05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yalın, sade bir anlatım Murat Gülsoy, Can Yayınları'ndan çıkan "Oysa Herkes Kendisiyle Meşgul" ve "Bu Kitabı Çalın" adlı iki öykü kitabıyla günümüz usta öykü yazarları arasında yerini aldı. Yazarlık deneyimi uzun ydlardır Hayalet Gemi dergisinde ve çeşitli dergilerde çıkan öyküleriyle süren Gülsoy, înternet ortamında da değişik yazı ve okuma biçimleri üzerine denemelerde bulunan bir yazar. Internetin okurmetin ilişkisinde karşılıklı iletişimin, etKİleşimin ve yaratıcılığın ortaya çıkmasında önemli bir araç olacağını savunanlardan. Bu amaçla okur merkezli yaklaşımın ürünü olarak düşünülen "altkitap" elektronik kitap yayınevinin de kurucularından. FAKİYE ÖZSOYSAL nırken okuma biçimleri, yanlış okuMııt.ıl (AMIIIKMN malar, aşırı yorumKI Nmsıvı ı lar, belleğin oyunları üzerine de gidiyor. Ilk öykü, bu öykünün yazılmasına neden olan olayı ve ardındaki sırn anlatıvor. Büyük bir aıısveriş merkezin Oysa Herkes Kendeki kitapçının vit disiyle Meşgul/ rini kırılarak içeri Murat Gülsoy/ Can girilir ve yeni çıkan Yaytnlan/189s. kitaplar rafında duran "Bu Kitabı Çalın" başlıklı kitap çalınır. Öyküdeki yazarın sıradan günü bir anda olay dolu bir güne dönüşür. Kurgunun kurgusu da böyle başlamış olur. Olay örgüsü, yazarın ilk gençlik çağı anılarından, yazma serüvenini aşamalanna, o zamanlar ilk okuru olan Serap'ın hayaline değin hatırladıklarıyla, kitabının çalınması arasındaki bağlantılar ya da kurmacalar üzerine biçimleniyor. Bu arada iç içe geçmiş kurgular arasında emin olunamayan tek şey gerçeğin ne olduğu. Doğru yanıtı bilen, sırrı çözecek olansa yine okurun kendisi. "Belki de her şey büyük bir ammnı değiştirebilir mi sahi? Karısından yeni boşanmış bir adama Hindistan yolculuğu düşleri kurduran kaçış planı salt bir rastlantısal karşılaşmanın sonucu mudur? Şehir yaşamının kuru apartman yaşantısına gizemli bir dediBu Kitabı Çalın/ kodu malzemesi Murat Gülsoy/ olan 54 numaralı Can Yayınlart/ dairenin yeni kira2000/189 s. cısı gerçekten de sırlarla dolu bir yaşantının izlerini mi taşıyor? Yoksa sır, yaşamın anlamını başkalarında arama saplantısından mı doğuyor? Ya yazarın mı öykü kişisi, öykü kişisinin mi yazar olduğunun, ldmin kimi yazdığının bilinmediği bir öyküde kaybolursanız? Okura yazarın belle'ğinden seslenen kim? Öykü kahramanına düşünme yeteneği veren bir yazarın tanncılık oyununun sonu ne olur? "Sürekli AraP'ta bekleyişinin sona erdiğine inanan kurgu kişisi sözcükleri ve okuru olmadan kendini varedebilir mi? Hızb düşünme sanatı üzerine bir konferans sırasında, zihin hızı M urat Gülsoy'un ikinci öykü kitabı "Bu Kitabı Çalın", günlük yaşam içinde, zınnimizin labirentlerinde ve edebiyatta kurmacagerçek, okurmetin ilişkisinin farldı biçimferinı araştırıyor, kurmacagerçek sınırlarını sorguluyor. Daha ilk anda kitabın adı ve kapak resminden başlayarak, kurmacagerçek ikileminin içine çekilen okur, ashnda kitabın sayfalarını bile çevirmeden kitapla iletisime giriyor. Doğrudan okuru olumsuzbir davranışa yönlendirip kışkırtıyor gibi görünen emir cümlesi "Bu Kitabı Çalın", bir öykü kitabının başlığı olduğunda kurgusallığa bürünüyor ve hafif bir tebessümle kitabı çalmayıp satın alıyorsunuz. Yine de yazıyla özdeşleşip kurguyu gerçek sanarak kitabı çalmaya kalkışacak birisinin çıkması da olasılık dahilinde tabii. Bu durumda yazarın tepkisi ne olurdu? Metnın okurla kurmak istediği iletişim biçiminin ya da yazarın metin stratejisini oluştururken okura verdiği rol aracıhğıyla okuru da çağırması, okurun işbirliğiyle metnin anlam boyutlannı çoğaltma, üretme, günlük yaşama da taşıyabilme çabası değil mi? Ve bütün bunların ardında yatan ana soru da; "Neden yazıyorsun?" olabilir mi? On iki öyküden oluşan kitap, temelde, yanıtlanması hiç kolay olmayan bu soru üzerine odakla gumuzu harekete geçiriyor ve şaşırtıcı, beklenilmeyen bir sona luaşıyor. Gülsoy, mizahı, alaylamayı da öykülere yedirerek metin, yazar, yazma eylemi ve okur ilişkisini günlük yaşamın içinde, sıradan olanla Dağlantıları jçinde çeşitli açılardan ele almakta. Öykü kanramanları günlük sorunları, zayıflıklan, tatminsizlikleri, sıkıntüarıyla sıradan insanlar ve kendilerini varedecekleri bir alan anyorlar. Arayışları sırasında rastlantılara anlamlar yüklüyorlar, geçmişlerini, geleceklerini, durumları, ofayları ve yaşamlannı kurguluyorlar. Aslında yaşamlarındaki değişim bekJentilerinin iç yüzü acıklı bir insan durumundan başka bir şey değil. Sözcüklerin sanrılar yaratan yan etkılerinden kaçış mümkün mü? Kurgunun laneti üzerimize bulaşmış olabilir. Belki gerçeği kurguluyor, kurmacayı gerçek sanıyoruz. Oyküler, sıradan yaşantılarımıza sızmış kurmacanın, anlam arama saplantılarımızın hayatlarımızda ne denli etkin olduğunu bir başka gözle gösteriyor. Görünenin ardında saklı başka yüzleri keşfetmeye itiyor. İnsanın kendini varetme biçimleri yanı sıra. okur merkezli bir yaklasımla edebiyatyalangerçek ilişkilerini de sorguluyor. Okurnıctın ılışkısındc karşımıza çıkan yanlış okumaların, aşırı yorumlann temelde metne eleştirel yaklaşamamaktan, metnin dilini anlamaya çalışmamaktan kaynaklandığını söyleyebiliriz. Şimdi bu saptamayı başka bir noktaya çekelim ve yalnız kurmaca metinler değil, yaşamın kendisi de okunabilir düşüncesinden yola çıkalım. Yaşam kurmaca bir metin değıldir diye isyan edenler çıkabilir ama günümüzde insan ilişkilerini ve davranışlarını yönlendiren etkenler düşünüldüğünde belki de yaşamın kurmacadan, kurmacanın yaşamdan kesin çızgilerle ayrılamadığı bir dünyada kendımizi varettiğimiz gerçeğiyle karşılaşabıliriz. Ancak kendine aJaylamayJa yaldaşabilen insan, yaşamının okuru da olur. Yaşam belki de merkeze konulmak, yüceltilmek istenilen "Ben"in, kendine ironiyle baktığında önemsizliğinin farkına vararak sürdürmesi gereken zor bir oyundur. Kurgunun sınırı nerede başlayıp nerede biter? Yanılsamalar aracüığıyla yaşadığımız heyecan, hayatla oynanan bu oyunun bir parçası olabilir ama asıl sorun kurguya kendini kaptıranlardan mı yoksa mesafeyle yaklaşanlardan mı olunduğu. Bu açıdan bakıldığında, on iki öykünün birbirinden kopuk değil, birbirini farklı açılardan tamamlayan öğelerle örüldüğünü görüyoruz. Okur, yazarın kendi kendine oynadığı oyunlara katıldığı sürece iz sürüp, parçalan birleşkirerek bağlantılan kuracak ve öykülerde sıradan olanın olaya dönüştüğü noktaJarda bütünü yakalayabile^ektir. Öykülerde Oğuz Atay'ın öykülerinden Edip Cansever'in şiirlerine, Borges'in metinJerine kadar çeşitli atıflar, alıntılar, bağlantılar bulmak, metinlerarası bir dünyanın izlerini takip etmek de mümkün. • SAYFA 5 Metinterarası bir dünya Gülsoy, mlzahı, aiaylamayı da öykülere yedirerek metin, yazar yazma eylemi ve okur ılışkısını günlük ya$amın Içinde, sıradan olanla bağlantılan iclnde cesittl açılardan ele almakta. sama anından baska bir sey değıl. Bunu kim bılebılır kı?" Oykülerin izleklerı ve ıç içe geçmiş çok katmanh yapıları yanı sıra, en ilgi çekici yanları, günlük yaşamda kanıksadığımız, sıradan görünen durumların öykü içinde birden şaşırtıcı olaylara dönüşmesi. Bu şaşırtıcı olaylarla beraber öykü kişilerinin de bir dönüşüm geçirerek kendilerini tanımaya başlamaları ve yaşamlarına anlam kazandırma adına girdikleri çabalar içinde gerçeği nasıl kurguladıklannın farkına varmalan. Örneğin; savgın bir kuruluşun saygın müdürü bir akşam videoda porno film seyrederken, evindeki koltuğun, orta sehpasmın, duvarda asılı duran tablonun sahne dekoru, evininse porno filmin çekim mekânı olduğunu şaşkınlıkla farkeder ve haberi olmadan evini birilerinin kullandığına ikna olursa ne yapar? Sadece insanlar değil, evler de kötü yola düşebilir mi? Kayıp eşyalar bürosuna getirilen bir çantanın içindekilere bakan büro memuru, sıradan yaşamını değiştirecek bir düş kurarken Öğuz Atay'ın öykülerini de yaşamaya başlarsa? Bir çanta insanın hayatı Şaşırtıcı olaylar nın anlık sıçramaları ve kişinin çağrışımlarında kurgulanan bir yaşama ne dersiniz? Belki de başkasının yerinde olmayı istersiniz, farldı birisi olarak uyanmayı istersiniz ve birkaç dolar uğruna farkına bile varmadan birden kurgu kişisi oluvermişsinizdir bile? Bir gün kapınız çalınır ve arkadaşlarınızdan birisi başının belada olduğunu söylevip kendisini bir süre saldamanızı rica ederse sahip olduklarınızı elinizden alabileceği hiç aklınıza gelir mi? Ya yazarın öykülerini yanlış okumus ve kendi kurgunuza göre yorurnlamayabaşlamışsanız ,içinde yasadışı gizli bir örgütün haberleşme şifrelerini bulmanız işten bile olmayabilir. Bu dünyada yazıdan daha şaşırtıcı bir şey var mı? Yazarın, klasik öykü biçimini koruyan ama ağdalı betimlemelere girmeyen, yaün, sade bir anlatımı var. Sıradan bir iş gününde otobüste giderken ya da bankada işlem sıranızın gelmesini beklerken bile oykülerin akıcı anlatımına, fantastik öğelere, olayların akışına merak içinde kendinizi kaptırıp gidebilirsiniz. Oyküler sona en yakın noktasından başlıyor, geriye dönüşlerle örülüyor, merak duy CUMHURİYET KİTAP SAYI 551
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle