Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Betul çotuksöken tedir. Kitap yayını konusunda söyleyeceğim bir şey de; araştırma kitaplannın dizinsiz yayımlammamasıdır. (5) Süreli yayınlar konusuna gelince; Türkiye'de şu anda dört felsefe dergisi yayımlanmaktadır. 6) Bunlar 34 ayda bir kimi zaman yılda bir yayımlanabılmektedir. Böyle olduğu halde yine de önemli bir iş yaptıkları söylenebilir. Dileğimiz, daha düzenli yayımlanmaları ve yeni fdsefe dergilerinin de onlann arasına katılmasıdır. Dergi bir ülkedeki felsefe hareketine çok şey kazandırır. Bu nedenle felsefecilerimizin dergiciliğe büyük önem vermeleri gerekmektedir. Yukanda uluslararası karşılaştırmanın önemine değinmiştim. Uluslararası karsılaştırma burada da karşımıza çıkıyor. Şu sorunun vanıtlanması ner bakımdan ıyi olur: "Felsefe yayınlannda dünvanın neresindeyiz?" Bu sorunun yanıtı başka ülkelerin felsefe kaynakçalanna ulaşabildiğimiz zaman venlebilecektir. Söylediklerimle bağlantdı olarak dile getirmek istediğim önemli bir eksiğimiz deşudur: Türkiye'de felsefe eleştirisi yok gibidir. Eleştiri şöyle dursun, kitap tanıtımı ve çıkan yayınlann duyurulması bile çok az yapümaktadır. Basın, radvo ve televizyonun felsefeye ilgisi neredeyse yok denecek kadar azdır. Felsefe araştırmalan için zorunlu olan kaynakça sorunu hâlâ çözümlenememiştir. Oysa kaynakça, felsefe araştırmalarında çok temel olan ve dünden bujşüne birikip gelen düsunce hareketimizi aynntılanyla ortaya koyacaktır. Yalnız kitap kaynakçalan değil, makale kaynakçalan da hazırlanmalıdır. Bilgisayar tekniğiyle bu işler eskiye göre çok daha kolaylaştı. Sırası gelmişken size bu konuda bir naber verebilirim: Türkiye Felsefe Kurumu dünden bugüne bütün felsefe kitaplanmızı kapsayan kaynakçayı yayımlamak üzeredır. Gordüğünüz gjbi hep Türkiye'deki felsefe varlı&nın bilinmesinden söz ediyorurn. Bu Dağlamda sosyoloji yönteminden yararlarulması gerektiğijıe de değinmek isterim: Toplum içinde yaşıyoruz. Ulus içinde her şeyin bu arada felsefenin de toplumsal bağlantılar ve altyapı ilişkileri duzleminde anlam kazanması, felsefe sosyolojisinden söz edilmesini gerekli kılacaktır. Sosyoloji yöntemi bu konuda birçok sayısal veri arasında aynca "derlemenın" ve "kaynakça"lann verilerinden de yararlanacaktır. Felsefe eğitimi ve öteki alanlarda anket çalışmalan yapılmalıdır. Fransa'da 1950'lerden bu yana "edebiyat sosyolojisi" gündemdedir ve uygulamalan yapılmaktadır. Bu alanda bizde de kimi araştırmalar vardır. Bunlar Istanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Kitaplığı'nda görülebilir. Bence edebiyat sosyolojisi yapıldığı gibi felsefe sosyolojisi de yapılabuir. Şimdi de kitaplıklar konusuna geçmek istıyorum: Bilim araştırmalannı, felsefe ürünleriCUMHURİYET KİTAP SAYI 546 ni toplu halde bulmak ve onlardan kolaylıkla yararlanabilmek için kitaplıklar her zaman büyük önem tasıyacakür. Çünkü kitaplıklar ve arşivler bügi iletisiminin temel lcaynaklandır. Oysa bizim kitaplıkJa nmız bir yandan bütçe sıkıntılan, diğer yandan da kitaplık bifincine uzak davranışlar içinde anlamsızlaştınlmaktadır. Yetenekli ve bu işe gönülvermiş kütüphaneci bulmak zorlasmıştır. Okuyucu hizmeti yeterince verilmediği gibi yeni kitap alışı da çok azalmıştır. Arastırmacılann kitap bulma sorunu yanınaa belge bulma sorunları da gittikçe çoğalmaktadır. Bu nedenle çalısmalara açık belge merkezleri, arşiyler kurulmalıdır. Felsefe araştırmalan için arşivin önemi bizde henüz anlaşılamamışar. SöylediSim önemli eksikleri gidermek için bireylerin de yurttaş olarak yapacağı şeyler var: Kimi yurttaşlanmız bir araya gelip felsefe araştırma merkezi ya da merkezleri oluşturaDİlirler. Devlet içinde olsun, devlet dısında olsun ilgilileri ve ilgilenebilecek olanlan ısrarla göreve çağırmaLyız. Ancak, bütün bunlar gerçek felsefecilerin sorumluluğu altında yapılabilecek şilerdir. Konuşmamda söz edilme sırası anılara, anılann önemine geldi. Felsefeci arulannın, felsefe öğretiminde, eöitiminde ve araştırmalarında yaran yadsınamaz. Keşke felsefecilerin, niç olmazsa dörttebeşte biri anı yazabilseydi. Dünyada kaç felsefeci anı yazdı bilemiyorum. Herhalde çok değildir. Hemen aklıma gelenler: T. Paul Sartre, Simon de Beauvoir ve Bertrand Russell. Adlannı andığım felsefecilerin anılan Türkçe'ye de çevrilmiştir. Bizde edebiyat alanında epeyce anı yazılıp yayımlandıgı halde felsefecilerimiz anılannı yazmauılar. "Edebiyatçı sayısı çok, felsefeci az" denebilirse ae bu yeterD bir açıklama olarak kabul edilemez. Böyle olmakla birlikte felsefecilerimizin kimi metinlerinde anı parçalan bulabiliyoruz. Hilmi Ziya Ülken'ın kitap ve yazılannda başka bağlamlarda kaleme aldıı dağınık anı parçalan, yaşantı salırlan ir araya getirilereK küçük bir kitap oluşturulabilir. Günümüzdeki felsefecilerden Nermi Uygur'un kitaplannda da anılannın yer aldığı sayfalar bulunmaktadır. Aynı zamanda denemeci olan Uygur, yazılannda anılannı oldukça sık sergilemekten hoşlanıyor. Anılann dile getirilmesinin bir başka yöntemi, felsefecilerle yapılacak söyleşilerdir. Benim yapıp yayımladığım sövleşilerde felsefealerimiz, Takiyeddin Mengüşoglu başta olmak üzere epeyce anı anlattılar. (7) Felsefecilerimizin bilinmesi ve tanıolması için bir olanak daha vardır: Yıldönümleri... Önemli felsefe etkinliklerimizin, değerli felsefecilerimizin yıldönümleri kesinlikle anılmalı, bu amaçla toplanolar düzenlenmeli ve yayınlar yapılmalıdır. Takiyeddin Mengüşoğu ile Hilmi Ziya Ülken için anma toplantılannın ve seminerlerin yapıldığmı anımsıyorum. O seminerlerde sunulan bildiriler yayımlanmıştır. Yine anımsıyorum: 1945'te Descartes'in Yöntem Hdkkında Söylev'inin dilimize ilk çevrilişinin 50. yılı dolayısıyla guzel bir toplantı düzenlenmiştı. Ûlusumuzun tarihindeki gelişme ve ilerlemelerin önemli yıldönümleri kutlanırken bu gelisme içinde felsefe ve felsefecilerin pasıl bir yeri oldu£una değinilmelidir. Örneğin; Cumhunyet'in 75. yılı böyle bir değerlendirme için iyi bir fırsat olmuştur. Turkiye Felsefe Kurumu bu amaçla bir seminer düzenlemiş, seminerlerde 75 yıl içindeki felsefe etkınlikleriyle ilgili bildiriler sunulmuş ve konuşmalar yapılmıştır. Yine Türkiye Felsefe Kurumu, Cumhunyet'in 75. yılı dolayısıyla bir dizi kitap yayınlamayı planladıysa da şimdiye kadar yalnız Kadın Fdsetecilerimiz i yayımlayabilmiştır. (8) Prof. Betül Çotuksoken'in Cuınhuriyet Döneminde Arasttrtna ve Oğretim Alanı Olarak Felsefe başlıklı kitabı ile Faruk Akyol'un hazırladığı Türkiye'de Felsefe Kıtaplan Kaynakçası'nın yayınlanması gecıkmiştir. Kurumun programındaki b u kitaplann çok gecikmeden yayımlanabileceğini umuyorum. Prof. Betül Çotuksöken, Cumhuriyet'in 75. yılı dolayısıyla bir toplantı düzenlenmesineöncü olmuştur. Toplantıda felsefeye emek veren beş profesörümüz için (Macit Gökberk, Venbi Eralp, Takiyeddin Mengüşoğlu, Bedia Akarsu, Ismail Tunalı için) değerlendirme konuşmalan yapılmış, felsefeye verdikleri emekler nakkında bildiriler sunulmuştur. Bir başka saygı toplantısı bu yıl (9) TUYAP Kitap Fuan'nda Prof. Betül Çotuksöken içn yapıldı ve onun çalışmalan üç felsefecımizin konuşmalanyla değerlendirildi. Aynı yerde böyle bir saygı toplantısı geçen yıl Prof. loanna Kuçuradı için düzenlenmişti. Felscfecilerimizi tanıma konusunda üç girişimin haberini de vermek isterim: Emekli Prof. Bedia Akarsu için hazırlanan bir saygı kitabıyla, bir derginin Prof. loanna Kuçuradi için hazırladığı özel sayısı çok yakinda yayımlanacaktır. Gelecek yıl Hilmi Ziya Ülken hocamızın 100. doğum yüı. Posta idaresi Prof. Ülken için pul bastırma karan almıştır. Bu haberler sevindiricı seyler. Böyle etkinüklerin devamınm gelmesini dıleriz. Ne var ki, ister istemez feîsefenin yüzeyi ile ilgili olan bu etkinlikler yeterli değildir. Asıl önemli olan, feîsefenin içeriöıne dişkin katkı çalısmalandır. Özgün oîanı yakalama çabasıdır. Filozofluğa giden yol böyle çalışma ve çabalardan geçer. Bu yazıda, Türkiye'deki feîsefenin varhğına yeni bir bakış getirmeye çalıştım. Felsefecilerimiz... bu varlığın olanak ve gereksinimlerini bütün boyudanyla bilir, tanır ve tanıtırlarsa çalışmalarında daha biUnçli ve daha üretken olacaklannı düşünüyonım. Bana öyle geliyor ki yeni kuşaklar bizi aşacaklardır ve aşmalan da ge rekir. Felsefecilerimizin gelecek günlerde özgün ve yeni ürunler ortaya koyabileceklerine inanıyorum. Çünkü birikim olumludur, çalışmalar için ortam oluşmuş, özgürlük ve demokrasi alanında epeyce yol alınmıştır. Ortak çabayla daha da yol alınacaktır. Felsefecilerimizin çaJışmalan. seslerini duyuımalan gerekir. Çalışmazlarsa hiçbir bahane öne süremeyeceklerdir. Sözlerime Hilmi Ziya Ülken hocamızın filozof Max Scheler'den yaptığı bir alıntı ile son vermek istiyorum: "Her ulus, büyük uygarlık akışıyla birleşen. ona kanşan yeni bir sudur. Üluslar kenai getirdiklerini bu oluşa katmazlarsa bir şey yapmış olmazlar." Bütün sorun, yapılanları bilmek, yenilerin yapacaklarına alan açmak, dünün başarilarını unutmamak vetugünün başaruannı iyi düzenlemektir. (10) • (1) H. Ziya^Ülken, "Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarini", 1972, s. 230. (2) Türkiye'de feîsefenin dernekleşmesı ve kurumlaşmasının aynntılan ıçın bkz. Arslan Kaynardag Türkiye de Feîsefenin Kurumlaşması ve Turkiye Felsefe Kurumu'nun Tarini 1994. (3) a.a^. s. 14 (A) 1. lez Kaynakçası için bkz: Harun Anay, " Islam Düşüncesiyle ilgili Tezler", Divan dergisi, 1988 fl). 2. Harun Anay, "Batı Felsefesıyle ilgili Tezler", Divan dergısi, 1988 (2) (5) Bu sayılarbızi aldatabılir. Derlemedeki hangi kıtabın felsefeyle ilgili olduğu bdınmeyebılır. Bu ancak felsefecının saptamalanyla açıklık kazanacaktır. Ne olursa olsun sayılar pek fazla değişmeyecektir. (6) Felsefe Tartısmalan, Türkiye Felsefe Kurumu Bülteni, Felsefe Logos, Felsefe Dünyası. (7) Arslan Kaynardağ, Felsefecilerle Söyle|fler,Istanbul 1986. (8) Arslan Kaynardağ, Kadın Felsefecilerimiz. Istanbul. 1999. (9)2000yıfıicınde. .. (10) Alıntı, Hümi Ziya Ulken'jn 1933 'teyayınladığı Türk Tefekkür Tarihi adındakı kitabından yapıldı. t Ozel Bölümü Modem Arap Öyküsüne Bir Bakış Hüseyin Yazıcı • Büyük El Yusufİdris • Kadın Düşmanı MihailNu'Ayme • Fars Dili ve Edebiyaü... Fatih Dursun • Hain Bozorg Alevi • Yaşhlık Dayanağı! Ahmedi Mahmud • Şuşu Can trec Piziskzâd • Orman Huşeng Murâdtyi Kirmunî • Küçük Mutluluklar Kudsi Kazîyi Nur • Urdu Edebiyatında Modem öykü Halil Toker • Kuşkum Yok! Sa'âdal Omuza! Râcandar Singh Bedt Hasan Mantu • Omuz ÖYKÜ Arkadaki Oda Demir özlü • Sorrento'ya Geri Dön Nedim Giirsel • Gemiler de Ağlarmış Cemil Kavukçu • Dumrul ile Azrail Murathan Mungan • Toprak Bir Anlık Ali Cengizkan • Güneybatı Esintisi Ferzan Gürel • Balkondaki Tablolar Kemal Küçük .