Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
r rultusunda düzenlenmesini, bu arada bilgi ve sanat içcrikli kültür derslerinin bile gerçek işler ve etkinlıkler içinde işlenmesini sağlamıştır. Enstitülerde resim, müzik, tiyatro gibi çalışmalar dersliklerde ders saatleriyle sınırlı olmaktan cıkanlıp, günlük yaşama katılarak kültürel bir çevre oluşturulmuştur (s. 98). Köy Enstitüsu çıkışlılar, sanat eğitimi kapsamında görülen derslerin öğrencilerin kendilerini ifade etmelerinin aracı olduğunu ve ders amaçları arasında estetik gelişime yer verildiğini doğrulamaktadır (s. 100). Ülkeınizde Köy Ensrituleri, çağın ve toplumun gereksinimini karsılayanörnek kurumlar olarak eğitim tarihine geçmiştir. Köy Enstituleri cumhuriyetin ürünüdür. Cumhuriyetin kuruluşundan önce özgün eğitbilimsel üriinler verilemediği gibi, sanat eğitbilimi de gelişmemiştir. Tonguç'un sanat eğitbilimine katkıları öncü niteıiktedir. Köy Enstitülerı'nin sistemleştirilmesine yönetici olarak katılan Tonguç, düşün ınsanı olarak da uygulanan eğitimin niteliği iizerinde etkili olmuştur. Tonguç, eğitim sorunlannın çözümünü bilimde aramıs, ve Köy Enstitüferi'nde sanat eğitiminin etkili olduğu özgün bir eğitim modeli oluştıırulmuştur (s.%). Tonguç'un "iş okulu" anlayışının "sanat eğitimi" ükesiyle birleşerek kuramsal bir bütünlüğe ulaştığı, bu yakJaşımınm Köy Enstituleri Programlan'na (1943, 1947) yansıdığı ve oluşturulan sanat eğitimi modelinin Dİrçok açıdan gıinümüz eğitbiliminin geliştirdiği yaklaşımlara yakın olduğu görülmektedir. Günümuzde de Tonguç'un sanat eğitbilimsel görüşleri ve Köy Enstituleri deneyimi önemini korumaktadıı(s. 101). Kimlik "Sevdigı kadımnfiziksel vorünıişünü birbaşka kadtnınkiyle karıştırmak Bunu \ımdıye kadar kaç kezyaşadı! Hep aynı saşktnlığa düşerek: Onunla ötekiler araundaki ? fark bu kadar az mı En çok sevdiği varltgın sıluetini, benzemz saydıgt bir varlığtn sıluetını nasıl olur da ayırt edetnez." Milan Kundera "Kımlık" Çev Aykut Derman, Can Yayınları, 1998. ğır işkence görmüş bir mahkumun sorguya çekildiğini düşünün. Gözlerini kör eden ışığın altında kendisine sürekli sorulan "Kimsin?" sorusuna afallamış, nc yanıt bulacağını bilemez. Sorguya çekenler ondan nasıl bir yanıt beklerler anlayamaz. (îerçekten ben kimim r diye sorar kendine. Annemin ba* bamın bana verdiği bir ad mı? Sokakta beni tanımayanların gördüğü fiziksel özelliklerimin bir toplamı mı? Yakın tanıyanlann bıldiği rulı hallerim mı? Başkalannın yüklediği kımlikler mi? Yoksa kendim için hayal ettiğim kimlik mi? Bir insanın kim olduğu açıklanabilir mi? Aynı sözcükle ifade edilse de, kimlik, hem kişinin kendinı nasıl tanımladığı (özyapısı), hem de insanın, diğerlerinin gözünde belirli bir kimse olmasını sağlayan özellikler toplamı anlamına gelir. Aslında bu ikisi çok farklı özelliklerden olıışabilir, kişinin özyapısı, dışan vurduğundan farklı olabilir. Büründüğü kimliğiyle dışavuran arasındakı çelışkıleri, kimlik sorununu ilginç kılar. Ayrıca insanın doğal olarak sahip olmadığı, sonradan eklenen özellikleri de kimlığinin bir parçasını oluşturur. Zaman içinde bir sevgili, bir eş,, bir anne olarak yenı kimlikler kazanır. Milan Kundera'nın "Kimlik" romanı (aslında romanın adı "Kimliksizlik" de olabilirdi) bu çağda kişinin kendi kimliğini nasıl çevresindekiler uzerinden aldığını anlatan bir roman. Roman kahramanları Chantal ve JeanMarc, sürekli değişim içindeki benliklenni ve ilişkilerini tanımlarken bir yandan da kendi kimliklerini sorgularlar. Chantal, yaşam deneyimlerinden, ınsan kimlığinin ne denli güvenilmez ve değişken olduğunun sezgisine sahip bir kadındır. tdealist bir öğretmen ve anne olarak geçirdıği yılların ardından şimdi iyi para kazandığı reklamcılık işiyle uğraşmaktadır. 5 yaşındaki oğlunun ölümüyle önce annelik kimliğinden, kendisine tekrar bir çocuk doğurması için baskı yapan kocasından boşanınca da eş olma kimliğinden kopar, boşandıktan sonra daha iyi para kazanmak için reklam şirketinde çalışmaya başlamasıyla da yeni bir kimlik edinir. Chantal'in sevgilisi JeanMarc, ondan dört yaş küçüktür ve Chantal'in ona duygusal bağımldığı olduğu söylenmesine rağmen, aslında JeanMarc hem maddi hem de yaşamsal anlamda Chantal'a bağımlıdır. Bagımlılık, kimlik sorununu daha karmaşık kılar; iki kişinin, bir de çift olarak kimlik kazanmalan, kişilikleri dışında bir üçüncü kimlik çıkartır ortaya. Romanın hemen ilk sayfalarında roman kahramanlarının algılamalarında kaymalar oluşur herikisi de çevrede tanımadıklan insanlar arasında bırbirlerini seçememe konusunda ikileme düşerler. Sevdiği insanı diğerlerinden ayırt edememe, onu seçememe, sevgililerin ikisinde de kaybetme korkusunu beraberınde getirir. Sevdiği insanın değişim sonucu başkalaşmasıyla ilişkileri de değişecek ve belki de sevgi kalmayacaktır. Sevgi, kimliğin çok belirleyici bir noktasına takılır, genç ve güzelken bir kadını sevmek ile onu yaşlandığında sevmeye devam etmek, mutlaka sevginin kimliğinde bazı değişikliklere yol açar. Sürekli değişen insanların kimlik değişimiyle, sevginin de kimlik değişmeye baslaınası olarak açıklanabilir. Sevginin lcimliği söz konusu olduğunda ortaya ilginç veni bir tema çıkar: İnsanın günlük ya da yıllık değişimlerini gözardı eden bir sevgi varsa, bu insanın tanımlanabilir bir özü olduğunu da beraberinde getirir. Eğer değişime rağmen sevgi değişmeden kalabiliyorsa, insanın özünde (eski düşünürlerin cevher dediği türden) hiç değişmeyen bir nokta, onun zamandan bağımsız olarak aynı kişi olarak algılanmasına neden olur. Milan Kundera'nın böyle bir öz üzerinde kimlik geliştirdiğini söyleyebiliriz. Yarattığı roman kahramanları ruhsal değişimler yaşarken, sevgileri de değişim yapar fakat özündeki yoğunluk hep aynı kalır. Shakespeare'in ünlü 116. Sonesi (Sevgi demem sevgiye/ Bir döneklik yaparsa bir değişmegörünce..."JeanMarc'ın sevgi anlayışını bir ölçüde tanımlar gibidir. Sevilen kişinin özüyle ilgili değişmez bir tanım vardır zihninde, fakat bu sevginin KöyEnstttüteriömekoluştunuyop A Günümuzde sanat ejjNmine yenMen önem verümeHdir Günümüzde eğıtımın ıçınde bulunduğu çıkmazdan çokça söz edilmektedir. Yapılan eleştirilerde yetiştirilecek insan güciinün çağın gelişimine uyunı sağlayacak ve hatta gcleceğe ışık tutacak nitelikte olması istenmektedir. Çocuklar ve gençler çağdaş düşünme ve davranma bilincinde olmalı, uygarlığa katılan ve katkılar getirebilen insanlar olarak yetiştirilmelidir. Öğrencilerimize çağın gerektirdiği yaşam bilgileriyle bırlikte, yurtseverlik, barışseverlik, insancıllık gibi temel değcrler tüm boyutlarıyla kazandırılmalıdır. Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı, laik, akıllı ve bilimsel düşünceye açık bir nesil içinsahıp olunması gereken dinamik bir eğitim olitikası içinde sanat eğitiminin önemli ir yeri vardır. Köy Enstitüleri'nde deneysclleştirilen Tonguç'un oluşturduğu sanat eğitimi anlayışının günümüz koşullarında geçerliliğini koruduğu görülmektedir. Sanat eğitimine gereken önemin verilmesi büyük anlanı taşımaktadır. "Köy Enstitüleri'nde Sanat Eğitimi ve Tonguç"un yayımlanması, konunun bir kez dalıa gözden geçirilmesine fırsat veriyor. Eğitimlc ilgıli herkesin Köy Enstituleri deneyinden öğrenecekleri vardır. Yetkililer başta olmak üzere tüm eğitimcilerin sanat eğitiminin işlevi konusunu yeniden düşünmesi gereluyor. Sanat eğitimi herkese gereklİdir. Tonguç, bunu görmüştü ve Köy Enstitüleri'nde güçlü bir sanat eğitimi ortamı oluşturuldu. Öncelikle bütün öğretmen adaylarının ve öğretmenlerin "Köy Enstitüleri'nde Sanat Eğitimi ve Tonguç"u dikkatle okumalannı diliyorum. Eğitim rakültelerinin sınıf öğretmenliği ve güzel sanatlar eğitimine ılişkin alan öğretmenliği bölümlerinde bu kaynaktan yararlanılmalıdır. "Köy Enstitüleri'nde Sanat Eğitimi ve Tonguç", günümuzde sanat eğitiminin ihmal edilmesinin sakıncalannın görülmesi için iyi bir fırsat oluşturuyor. • değişmez olduğunu beraberinde getirmez, sevginin rengi ve tonu değişse de kendi oradadır. Chantal'ın kimlik sorunu, artık erkeklerin ona dönüp bakmadıldannı fark etmesiyle başlar. Yıllardır kimliğinin bir parçası olarak taşıdığı erkeklerin ilgisinin azalmasıyla bir bocalama dönemine girer. Bu konuda JeanMarc'ın sevgisi de yetersiz kalır. Kısa bir süre sonra Chantal kendisine hayran olduğunu söyleyen bir adamdan imzasız mektuplar almaya başlar. Bu mektuplann fazla değerli olmadığına kendini inandırmaya çalışsa da, zamanla sevgilisiyle iliskisini Delirleyen unsur olur. Once ilişkilerinin güvenirliliği, sonra da kendi kimlikleri tehlikeye düşer. Chantal, reklamcılık işinde basanlı olmak için bir maskenin ardına gizlenmesi gerektiğinin farkındadır. Fakat DU maske, zamanla onun kimlığinin bir parçası olmaya başladığında, kendisine karşı dürüst davranmamanın verdiği ağırlığı hissetmeye başlar. Aynca maske ve kendi olarak iki kimlik yarattığında, JeanMarc'ın hangisini sevdığinden kuşku duyar. Işte başarılı olmak icin kullandığı farklı kimlik celki de sandığından daha cok kendisidir. Hangisinin insanlarla daha iyi ilişki kurduğu, onu kendi kimliği konusunda çelişkiye düşürür. Yıllar önce JeanMarc bir dostu tarafından aldatıldığını düsündüğünde, dostunu tüm değerlerden daha üstün tutma idealinin zedelendiğini görür. Yakın dostu, iş arkadaşlannın kıskanç saldırüarı karşısında suskun kalmış ve onu savunmamıştır; bu davranış JeanMarc'ı çok yaralar. Romantik çağlann, üç silahşörün "hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için" sözlerinin bu çağda artık geçerli olmadığını, günümuzde dostluğun sadece yedek bir kimlik hafıza deposu olarak düşünüldüğunü dostu tararından aldatılınca anlar. Ârtık dostluk iki kişi arasında inızalanan bir "nezaket anlaşmasının" ötesinde bir şey değildir. Halbuki insan dosdarına kendi kimliğini sağlamlaştırmak için gereksinim duyar. Dışardan nasıl görünuüğünü, insanların hakkında ne düşündüğünü en iyi dosdarı aracüığıyla anlar; bu da kimlik gelişimi için çok önemli bir ögedir. Chantal ve JeanMarc, dostlukların ve kimliklerin kaypak dünyasında, sevgileriyle kendilerine güvenli bir liman bulduklannı düşünürler. Aile, evlilik, dostluk, iş gibi kurumlann baskı ve çelişkilerinden uzak bir ilişki içinde yaşamaya çalıştıkları halde sonunda aynı türden bas kılar ilişkilerine de yansır. Milan Kundera diğer romanlannda yaptığı gibi yine romancıdan çok deneme yazarı düşünür gibi ele alır konuları. Kimlik sorununu da dostluk, aşk temaları içinde tanımlamaya çalışır. Kundera'nın romanlarının çekiciliği ve hatta gücü felsefe konularına gündelik dedikodular çerçevesinde, yaşanmışlıkla ele almasında yatar. Roman kahramanları her zamanki gibi felsefe ve edebiyat tarihini iyi bilen, sistematik düşünen kişilerdir ve onların ağzindan kışkırtıcı vecizeler ve kavramalar duymak romanı zenginleştirir. Chantal'in kendi kimliğini anlamak için bir başkası gözünden kendine bakmayı öğrendiğini görürüz. Kendini ancak, onu seven, onun kim olduğunu anlayan birinin yansıttığı aynada görür. Chantal ve JeanMarc'ın aşklarının anlatıldığı bu romanda Kundera kimlik, özyapı, sorumluluk lar (roller), dostluk ve aşk konularını, ilişkilerin çok sorgulandı ğı günümuzde neredeyse yeniden tanımlar. • aydasu@hotmail.com SAYFA 15 E Köy Enstitüleri'nde Sanat Eğitimi ve Tonguç / Yıldız Ktırtulu) / Güldtkeni Yayınlan, 2001 / XIl+ 106 i CUMHURİYET KİTAP SAYI 596