürecinden nasibini uzıın yıllardan Deri ciddi biçimde alırken, lzmir'in yerel yöneticileri olumsuz bu tablodan kurtulmak için yazrk ki çaba harcamamışlardır. 2000 yılından itibaren îzmir Büyükşehir Belediyesi kent kültürüne sahip çıkma ve kent kimliği oluşturma yolunda çok önemli nroieler geliştirmeye başjamıştır. Büyükşenir Beîediyesi bünyesinde yer alan Izmir Yayıncılık A.Ş., kültür yayıncılığı adına çok önemli iki faaliyete imza atmıştır. Bunlardan ilki "Kent KitapItğı Dizisi', ikincisi ise "tzmir Kent Kültürü Derg/si"dir. îki yıl gibi kısa bir süre içinde Izmir Yayıncılık, Izmir'de hatta yerel yönetimler ölçeğinde Türkiye'debugüne kadar rast gelinmcmiş özel bir başarıya ıılaşmış, Kent Kiraplığı Dizisi'ndc lzmir'in çok çcşitli niteliklerini ortaya koyan dokuz çahşmayı kırjplaştırarak, okurlarla bultıştunmıştur. Yayımlanan kitaplar, mekân olarak Izmir'i esas ahrken, zaman derinliği açısından antik çağların Ege ve lzmir'inden başlayarak Osmanlı lzmir'ine, oradan da günümüze kadar uzanan oldukça geniş bir zaman dilimini kapsamaktadır. Yayınların ünlü hocamız Ekrem Akurgal'ın Ege, Batt Uyvarlığının Doğduğu Yer başlıklı kitabı ile başlaması doğru oir yaklaşım olmuş ve ardından Mübahat S. Kütükoğlu'nun bir inceleme kitabı olan XV ve XVI Asırlarda Izmir Kazası'nın Sosyal ve lktisadi Yapısı ve aynı yazann makalelerinin derlemesi olan îzmir Tarihi'nden Kesitler başlıklı kitapları erken dönem Osmanlı lzmir'ini aynntılı biçimde inceleyen kitaplar olarak gözükmektedir. Yukarıdaki kitaplardan sonra vayımlanan kitapları kategorik olarak değerlendirdiğimizde, XX. yüzyılın başlarında Izmir'i betimleyen İKİ kitabı görmekteyiz. Bunlardan biri eski yazıyla, salname benzeri olarak kaleme atnmış Erkan Serçe tarafından günümüz harflerine aktardan Cevat Sami ve Hüsnü beylerin Nevsali lktisathmirl905 adlı kitaptır. Diğeri ise, lzmir'in işgali döneminde Uluslararası Amerikan Koleji Araştırma Komitesi tarafından Ingilizce olarak kaleme alınan, özel amaçlan olan bir rapor olup, Aycan Candemir tarafından Türkçeye çevrılmiş ve Izmir'dekiBazt SosyalKosullar liakktndaBirArasttrma, îzmir 1921 başlığıylakitaplaştırılmıştır. Her iki kitabınokuyuculara gösterdiği ortak bir özelliği var, o da değişimden önceki lzmir'in son görüntüleridır. leri ile eserlerinden örnekleri sergilemekte ve kentin plastik sanadardaki üretkenliğini renkli bir biçimde yansıtmakta. Kent Kitaplığı Dizisi içinde yayımlanan iki kitabı daha anmakta yarar var. Bunlardan birincisi M. Şakir Ors'ün gazetedeki dizi yazılarından derleyerek oluşturduğu hmir, Seder, Yuzler, Sokaklar isimli kitabı olup, semtlerden pazar yerlerine, meyhanelerden kahvehanele're, taksicilerden bakkallara varıncaya kadar kentin yaşayan birçok yöniinü tanıtan bir kitap. tkincisi ise aslında bir albiım; 1927 vılında 1/.mir'in inıarı çalışınaları sırasında Izmir Belediyesi'nin yayımladığı lzmir Albümıı'nün tıpkıbasınıı ve bu kitap lzmirlileıe günümii7de vok olmuş ya d.t niteliğini değiştirmiş mekâııların varlığını göısel zenginlikle hatırlatmakta, mekânsal bir bellek oluşturmakta. Kent küitiipü Dr. SABRİ YETKİN A nadolu'nun en batı noktasında, l\ çağdaş Batı uygarlığının filizlendiJ. JLği ve verimli topraklardan oluşan bir hinterlandın merkezi olan tzmir, tarihin her döneminde aktif ve uygar bir yajam sürdürmüştür. Tarihlcrinin zenginiği ile aydınlanan kültür şehirleri vardır. Izmir, geçmişiyle olduğu kadar, bugünkü yapısıyla da, bir kültür şehri ulmak için nerşeye sahiptir. Ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel ve düşünsel zenginlik açısından XIX. yüzyılda ve XX. yüzydın başlannda bu niteliğini yitiren Izmir, önemli tarihsel birikimiyle dünyaya açılan bir pencere olması gerekirken, Türkiye'ye açılan pencere olma imkânını bile yitirmeye başlamıs, gittikçe sönükleşen bir şehir haline gelmiştir. lzmir, varlık içinde yokluk çeken, her türlü olanağı olduğu halde bunlan kullanamayan, sergileyemeyen, tanıtamayan, öğretemeyen, yani kcntli kimliği oluşturamayan bir yapiya dönüştürülmüştür. Çok boyutlu ve karmaşık özelliklerin bileşkesi olan kentlerin kimliği, tarihsel süreç içinde yoğrulmuş olan toplumlann yaşamiannın ve kültürlerinin günümüzde fiziksel mekânda somutlaşmış ürünleridir. Bu süreç içinde kent sakınlerinin yaşamlan, mücadeleleri, heyecanlan, zevkferi, korkuları, açılan, sevinçleri ve özlemleri, yani tarihsel birikimleri bulunmaktadır, işte bu yüzden, kentlerin kültürel kimliklerini korumak, geliştirmek ve öğretmek, günümüzde yaşamsal bir zorunluluk hafine gelmiştir. Ancak, değişim ve gelişim,varolmanın kaçınılm'az sonucudur ve kentler de bu süreçten ciddi biçimde etkilenirler. Batı toplumlannda birkaç yüzyıllık sürede yaşanan ve sanayileşmeye bağlı olarak gerçekleşen kentlileşme, ülkemizde 4050 yıllık gibi dar bir zaman dilimine sığdırılmıştır. Bu sıkışıklık, birçok çarpıklığın yani sıra, asıl "hcmscrilih bilinci'ni köreltmiştir. Hemşerilik bilincinin gelişmemesi, kentte yeni yaşamaya başlayan bireyin, yaşadığı mekâna yabancılaşmasını sağlar. Kente yeni göç eden kişi, kent kimliği ile tanışmaz ve buna ilişkin temel bilgileri edinmezse, geldiği yeni yaşam yerini heınşerisi olduğu mekân olarak be nimseyememekte, hatta bu ihtiyacı hiç duymamaktadır. Kent adına olumsuz bu tablonun giderilmesi için, hemşeri adayının yaşadığı kentin bütününe karşı sorumluluk oluşturan gönüllü katılımı sağ lanmalıdır. Yerel yönetimlervb. kuruluşlar, şehirlerde kanal, yol, su, ulaşım, (hat ta ekmek) konularında ürettikleri hizmetler kadar "hemşcriüretmek" zorundadırlar. Şehirde yaşayanlar, var olan tarihsel mirastan haberdar değilse ve bu zenginliğe sahip çıkmıyor ve tanıtımına katkı koyamıyorsa, kentli bilincinin oluşturulamadığını itiraf etmek durumundayız. Izmir SAYFA 6 Izmir Yayıncılık taralından ueriyodik olarak çıkanlan îzmir Kenl Kıittiırü Dergıu bugüne kadar üç sayı yayımlandı. İlk sayının acemiliğinden sonra kısa zamanda toparlanan dergi, son iki sayısında gerçekten zor bir işi başararak, kaliteli makafeleri okuyucufarla rmluşturup kent kültürünün gelişimi adına önemli işlev yüklendi. Dergide, tarihten mimariye, Jcent planlamadan estetiğe, sosyolojiden edebiyatın ve güzel sanatlann ner dalına uzanan temalar işlenmekte, keyifle okunan röportajlar yer almakta; kent, insan, kimlik, mekân gibi konulara önem verilmekte. Dergi, zengin içeriğinin doğal sonucu olarak akademisyenlerden sanatçılara, edebiyatçılardan gazetecilere çok geniş bir yelpazede Izmir adına açık kürsü niteliğine bürünmekte ki, bu niteliğiyle yerel kültürü ve kimliği geçmişten geıeceğe taşıyıp tanıtma yolunda Türkiye'de pek benzeri olmayan bir konuma ıılaşmakta. lzmir Yayıncıhk üstlendiği sorumluluk gereği, bundan böyle faaliyederini daha planL ve projelendirerek, kent kimliği için önceliği olan yayınlan tespit ederek, kendisine Dİr vizyon çizmek ve bunlan uygulama sahasına koymak zorundadır. Tarihe baktığımızda Izmir, yaşamın birçok alamnda "ilk'ieri yaratan bir kent olma niteliğine bürünmüştür. Yazımın başlangıcında aynntıb olarak vurguladığım moiaern anlamda kent kimliğinin ve kültürünün sergilemesinde, kendi yetiştirilmesi konusunda lzmir, Büyükşenir Belediyesi'nin öncülüğünde yine Türkiye'de ilk adımı atıyor gibi gözükmekte. Ancak Yayımlanan kitaplardan iki tanesi daha unutulmaması gereken bir şey vardır ki, aynı kategoride değerlendirilebilir ki, o da ilk adımı atmak değil, daima daha iyi, bunlar yabancılann yazılı gözlemleriyle daha güzel, daha kaliteli bir süreklilik sağIzmir'i birçok açıdan betimleyen, anlatan lamaktır. Kentin kültürel birikimini ve enkitaplardır. Gürhan Tümer tarafından telektüel derinliğini sergileyecek çalışmaFransızcadan çevrilen ve orijinali bir yüklan zenginleştirerek gerçekleştirmek XXI. sek lisans tezi olan Olaf Yaranga'nın XIX. Yüzydın îlk Yartsında Fransız Gezginlerin yüzyıl Izmir'i için olmazsa olmaz unsur laraır. Anlalımlartnda îzmir kitabında çok kısa Türkiye'de yerel yönetimlerin ihmal etsüre Izmir'de kalmış olan Fransız gezgintiği böylesi etkinlikleri gündemine alan lerin algılayışları ve tespitleri yer alnıak Izmir Buyükşehir Belediyesi ve lzmir Yatadır. Ilnan Pınar'ın büyük emek verip, çevirerek derlediği Hacılar, Seyyahlar, yıncılık kutlanmayı hak etmekte. • Misyonerler ve îzmir, Yabancı Gözüyle Os(*) Yrd. Doç. Dr, Dokuz Eylül/Le/ke Avmanlı Döneminde îzmir kitabında 1608rupa Üniversitcsi 1918 yılları arasında Izmir'e gelmiş altmış yedi gezginin Izmir üzerine anlattıkları büyük bir keyifle okunabilir. Yayımlanan kitaplarda ayrıca konu zenginliğine de önem verildiğini görmekteyiz ki, özellikle üç ilginç araştırma burada zikredilmeyi hak ediyor. Emel Kayın'ın doktora tezinden kitaba dönüştürülen îzmir Oteller Tarihı, başlıklı kitap, kurgulaması, görselleri ve anlatısı ile lzmir'in çok önemli mekânlannın tanıumını üstlenmekte, geçmişle gelecek arasında bir bağlantı sağlamakta. A. Nedim Attila'nın Tarıhten Günümüze îzmir Mutfap başlıklı çalışması, kentin yeme içme kültürüne ilişkin ipucları verirken, unutulmuş ya da yaşayan Dİrçok yemeğin yeniden sofralarımıza taşınmasına olanak sağlıyor. Mümtaz Sağlam'ın Türk Plastik Sanatlarında İzmirli Ressamlar Ansiklopedısi, izmirli ressamlann yaşam hikâyeCUMHURİYET KİTAP SAYI 5 9 6
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle