Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
olan bu kent; coğrafi konumu, hırçın denizi ve gizemli doğal güzellikleri ile tarihin bütün dönemlerinde insanlığın yoğun ilgisini çekmiş beldelerden biridir. Değişik nedenlere bağlı olarak düşlerinde yarattıkları giz perdelerini aralamak amacıyla yöreye gelen gezginlerin yazılarından oluşan kitabın; Trabzon'un tarihin çeşitli dönemlerinde neden ilgi odağı olduğu sorusuna da uygun bir yanıt olacağını umuyoruz. Anadolu Erenleri / Nezibe Araz / Özgün Yaymlart 1477 s. "Buğday öğütenlerin, harman savuranların, tütün kıranların, bağANADOLU bozumu yapanların ülkesi AnadoKRKNLERİ lu, aynı zamanda erenlerin yurdu, evliyalar ocağıdır. En büyük kentlerinden en sessiz köşelerine kadar, nerede olursanız olun, mutlu demlerinizde bir gülümseyiş, çaresiz anlarınızda bir cesaret kıvılcımı halinde sizi selamlayan büyük bir türbe, küçük bir mezar ya da efsaneye dönüşmüş eski bir olay bulursunuz orada. Türk halkı mahallesini onlar adına temiz tutmaya bakar, komşularıyla onlar adına iyi geçinir. Şenlikli günlerinde yoksulunu sevindirmeye koşar. Kısası onlar, yaşamın bütününde yeri olan ve kendi hayatları da her gün yenilenip tazelenen varlıklardır. Yazarken ne tarihi bir sıra, ne manevi bir aşama gözetir. Bize, hamurları aynı mayadan tutulmuş olan bu uluların hepsi hoş, hepsi geldi geçti. Anadolu erenlerini anlatırken, bütün Türİdye topraklannı düşündüğümüzü söylemcye aynca gerek görmüyoruz." diyor Nezihe Araz. Birlilç Uğruna Ölenlere / Robert Lotvell / Çeviren: Ali Cengızkan / îmge Yaymlart / 110 s. 20. yüzyıl Amerikan şiirinin belki de en seçkin şairi olan Robert Lorobert lovvell well'ın şiirlerinin günümüze değin birlik uğruna Türkçe kazandınlmamış olması ölenlere büyü eksiklikti sanınz. Savaşşizorreni eksenleri arasındaki gelgitler, Lowell'ın yaşamını süreğen bir acıya boğarken, çarpıcı, derinlikli bir şiire varmasında başlıca etken olmuştur. Şiire okurun kdınması gereken bir süreç olarak bakan Lowell'a göre "şiirin ölümsüzlüğü, onun süreli olarak içimizde titreyişidir." Xenu / Eugenio Montale / Çeviren: Egemen Berköz / Îmge Yaymlart / 71 s. Qusimodo ve Ungaretti ile birlikte çağdaş Italyan şiirinin üç büyük adından biri sayılan Montale'nin başyapıtı Xenia'da, şairin ölen kansının anısından esinlenerek yazdığı şiirler yer alıyor. Kimi eleştirmenlerin bir tek şiir saydığı bu şiirler, Montale'nin şiirsel serüveninin bir dönüm noktası sayılmaktadır. Xenia'da kişisel tarihinden çıkış yapan Montale, konuşma üslubuyla bılgece bir tutumu birleştirerek yer yer alaycı bir hüznü yansıtıyor. Devenin Söylediği / Tahar Ben Jelloun / Çeviren: Eray Canberk / Îmge Yaymlart / 88 s. Devenin Söylediği, Tahar Ben Jelloun'un ilk şiir kitaplarından biri olmasına karşılık, dünyaya bakışının, tema ve konularının bir aynası gibi. Bütün şiirlerine egemen olan buruk tat, Arap insanının çileli yaşamı bu uzun şiirde lirik bir anlatımla yansıtılır. Tahar Ben Jelloun, kitabında, özelde Filistin halkını konu ederken genellemeye giderek, Arap halkını da gündeme getirir. Bir yandan Nietzsche'ye, öte yandan Nâzım Hikmet'e ve Islam kültürüne göndermeler yapması, şairin kültür bileşimini göstermesi açısından ilginç. Tancrede ile Clorinde'in Dövüşü / PierreJean ]ouve / Çeviren: Abmet Soysal / îmge Yaymlart / 22 s SAYFA 22 Sürrealizmin kıyısında, özgün ve valnız bir şairdir Jouve. Cinsellikle din arasındaki bölünmüşlüğü, karanlık yanı, ödünsüz tavrı onu bu yalnızlığa itmiş nedenler arasında sayılabilir. Baudelaire etkisini çağdaş şiirde en çok öne çıkaran şairdir belki Jouve. Mozart, Berg, Mahler vb. besteciler üzerine denemeler ve şiirler de yazmıştır. Elimizdeki kitabın kaynağı da bir müzik yapıtıdır. Italyan Besteci Monteverdi'nin bestelediği, ünlü îtalyan şairi Tasso'nun 'Kurtanlmış Kudüs' adlı başyapıtı üzerine yazılmıştı. Jouve'un psikanalizden ve Hıristiyan mistiklerinden etkilendiğini, cinselliğin ve günah duygusunun öne çıktığını görüyoruz şiirlerde. )ean jouve Uncr«de ıle cıortmle'ın Kavga Şiirleri /Hazırlayan. Hasan îzzetttn Dinamo / Yalçtn Yaymlart / 103 s. "Hasan îzzettin Dinamo, Türk edebiyatında şiirleri, romanları, anılan, çevirileriyle yerli yerine oturdu. Bugün Hürriyet gazetesinde röportajı yayımlanabiliyor. Ama 1950'lerde ancak Dolmuş mizah dergisinde gizli gizli çalışabiliyordu. Kişiliğini ve kimliğini ülkeye benimsetmesi için bir ömür boyu çile çekti. Bu ayıbın gölgesi hepimizin yüzüne vurmaktadır" diyor îlhan Selçuk, Hasan îzzettin Dinamo ilgili olarak. Evet, bu çilekeş şairimizin şiirleri yeniden okur önünde ve okumak da bizim görevimiz olmalı. Özgürlük Türküsü / Hasan îzzettin Dinamo / Yalçtn Yaymlart / 200 s. "Ülkenin en karanlık günlerinde çok bclaları göğüsleyerek demokrasiyi savunan az sayıda kişiden biridir. Devrimci ozanlık yolunda Nâzım'dan başka özgün yollar bulunabileceğinin ilk muştucusudur kanımca. înançlanndan ödün vermeden yaşadı, kavgasını kendince yürüttü" diyor Vedat Türkali, Hasan Îzzettin Dinamo ile ilgili olarak. Bu da Dinamo'nun ikinci şiir kitabı. Üstteki kitaba göstereceğiniz ilgiyi bu kitaptan da eksik etmeyin. Gerçekçilik Sv/tp/Attilâ îlhan/ Bilgi Yaymlart/ 278 s. "...40 yıllannda, edebiyat çevresinde, ikisi iktidardan yana, ikisi iktidara karşı, dört grup vardı. Bunlar birinci kademede Ataç, Sabahattin Eyuboğlu, Yaşar Nabi aracdığıyla, Garip üçlüsünü, Orhan Veli, Oktay Rıfat ve Melih Cevdet'i tutuyorlardı. ikinci kademede, Suut Kemal Yetkin'in 'himayesinde' görünen Behçet Necatigil, Cahit Külebi, Oktay Akbal, Salâh Birsel, Fahir Onger, Naim Tirali ve Fazıl Hüsnü yer alıyordu.Bu iki grup CHP diktasının 'resmi' sanatçılatından oluşmuşlardı. Karşı yanda ise, solda sosyalistler, aşın sağda ırkçı/turancılar yer alırdı. Sosyalistler arasında Niyazi Akıncıoğlu, Ömer Faruk Toprak, A.Kadir, Suat İaşer, Cahit Irgat, Mehmet Kemal, Rıfat Ilgaz, Sabri Soran vs. sayılabilir. Ben, Ahmed Arif, Anf Barikat (Damar), Şükran Kurdakul, bu takımın genç şair adaylarıydık...""...40 kuşağındaki toplumcular siyasal baskılarla 'bertaraf edilip de, ortalık 'resmen' Garip'çilere kalınca, 40 toplumcularının ikinci kuşağı olan bizler, ciddi bir eleştiri hareketi yapmayı gereksiniyorduk. Hatırlıyorum, Şükran (Kurdakul) ve ben, bu amaçla bazı genç ozanlan toplama, bir dergi ve bir bildiriyle ortaya çıkma tasarıları geliştirmiş, bu amaçla Marmara Gazinosu'nda (Beyazıt'taki) bir de toplantı yapmıştık. O toplantıya gelenler arasında Sabih Şendil'i, Edip Cansever'i hatırlıyorum. Sabih uysal görünmüş, Cansever ise şiiri keyfi için yazdığını söyleyerek, daha çok eğilimli olduğu Birsel/Akbal/Necatigil grubunun tutumunu sergilemişti. Tasarı kaldı. Sonra ben Nâzım'ın kurtarılmasına katılmak amacıyla Paris'e gittim. ürada 'Kendi Kendime Sanat Konuşmalan' diye estetik bir platform hazırlığı yaptım, hem 40 kuşağı aktif gerçekçilerinin, hem de Garip'çilerin toplumsal gerçekçi eleştirisini planladım, Türkiye'ye döndükten sonra da 'Mavi' ya da 'sosyal realizm', hareketi diye bilinen kampanyayı başlattım. Büyük patırtı oldu. Zamanın gençleri katüdılar. 'Soğuk' savaş yıllanydı, eleştirimizin toplumcu yanı şimşekleri üzerine çekti, ağır baskılar başladı..." Attilâ îlhan'dan ilginç bir dönem üzerine ilginç eleştiriler. Sağım Solum Sobe/'Attilâ llhan/Btlgı Yaymlart/322 s. 'Attilâ îlhan'ın Defteri' dizisinin kitaplarından biri olan 'Sağım Solum Sobe', kalem tartışmalan ünlü yazann, bağımsız ve özgürlükçü bir toplumculuğu savunurken, bağnaz sağa ve bağnaz sola karşı giriştiği savaşlardan, en ilginç, en anlamlı yazüan derliyor; ülkenin gelişme süreci içinde, çoğu olaylar tarafından doğrulanmış savlan sergiliyor. 'Sağım Solum Sobe', bu dizinin, son kitabı: geçirdiğimiz çalkantıh yıllarda, solun ve sağın çeşitli gayretkeşliklerle örtbas etmeye çabaladığı gerçeklerin üstüne giden bir kitap sunuyor bize îlhan. DemirelDemokrasinin Duraklama Yıllan / Yurdakul Fıncanaoğlu / Büke Yaymlart /1% s. Demirel'i öteki siyasilerden farldı yapan özelliği, genel Türk siyasetçi ÜtMIRbL tipinin küçükburjuva aydın karakterine köylü karakterini aşılayabilmiş olması. O nedenledir ki bazen köylü gibi davranır, bazen küçükburjuva aydın gibi. Ama hiç zengin gibi davranmaz, hiç üniversite hocası gibi davranmaz. Onu küçükburjuva aydınlar arasında birinci yapan, köylü kimliğınin bıçimlendirdiği, halka yakın kişiliğidir. Bu ilginç kişiliği anlatıyor Yurdakul Fincancıoğlu. Ufkun Öte Yanı / ]avter Marias / Çeviren: Ptnar Savas /Everest Yaymlart /158 s. însanlar hayalleri ve tutkulanyla yaşar. Çoğumuz için ufkun öte yanı, en büyük hayalimizin gerçekleşeceği yerdir. Bunu iyi bilen Javier Marias bu duygulanrnızla öyle bir oynuyor ve üstelik bunu öyle bir hınzırca yapıyor ki, büyük macera romanlannı döne döne okumakla yetinip tarihsel eyleme kalkışma duygusunu basuran günümüz bağımlı insanını rahat koltuğunda bir kere daha kıvrandınyor. 'Ufkun Öte Yanı'nda, roman içinde roman kurgulanmış, bilmece içinde de bilmece. Hem gözüpek bir anlatım şöleni hem de yer yer çizgi roman tadı ve havasıyla bize beklenmeyen bir son hanrlıyor Marias. Shakespeare'in Kadını / Michael Baldtvin / Çeviren. Emrah Çakmak / Everest Yaymlart / 344 s. Shakespeare'in Dark Lady'sinin romanı. Bakhvin, sonelerin karanlığa gömdüğü bu adı sanı bilinmez kadının izini sürerek Dark Lady'nin Emilia Lanier olduğunda karar kılıyor. Sonra da insanlığın çağlar boyunca baş edemediği aşk ve entrika yumağının mükemmel bir modelini kurmayı başanyor. Hem müzmin bakire, hem de uzun ömürlü ve huysuz kraliçe Elizabeth; onun sadık mabeyncisi, saraydakı mevkiinı kullanarak Dark Lady'yi kendi malı sayan ihtiyar hin Lord Chamberlain Hundson; lordun bebeğini karnında taşıyan, ama bir türlü zaptedemediği o gizemli Emilia Bassano; aslında hiç doğmaması gereken bir çocuğun nesebi kuşkulu kalmasın diye ona kocalık yapmaya layık görülen Fransız viyolcü Âlfonso Lanier; ünlü şair Christopher Marlowe ile Southampton Dükü; eh bir de, böyle bir kadın için yanıp tutuşma bahtsızlığına uğramış, uğruna nice soneler yazarak adını çağlara kazıdığı halde taptığı o kadının cilveleriyle baş edemeyen, yirmi sekiz yaşındaki aciz bir şair. Bu şairin adı Shakespeare dahi olsa, tarihin bu labirentinden ne gibi tutkular ve entrikalar doğacağını bütün keşmekeşi ve esrarı içinde kim tasavvur edebilir ki? On altıncı yüzyıl îngilteresinın renkli dünyasından muhteşem bir aşk hikâyesi satan bir eski zaman kumpanyası geçiyor ortanızdan, dikkat edin! • CUMHURİYET KİTAP SAYI 546