Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kendini ele vermeven kent: İzmir ci yapıtı da tarihten günümüze Izmir mutfağını anlatıyor. Atilla, Izmir mutiağını dünyanın en zengin mutfaklanndan Liri *" m yaratmaktadır. Ayrtı zamanda da, olarak ortaya koyuyor ve bunu bölgenin gerçeğin töylemı nasıl etkılediğinı soreula eşsiz iklimine, uygarlıklann beşiği oluşuna, yarak, "Do&uıya Yulculuk"un yazuması yaşam biçimine bağlıyor. 'Hacılar, Sevyahlar, Misyonerler ve İzüzerine düşünme olanağınt vermektedir." mir' kitabı, yabancıların gözüyle Osmanlı "19271928 femir Fotoğraf Albümü Dönemi'nde Izmir'in 16081918 dönemiGelişen tzmir" kitabını gazctcci Nedim ni içeriyor. Ilhan Pınar'ın derlemesi ve çeAtilla hazırladı. Izmir Belediyesi'nin 1927virisiyle hazırlanan kitapta 67 seyyahın İz28 yıllannda yayımladığı Fransızca Türkmir üstüne anlatıları yer alıyor. Yine Pıçe albürn, Foto Resne Ailesi'nin çektiği nar'ın çevirdiği "Izmir 1873 Karl Von altmış fotoğraftan oluşuyor. 1923 sonrası Scharzer" adlı yapıt, kentin ve Osmanlı yeniden doğan Izmir'in Ulusal Mimarlık tmparatorluğu'nun Avrupa'yla ilişkilerini Akım'na ait ilk yapılarını, sağlık ve eğitim sergiliyor. kuruluşlarını, kenfîn genel görüntülerini, Mümtaz Sağlam'ın hazırladığı "lzmirli kaınu hiznıet anlayışındaki yaşadığı değiRessamlar Kitabı" girişim olarafc son deresimleri de yansıtan lcitap Atifla'nın, mecede verinde. Dokuz Eylül Üniversitesi kânların ve zamanın karşılaştırmalı göGüzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü rüntülerini, öykülerini içeriyor. Atilla'nın öğretim üyesi Sağlam'ın, İzmirli ya da sayine kent kitaplığı listesinde yeralan ikinKapak konusunun devamı. EMEL GOKSU iıni Kordon'da bır kadeh rakının, kimi istnindeki müziğin büyüsüne kapılmış.. Kimi için nâlâ "Gavur îzmir"... Öznesi kim olursa olsun, bu kente ilişkin yargılardan geriye hep, içinde bulunulan "an ın verdiği hazzın vc şehvetin tadı kalmış. lzmir'i 1980'li yıllarda gezen Jacques Bussy'nin bireysel "hissediş"i de şöyle: "Dilim "Smyrne" ile "îzmir" arasında kararsız. Bu kent, şimdi kalbimin çektiği acılardan habersiz, duyarhhklara aldırmıyor. Ama, cğcr İzmir sözcüğünün iki hecesi, çekiciliklerini ve tatlannı yitirmiş bir kent için gerekli olanı tam olarak anlatıyorsa, Smyrne'nin tek hecesi, akşamları, kıvnmlı Anafartalar Caddesi'nde gizlcnmiş küçük bir restoranı kcşfeder gibi, yıldan yıla orada bulduğum, ytrtık bir davuldur. Orada, bir asma çardağının ağında, yıldızlann parlak uzantısı durmnundaki elektrik ışıklarının ufku olan Izmir Körfezi'nin parıldamasını seyretmeyi seviyorum" İzmir, hem resmi tarih belgelemesi ve hem de en önemlisi sivil bilgi birikimi açısından, diğer büyük kendere oranla, üzerinde göreli olarak az çalışılan yerleşmelerden biri oldu. Bireysel tarihlerde yer alan kente dair bilgiler, tarih koridoru içinde virtüeller kategorisine doğru kayıp giderken, mekânda kalanlar da zamanla "bilgi" veremez hale gelmeye başladı. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin, Kültür Yayınlan çerçevesinde bir "Kent Kitaplığı" yayımlanmaya başlaması, kendi kent tarihinin, birey ve mekân anlamında, öznelerine ilişkin taşıdığı duyarlılık ve sorumluluk anlamında büyük önem taşıyor. Kent kültürüne ve bilgi birikimine önemli katkılar sağlayan bu kitaplardan altıncısı Olaf Yaranga'ya ait. Yaranga'nın "XIX. Yüzyılın İlk Yarısında Fransız Gezginlerinin Anlatunlarında lzmir"(**) adlı doktora tezi, Gürhan Tümer'in çevirisi ile Türkçeleştirilmiş. Tümer önsözünde, îzmir'e ilişkin yayım eksikliğine vurgu yaparak "Fransız Kültür Merkezi'nin kütüpna nesinde bulduğum bu kitabı dilimize aktarmaya, daha okumadan, deyimin tam anlamıyla yıldının hızıyla karar verdim" diyor. nat çalışmalannı tzminde sürdüren 174 ressamın yaşamını ve yapıtlarını bir araya getirmesi bazı isimlerin eksik olmasına karşm oldukça önemli bir girişim. "Izmir 1905"i, Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Erkan Serçe sadeleştirerek günümüz diline çevirdi. Kitap 1905 yılında Cevat Sami ve Hüsnü Beyler taraıından "Aydın vilayeti Celilesinin Ahvali Tabiiye, 2iraiye, Ticariye ve Iktisadiye vesair Ahvalinden Bahis 1321 Senei Maliyesine Mahsus Nevsal i Iktisat" adıyla yayınlanan ve "Gayri resmi" yıllıklarının ilki olma özelliğini taşıyor. Kent kitaplığında aynca Izmir'deki bazı sosyal koşullar hakkında bir araştırma adıyla Aykan Candemir'in çevirisi, M. Şakir Örs'ün kentin yeni semtleri, pazar yerleri, kahvehaneleri, emektar esnafı, meyhaneleri arasında gezinüyi içeren yapıtı yer alıyor. • Izmir Büyüksehlr Beledlvesl'nln yayımladıâı Izmir Kenf Kültürü Oerglsi'. K başlangıçta, nesnelleştirir: "Coğrafi konumunun, deniz olanaklarınm lstanbul'a oranla daha iyi olmasının gctirdi^i avantana, "Doğu'nun ticaret başkentı", "Osmanlı Imparatorluğu'nun birinci ticaret kenti"dir. "..o, bütün ulusların harman olduğu, kanştığı, her dilin konuşulduğu, her türlü giysinin yan yana olduğu, büyük bir kervansarayaır". "Bir geçit, bir mola yeri" olan tzmir, "..lcendi başına bir amaç değildir", doğııya yapüan yolculııkların zorunuı bir başlangıç yeridir. Izmir turistik bir kent değildir. Böylece o, kendisini, görmesi gerekenleri görmek zorunda hissetmeyen yabancıya belli bir özgürlük sağlar. Onun görülmesi, hiçbir önsel koşula bağlı değildir". (s.XIV) Doğuyu keşfctme arzusunu, kendini yeniden üretmek için gereksinen Batılı, bu konudaki heyecanını ve aceleciliğini engellemekte güçiük çeker: "...doğallıkla biraz vahsi olan bu yer, Doğu'da aradığım yer değildi. Benim develeri görmemi vefilsürücüsünün bağırışını duymanıı geciktiriyordu". (s.35) Kendini kurabilmek için "öteki"nin varbğına duyduğu gereksinim nedeniyle, "Batıyı terk ettiği duygusunu" yaşayamayan gezginler, Izmir'de vakit kaybettiğini düşünmektedir; çünkü Izmir, onlara yeterince "Doğulu" gelmez. Kuskusuzyaşadıkları yanılsama, büyük ölçüdelccnti ilk algıladıkları mekânlar olan liman çevresi ile konsoloslukların sınırladığı sahneden kaynaklanmaktadır. "Kuskusuz, "Frenk Mahallesi", "gcri kalan bölümün tamamının" karsıtıdır ama, orada, "Avrupa tarzında inşa eailmiş evler den.yalnızcabirsıra'görülmdktedir. (s.75) "Bunun, Frenk Mahallesi'nin, "geri kalanlara" benzeyen bütün büyük ve küçük sokaklarını gizleyen bir vitrinden baska bir şey olmadığı kolayca düşünülebilmektedir. Türk nüfusunun sayısal çoklıığuna karşın, kendi din ve geleneklerine yabancı bir yaşam tarzının ve Batı orijinli bir kültür biçiminin egemenliğine munalefet edercesine Müslümanlarm, kendılennı sosyal olduğu kadar mekânsal olarak da kapatması nedeniyle kent, gezginlere Avrupai görünmektedir. Çünkü: "İzmir, Doğuya özgü gerçeklerini bütünüyle yadsımaksrzın, kendini önce Avrupalı olarak "göstermek" istemektedir." (s.33) Foucault belgelerin (mekân da bir tarihsel belgedir), bıze içlcrinde söylemin ortaya çıktığı ve işlevini yerine getirdiği iktidar, egemeniik ve çatışkı ilişkilerinin bir anahtannı verdiğinı ve bu sayede hem taktiksel hem de siyasal olabilen ve bundan dolayı da, stratejik olan olası bir söylem çözümlemesine malzeme sağladığım ifade etmektedir. Bu ele alış, yine Foucault'un deyimiyle "söylemler yoluyla söylemler içinde mücadele"nin bir tarihsel kanıtı olarak mekânda yer alan ipuçlarını bulmamızın yolunu gösterebilecektir. Görülen vegösterilene bağlı karar verme, pozisyona/role bağımlı yargılamada, gezginle kent arasındaki öznenesne ilişkisi sürekli yer değistirmektedir: Gezgin için kent, nesne iken; kent(li), nesnc olarak gezgin i görüyor. tzleyici olarak bizler, aktörü ayırmakta zorlanırken ister istemez kentin, gezginle oynadığı duygusuna kapılıyoruz. Bu karşılıkh oyunu, gezginlerin, kentin Doğulu yüzü ile en kestirme biçimde yüzleştiği çarşıda, izliyoruz: "Batı kozmopolitizmi, yerini Doğu kozmopolitizminc Dirakmıştır"... "Meraklı bir gözün önünde hiçbir zaman daha renkli bir kaleidoskop dönmemiştir ve biz orada, bir saat içinde, Hindistan da dahil olmak üzere, Doğu'nun bütün tiplerinin özgün örneklerle temsil edildiğini gördük". (s.58) ı CUMHURİYET KİTAP SAYI 596 Yaranga, gezginlerin anlatımını çapraz biçimde sorguluyor. Söylemlerin çözümlenmesi böylclikle bir yandan, bireysel ifadelerin öznelliğinin deşifre edilmesine olanak tanırken, öte yandan da farklı algılamaların yan yana getirilmesinde, aynı olguya ilişkin olarak ortaya çıkan çelişkileri görmemize olanak sağlıyor. Işte tarihsel analizde, bizi yeni bakışlara taşıyan da bu oluyor: Birincisi, kentin sosyal, ekonomik, mekânsal, politik, etik vb. gerçekliğine ilişkin varolan "bilgi", izleyicinin/tanığın ne kadar algılamasını istiyorsa, o kadannı yansıtıyor; ikincisi algılayan/tanık (burada gezgin) ne kadar görmek istiyorsa o kadarını görüyor. Bütün bu anlatımlara, üçüncü olarak, yazann çaprazlama yorumu yoluyla, kendi öznel değerlendirmesiyorumlaması giriyor. Dördüncü boyutta da, okuyucu okuduğu mctni kendi donanımı ile algılayarak yorumluyor. Varolan gerçekliğin tek olmasına karşın, seçilen pozisyonaDağlı olarak algılama ve yorumlama değişiyor. Işte bu da tam anlamıyla ideolojinin kendisi oluyor zaten... Gezginler arasında yazarlar, soylular, tarihçi, arkeolog, bitkibilimci, uşak vb. gibi farldı söylemleri olan özneler olduğu gibi, geziye çıkma amaçlannın da değiştiği görüRiyor. Gezginlerin altyapı ve arkaplan birikimlerinin farklılığına lcarsın, oryantalist söylem birlikteliği hissedilir biçimae öne çı kıyor. Onlar, öncelikle hayran oldukları ve kendi köklerini aradıklan Yunan uygarlığının izlerini aramakta, söylencelere tarihsel temel aramaya çalışmaktadırlar: Fatih Iskender'in, düşünde gördüğü su perisi Nemesis'in önerisine uyarak, kurduğu söylcnen Izmir, aynı zamanda ozan Homeros'un vatanı olarak da biliniyor. Yine efsanevi ve kahramanca bir biçimde Romalılar tarafından tzmir hipodromunda şehit edilen Aziz Polycarp, Fransızlar için büyük önem taşıyor: "... onun izinden giden Pothin ve Ire nee'nin, Fransa'da yeni dini yaytnaları nedeniyle tzmir'e gitmek demek, bir ölçüde Fransız Hıristiyanlığının kaynaklarına Kutsal bir yolculuk yapmak demektir. Bu bakımdan kent, Fransız gezgin için 2 nedenle ilgi çekicidir. Bir yandan o, orada. inancıntn kökenlerini bulacaktır. Bir yandan da, onun bu kentte Fransa'nın varlığını bir biçimde duyumsayabileceği varsayımını ileri sürebiliriz" (s.9) "Anekdodardan oluşan bu tarih", toplumsalkültürel yaşamın 3 önemli bileşenini yan yana getiriyor: savaş, edebivat ve din. Kentte, kendi gerçekliğinin temeÛerini arayan bir özne olarak gezgin, söylencelere olan güvensizlikle, inançlannın soyut mekânının kanıtını aramaktadır. Aydınlanmanın gölgesinde Modernizmin coşkusunu yaşayan Avrupa, her şeyin "en güzel, en iyi, en doğru, en kesin olanını ararken" kıyısında Critheis'in Homeros'u doğurduğu, Meles'i, Meles'in kıyılanndaki, Homeros'un içinde şiirlerini yazdığı, su perilerinin gerçek mağarasının hayalini gerçek kılmaya çalışıyor. Tarihselsöylencesel olanla, fiziksel gerçekliğin uyuşmazlığınm yarattığı hayal kırudığını yaşarken ve ".. .yazgısını bir tarihin içine oturtmak isterken.. mekânsal gerçeklikleri yardıma çağıran, bulamayınca inançsızlığa düşen gezgin, mekânı idcalize ve estetize etme gayretini sürdürüyor: "Bugün Meles, yağmurlu mevsimde, bir değirmenin iki tekerleğini zar zor döndürebilir. Bununla birlikte, yine de onda, Homeros'un doğumunu yöneten tannsal ırmağı görmek istedim ve ozanın anısına, onun sulanndan birkaç damla içtim" (s. 18) "...O kadar büyük bir insanın, o kadar küçük bir ırmağın kıyısında doğmuş olabileceğini anlayamamak..." "Onun bulmak istediği, ünlü ozanın imgesine uygun, görkemli bir nehirdir". (s.18) Oryantalist söylemlerinin diğer ortak arayısji, Izmir'in mekânsal algılanış biçimini 8avaş, adaUyat ve Aı Kitapta, 20'nin üzerinde Fransız gezgininin anlatımından yola çıkılarak, sözkonusu dönemde, Izmir'in "kendini ifade etme biçimi" ile gezginlerin "hissediş farklılıklan" arasında gidıp gelen bir salınımı izlemek mümkün.. Seyahatnameler, "metin" okuma tekniği açısından tarihin yorumlanma biçimineyeni açınımlargetiren "Hermencutikyorumbilimser bakısa yakın bir anlayışla ele alınıyor: Yorumbilimsel temelli ele auşta, olguların yorumlanmasında "anlama", önemli bir kavram olmakta, bir şeyin ölçülebildiği yerde, bu "nesnel" saptamanın, onu saptayanın eserine bu öznellik nedeniyle, bir anlam olarak ginniş olmasıyla tenıellenmektedır. SAYFA 4