Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
0 KURL AR A "Artık yeni bir yapt ile karşt karşıyayız Anadolu tarihinde ilk kez kentli niifmu köylü nüfusunu gegmektedir, Bu ievrimsel değişme nedeniyle Türmye'nin büyük sosyoekonamik ve kültürel olusu ' kentleşmektir.' 'entleşme kavramı kendisi ile birtikte, tanmsal üretimden sanayi üretimine geçen bir toplumun ve imanıtı doğadan ve topraktan kopup kent dediğimiz beton ytğını içinde kaybolduğubir yer* teşrne düzentnin soruttlarıtıt ıçermektedir. Kente göç olgusu yaşatn kültüründeki hızlı aeg"işiklikleri zorlamakta, kırsal alandan zelen halk, ilginç bir emeklikle btına uymaya çaltşmakta, fakat bilgi aağarağı ve eğititnı bu aeğişimin içeri&ini tatn kavramasına olanak vermctnektedir. Böykce yaşamla söylem arasmda kesin bir mumsuzluk ortaya çtkmakta ve saytsalm mertebesı aydınların bu boşluğu doıdurmast gerekcn ctkinliklerini; nitelik araytşlanm kısıtlamaktadtr, fETHİ NACİ f Yaz okumalan Y len kültürün uyıımlu bir bileşimi. Nâzım'ın bir dizesini hazırlıyorum: "Insan yüreklerine dokundu bu elleri." Yiğit Bener'in elleri de ınsan yüreklerine dokunuyor, romandan yayılan "insani sıcaklık" Yiğit Bener'in "insan yüreklerine" dokunmadaki ustalığının sonııcu. Yılın ilgi çekici siyasal romanlarından birı de Ömer^ülfü Livancli'niıı Bir Kedi, Bir Adam, Bir Olüm (Remzi Kitabeyi, 2001) adlı romaniydı. Özellikle sürgünlük ve öç alma duygulannı işleyen Livaneli, öyle sanıyorum yaşantısından da yararlanmış. 141'inci sayfaya kadar geriliınini de koruyan roman, Yoriko'nun romana girmesiyle değişiyor; Livaneli, Yoriko'nun romana girmesinden sonra romanın bütünlüğünü koruyamıyor, romana işlevselliği olmayan olaylar ve kişiler sokuyor, sanki romanın sayfalarını çoğaltmak için çabalıyor... Ama bu çabalar romana bir şey katmıyor, hatta zarar veriyor. Ama baştaki 141 sayfa gerçekten sabır ve emek iirünü. Bir de veni bir romancıdan soz etmek istiyorum: Mucize Özünal. Alayın Kızlan'nda göze çarpan ilk özellik, Mucize Özünal'ın romanın sadece bütününde değil, romanı oluşturan bütün cümleler üzerinde de büyük bir sabırla, büyük bir özenle çalışmış olması. lyi de etmiş: Roman kişileri cümleler toplamından başka bir şey değildir ki... Romanın en ilginç yanlarından biri, Mucize Özünal'ın karşımıza yepyeni bir subay tlpi çıkarmasıdır: ABD ile ilişkilerimizin Ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra hızla gelişmesi ulkemizde birçok değişmeye yol açmıştı; bu değişmeler, çoğu zaman, pek de iyi olmamıştır. Mucize Özünal, romanda, bildiğim kadarıyla ilk defa yepyeni bir "subay" tipi çizmis,, Reşat Nuri'nin romanlannı dolduran subaylara hiç mi hiç benzemeyen bir "subay" tipi... az yaklaşırken, tatile hazırlanan bazı dostlar okunacak romanların, hikâye kitaplarının adlarını soruvorlar. Benim işim de bu: Romanlardan, hikâyelerden söz etmek. Ne var ki tatilde ben pek kitap okumam, benim tatilim denizle, güneşle geçer. Tabii bütün cün içerek. Haziranda, Bozcaada'da iki harta kaldık. Bir gün, öğleye doğru, tstanbul'dan Aktüei'dcn telefon ettiler. Belli, bir soru soracaklar. Telefondaki delikanlı, "Neler yapıyorsunuz?" dedi; ben de "Kafayı çekiyorum!" diye cevap verdim. Telefondaki delikanlı Kürşat, hem kahkahaları koyveriyor, hem de arkadaşlanna " 'Kafayı eekiyorum!' diyor yahu!" diyordu. Belli, anlayışlı çocukmuş, üstelemedi. Geçen yıl, bir ara, "siyasal roman" tartışmaları ön plana çıkmıştı, tartışmalar sürerken yeni "siyasal romanlar" da çıktı. Geçen yıl, Oya Baydar'ın Sıcak Külleri Kaldı (Can Yayınları. 2000) adlı romanı, uzun süre gündemde kalmıs, tartışmalara yol açmıştı. Sıcak Külleri Kaldı, kolay oku nan romanlardan. Oya Baydar, "Hayatımızın kücük manzaralarına da bakıyor, büyük Türk aydınımn bu boyutgerceklerine de"; "büyük gerçeklere", yaşalarda bir tartht fenomenle mışlıktan gelen bilgilerden yararlanarak karşt karşıya kaldığı zabaktığı gibi bir sosyolog olaralc da bakıyor. man, bunıı irdeleyccek ve Ne var ki üya Baydar hep eleştirmekle kayeni bir söylem yaratacak lıyor. Romanın önemli bir özelliği, "kırk ambilgi birikimi de ister istebar gibi" bir roman olması. Önce Türkimez yctcrli değildi. Ypneti ve'nin çok yakın tarihi. Türkiye'de sol harecilerin dc, aydınların da ketler. Işçi sorunları. Parti içi sorunlar. Yurthazırlıh yaktu. Bu dışındaki komünistler. Moskova ile ilişkiolanaklart kısıtlı, günlük ler... Susurlıık'a, BosnaHersek'e kadar ak^ yaşamın basktsı,altmda lınıza ne geliyorsa hepsi var... Gerçek yaezilen bir yarı kentli, yan şamdan alınarak romana yamanan iki kişi köylü toplumun ve bir romancının "dedikodu yazarlığı ile demokrasiyi, sadece sayısal edebiyat yazarlığı"nı birbirine karıştırmabir olguya indırgemesı sı... Bu da var... gerçeh de eklenirse kentı, Yılın önemli romanlarından biri, Yiğit Bedemokrasiyi ve düzendeki ner'in Eksik Taşlar (Om Yayınevi, Ocak değişmeleri anlayacak bir 2001) adlı romaniydı, bir ilk roman ama üzesöylemm yokluğunda, rinde uzun uzun çalışılmıs bir ilk roman. davranıdann sadece Yirmi dokuz yaşındaki bir bayan üç roman kentlilik dvğil, uygarlık yazmış, kırk ıkı yaşındaki Yigit Bener henüz bağlamında da nitehksel ilk romanını veriyor! Ne var ki Eksik Taşboşlukları olacafo bellidir." lar, bütün ilk romanlarda gordüğümüz haYukandaki satınar \ztnir talardan arındırılmış bir ilk roman. Yiğit BeBüyüksehir Beledtye ner, romanını ortaya çıkarmadan, zaman zaBaşkanı Ahmet man "dinlendirmiş", bazı sorunlar üzerinde Piristina'ya ait. Piriilina yeniden düş,ünmek geıeğini duymuş. söyîcdikleri dog'rultusunda Eksik Taşlar'ın ba^an nedenlerinden bi"îzmir" adlı bir kent ri de Yiğit Bener'in kültürü dergisi ve "Kent Türkiye'yi olduğu kaKitaplıg'ı" adtm taşıyan bir dar Batı'yı da, Batı inyaytn kolu kurdu. tç sayfasanını da tanıması; o lanmızda bu kitaplan tanı"yabancılar"ı okurken tan yazılar bulacaksunz. yadırgamıyoruz, çeviri Bol kitaplı günlcrl... kişiler çıkmıyor karşıkemikTURHAN GÜNAY mıza, hep etten karşılaten insanlarla şıyoruz. Ayrıca belirtmek gerek: Yiğit Be ner, belli kı edebiyar kadar ekonomik, toplumsal, siyasal sorunlarla da uğraşmış. Imtiyaz sahibl: Cağ Pazarlama Cazete Dergi Kltap Basın Bu küçük değinme ve Yayın A.$. Adına Berln den sonra Yiğit BeNadi Yayın Danışmani: ner'in ilk romanı için TurhanGünay Sorumlu Mudur: Fikret llklz • cörsel söylenecek ilk şey, EkYönetmen: Dilek llkoruro sik Taşlar'ın "ilk roBaskı çağdaş Matbaacılık man" olduğunu söyleLtd. Stl. idare Merkezi. vebilmek ıçin kırk şaTurkocağı Cad. NO: 3941 Cağaloğlu, 34 334 Istanbul hit gerektiğidir. Eksik Tel:(212)512 0S05v Taşlar, yaşama kültüReklam: Medya c rüyle kitaplardan ge dı ama îstanbul'u mekân tutanların Aııkara'yı "büyük kent" saymadıklarını bilir. Is tanbul'a da bekleriz l.emil kardeşim!) Beş bölümlük Gemiler de Ağlarmış ın "Yabancı bir kentin tanıdık yüzü" adlı ilk bölümünden bir parça: Anlatıcı: "Avcı'nın Yeri'ni seçtik. aslında seçmedik de, hiçbir şey konuşmadan oraya yöneldik." Ibrahim, 'Burası, oraya öyle benziyor ki" diye mırıldanıyor. Anlatıcı, "Nereye?" diye soruyor. "Yıllar önce bir film izlemiştim", deyip sıgarasını küllükte söndürdü. "Böyle bir yere benziyordu..." "Eee?" dedim. "Adam, çok sevdiği kadını öldürüyor." "Neden?" Birasından içti. "Kıskanclık yüzünden" dedi, "Çok sevmek de bir nastalık. (...) Üçüncü kez yineledi: "Bir hastalık..." "Sonra ne oluyor?" dedim. "Sonra... Adam cezasını çekiyor ya da çektiğini sanıyor; çünkü, hapisten çıkınca dakadın onu öldürüyor." "Hangi kadın?" "Öldürdüğü kadın." "Nasıl yaniı'" "Adam yanlıs yaptığını anlıyor. Iftira. Çamur atmışlar kadına. Öğrenince de..." "Oğrenince de ölüyor." "Ölüyor." Uzun bir sessizlik girdi araya. Biramdan bir yudum aldım, olmadı; başımı kaşıdım, bir sigara yaktını, yine olmadı. Bir şeyler söylemem gerekiyordu. "O film burada mı çekilmişti?" diyebildim sonunda. "Hayır", dedi, yüzüme değil de bardağına bakıyordu, "buraya çok benzeyen bir yerde." Cemil Kavukçu'nun Gemiler de Ağlarmış'taki öteki hikâyeleri de, kullanılmış ustalıklardan hoşlanmayan, hep yeni anlatıın biçimleri arayan bir hikâyecinin usta işi hikâyeleri. Bu yıl Sait Faik Hikâye Armağanı'nı kazanan genç hikâyeci Murat Gülsoy'tın iki hikâye kitabı var. Murat Gülsoy, saşırtmayı, yeni şeyler söylemeyi seviyor, belli. ilk kitabının adı, Oysa Herkes Kendisiyle Meşgul, ama kitaptaki on iki hikâyenin içinde bu adla bir hikâye yok. Dikkatli okur, kitabın adını "Mahşerin Otuz Beş Dakikası" adlı hikâyenin içinde bulacak: "...Oturduğun yerde rahatsız kımıldanışlarını f ark ettiler mi diye bir işaret arıyorsun. Oysa Herkes Kendisiyle MeşguF (Italikler benim KN.) Murat Gülsoy'un benzer oyunları iki kitabında da (Öbürü, ödülü alan Bu Kitabı Çalın.) sürüp gidiyor. "Yazarın Belleği" kitabın en sevdiğim hikâyesı. Yıldız Ecevit, Türk Romanında Postmodernist Açılımlar (lletişim Yayınları, 2001) adlı kitabında, "Edebiyat, artık somut yaşamı kurgulamıyor; kendini, nasıl oluştuğunu, nasıl kurgulandığını anlatıyor" diyordu. Doğrusu, bunlar bana geçici akımlar gibi geliyor. Bildiğim bir gerçek var: Edebiyat, insanlara, insanları anlatır, insansız bir euebiyatın geçici bir moda olduğuna inanıyorum. Ama bu inanç, Murat Gülsoy'un ze kâ ve bilgi dolu hikâyelerini keyifle okumama engel değil. Genç hikâyecilerimizden Sema Kaygusuz'un SandiK Lekesi adlı kitabı usta işi anlatımıyla dikkati çekiyor. "Elif'in E'si", kitabın en güzel hikâyelerinden. "Engereğin üğlu", soluk soluğa okunan bir hikâye. Sema Kaygusuz'ıın yeni kitaplannı ilgiyle okuyacağımdan enıinim. Semih ÇJümüş'ün hazırladığı Oykülerde tstanbul (Tiirkiye tş Banka.sı Kültür Yayınları, 2001), hıkâyeyi ve Îstanbul'u sevenler için özenle hazırlanmış bir kitap. Okıırların pek tanımadıkları Ziya C)sman Saba'yı (19101957). ressam Cihat Burak ı (19151994) ve Istanbul'u gerçekten tanıyun Sait Faik'ı, Oktay Akbal'ı okumanızı dıler dim. En keyifli cümlc vazının sonunda: Yıllık ıznimı kullanıyorıım. Ağustos sonunda buluşmak üzere hoşça kalın. • SAYFA 3 Hikâye kltaptan C.emil Kavukçu'nun yeni hikâye kitabı, Gemiler de Ağlarmış (Can Yayınları, 2001), ulaşılmış bir ustalıkla yetinmeyen, hep yeni anlatımlar, hep yeni insanlar ardında olan bir hikâyeciyi gösteriyor. Cemil Kavukçu hep yeni anlatımlar arıyor, yeni insanlar arıyor, ama nedense büyük kent insanlanna pek yaklaşmıyor. (Ankara'dan söz etmeye başla MtlVMP CUMHURİYET KİTAP SAYI 596