Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
• rak önermiştim. Bütün kitaplan özenilerek basıldı. Kendisiyle bir sözleşme de yapıldı. Yazar yayınevinden aynlmak isterse, şöyle bildirir, şu süre sonunda serbest kahr, falan filan. Yayın işlerinden uzaklaşıp köşeme çekildikten sonra, bir de baktım, sevgili arkadaşım, Adam Yayınları'nda ayrı ayrı yayımlanıp satılmakta olan kitaplarını bir araya toplayıp Yapı Kredi Yayınları'nda da üç cilt olarak Toplu Şiirleri diye bastırmış. Imzaladığı sözleşmeyi hesaba katmaması bir yana, kendisini Adam Yayınevi'ne bir onur yazarı' olarak sunan beni de utanca boğarak... Ayrıca bu işe ortak olurken Enis Batur'un ne düşündüğünü de çok merak ediyorum. 'Adam Yayınlan bir şairi karşısına almaz, nasıl olsa dava açmaz!' diye mi düşündü acaba? Ya da, Dava konusu olsun, bizim çok avukatımız var, bir yolunu bulurlar!' diye mi? Gerçekten merak ediyorum. Tele/on edip sorsaydtmz... Yok, dargın bana... Kara ticaret diye yazmıştım ya, o zamandan beri hep toplantıda... Nerde yazdtntz? • Ya 'Adam Sanat'ta, ya da 'Cumhufiyet'te. Hani her yayınevi kendine bağlı şairlerden aynı anlayışla, aynı boyutlarda 'Seçme Şıirler' kitapçıkları yayımlasın, yaşayan durmadan gelişip büyüyen, canlı bir şiir antolojisi oluşturalım diye bir önerioe bulunmuştum da, kimse yanaşmadıydı. Sonra yazdığım bir yazıda ise üzüntürnü belirtirken 'kara ticaret izin vermedi' gibi bir söz etmiştim. Ahmet Tevfik Küflü'den okurlan iyi tanımadığımı bildiren bir telefon geldi. Erdal Öz genelde sorun etmez bu gibi şeyleri. Enis Batur ise toplantıya girdi, bir daha çıkmıyor. Neyse konumuza dönelim. Can Yücel'in inadı tadından yenmez, oralarda Piraye'yi yakaladıysa ağzını arıyordur, 'Vedat'tan mı, Nâzım dan mı, doğru söyle kız?' diye... Metin Eloglu'na ise çocuklannm neden düşmanlık ettiklerini anlayamıyorum. Almanya'daymışlar. iyi deniye izin vermiyorlar kitaplann yayımlanmasına? Adam Yayınları yla bir sorunlan varsa, Türkiye'de Metin Eloğlu'nun yapıtlarını yayımlayacak başka yayınevi mi yok! Adam Yayınlan onun nem 'Tüm Şiirleri'ni, hem de 'Seçme Şiirleri'ni yayımlamak istemiş, 'Şimdi dursunlar, bir şey yapmasınlar!' yanıtını almıştı. Kaç yü oluyor. Ne zaman bir şey yapılacak? Ölümünden yetmiş yıl sonra mı? Bu telif hakları yasasını baştan sona değiştirmek gerekiyor. Mal mı şiir? Malsa niye şairin ölümünden yetmiş yıl sonra serbest kalıyor? Torunlanna geçsin. Tepeden tırnağa mantığı yanlış bu işin. Aynca hukukçulann anlayabileceği bir şey de değil. Haydi, gene neşem kaçıyor, başka bir soruya geçelim... Otekiler? Nasıl öldü bunça güzel adam!.. Edip, Turgut, Cemal... Ülkü Tamer sen hiç olme, inadına çok yaşa... Hem görüvorsun, gol de atamıyor şimdiki panterler... Ülkü Tamer aeyince neşeniziyakaladtk gene... Yakaladım... Kaleye de Adnan'ı koyarsan büsbütün neşelenirim. Edip iki depar atıp sırtüstü yatmıştı sahanın ortasına... Kemal Özer de bir şutta ayakkabısının altını açmıştı... Adnan Özyalçtner mi?.. Evet, o zaman Adnan Özer yok... Allunızade serüvenleri... Anlatmtştı Adnan Özyalçtner bir kitabında... Evet... Sonra? Hazırladığınız Çağdaş Türk Şiiri Antolojtsi, sizin için nasıl bir bütünlügHİ lanımltyor? • O kitap iki üç yıllık bir çalışmanın ürünü değil. Şiire adanmış bir eleştirSAYFA 8 Karatlcaret menin kırk yıllık emeği yatıyor onun altında. Amacım Çağdaş Türk Şiirinin 19201970 arasındaki ÇOK önemli bir döneminin, en yetkin sergilemesini yaomaktı. On dört yılda on iki kez basıldı, reklama dayanmayan sürekli bir satışı oldu. Bu bir değerlendirme ölçüsüdür, ama salt buna bakarak yapmak istediğimi başardım diyemezdim. Hep düşündüm üstünde. On dört yıl sonra yapıtı yeniden ele alıp eksik gördüğüm yönlerini tamamlamaya calıştım. Aynca antolojime yalnız yerli değü, yabancı antolojilerde de örneğini görmediğim yepyeni bir boyut kattım. Şairlerin şiirlerinin yanı sıra şiir üstüne düşüncelerinin de gelişmelerini sergiledim. Bu çalışmamla şiirimize, şairlerimize kötüluk ettiğimi sanmıyorum. Gençlere Türk şiirinin elli yıllık bir dönemdeki görkemini yansıtmaktan başka bir amacım olmadı. Ama ne yazık ki bu antolojinin on ikinci basımı, toplatılması istenecek kadar aşırı bir suçlamayla dava konusu oldu. Dağlarca'ntn şiirlerini aldığınız için... Evet, bütün antolojilerde var, ama benim antolojimde yer almaktan yana değil Dağlarca. Toplatılmasını istediği 12. basım zaten tükenmişti, 13. ile 14. basımlara, ilk iki basımda olduğu gibi, salt kendisine duyduğum saygıdan, gene koymadım şiirlerini, adlarını vermekle yetindim. Amacım kimseyi mutsuz etmek, öfkelendirmek değil, gençlere Türk şiirinin elli yılını bütün yönleriyle tanıtmaktı, o kadar. Niye istemiyor sizin antolojinizde yer almayt? Bilmiyorum. Aynca telif hakları yasasının antolojicilere tanıdığı bir hakkın çerçevesinde çalıştığım kanısındayım. Dava dilekçesinde çok fazla şiir aldığım söyleniyor. Oysa başka şairler de bunun tersine kızmışlardı. Azalmamza... Evet, bana bu yüzden gelip kınldıklarını bildirenler olmuştu. Ântolojiyi yeniden düzenlerken, 13. basımda, bazüarından aldığım şiirlerin sayısını bu yüzden attırdım. Amacım hepsine avn ayn değer verdiğim bu seçkin insanlan üzmek değil. Şairlerin benim dünyamda bambaşka bir yeri var. Dağlarca'ya kırtlmadtmz mı? Hayır, niye kınlayım, o çok büyük bir şair... Benim sorunum başka... Nasıl? Mahkemede eline ne geçerse çuvala dolduran bir antoloji simsarı olarak yargdanıyorum. Aynca bilirkişiler de antolojimde "fikriemek" görmediklerini söylediler. Her neyse, Çağdas Türk Şiiri Antolojisi'ni bırakıp başka bir soruya geçsek... 1970'lerden başlayarak şiir yayımlayan yenikusak sairlerinin siir birikimi size göre nasıl bir yapı oluşturuyor? Çok değişik anlayışlarla, genelde ortalama düzeyde görünen şiirler yazıldı. Ama bu ortalama düzeyde görünmenin nedeni hem çokluk, hem de çeşitlilik olabilir. Amatör reklamcılık, birbirine omuz vermede son derece olumsuz sonuçlar doğurdu. Eleştirmence bir ayıklama yapılamadı. Şiir kayayı bile deler çıkar, diyeceksin, ama belkı çıkmıştır da biz kayanın başka yüzünde kalmısızdır. Huysuz eleştirmenler ister, antolojiler ister. Ama öyle süslü püslü arabesk antolojiler değil, eleştirel antolojiler... Çok güzel genç şairler var. Nerede yetersiz kalıyorlar, neden çekemiyorlar ilgileri üstlerine arastırmak gerekir. Eksik olan nedir? Kendilerinde mi, yaklaşımda mı? Tanıtım mı yetersiz? Bak, Hüseyin Ferhad senin arkadaşın, ben zaman zaman onunla ilgili sorular sorarım sana, hiçbirine doğru dürüst yanıt verememişsindir. Ükur tanımak ister şairi. Yapıtı ortada... Olmaz öyle şey... Ya da olur da bu kadar olur... Yapıtı ortada, peki, yapıtı ele veriyor mu sairi? Günümüzde bir tür şiirin açmazı burada sanırım. Şiirin arkasındaki şair görünmüyor. O zaman araya birilerinin girmesi gerekir. Onlar mı anlatacak şairi okura? Kendisi anlatamıyorsa... Karanlıklar arkasındaysa... Peraeleri kapatmışsa... Birileri anlatacak... Okur meraklıdır, bilmek ister... Şiir yetmiyor demek... Vetmez... Kimi şair şiirinin bile önüne geçer... örnek... îlhan Berk... Yaşaması, kıpırdanması değil, varlığı bile olay... Nâzım Hikmet mi diyeceğimi sanıyordun? Evet... Rıfat Ilgaz... Orhan Veli... Okur şiirlerinden, sonra da yaşamlarından bilir onlann nasıl kişiler olduklarını. Tek yol bu mu? Hayır, değil. Edip Cansever'in yaşamı, işi şıirine bir şey katmazdı sanırım. Tersine eksiltirdi bile. Onun bu kolaylıktan yararlanma şansı yoktu. Ama o zaman yüksek düzeyde bir şiirle gelmek gerekir. Dağlarca örnekse yaşamıyla desteklememiştir şiirini. Ortalama bir şiir yazsa böylesine öne çıkamazdı. Gençler ortalama bir şiir mi yaztyorlar?.. Öne çıkamamayı buna bağlıyorum. Kolaylıklardan yararlanmayınca taşma noktasına gelmek çok güc. Bir yaşam deneyimine yaslanmak gerek. Bilmiyorum. Ya da bütün bunlara DOŞ verip Divan şairleri kadar işinin ustası olacaksın. Kafandaki uydurma bir aşkı yazacaksın, okuyan çarpılacak. YüuoidordeDçım* Gençler yattt mı gene? Ne genci, kimi eflı yaşına geldi sözünü ettiğimiz gençlerin. Ben olduğunuzdan çok daha yülcseklerde uçmanız gerektiği kanısındayım. Eleştirmen bulamadınız kendinize. Aklı başında eleştirmenlerle olmaz. Çılgın eleştirmenler gerekli. Sevdiği için parçalanacak. Bak Ataç deyip geçme, 1930'larda Nâzım Hikmet için ortalığı kanştırmıştı, 1940'larda Garipciler için yaptı aynı işi. Ama eleştirmeni ae o coşkuya getirecek şair ister. Yol göstermesi yok bu işin. Olursa olur. Yeni kuşakların şiir birikimi pınl pınl bir gemi, eecenin içinde ısıldıyor, ama kıyıya yaklaşıvor mu, uzaklaşıyor mu, seçmek olanaKsız. Şiir gibi oldu... . Çok orta malı, geçmez, eylülde bek Sevinci (Sabri Altmel); 22. Erkek Zeliha'nın Torunu (Metin Eloğlu); 23. Akşam Erken Iner Mahpusaneye (Ahmed Arif); 24. BirÖyküydüm Sadece (Şükran Kurdakul); 25. Davullu Ninni (Hasan Hüseyin); 26. Geyikli Gece (Turgut Uyar); 27. Ölü mü Denir (Edip Cansever); 28. Kan Var Bütün Kelimelerin Ardında (Cemal Süreya); 29. Yort Savul (Ece Ayhan); 30. Bukağı (Sait Maden); 31. Ilkyaz (Gülten Akın); 32. Vitrin (Ahmet Oktay) 33. Sepya (CevatÇapan); 34. Oğullanmız Savaşmasın Diyen Anaların Söylediği (Kemal Özer); 35. Pera'lı Bir Aşk.Için Gazel (Onat Kutlar); 36..Yelitza (Özdemir ınce); 37. Doğunun Ölümleri (Hilmi Yavuz); 38. Giyotin (Ülkü Tamer); 39. Gençölmek (Ergin Günce);40. EyGezgin! DörtMevsim! (EgemenBerköz); 41. Bir Gün Mutlaka (Ataol Behramoğlu);42. Mektubunu Aldım (Şüreyya Berfe); 43. Kan Kalesi (Ismet Özel); 44. Ülkesinden Ayrılan Bir Işçinin Türküsü (Özkan Mert); 45. Kampana (Refik Durbas). Sıkıldın bakıyorum. Kaç tane seçecektik? lOdemiştin... Sevgili Turgay Fişekçi, bak, elimde satırla daldım antolojinin içine, acımasız bir kıyım oldu. Sonuç: 45 şiir. Sen 10 diyorsun... Her şairden bir şiir seçtiniz... Hayır, her şairden seçmedim. Arada seçmeaiklerim de çok oldu. Aynca bir sairoen birden fazla şiir de seçmek geldi içimden, onu da yapmadım. Gene de: 45 şiir. Türk şüriyle oyun olmaz. Öyle 10'a, 20'ye sığdıramazsm... Dağlarca'dan niye seçmediniz? Benim şiirine dokunmamı istemediği için... Bir de bende garip bir sezgi oluştu: Acaba Dağlarca şiirlerinin başka şairlerle birlikte anılmasından mı hoşlanmıyor diye düşünüyorum. Peki, seçseniz, hangisini seçerdiniz? • Kolay değil, birbiriyle yarışan çok şiiri var onun. Ama sanırım 'Âsu' fle 'Asu'nun Oğlu'nu seçerdim. 10'a indirecek misiniz şimdi bu 45 şiiri? Hayır, indiremem... Küçük bir antoloji oldu... Kafadan çatlak bir yayıncı, bir de aklı başında bir tasarımcı bulsam ne antolojiler yapanm. Nastl? • 'Görev' değil de, 'keyiP antolojileri... Ayrtmt ne? Öğrenciler için, gençlere, yazın yapıtlarıyla yeni karşılaşanlara yardımcı olmak için antolojıler yapıyorsanız, bunlara 'görev' antolojileri denir. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 34. maddesiyle izin alma zorunluluğu kaldınlan antolojiler bunlardır. Bizde hep bu tür, öğrenime yardımcı olma amacı güden antolojiler yapılır. Oysa insanlann gönüllerine göre seçecekleri birtakım yapıtlan bir araya getirerek eğitim amacı gütmeyen antolojiler de yapmalanna bir engel yoktur. Örnekse bir Divan gazeli, yanında gerçeküstücü bir şiir, arkasından bir seyahatname parçası, bir öykü, ya da bir romandan bir parça, okuyana tat verecek gibi bir araya getirilebiiirler. Onlan bir araya getirmekte bilimsellikten çok sanatsallık rol oynar. Bunlar 'keyif' antolojileridir. Bu antolojiler için yapıtların yazarlanndan izin almak gerekir. Keyif sözcüğünü de sevmezsiniz ama... Evet, sevmem ama başka sözcük bulamadım. 'Tat alma' denebilir. 'Keyif' sözcüğü bir kendinden gecmeyi, yan sarhoşluğu çağrıştırıyor. Ben lcitap okurken keyiflenmiyorum. Sanatsal ya da yazınsal bir tat alıyorum. Kitap 'mükeyyifat' maddesi değil, esrarın, ralcının, sigaranın yanına konamaz. Ama son zamanlarda moda oldu. Bir keyif almaktır gidiyor. Alsınlar bakalım... Kısacası 10 şiire indirmiyoruz... indirmiyoruz... ' CUMHURİYET KİTAP SAYI 54 ff leriz. Eylülde ne? Bütünlemeye kaldı... Çağdaş Türk şiiri içinde en sevdiğiniz on şiiri söyleyebilir misiniz? Böyle şeyleri sevmem. Ama bir karıştıralım bakalım ântolojiyi, hangi şiirler seçilebilir. Gene 19201970 arası. Öncesine, sonrasına kanşmam. Antolojideki yaş sırasıyla. 1. Davet (Nâzım Hikmet); 2. Olvido (Ahmet Muhip Dıranas); 3. Otuz Beş Yaş (Cahit Sıtkı Tarancı); 4. Istanbul'u Dinliyorum (Orhan Veli Kanık); 5. Telefon (Oktay Rifat); 6. Anı (Melih Cevdet Anday); 7. Komşuluk (Rıfat Dgaz); 8. Sitem (Bedri Rahmi Eyuboğlu); 9. Edirne (Niyazi Akıncıoğlu); 10. Solgun 11. Cebeci Köprüsü (Cahit Külebi); 12. Galata'nın Eski Bir Sokağında (llhan Berk); 13. Dünyanın Bütün Çiçekleri (Ceyhun Atuf Kansu); 14. Alleben (Salâh Birsel); 15. Bu Sağanakta (Sabahattin Kudret Aksal); 16. Istanbul Kışa Hazırlanıyor (Necati Cumalı); 17. Pay (Özdemir Asaf); 18. Gitme Kal (Arif Damar); 19. Belâ Çiçeği (Attilâ llhan); 20. Sevgi Duvarı (Can Yücel); 21. Yaşama Bir Gül Dokununca (Bençet Necatigil);