23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

birbiri içinden geçip kollara ayrılabilen, her bir kolu başka kentlere, başka kahramanlara uzanan kişiler... Bakıyoruz çok yalınlar, bakıyoruz dünyayı sırtlanmışçasına karmaşıklar... Zaten öykü kahramanları kendi geçmişlerinden birer yanstma, birer iz, im de taşıyor günümüze. Geçmiş yaşantılarıyla özürlü görünen insanlar bunlar. Defolu ürün gibi, bir kiyıya atılmış duyumsuyorlar kendilerini. Bir türlü mutlu olamayışlannın nedeni bu. Kimi anlatılar görüntüyü, kimileri düşünceyi önceler. Okurken görüntülerle, düşüncelerle yol alırız anlatının içinde. Karabulut, eylemi önceliyor ilkin. Ancak eylem, yazarın yönlendirınesinden çok, öykü kanramanlannın gizilgüçleriyle, suskunluklannın art alanlannda çıkıyor ortaya. Ote yandan, öndeki görüntüyü sanki bir dipsesle yansıtıyor da öyle aktarıyor bize yazar. Sunu da eklemek gerek: Karabulut'un öykü kahramanları, bildik görünen bir resmin bilinmedik kıyılarında geziniyor hep. Bir varlar elimizle koyrnuşuz gibi, sonra bakıyoruz yoklar, sanki hiç oridarda dolaşmamışlarcasına... Şunu da eklemek gerek: Karabulut'un öykü kahramanı olarak işlevlendiriliyor öykülerde. Sorunlar üreten, çözümler yaratan, bunaltan, sevindiren, aşkı besler en, söndüren kentlerin dünyanın dört ir yanından öykü evrenine katıldığını görüyoruz. Karabulut, evrensel adlar ya da yurtlarla uzamsal açıhmlar da getirnıeye çalışıyor öykülerde. Uluslararası bir düzlemde geziniyor durmadan, yeryüzünün bütün halklarından kişiler getiriyor önümüze. Zaman zaman öykü ile denemenin sınırlarının buharlaşıp birbirine katıldığı gibi bir izleııiın doğmuyor değil onun öykülerinde. Örneğin "Sevgilim Kybele", "Ne Bir Eksik Ne Bir l'azîa", bu doğrultuda öyküler. Llzerinde bunca durduğum öykülerin dilsel yapısına değgin neler söylenebilir.'' Karabulut, öykünun, ancak şiireyataklık yaparak var olabileceğini çok iyi biliyor doğrusıı... Onun öyküleri, birer "gizli şiir" olarak da okunabilir bu halleriyle... Ancak, öykü, gerek tümce kurtıluşuyla, gerek ses değeriyle yine de bir düzyazı olarak algılanmakzorunda.... Neki o, bu yanını biraz göz ardı ediyor sanki öykünün... Bir kalıba dökülmüşçesinc, bir mozayiğin öğesiyınişçesine sımsıkı, yerlerine oturmuş sözdizimleriyle, tümce kuruluşlanyla Ozcan Karabulut, kendi öykiicülüğünün bir "dil öykücülüğü" oldugunu da koyuyor böylece ortaya. Ancak dikkatinden kaçan kimi yanlışlıklar da yok değil... Örneğin, "Varlığımla anaç tavuğa ve yavrusuna güven veriyor, yabancılara kapalı mekânlarına elimi kolumu sallayarak gıriyor, geç vakitlere kadar içiyor, eğleniyorduk." "Bu duygunun farkındayilım, ama hiç bu kadar yakıcı biçimde lıissctmemişlim." (s. 10); "Spotlar genç konuğumııza vuruyor, onu alımlı kılıyor, yönümü gösteren biryıldızgibipaılıvordu." (s. 11); "Ona 'o' dıyor, 'o' olarak düşünüyordun." (s. 22); "Zoe'ye katlanamıyor, kızıyor, kıskanıyor, ama ondan kopamıyordunı." (s. 67) soylcyişleri, Karabulut'a yakışıyor mu? Aşkın Halleri'nde, aşk aynası durağı. Aynada boyumuzu göıüyoruz ilkin. Çiinkü bir aşk aynası tutıışturuyor sonuçta cliınize Ozcan Karabulut. Ayna, yansimalaıla kırılgan ışıklar salıyor bilincimize. Öyküsel tat, ussal tatla narmanlanıyor. Ne deseııı size, yok mu içinizde aşkını görmek isteycn aynada?.. • Aşkın Halleri / Özcan Karabulut/Can Yaymlart, 2000 CUMHURİYET KİTAP SAYI 590 ^ S U M A N KAFAOĞLUBÜKE Franz Kafka "GregorSamsa birsabah bunaltıa du^lerden uyandtgında, kendinı yatağında dev birböceğe dönüşmiış olarak buldu. Ztrh gtbi sertleşmiş strtının ihtündcyatmaktaydı ve başmı bıraz kaldırdığında bir kuhbc gibiuşmış, kahverengi, sertleşen kısımların oluşturduğu yay hiçımiçizgılerlc panellcre ayrtlmış karmnı görüyordu; karmntn tepestndekı yorgan neredeyse tümüyleyere kaymah üzereydi ve tutunabileceg'i biçbır nokta kalmamış gibiydi, Gövdesinın çapıyla karşuaştırtldıg'tnda actna %ı ıncelıktekt çok sayıda bacak, gözlerinin öniinde çarestzlik tçerstnde, parıltılar saçarak sallanıp durmaktaydı." Franz Kafka "Dönüşüm" Çev.: Ahmet Cemal, Can Yaytnları, 19%. (7 baskt) £{ "T 7"azın Sanatı" altında yayımlaV' nan yazıların eserle ilgili bir JL ba^lığı olurdıı, fakat Fran? Kafka'nın "Dönuşüm"üne bir bajjlık bulmak çok zor oldu, ne tam anlamıyla bir türün örneğı, ne de bir akımın. Genelde bir eseri ele alıp bağlı olduğu di ğer eserlerin ışığında işin kolayına kaçarak anlatmak KaH<.a'yı incelemek için yeterli bir yaklaijim cleğilmiş, ortaya çıktı. Kafka'yı bazen fantastikgerçekçiliğin, bazen modernizmın, bazen de varoluv çıı edebiyatın öncüsü olarak görenler ol ınu^, hepsi doğru da olsa, ondan sonra bu tür eser verenlerden onu ayıran özelligi, Kafka'yı tek kılar. Bu özellik bir karabasanın ağırlıöı gibidir, sadece Katka'nın eserlerinde hissedilir. Kendi yaşamının agırlığı vc ikilemlerini tasır. 1 ler açıdan bakıldığmda tam liir çelış,kiler yumaöıdır yaşamı: Çek olmasına ragmen Almanca yazar, Almanya'da Nasyonalizm dönemde bir Yahudi'dir (daha sonra iic ablası gaz odalarında can vermiştir), geleneksel de^erlerle büyümesine rağmen inançlara açlıkla ^üphe duyan biridir, iki kez nişanlanır ama hiç evlenmez, kısacık kırk bir yıllık yaşamında hiç gençliğin tadını çıkaramaz, yaşamının büyük bir kısmı sanatoryumlarda geçer, yazar olmasına rağmen işadamı ortamında yaşar, yazılanndaki erotizme rağmen utangaç biridir, akla gelen son bir çelişki de, şimdi dünya edebiyatının en büyük dehalarından biri sayılmasına rağmen yaşamı boyunca sanatı pek anlaşılmamıştır. Kafka'nın dünya görüsü (biyografi yazarı ve dostu Max Brod a göre), acımasız, karmaşık, düzeltilemeyecek denli sinir bozucu bir yaşamın gerçekliğine dayanır. Aynı dönemde yaygın olan pozitivizm görüşlerine de karşı çıkar Kafka; evren henuz tamamlanmamış bir sistemden oluşur, insanın en büyük yanılgısı ise evreni bitmiş bir proje gibi algılamasıdır ve bu yüzden insan kendini de bitmiş ya da yaratılışı tamamlanmış bir varlık olarak görür, halbuki bunlar insan mantığının çevresini düzene sokma isteğinden, hayal gücünün olumlu çalışmasından başka bir şey değildir. Kafka'nın gözunde bitmemiş evrende Tanrı'nın ye ri de belirsizdir. Kafka'nın bu konuya yaklasımını ince lediğimizde de bir çelişki çıkar ortaya, bir yandan insan ruhunu anlamaya çalışan neredeyse mistik biri, öte yandan da bu mıstisizmle alay eden bir gerçekçi vardır. Kafka yorumcuları da tam bu noktada ikiye ayrılırlar. Bir taraftan gerçekliğin ruhsal açıklamasını yaptığını söyleyenler ile dığer yanda insanın ruhsal boyutunu gerçeğe dönüştürdüğünü savunanlar çıkar. Kafka'nın yaşamına bakarken gordüğumüz çelişkileri belki edebiyat eleştirmenlerinde de görmek bızi şaşırtmamalı, hatta okuyucunun tüın bu çelişkileri bir kişilik yapısı olarak alması ve kendince Kafka'yı anlamasi en doğru olur. "Donüsum" her şeyden önce, sıradanlığa duyulan tepkiyi anlatır. Dünyadaki milyonlarca insanın her gün sorgulamadan, sabah çalar saatle uyanıp ise gitme rutinini, artık kalıplaştığı için Jüşünülnıeden yapılan eylemleri, düşünmeye ıter. Gregor Samsa'nın sabah yataktan Gbflçür Sıradanlık Kafka'nın dunya goruşu (biyografı yazarı ve dostu Max Brod a göre), acımasız, karmaşık. düzeltilemeyecek denll slnlr bozucu bir yaşamın gerçekliğine dayanır kalkmayı istememesi, belki çogumuzun yaşadığı gibi, "ben bunu neden yapıyorum?" sorusuyla başlayan ve tüm yaşamımızı yeniden sorgulamamıza neden olan bir andır. Ama Gregor Samsa, onu bu yaşama iten, insan olma halinden vazgeçmedikçe bu durumdan kurtulamayacağının bifincindedir. Bu açıdan bakıldığında insan, cevresi tarafından güdülmeyi önlemedikçe sadece sürünün bir parçası olarak var olabilir ve Kafka'ya göre bu insanı, insan olmaktan çıkartan bir durumdur. Gregor Samsa da insan olmaktan, sadece bir sürünün parçası olmaya dayanamadığı için çıkar ve bir böcek olarak, asıl insanın nasıl olması gerektig"ini yansıtır. Romanın (aslında bu tür kısa romanlara novella denir) bir yerinde, Gregor Samsa, kız kardeşi odaya girdiğinde kendisinden iğrenmemesi ve korkmaması için kanepenin altına saklanır, fakat özellikle tavanda asılıp kalmaktan hoslanır, "insan daha rahat soluk alabiliyordu" diye ifade eder bu duygusunu. Kafka burada Gregor Samsa'nın en insancıl duygularla, "insan" ve "soluk alma" hakkından söz eder vc okuyucu da onun insanlığını bu aşamada kabul eder. Gregor Samsa'dan ailesinin beklentileri vardır. Ailenin para kazanan bir üyesi odur. Kız kardeşi sabahları geç ııyanan, babası da genelde koltukta uyuklayan biridir. Gregor Samsa'nın dönüşümünden sonra, kız kardeşi bir dükkânda, babası da bankada is bulmuştur; annesi de sipariş üzerine dikiş dikmeye başlar, artık ekmeglni sömürdükleri oöulla rı ve kardeşi yoktıır, düzenin çarkında yaşamaya başlayan artık onlardır. Kafka'nın hayatı babasıyla çok zor bir ilişki içinde geçmıştir. 36 yaşındayken babasına yazuıgı "Babaya Mektup" adlı hiç göndermediği mektup, bu konuda önemli bir kaynak oluşturur. "Dönüşüm "deki baba karakteri de büyük ölçüde babasına karşı neler hissettiğini anlatır. Onu bir gazeteyle dövercesine odasına kovalayan, bastonuyla iten ve nıasanın üzerindeki kırmızı elmaları üzerine atan hep babasıdır. Annesi ve kız kardeşinden ilk başlarda gördüğü yakınlığı babasından hiç görmez, "sanki bir değil ama bir sürü baba vardı" der. Babasının kırmızı elmaları taş gibi oğluna atması da ayrıca başka bir simgeye göndernıe yapar: attığı elmalardan biri Gregor'un sırtına yapışmış ve kimse onu oradan alamadığı için çürümeye başlamıştır. FJmanın, ilk günah olarak anlamını düşünürsek, bu günahın baba taralından çocuğun içine işleyen bir yara olduğu da çıkarılabilir. Günah ve suçluluk duygusu babasından gördüğü sertlikle yerleşmiştir Gregor'un içine ve clmanın çürümeye bırakılması bu yerleşik duygufarın çözümsüzlü^ünü getirir akla. Dönüşüm edebiyatta sık kullanılan bir motiftir, prense dönüşen kurbagalar gibi bazen iyiye, bazen de Gregor Samsa gibi dönüşümünü yalnız başına ve acılı geçirmek zorunda olanlar anlatılır Fakat böylesine acılı bir anlatının sonunda aile anne, baba ve kız çocuk birlikte gü nışığına çıkıp umııtla geleceğe bakarıar. tnsanca yaşamayı özlemiş olmalarını okur kabul eder, fakat Kafka'nın incelikli anlatımından sadece sürünün mutlu üyeleri olabileceklerinin bilinci de artık okuyucunun kafasına islenmiştir. Kafka'nın yapıtlarınaa dönüşüm motifinesık rastlanır. Ffepsindc roman kahramanı birdenbire o giine değin sürdür düğü yaşama ters duşen bırdtırıımla karşılaşır. Bu dıırum kendi kontrolü dışm da gelişir fakat romanların hepsinde dönüşüm ya da değişinı aynı anlamı taşır: alışageldiği dünyadan, rutin y.ışamtian koparılıp yepyeni, tamamen yabancı bir durumlayüzleşmesi bekleıiir ve o güne dek yaşadıklarının ne denli yalanlarla dolu ve içtenliksiz olduğunu anlar. • aydasu@hottnail.com SAYFA 15
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle