04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

S han, Can Yüce!, Mehmet Başaran, Talip Apaydın, Sabri Altınel, Metin Eloğlu, Ahmed Arif, Şükran Kurdakul, Hasan Hiiseyin, llhan Demiraslan, Turgut Uyar, Edip Cansever, Ercüment Uçarı... Nevzat Üstün'lc 1938'de Robeıt Kolej'de bir yıl birlikte okıımuştuk. Varlıklı bir taşra ailesinin çocuğuydu. îlgilendiğimiz konular değişikti. Sonıaki yıllarda çok az arkadaşlık ettik. Bir kere ben ona gittim, birkaç kez o Çamlıca'ya geldi. Arif Damar, Arif Barikat'ken ben daha yazmaya başlamamıştım. Önceleri, eylemci solcuların çoğu gibi, eleştiri anlayışımdan hoşlanmadı. Yıllar sonra yakınlık dııymaya, gelip gitmeye başladı. Şimdi arkadaşız. Attilâ llhan, 1946'da CHP Şiir Yarışması'nda ikincilik kazandığından beri, hep beğenerek izlediğim bir şairdir. Onu, şiirlerinin ötesinde, Nâzım için yapılan etkinliklerde görev aldığı için de severim. Ama bunca yıldır, 'Yeditec'deki bir karşılaşmamız dışında, ir yerde oturup konuştuğumuzu anımsamıyorum. Çevresindekileri denetimi altına alan kişilerden hep kaçmışımdır. Can Yücel, Metin Eloğlu, Edip Cansever gerçi arkadaşlarımdı, ama onların 'güzel işi'ne ayak uyduracak yeterlikte olamadım hiçbir zaman. Mehmet Başaran aramıza hep saygılı bir uzaklık koydu. Köy Enstitülüler o günlerde ayrı bir dünyanın insanları gibiydiler, kendi çevreleri vardı. Talip Apaydın, Ahmed Arif, Hasan Hüseyin, îlhan Demiraslan gibi yaşıtlarımla hiç karşılaşmadım. Sabri Altınel Eaebiyat Fakültesi'nden arkadaşımdı. Ama öğretmenliğe başlayınca ortalarda görünmez oldu. Şükran Kurdakul çok tadı, yumuşak, dengeli bir insandır, ne varki benim solculuğumu da, eleştiri anlayışımı da beğenmezdi sanırım, uzak dururdu. Turgut Uyar Istanbul'a sonradan jeldi. Katılamadığım 'güzel iş' çevreerinde yaşadı. îkımizin de sokulgan olmamamız bizi birbirimizden uzak tuttu. Ercüment Uçarı'yla, şairle eleştirmen gibi değil de, voleybol sporuna gönül vermiş insanlar gibi arkadaştık. Gördüğün gibi, ortada bir seçim filan yok. Yaşamın getirdiği ilişkiler... Şairlere karşı özelbir tavrım olmadı kısacası... Benim yaşamım daha çok genclerle, sporcularla geçti. YıÛarca Altınyurt Kulübü'nde mahallemin çocuklarına spor yaptırdım. Boş zamanlarımı hep onlara ayırdım. C sandığım küçücük bir anı kitabı daha yayımladım: Tribünden Palavra Anılar. Tribünlerin 'gülümsemeli palavracılığını' yansıtmaya çalışıyordum. Ülkü Tamer'den baska yiizüne bakan olmadı. Yazar kitabını yayımladıktan sonra birtakım yanlışlar yaptığım görürse, bunları ikinci basımda düzeltir. Bir yerde Günör diyeceğım yerde Gökmen demişim, aşka bir yerde santrhaf yazacakken santrfor yazmışım. Onları düzeltme olanağım bile olmadı. Oysa tatlı bir kitaptı. Bir daha anı kitabı yazacağımı sanmıyorum. Küstünüz mü? Yoo, küsmek değil. Verilen emek bir işe yaramalı. Şurada kaç güniim kaldı! Yararlı işler yapmak isterim. Ben yazarlığa başka türlii bakıyorum. Nasıl? Yazarlık benim için kişisel bir eğlence değil. Yayımlamak için yazıyorsam, yazdığımın birilerine yararlı olmasını isterim. Okuyanlann tat alması yetmez mi? Yeter de, biraz daha ötesine de gecmek ister. Okuyan yoksa, kitabınız satılmıyorsa niye yazasınızi* Bıraz daha ötesı nedır? Tedirgin etmek, düşiindürmek, sorunlar ortaya atmak, görülemeyeni göstermek... Metin Eloğlu'nun iki dizesi vardır hani: 'Ha şöyle, / Düşünmeye alışın.' Biraz daha ötesi odur işte... Yazarlık hayatımz boyunca ötekı eleştirmenlerle aramz nasıl oldu? Ataç, FethiNaa, A\ımBezird, IiemaMoran, Mehmet H. Doğan'm hayattmzda nasıl bir yerlerı oldu? Ben eleştirmenleri hep sevdim. Onları yazının değeri bilinmeyen özverili insanları olarak gördüm. Yaptıkları başarılı işleri hiç kıskanmadım, kendim yapmışım gibi mutlu oldum. Ataç beni deneme yazarlığına bağlayan belalı karşıtımdı. 'lyi yazıyor, güzel yazıyor, okuyorum yazdıklarını,' deyip ne yazsam tersini savunurdu. Sıkışınca düşünceleri bırakıp dil yanlışlarını ele alan, 'iş bitirici' bir yazar olduğundan, onunla tartışırken çok korkardını. 'Sen daha doğru dürüst Türkçe yazmayı bilmiyorsun, dılini bilmeyen adamın düşüncesi mi olur!' demeye getirirdi. Kısacası onun karşısında korkudan yazı yazmayı öğrenirdiniz. Bir olaya değişik açılardanlbakması, bir gün dediğinin, ertesi gün tersini savunması da bir bakıma uyancıydı. Yazar olarak gelişmemde büyük etkisi olduğunu çok iyi Dİliyorum. Arada bir tatlı tatıı atışsak da, Fethi Naci bugün benim arkadaşım diyebileceğim kişilerin başında gelir. Katı görünür, ama çok duygusal bir insandır. Yazarlara yaklaşırken sevgiye ağırlık vermesini tek kusuru olarak görürüm. Ne biçim arkadaşsınız, aylarca, yıllarca birbirinizi görmediğiniz, aramadığınız oluyor diye düşünebilirsin. Orasını bilcmem, belki de yazısıyla arkadaşım. Cumalarına bir kerecik bile gitmedim, ama ne yazsa okurum. Asım Bezirci Edebiyat Fakültesi'nden arkadaşımdı. Çok iyi anlayışlı, iyi yürekli bir insandı. Ote yandan kalemi eline aldı mı, hele tartışmaya girişti mi gözü hiçbir şey görmezdi. En tatsız tartısmalarımı onunla yapmışımdır. Soldan bana en ağır sözleri söyleyen de Asım oldu. Bir yazımda "artık arkadaşım değil" demiştim. Sonra Adam Yayınları'na Nâzım Hikmet'in bütün yapıtlarını yayına hazırlarken barıştık. Ölümüne ne kadar üzüldüğümü anlatamam. Berna Moran Ingiliz Filoloiisi'nde okuduğum yıllarda Halide Edip Adıvar'ın asistanıydı. Uzaktan uzağa izlediğim, beğendiğim genç bir öğretmen. Bizim dönemimizde Mr. Mill adında bir Ingilizin verdiği 'Eleştiri Tarihi', 'Eleştiri Uygulaması' derslerini sonradan onun vermeye başladığını duymuştum. Bu ders notlarını yazdara dönüştürüp yayımlamak istediğinde' Yeni Dergi'yi yönetiyordum. Onları yayımlamak beni çok mudu etmişti. Eaebiyat Kuramları ve Eleştiri adlı kitabı basıldığında ise göklere uçmuştum. Sonra gene alçakgönüllü, dürüst, ölçülü yaklaşımıyla roman eleştirileri yapmaya başladı. Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış'ın eleştirimizin yüz akı bir çabşma olduğulcanısındayım. Mehmet H. Doğan 'Yeni Dergi'nin açtığı ilk eleştin.yarışmasında birincıliği Mustara Öneşle paylaştıktan sonra birbirinden güzel incelemeler yayımlayarak kısa sürede kendini yazın dünyasına kabul ettirmişti. Bugün genç şairleri yakından izlemek gibi son derece önemli bir işi sürdürüyor. Güvendiğim bir eleştirmen, sevdiğim bir arkadas. Yasları daha genç olan çok başanlı başlca eleştirmenlerimiz de var. Ayrıca eskiler arasında en güzel yerlere konabilecek Sabahattin Eyuboğlu, Vedat Günyol, Selahattin Hilav, Adnan Benk, Tahsin Yücel, Akşit Göktürk'ü de unutmamak gerekir. Hepsi birer büyük usta... Sonra sanatçılarımızın yazdıkları eleştiri yazılan, denemeler... Adam Yayınlari için derlediğim Türk Yazınından Seçilmis Denemeler ile Türk Yazınından Seçumiş Eleştiri Yazıları adlı antolojilere bir göz atmak yeter. Eleştirimiz bugün bütün yayınlara yetişemiyor, yazınımızı günü gününe izleyemiyor, ama hem çok yönlü, hem de düzeyinin yüksek olduğu kanısındayım... Eleştirmen sayısı mı az? Evet, eleştirmen sayısı az... Bir kitabı doğru dürüst eleştirmek için harcanacak zamanı düşünün... Eleştirel CUMHURİYET KİTAP SAYI S4İ Büyüh ustalar Gölgada kalan Yıflap Gölgede Kalan Yıllar adlı anılar kitabımzda, cocukluk ve ilkgençlik yıllannızı anlattınız. Ama geride anlatılacak çok }ey var. 'Yeni Dergi', 'Yazko Edebiyat', 'Adam Yayınlari', voleybol anılart vb., bunlara sıra gelecek mi? Ben bütün yaşadığım, gördüğüm şeyleri anlatacağımı sanmıyorum. Gölgede Kalan Yıllar'daki insanların anlatılmaları gerektiğine inanıyordum. O kitapta birçok insan var, benim anlatılmaya değer bulduğum, birçok insan. Bir baş kişisi yok o kitabın. Bilinçli olarak, düşüne taşına yaptığım bir şey değil, ama sonradan dönüp baktığımda, Gölgede Kalan Yıllar'ın benim cocukluk, ilkgençlik çevremin insan manzaraları olduğunu saptadım. Satıldı, okundu, beğenildi, ama bir yazın yapıtı gibi ele alınmadı o kitap, değerlendirumedi. Ârkasından çok ilgi çekeceğini SAYFA 6 Memet Fuat, Fethl Nacl ve Turtıan Cünay keytfli bir sohbette...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle