Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
pılan bir röportajda şöyle söylüyor (10): "Ki§iliğimin öğretmen yanı her alanda öne çduyor. Birilerinin yetişmesine katkıda bulunmaktan hoşlanıyorum." Bu sözleri spordaki öğretmenliği dolayısiyla söylemiştir ama, yayıncılık ve yazarlık alanındaki davranışlarını da kapsamaktadır. 0 hiçbir zaman ülkemizdeki okuyucuların ve genç yazarların yetişmesine katkıda bulunmaktan geri kalmadı. Bu bakımdan, Tanzimat döneminin ünlü yazan Ahmet Mithat'a benzeyen yanlan olduğu söylenebilir (11). Memet Fuat'ın yazılannda dile gösterdiği özen hemen belli olmaktadır. Bu özelliği yalnız tümce kuruluşlarında görülmez, kullandığı sözcüklerin seçiminde de görülür. Turkçeleşmenin, aydınlanma yolundaki başlıca öğelerden biri olduğunu bildiği için Osmanlıca'dan gelen ArapçaFarsça sözcükleri çok zorunlu olmadıkça kullanmaz. Sevgili Memet Fuat elli yılı aşan yazarlığında ve yayıncılığında edebiyatımıza ve demokrasi kültürümüze hep katkıda bulundu. Başan çizgisi sürekli yükseldi. Başarılarının ve katklarının bugiine kadar olduğu gibi bundan sonra da sürmesini diliyorum. • Dipnotlar: (I) Nâzım Hikmet, Oğlum, Canım, Evladım, Memedim (Mektuplar), 1968. (2)A.g.y. s.42. (3) Izgen edebiyat öğretmeni oldu, Memet Fuat'la evlendi. (4) Memet Fuat, Kitaplar dergisini Tuna Baltacıoğlu ve llhami Bekir Tez ile çıkarmıştı. (5) Memet Fuat, Çağdaşımız Makyavel,s. 130. (6) Kitap Belleten (dergi) sayı 4 (1961). (7) Bu konu için bakınız: Tuty Baltacıoğlu, Altınyurt, 40 Yılın Öyküsü, 1999, Istanbul. (8) Kitap Belleten (dergi) sayı 3536 (1964). (9) Memet Fuat, tkinci Yeni Tarüşması, Adam Yayınları, 2000, îstanbul (s. 269 vd). (1,0) T. Baltacıoğlu, Altınyurt, 40 Yılın Oyküsii, s. 96. (II) Ahmet Mithat'a "hâcei eyvel" denilmiştir ki, "baş öğretmen, birinci öğretmen" anlamına gelir. Memet Fuafın medvava anımsattıkları Aşağıdaki yazı Memet Fuat'ın "Dağlarda Yüreğim" ve "Çoğunluğun Gücü" adlı kitaplarında da yer alan 1994 ve 1995 yıllarında yazdığı 9 yazıdan derlenmiştir. GURCAN ARITURK ileri gelenlerinin ağzından doğruluğu kuşkulu demeçler yayımlayarak uluslararası ilişkilerimizi zedelemekten çekinmiyorlar." Futbolun diğer spor dalları içinde en yaygın olmasında televizyonun etkisi yadsınamaz. Televizvon eğitim amaçlı kullanılsa da kullanılmasa da insanları eğitiyor. Hele gençlerin çok izlediği futbol karşılaşmaları düşünülürse anlatıcılann önemi daha da artıyor. Bakın Memet Fuat, belli bir düzeydeki spor anlatıcısını nasıl tanımlıyor. "Hem yazarlıktan, konuşmacılıktan anlayacak, hem sporlardan.. Ayncaeleştirmenlik, eğiticilik nitelikleri olacak: Heyecanlanmadan, görmesini, değerlendirmesini bilen soğukkanlı bir insan." Arkasından da bu buluşmanın kolay kolay gerçekleşmediğini, dolayısıyla spor yoluyla "iviye doğru" eğitimin kolay kolay gerçekleşmediğini ekliyor. "Kitle iletişim araçları 'hasta' yandaşları ekrana çıkartıp izleyicilerine hoşça vakit geçirmeyi amaçlarken denetimi olanaksız kalabalık grupları kışkırtmakta olduklannı düşünmüyorlar, daha doğrusu buna önem vermiyorlar." Televizyonlaıdakı onca çeşitlenmeye karşın, televizyon artık insanları ilk yıllarındaki gibi kendine bağlamıyor. Şimdi televizyonun ilk yılları gibi değil, izleyiciler bir programı seçerken diğerlerini kaçırıyor. Ertesi gün dostlarla konuşurken artık doğrudan değerlendirmelere geçilmiyor. Haberler, iyi bir film ve maçlar izleniyor. "Tartışma programlarında doğru dürüst bir iki düşünce için saatlerce saçma sapan sözler dinlemek zorunda kalıyor insan" "Kanallar yeterince reklam geliri sağlayamadıklan için, giderleri kısmak zorunda kaldılar. Ucuz filmler, ucuz diziler, ucuz programlar derken iş güldürü adına yıvışıklığa, dinamizm adına cırpınmaya, çoğunluğa ulaşma adına ner türlü bayağılığa geBp dayandı." "TRT'nin ikinci kanalında, bilim adamlarının, üniversite öğretmenlerinin, eleştirmenlerin, sanatçılann katıldığı oturumlar yayımlanıyor. Türkiye'yi yönetenlerin ya da yönetmeye adaylığını koyanların fırsat buldukça o oturumları izlemeleri, eğitimli insanların düşüncelerini nasıl açıkladıkJarını, nasıl tartıştıklarını görmeleri yararlı olur kanısındayım." . İletişim yıldınsı, medyanın geleneksel gazetecilik değerlerini bir yana attıktan sonra yaşananbaşıboşlukta ortaya çıktı. "Özgürlük adına özgürlükler çiğneniyor.. Ellerinde yayım olanağı bulunanlar, doğru ya da yanlış suçlamalarla karşıtlarına yükleniyor, çok ağır hakaretlerde bulunuyorlar. Araştırma, yolsuzlukları ortaya çıkarmaktan çok karşıtları aşağılamak, bazen daha çok izlenmek amacıyla kötüye kullanılıyor. Üstelik izleyiciyi aptal yerine koyan bir düzeysizlikle yapılıyor." "Bakıyorsunuz, bir televizyon programında, hiç suçu olmadan içine düştüğü bir durum üritvbyoı va spsr işlenerek aşağılanan bir gazeteci, telefonu açmış, olan biteni açıklamaya çalışıyor, ekranda ise yarı alaycı bir yüz inanmaz gülümsemelerle dıreniyor, adamı kendisini savunmak, kendini övmek, uzun uzun dürüstlüğünü belirtmek zorunda bırakıyor." Izleyiciye boyun eğilerek "beğendiğiniz gibi" diyor televizyonların çoğu, bunun arkasından da sıra izleyicileri yönlendirmekte. Izlenme dışmda kaygılan olan televizyonlar değil ama diğerleri izleyicinin beğeni düzeyini yansıtıyor. İlk zamanlardatu kadar bağımlı televizyon izleyicisi de yok. " Yeni film zaten yok, elde eskiden kalma ne varsa tekrar tekrar oynatılıyor. Televizyon için çekilmiş filmler ise baştan sona şiddet gösterisi.. Yerli filmlerde, güldürü programlarında derseniz, birtakım yetenekli oyuncuların kötü yönetmenler elinde ya da hiç yönetmensiz çırpınışlan, kaba güldürü bataklığında boğulup gidişleri sergileniyor.. Yapılması gereken şuvdu: Sanatlar bütün çeşitlilikleriyle ama düzeyleri düşürülmeden, ucuzlatılmadan, 21 'inci yüzyılın bu benzersiz iletişim aracıyla büyük kitlelere ulaştırılacak, bütün yönleriyle düzenli olarak sergilenecekti. Geleneksel olanla çağcıl olan, hep birlikte." "Dede Efendi'yi bilmeden, günümüzün beştecileririi, ya da Naşit'i, Dümbüllü'yü bilmeden, günümüzün güldürü ustalarını değerlendirmek olanaksızdır... Oysa ne yapıldı: Televizyonlarda geçmişin de günümüzün de güzel örnekleri gösterilmedi. Halk ondan anlamaz, bundan anlar diye her türlü ucuzluk (her anlamıyla ucuzluk) ortaya sürüldü. Yüksek bir düzey tutturmanın pahalılığı düşünülerek, sanatla ilgisi olmayan kimselere yaptınlabilecek gideri az, yapımı kolay programların ardına düşüldü. Her insanda bulunması doğal eğilimlerden, özellikle de cinsellikten yararlanıldı, izleyiciler sıradanlığa, bayağılığa, düzeysizliğe aJıştırıldı." "Saldırgan habercileri, saygısız yorumculan, sanadan aşağüayan rating" programlanyla, düzeysiz insan yaratma yolunda kendinden geçmiş ilerleyen televizyonların, karşılarında izleyici kalmadığını görüp, "tam da alıştırıyorduk" diye dövünecekleri günler uzakta değil gibi geliyor bana..." "Günümüzde onurluluk pek önemsenmiyor, buna karşıhk başkalarının değerlendirmelerine hiç aldırmayan gururlu insanlar oldukça çok." Tabii televizyonlarda da. "Türlü yalanlarla büyüklenirken kimse utanmıyor karşısındakilerden.. Televizyon haber programJannı açıyorsunuz: "Gerçekleri izlecuniz", "Türkiye'nin en çok izlenen haber programı", "Bizi izlemezseniz farkı anlayamazsınız".. Ama alıştınldık artık. Ne kadar onur kıncı bir yaklaşım olduğunu düşünmüyoruz bile T S elevizyonun iyi kullanılırsa nasıl topluma büyük bir hizmet vereceğini gösteren örneklerden çok, kötü kullanımım halinde yasanan deienerasyonlara daha çok örnelc bulabileceğimiz bugünlerde biraz geçmişe giderek televizyonla eğitimin önemini vurgulamak istiyoruz: "Televizyonda gösterilen 'Kurtuluş' dizisinin beğenmeme eğiliminin ağır bastığı sanat çevrelerinde bile beğenilmesinin altında yatan bir çok gerçek olabilir ama bunların temelinde eğitim olayi yatıyor" diyen Memet Fuat, bu filmin örgün eğitimden geçen insanların kafalarında canlandıramadıkları birtakım gerçekleri gösterdiğine, televizyonun bu tür yaygın eğitimde kııUanılması için sanatçı ve bilim adamının ortak çalışması gereğine işaret ediyor. Televizyonun yayn eğitimde kullanılmasının 'sanat eğndirerek öğretir' anlayışının yeniden canlanmasına yolaçacağını düsünüyor. Televizyonun kültürümüzü gereğinden fazla etkilediği hatta baskı altında tuttuğunu belirten Fuat, iyi eğitim görenlerde bu etkinin görece azaldığını, onlann daha zor aJdatılabilse bile televizyonların gitgide halkı bilgilendirmek yerine yönlendirmeyi yeğlediğini belirtiyor: "Televizyonlar halkı sokaklara dökecek yalan ya da abartılı haberleri veriyorlar. Gazeteler ilgi çekme adına, hükümet Cemlle suitan sarayının bahçesinde cekiımlş bir fotouraf. Memet Fuat, en solda annesl Plraye'nln önünde. Altta solda. Piraye, Samlye, Memet Fenerbahçe kayalıklannda, 1929. sağda Ise Cankırı Cezaevl avlusunda. Hikmet Kıvilcımlı, Nâzım, Piraye, Flfl ve Memet Fuat. Tarhşma ahlakı Totevbyonun eddteri İletlşlm yıldırısı Onurvegurur bunun. "Utanmak cok güzel bir duyguydu... Günümüzde bu duygu bütünüyle yitirilmeseydi, ürününü tanıtan satıcı, işverenin çıkarlannı koruyan TV konuşmacısı ya da köşe yazan, aday listesine ilk siradan girmek için cırpınan siyasacı azıcık utanabilselerdi, böylesine çirkin görünürler miydi?" • OTRTmuhabiri SAYFA 11 CUMHURİYET KİTAP SAYI 642