13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

1 1 0 C A K 2 0 0 1 • Fethi Naci, Eleştiri Günlüğü'nde bu hafta, VVilliam Saroyan'ın 'Yoksul Insanlar'ını değerlendirdi .3 sayfada • ; ". • Muzaffer Buyrukçu, S. Kamuran'ın "Kiraze"sini değerlendirdi 7.say/ada • Yılmaz Çongar, Ö.F. Toprak'ın gezi izlenimlerine baktı Ssayfa KIT/1JP Cumhuriyet P A A S I Z E K Anadiline hasretle yazan bir gurbetçi Ozgen Epgin FİDAN ÖZEN 2000 yılına giriyoruz, çaö atlryoruz, yüz ydı geride bı rakıyoruz, bu öyle sıradanbir yıldöniimü değİl yeni bir asrın başlangıcı. Aylardır, haftalardır, günlerdir bu konuşuluyor, bunun hazırlıkları yapılıyor Almanya'da. îsa nın doğum günü kutlanıyor önce, kırgınhklar, küskünlükler unutuluyor ya da unutulmuş gibi yapılıyor. Yılda ancak birkaç kez görebildikleri çocuklarına yemekler hazırlıyor anneler, sofralar kuruluyor, mumîar yakılıyor, çiçekçi dükkânlarında saatlerce kuyrukta beklenerek alınan çiçeklere seviniyor anneler. Noel ağacının altında saklanan hediyeler gülümsüyorken, şaraplar açılıyor, bir lokma ekmek ve bir yudum şarapIa şölen başlıyor. Sabaha kadar sürüyor eğlenceler. Daha yorgun bakışlı insanlar sokaklara atıyorlar bedenlerini. Şimdi yıflar once nlanlanmış yılbaşı gecesi eğlencesinin koşuşturması Daşlıyor. 2000 yılına Paris'te gireceğim diyor birisi, bcn Küba'da diyor diğeri, biz Atlantik'in üzerınde Concord'la uçacağız, arkadaşlarla bizim evde toplanacağız, bu zorlanmış eğlenceler bunaltıyor beni, o gun dışan çıkmayacağım kimseyi de görmek istemiyorum, diyor bir diğeri. Hoş fakat abartısı zaman zaman itici bir hal alan bir kargasa. 2000 yılının özel armağanlarının arandığı mağazalarda neres alamıyor insan, tüketim son haddıne uiaşmış almış başını gidivor. Birkaç günlük çöpler yığdmış solcağa, şehrin rarelerı seviniyorlar bu duruma. Şampanya şişeleri arasında son kalan damlalann mayhoşlaştırdığı 2000 yılmın fareleri onlar. Oldukça mutlu görünüyorlar, belki debu sarhoşluklannda fareli köyün kavalcısını unutabiüyorlar. Bu zorlanmış incelikler, abartılı yapay eğlence atmosferinden kaçmak mı, voksa birlikte bir şeyleri zorlamak mı? Dünyanın hernangi bir ülkesindeki çocuklar geliyor aklıma, açlığın ve yoksulluğun kol gezdiği evlerin sessiz avlulan, ölümler, haksızlıklar, kayıplar... Şimdi yolculuğa çıkmalı diyor içimdeki ses. Bu şehri terk etmek çözüm mü? Giaeceğim şehir kaçtığım bu şehirden farklı mı olacak? Hayır. Fakat uzayıp giden o yol yok mu, en çok onu seviyorum ben. Böyle zamanlarda yolculuğun kendisidir aslolan. Ormanların ıssızllğından tünellerin karanlığına doğru ilerleyen yol insanın kendine olan yolculuğuna dönüşür. Işte o an her şey kendi içinde sakladığı anlamını yeniden bulur. Hamburg'a gitmek üzere Köln Istasyonu'ndayım. Trenler tıldırn tıklım, ilk trene binemiyorum. Bir sonraki trene biletimi aldığımda iki saat zamanım var. tstasyona sessizlik çökecek birkaç saat sonra, havai fişekler patlayıp sehri barut kokusu sardığında, o gün çalışanlar tezgân altlarında sakladıklan şampanyalan çıCUMHURİYET KİTAPS/4V/ 569 karacaklar. O zaman ben nicedir özlediğim trenin kompartımanında yalnızlığın tatlı yolculuğunda ilerliyor olacağım. Ama önce tren biletıyle birlikte satın aldığım iki saati doldurmaiıyım. Istasyonun içindeki kitapçıya giriyorum. iki katlı içinde postanesi olan kitapçının yürüyen merdivenleriyle üst kata çıkıyor, Türkçe kitaplar bölümünde bakınıyorum. Almanya'da yaşıyorsanız Türkiye'deki yayınlan birazgecikmeli izıersiniz. Ben zaten Almanya'da yaşayan Türkiyeli bir yazann kitaplannı arıyorum. Adı mı? Adını bilmiyorum, tanıdıklanmın dışında herhangi biri olsun istiyorum. Hazırlavacağım fadvo programı için yeni bir isim arıyorum. Nedenini bUmediğım bir şekilde, kanştırdığım birçok kitaba rağmeh başka bir kitap kendisine çekiyor beni. Galatalı Angelos, yazannı da tanımıyonım, ismi de ilginç, yeni biri olmalı. Kitabı karıştınyorum, yazan Almanya'da hem de Köln'de yaşıyor. Işte bu diyorum. Bazen aradığınız sizi bekler, onu bulunca önce inanamazsınız, tanımayabilirsiniz, ne zaman ki o bulduğunuz size arayışınızı unutturur, o zaman haz almak başlar. Kendime yeni vıl armağanı olarak bunu alıyorum diyorum, kasadakikadına. Gülümsüyor. Yılba şı gecesi çalıştığına pek de aldırmayan o gülümseyişin dokunduğu nediyemi alıp kitapçıdan aynLyorum. Trenimin hareket saati geldığinde bana ayrılmış gibi boş bekleyen kompartımanda bir yılın son saatleri kadar hızlı geçiyor tüm görüntüler. Yeni bir yıl beni kendine, daha çok kendime çekerken sayfa aralarında mevsimler değişivor bir ülkeden bir başka ülkeye giriyorum. Ara duraklardan birinde trene bınen genç yanıma oturuyor, içtiğim şaraptan ona bir bardak sununca biraz çekinerek soruyor. "Yeni yıla girişinizi mi kutluyorsunuz?" "Hayır, veni bir yazarla tanışmamı" diyorum. Elimdeki deniz lcokan kitanla otellerıne, lokantalarına, evlerine ve de yaşamlanna konuk olduğum farklı iklimlerin içinden geçıp, Hamburg'a vardığımda Köln'de yaşayan Galatalı Angelos'un yazan Özgen Ergin'i aramaya karar veriyorum. Köln'de yaşayan Türkiye vatandaşı isenız dünyanın küçüldüğünü düşünürsünüz. Burada hemen hemen herkes brbirini tanır. Durum böyle iken, 1947 yılında Kapadokya'da doöan Özgen Ergin'i bulmam zorolmuyor. Onu ydlardır halkla üışkiler ve sosyal hizmetler uzmanı olarak çalıştığı işyerinde ziyaret ediyorum. Devamı 4. sayfada.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle