05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

jyoncıısıTncla (AÖ, 22) anlatüanlar için. *Gözlerindeki Nilüferler" (ÜÖ, 5) ise bir çalım deneme, bir çalım şiir taclında bir anlatı. Dil işçiliğiyle dikkati çekiyor Sanem Karagöz. tlker Karakaş: "Hennoz" (AÖ, 10), Karakaş'ın yayımlanan ilk öyküsü. Böylesi genç insanın, bıınca dinlenmiş, oturmuş bilgece öykü yazmasını alkışlamak gerek yalnızca. Onun, ilk öykiide daha, bu diizeyi tutturabilmiş olması, büyük başarı. "Kaybetmek"te (AÖ, 21) bu kez yaşanılan gerçeklik içinde sıkışan, altta kalan, kendisini hep aşağılanmış duyumsayan bireyin varoluşla yok oluş araşında gidip gelişine tanıklık yapıyoruz. Öykü, genç Kuşağın kendi yalın gerçekliğini de yansıtıyor okura. Karin Karakaşlı (1972): Yaşanılan gerçeklikle çatışmayı, bu gerçekliği sorgulamayı göze alan öyküler yazıyor Karakaşlı. "Sis'in Ötesi" (AÖ, 2) ve "Tersi Yüzü" (FÖ, 1) bunu gösteriyor. Karakaşlı'nın "Tersi Yüzü", ister öykü niyetine okunsun, ister deneme, şiir; hangi duygu ve düşünceyle yaklaşılırsa yaklaşılsın öyküye, o buruk tadıyla insanın içini yakıp kavuruyor "Tersi Yüzü." Taner Karakoç: Ad vermediği kısa kısa öyküleriyle (AÖ, 12) kuşaktaşı öykücüler arasında kendisine bir yer açmaya çalışıyor belki Karakoç. Ama şimdilik yazarını tanımamıza yetmiyor bu kısa kısa öyküler. Yılmaz Karaman: "Utanmak" (DÖ, 9) başlıklı öyküsünün, yayımlanan ilk öyküsü oldıığu anlaşılıyor Karaman'tn. "Diyarbakır... Tutukevi Mektup Okuma Komisyonu görüldü" damgasıyla dergide yayımlanan mektubunda, "Cezaevinde en bol şey vakit olduğu için hep yazıyorum. Ama yazdığım onca şeyi ne yapacağımı bilmiyorum. Bazen yazdıkJanmın hepsini yırtıp atıyorum. Sonra yeniden yazıyorum. Iyi mi, kötü mü yazdığımı bilmiyorum. Size soruyorum" diyen Yılmaz Karaman'ın "Utanmak" başlıklı öyküsü, onun bu işin üzerine gidebileceğini gösteriyor. Çiinkü içtenlik yansıtan bir Öykü "Utanmak" ()ykü kahramanı, ruhsal katmanlarıyla birlikte çok iyi yansıtılıyor. Yazmayı sürdürmeli Karaman! Ama mektubunda değinmediği bir noktanın altını ben çızeyim: Bol bol da okumalı genç yazar! Yazdıklanndan çok daha fazla! Sema Kaygusuz guya öyküde yer açarken, bu sorunsala yönelik çözümler üretebileceği kuruntusuna kaptırmamalı yazar kendisini. "Siyah Top" (DÖ, 4), iyi kurgulanmış, çarpıcı, iç ürperten bir öykü! Kaygusuz öyküde imgelemenin rüzgârından ustaca yararlanıyor. Bu tür öyküleriyle, öykücülüğümüzde kendisine iyi bir yer edineceğini sanıyorum genç öykücünün. "üğul" (ÜÖ, 4) ne hoş öyle! Artık gönül indirilmeyen kimi izleklere yönelinmesi, örneğin köy bireyinin, öykü kahramanı yapılması ilginçliğin ötesinde sevindirici de! Başkatürlü nasıl ulaşılacak çoksesliliğe? Müjgan Kayserili: Genç yazar, "Bakışların Ardı" (AÖ, 10) adıyla yayımladığı bu ilk öyküsüyle çok olumlu bir izlenim bırakıyor okurda. Esin Kılıç: Bireyi, tinsel yanlanyla çözmeye yönelik tutumlar, ister istemez izemci bir açılım yaratıyor genç yazarlarda. Öykü kahramanlarının kimliği, onu "o" yapan özellikler, "hurafeci" yaklaşımlara yönlendiriyor kuşak öykücülerini! Kahramanların bu yanlanyla ele alınışı, öyküye ne katkı sağlayabilir? Kılıç'ın ad vermedigi öyküsü (DO,7),bunları düşündürüvoı ınsana. Dost Körpe (1972): "Eylül" (AÖ, 8), çok ilginç sayılabilecek bir öykü. Sondaki kaydırmalı görüntü, öyküyü daha bir çarpıcı kılıyor. Bu yanıyla Körpe'nin öyküsünün, Örhan Pamuk'un yaldaşımı ve kimi anlatımlarıyla uyuşup örtüştüğü de savlanabilir. Öykü dilini kullanmada çok başarılı Körpe. Öykü kişilerini belirginlestirmede, dilden ustaca yararlanıyor nitekim. "Doc" (AÖ, 9), günümüzgerçekliği içinde kıskıvrak yakalanmış bireyin acüı şarkısı. Erken yaşlanıp erken ölen bebeler ağıdı ya da. Dost Körpe'nin öykülerinde "görecelik", ağırlıklı biçimde yer tutuyor. Bu, birbirinin yerine ölmek anlamına geliyor da, birbiri için yaşama ya dönüşemiyor nedense! Berna Kutlar: "Dr. Şey Bey" (D(), 8). ilginç bir öykü. Neden? Genç kuşak öykücülerinde pek rastlanmayan bir türden, grotesk ten, olabildiğince yararlanıyor da ondan. Hem uzak bir bakışla aktarıyor yazar öyküsünü, hem de öykü kahramanı için hiçbir açık yan bırakmaksızın, bunu groteskle sarmallayabiliyor. lzlenmesi gerek bir öykücü bana göre Kutlar. Miyase: Miyase'nin öykücülüğü konusunda söz söyleyebilmek için, "Kararsız Hava" (ÜÖ, 4) tek başına yeterli olamıyor! Çizgi bandı havası, öykünün estetik düzeyini de düşürüyor üstejjk! Belgin Özcan Okmen (1963): Klasik öykü biçemine yaslanıyormuş gibi görünmekle birlikte, "Sabun Kokulu Çocuk"ta (AÖ, 14) yazar, inceliklerle ördüğü, ayrıntıları ustalıkla yerleştirip işlediği bir harçlar mozaiği ve öykü evreni çıkarıyor karşımıza. "Yoğun Bakım"sa (AÖ, 22) anlara sığdmlmış duyarhğıyla cinlik yansıtan bir öykü. Bir iki konuşmayla öykü kahramanlarını ta derinlere inerek verebilmek ne demek? Belgin Özcan Ökmen, bu öyküsüyle övgüyü hak edivor doğrusu... Idil Önemfi: Bir genç öykücü için dikkat çekici sayılabilir "Konuk" (AÖ, 17). Almıla Özdek: Özdek "Telefon"la (AÖ, 12) degil, ama "Maskeler"le (AÖ, 20) ilgi cekiyor. Eski bir izleği tazelemeye yönelmek hoş elbette! Ancak dilde zorlama getiren kimi yanlann insanı rahatsız ettiğini belirteyim. "Öteki" (AÖ, 24), ilginç bir öykü. Öykü kahramanı kadın, geçmişini, şimdiki zamanda bir kez daha gözden geçirirken, o acemi, toy kişiliğini, bedeni dışında somııtlaştırıp kisileştiriyor. Özdek, böylece hem okunur kılıyor nem de göreceliğin çerçevesine yerleştiriyor öyküsünü. "Miço" (AÖ,25) ise. bu kalabalıklar ve aykırılıklar ortasında, insano^lunun fısıltılı haykırışından bir kesit. Sevil Özgül: İşık ve Gölge" (DÖ, 5), yaşanılan gerçekliğin izdüşümlerinin serimlendigi ilginç t i r öykü. tskencenin kemirmeyi sürdürdüğü ruhsal yapı, ustalıkla gözler önüne seriliyor, ama estetik değeriyle tartışılabilir yine de "Işık ve Gölge." Kaan Özkan (1974): "Akşam, Geldiğinde" (AO,20), anların öykülenmesine yönelik başarılı bir örnek olarak düşünülebilir. Anın öncesi ve ardıyla, minicik ayrıntılarıyla öyküye yerleştirilmesi, ortaya iyi işlenmiş bir öykü çıkarıyor bana göre. Hasan Ozkılıç: Genç öykücüler, öykünün kendisini öykü kanramanı yapmayı, yanlış kahramanları yanlış öykülerde do Aykırriıklar ortasmda S laştırrnayı seviyor. " Adını Arayan Öykü" de (AO, 18) bunlardan biri. Yanılmıyorsam bu, kendi gerçekliklerinden kopuşun, hiç değilse bir an için ona yabancıIaşmanın ya da tam tersi, buna karşı çıkışın ifadçsi gibi geliyor bana. Retnzi Özmen: Özmen, çok ilginç bir çalışmaya imza atıyor "Eski} likâyeler / Yeni Anlatımlar"la (DÖ, 3). Kutsal metinleri birer "eski hikâye" gibi alıp, bunları "yeni anlatımlar"la deniyor. "Eski Hikâyeler / Yeni Anlatımlar", bu açıdan, bütün kutsal metinler karşısında insanı düşünmeye çagıran bir anlatı. Yoğun şiir işçiliğiyle sunulan metne, "öykü" deÎ'il, "şür" denebilir belki. Kutsal metjner, şiirle akraba de^il midir zaten? Öykünün önünü açıcı yaklasımıyla "Eski Hikâyeler / Yeni Anlatımlar" üzerinde önemle dujulması gereken bir öykü. Hamdi Ozyurt: Gelenekçi çizgide, duyarlı olmayı başarmış bir öykü "Gece Getirilen Kızı Sevdim" (ÜÖ, 5). Tanseli Polikar: Öyküde göreceliğin doruk örneklerinden biri "Öteki" (DÖ, 3). Düz anlatımı, yalın diliyle de dikkati çekiyor yazar. Nuri Sağlam: Tek çocukla ortada kalakalmış bir kadını öykülemek yeni değilelbette! "Hepsi Hikâye" (AÖ, 19), bu doğrultuda rahat okunan bir öykü, o kadar. Mustafa San (1970): Öykünün ne olduğu üzerinde düşünmüş, dil üzerinde çalışmış bir öykücü izlenimi veriyor Mustafa San. "Kötü Şeyler"deki (FÖ, 1) cuk anlatıcıda çok başarılı bulduğumu lirteyim onu. M. Kemal Selçuk (1971): Ailesini, hemen her şeyini yitirmiş, neredeyse toplum dışma itilmiş, bu yanıyla küskünleşmiş küçük insanla pek çok öyküde karşılaşmak olası. Ancak "Ses'te (AÖ, 18) çok bilinen, çok kullanılan bu izleği varsıllaştıran, öyküdeki içtenlik ve sıcaklık! "Üç Kadının Güzel Dili" (Ü, 1) sevimli, sıcak, içten öykü dokusuyla, ayaklan yere basan dil kavrayışıyla dikkati çekiyor yine. Yeni öykülerini de beklemeli Selçuk'un. Blreyin acılı şarkısı Tanıdık bir duygu Eray Karınca (196ü): Karınca'nın öyküleri, tanıdık bir duygu gibi kucaklıyor insanı. "Çökelez" (AÖ, 4), "Rastlantı" (AÖ, 9), "Kaybolan Saat" (FÖ, 1) adlı öykiilerinde her kezinde yeniden yaşıyor insanbuduygulu. "Gülsüm'de (AÖ, 16) önümüze serilen ve cinselliğin insan yaşamında kapladığı yeri ele veren zenginliğin; yazarın bunu sağlayıcı yaklaşımının altını özellikle çizmek gerekir herhalde. Bu yanıyla ve sinematografik anlatımıyla "Gülsüm", üzerinde durulması gereken bir öykü. Öte yandan Karınca nın köy kökenli ya da kırsal dokulu kahramanları, gerçek birer öykü kişisine dönüştürme başarısı üzerinde de uurulmalı! Karınca, bu kişjleri anlatırken, onları kartonlaştırmıyor hiçbir zaman. Tek boyutlu alınagelmiş kırsal yöre kişileri, canlanıp birer yazın kişisine dönüşüyor onda. Sema Kaygusuz (1972): "Çitlembik Yiyen Ölüler de (AÖ, 8) göz dolduran bir öykü sunduğu söylenemez Kaygusuz'un. Ama diğerleri öyle mi? Örneğin "Çay Parası"nda (AÖ, 10), öyküde ayrıntının işlevselliğini çok iyi değerlendırdiği gprülüyor onun. "Zilşan'ın Ayaklan" (AÖ, 17), olgun bir öykü. Hem içiyle, hem biçimiyle yenileştirilmeye çalışılmış bir öykü bu. Kaygusuz'un öyküyü dille karması, dille uçurması da övgüye değer! "Kışlangıç" (AÖ, 24) ise genç öykücülerin kendılerinin öykü evrenine taşındığı bir öykü. Bu hem ilginç, hem heyecan verici! Ama tartışılabilecek bir olSAYFA 14 Akın Sevinç (19731: "Tırnak 'İçinde' " (ÜO, D.önsözbiçemindeyazılmış çarpıcı bir öykü! Anlatılanlardan kaynaklanmıyor bu çarpıcılık! Akın Sevinç, "Tırnak 'İçinde' adlı öyküsiinde hem biçeme ve biçeme değgin ataklık gösteriyor hem de öyküyü kıırmakta, kanramanını öykü evrenine yerleştirmekte deneyci bir tutum sergiliyor. Öte yandan "Performans: 2 / Söylen: Dur 'Efendim, Bu îşte Bir Gariplik Var' " (ÜÖ, 4) adlı öyküsünde, ötekilerde groteskten yararlanmanın göz alıcı örneklerini veriyor. Genç yazarların öykü evrenlerindeki ve izleklerindeki çeşitlilik, insanın içini ısıtıyor! "Çekilecek!.." (ÜÖ, 5), genç bir öykücünün kendi yazı serüvenine, giderek genel anlamda yazı serüvenine ayakları yere basar biçimde yaklaşabildiğini gösteren ilginç bir öykü! Bu durum, ciddi bir değer yüklüyor yazarına. Akın Sevinç'in yeni öyküleriyle içimizi ısıtıp ışıklandıracağından hiç kuşkum yok! Murat Sohtorik: Sohtorik'in "Açıklayabilirim"i (AÖ, 22), bu kuşak öykücülerinin kadınerkek ilişkisine ya da aşka bakışının tipik örneklenmesini oluşturuyor. Bu tipik yaklaşım; kadınların ve erkeklerin, ilişki sırasında kendilerini dinlemeye çalışması olarak karşımıza çıkıyor. Zeynep Sönmez: "Fantastik" (DÖ, 6), yoğun soyutlamalı ama yazarı için ipuçları vermektenuzak bir döngü öyküsü. "Platonik" (DÖ, 7), ise bir tutkunun, bu tutkuya göreceli yaklaşımın anlatımında zayıf kalıyor bana göre. Öykü kişileri gereğince işlenmeden, tutkunun ortaya konaDİlmesi olası mı? Atilla Şenkon (1962): Şenkon, cıvıltılı öykülerin yazarı. "Yürek Küstü"de ((AÖ, 7) bunu gösteriyor. Hüzünleri biCUMHURİYET KİTAP SAYI SS1 izleklerdeki çeşitlilik Dost Körpe Eray Karınca
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle