Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yakup Kadri Karaosmanoğlu ölümünün hemen ardından yaztnıştt Yakup Kadri'nin "Ahmet Haşim" monografisi ilk yayımlanışından altmış altı yıl sonra yeniden yayımlandı. BAHRİYE ÇERİ Ahmet Haşim'e dair kücük bir kitap madığımı yazıyor. Ben buna rağmen biraz da Karaosmanoğhj kitabın kendisinden bahsetmek istiyorum. Bu küçük kitap Yakup Kaari'nin ıfadeHc siyle "son sözünü söylemeden ve asıl büyük eserini vermeden giden bir büyük sanatkâr"ı, "hakkında yazılan bütün yazılarda bir muamma olarak tanımlanan ve muamma olmakta devam eden Ahmet Haşim "i anlatmaya çalışır. Bu küçük kitapta Haşim 'in şiirine ya da şairliğıne dair çok şey yer almaz. Haşim hakkında birbirini tutmayan çok çelişkıli şeyler söylenmiştir. Haşim semboh'st, Haşim parnasyen, Haşim malarmeen. Ama Yakup Kadn'ye göre Haşim şair bile değildir. Hayatta ne kadar siir unsuru varsa Haşim'de de o kadar şairıik vardır ve bu unsur hayatta öbür unsurlardan ne kadar cok değilse, Haşim'de de şairlik özelliği, öbür özelliklerinaen daha cok değildir. Haşim şiiri, iyi yemeği, güzel kadını, rahat kundurayı, meraklı dedikoduları, bir yaz gününde bir uysal arkadaşla deniz kıyılarında dolaşmayı sevdiği kadar severdi.( 1) Yakup Kadri'ye göre Haşim'in en aziz tarafı kişiliğinin şair yönü değil, asıl öbür yönüdür.(2) O kendisinden şiirlerine pek az şey vermiştir. Işte Yakup Kadri, Ahmet Haşim monografisinde, Haşim'in bu "öbür cephe"sini, "öteki özellik]er"ini anlatmaya çalışmaktadır. I letişim Yayınlan, ikibin yılının başından bu yana, bir taraftan Yakup Kadri Karaosmanoğlu 'nun daha önce yayımladıklan kitaplannı yeniden gözden geçirerek okurlara sunuyor bir taraftan da Yakup Kadri'nin yayımlamadığı kitaplannı yayımlıyor. Bu yeni kitaplar arasında Yakup Kadri'nin Ahmet Haşim'in ölümü üzerine satışından elde edilecek para ile ona mezar yaptırmak için yazdığı monografi de yer ahyor. Bu küçük kitap ilk defa 1934 yılında Hakimiyeti Milliye Matbaası taranndan basılmış. Altmış altı yd sonra, lletişim Yayınlan tarafından Yakup Kadri Karaosmanoğlu Bütün Eserleri dızisinin yirminci kitabı olarak basılan bu kitapta, ilk baskıda yer alan, kitabın çok acele olarak basıimasından kaynaklanan vanlışlar için okurlardan özür dilenen ve fjuna ilave olarak verilen doğru yanlış cetvelinin yer aldığı sayfa hariç, bir değişiklik yapılmadı. Yazann aynı aceleden kaynaklanan dil yanlışlanna da dokunulmadı. Ahmet Benim dc fikir ve sanat âleminde bir adım ve şahsiyetim yok mu? "(5) isyanını yapmıştır. Haşim'in çeşidi geçim sıkınnları içinde iken, hiçbir konuda kendisiyle esit olmayan, harekederini gülünç, düşüncelerini boş bulduğu insanlar karşısındaki tavnnı Yakup Kadri isyan olarak değerlendirir. Yakup Kadri'ye göre isyan, kendi içindeki kıymetlerin neden ibaret olduğunu bilmeyen toplumlarda görülür. Elindeki gerçek değerlerle sahtesini ayıramayan, tedavüle hep kalp akçalan çıkanp sağlamları kaçıran toplumlarda.(6) Yakup Kadri, Haşim in isyanını anlatırken topıumun genel gidişi için kendi eleştirilerini de verir. Yakup Kadri ye göre, Haşim, orta okullarda ders vereyim diye sürünürken kimileri profesör kürsülerini işgal etmiş, Haşim hastalığını tedavi ettirmek için kısa bir Avrupa yolculuğu dilenirken, ciğeri beş para ermez, sırf adale ve etten mürekkep inkılap soygunculan Londra'nın, Paris'in, Berlin in en muhteşem otellerinde, en konforlu dairelerini kiralamış ve en lüks su şehirlerinde rakıdan, şampanyadan vıpranmış böbreklerini, en son, en pahalı kür usulleriyle tamire çalışmışlardır.(7) Aslında Haşim daha yirmi yaşında "Melâli anlamayan nesle âşinâ değjliz(...)Sana yalnızca bir ince taze kadın,/ Bana yalnızca eski bir budala/Diyen bugünkü beşer,/ Bu sefij iştihâ, bu kirli nazar, /Bulamaz sende, bende bir mânâ " mısralanyla bu gerçeği anlamıştır. Ancak anladığı bu gerçeği yaşamak ona yine de çok hazin gelmiştir. Yakup Kadri'ye göre Ahmet Haşim'de mutlaka bizim bıldiğimiz beş duyudan fazlası vardır. Çünkü onun gözleri, Dİr manzarada bizim görmediğimiz şeyleri görür, burnu, bir ciçekte bizim anlayamadığımlz kokuları alır, kulaklan, bizim cansız ve sessiz sandığımız şeylerden ses ahp dinlemesini bilir. Tşte onun içindir ki biz Ahmet Haşim'in şiirlerinde kuşlarm hayallere daldığını, leyfeklerin düşündüğünü ve batmakta olan güneşin kesik bir baş gibi kanadığmı görürüz.(8) Haşim keskin zekâsı ile bütün kusurlan, bütün acayiplikleri, bütün ayıplan ve meziyederi de görür. Ondaki zekâ Dİr projektör ışığı gibi onu bir dakika rahat bırakmaz. Haşim de işte bu nedenle bu ışığı başkalannın üstüne çevirir. Bu röntgen ışığına maruz kalanlara eyvah...Çünkü Haşim'in meraklı gözleri, baztlarında kimsenin görmediği bir kanser tümörü, bazılarında bir cüzzam lekeşi, etrafta mesut ve güzel görünen pek çok insanın derilerinin altında, etlerinin içinde, ruhlannın derinliklerinde türlü türlü sefalederin saklı durduğunu keşfedebilir. Yakup Kadri'ye göre "eşkâli hayat", Haşim'in önünde adeta soyunmuştur.(9) Ahmet Haşim'in orijinalliğini de onun bu acayip" zekâsında aramak gerekir. Çünkü Haşim'in orijinalliğini onun zekâsı ile ruhu arasındaki gidip gelişler oluşturur. Haşim'in hareket noktası maddedir. Ama Haşim buradan kalkıp soyuta gjder. Onu farklı kılan budur. Yakup Kadri, Ahmet Haşim'in milliyet prensiplerine inanan bir adam olmadığının altını çızer. Yakup Kadri'ye göre Ahmet Hasim, her şeyden önce insanuğı severdi. ZevKİndeki keskinlik ve kafasındaki eldektisme onu, böyle bir üniversalismeye vardırmışur.(10) Yakup Kadri, Ahmet Haşim'in yazılanyla cok az insan tarafından tanındığını ancak şahsiyeti bakımından geniş bir popülaritesi olduğunu vurgular. Bunun sebebini ise Ahmet Haşim'in, zevkleri, yaşayış tarzı ve kalbinin ilk nareketleri bakımından halktan olmasına bağlar. Ahmet Haşim'in sosyal sınıf anlayışına göre bir değerlendirmesi yapılacak ofursa, onun yerinin aydınlar aristoraksisi değil tam halkın göbeğidir.(ll) Ahmet Haşim adlı monografınin arkasına Haşim'in yedi mektubu eklenmiştir. Bu mektuplar, Haşim'i kendi yazdıldarı araalığıyla görmemizi sağlar. Enis Batur "Ahmet Hâşim ve Tacques Lacan: 'Bir Akşam Sohbeti' " adlı yazısında, Haşim'in hem Bize Göre'de, hem de Gurabâhânei Laklakan'ın parçalannda enstantenenin payınm durmuş oturmuş gözlemlerin payından fazla olduğunu söyler. Batur'a göre Haşim bekletmez uzun uzun süzgeçten geçirip tartmaz konusunu. Fark eder ve sürade yerleşSAYFA 15 Fethi Naci 22 Haziran 2000 sayılı Cumhuriyet Kitap'ta yer alan "Yakup Kadri Ahmet Haşim'i Anlatıyor" başlıklı yazısında baskıya hazırlanma işinin üstesinden gelinemediğine değinmektedir. Fethi Naci uyanlarında haklıdır. Ama gözden kaçan bazı noktalara işaret etmem gerekir. Yakup Kadri'nin kendi diline dokunmamaya özen gösterilmesi bu noktalardan ilkidir. Fethi Naci'nin dikkati çektiği cümlelerde yer alan s.29: "vurdum duymamazlık...", s.30: "benim bulunmadığım bir içtima", s.43: "Bunlar en ferik dekorlar" sözcükleri için Fethi Naci "vurdumduymazlık", "içtimaa", "Feeriaue" olmalı diyor. Ancak bu düzeİtmeler Yakup Kadri'nin kendi dili ile oynamamak için yapılmamış düzeltmelerdir. Örneğin içtima sözcüğünün geçtiği ciimle "Yalruz, benim bulunmadığım bir içtima (toplanma, toplantı) gelmiş sanınm ' şeklindedir. Eğer içtima sözcüğü "içtimaa" şeklinde düzeltilirse toplanu toplantıya" olmaktadır. Ama Yakup Kadri toplantıya sözcüğünün e§ anlaınlisını değil toplantı sözcüğünün eşanlamlısını kuflanmıştır. Kitapta buna benzer pek çok cümle yer ahr. Yıne aynı şekilde s.26 ..çok daha yüksek görmekten bir an hali (boş) değildi" cümlesindeki "hali" sözcüğüne karşılık olarak boş anlamının verilmesinin sadece Türkçe sözlüğe bakmakla yetinilip OsmanlıcaTürkçe Ansiklopedik Lugat'a bakılmamasından kaynaklandığını yazmaktadır Fethi Naci. Osmanlıca yazılışlanndaki farklılıklar nedeniyle ayn anlamakra sahip olan sözcükler hem kıtabın 1934 baskısına hem de Yakup Kadri'nin notlanna bakılarak gözden geçirildi. Aynca sadece Ferit DevelioğIu'nun sözlüğü değil Kamusi Türkî, Lençei Osmâni gibi başka Osmanlıca sözlükler ve pek çok Türkçe sözlük kullamldı. Osmanlıcada elifle yazılan hali "boş"demektir, elifsiz yazılan ise gamsız, gailesiz, kayıtsız anlamına gelir. Yakup Kadri bu cümlede kayıtsız demek istemiş ama boş anlamına gelen "hali" sözcüğünü kullanmıştır. Bütün bu noktalann dipnotlarla beJirtiLmesi sanınm bu yanlış anlamayı önlerdi. Fethi Naci'nin dikkati çektiği bir başka nokta da kimi sözcüklerin yanında verilen anlamlarla ilgilidir. s.53: "tufeyliyet ile meşbu (doymuş) bulunuyor" cümlesinde "meşbu (doymuş)..." değil "ağzına kadardolu" anlamına gelir demekteair Fethi Naci yazısında. Ferit Develioğlu'nun OsmanlıcaTürkçe Ansiklopedik Lugat'ında bu sözcük için 1 doymuş, tok, 2ağzına kadar dolu; hâli işbâa gelmiş denmektedir. Fethi Naci s.65: "..birkızlabakış teatisi (verişi). "..bakış alışverişi" olacak diyor yazısında. Yine Ferit Develioğlu, adı geçen sözlüğünde teâtî sözCUMHURİYET KİTAP SAYI 542 Hakhuyantar cüğü için şöyleyazrnaktadır: 1 verişme, birbirine verme. Fethi Naci devam edıyor seçtiği cümlelere "s.67 : "yazmak istediğim şeylere bir insicam (düzgün söz) verebilmek..." "düzgünlük ya da tutarlıhk" demek gerekir. Ferit Develioğlu'nun sözlüğünde insicâm sözcüğü için 1yağmur, sürekli yağma 2bir düziye gitme, gidiş 3ed.düzgün söz. anlamlan verîlmektedir. Fethi Naci nin çok yerinde bir dikkade gösterdiği, yapılmaması gereken bir yanlışa değinmek istiyorum. Fethi Naci, s.53: ..bu kurdann ifraz ettiği (ayırdığı) tufeyliyet..." ayırdığı değil salgdadığı olacak demektedir. Ifraz ayırma, aynlma, vücuttan kan, irin, ter vb. şeylerin aynlması dolayısıyla salgılama anlamına gelir. Buna dikkat edilmeu idi. Yine Fethi Naci yazısında bazı sözcüklerin anlamlannın verilmemesini de eleştiriyor. Fethi Naci küçük ama gerçekten önemli bir kitapta okurun bu yanlışlan görmemesini arzuluyor yazısında anladığım kadan ile yoksa amacı bağcıyı dövmek değil. Fethi Naci yazısında giriştiğim işin üstesinden gelemediğimi, henüz bu işe ehil ol Yakup Kadrrye göre Ahmet Haştaı Yakup Kadrl'nln eiyazısyla Ahmet Ha*lmln monogaflslnden bir sayfa. Ahmet Hamdı Iiınpınar, "Ahmet Haşim'e Ait Hatıralar"(3) adlı yazısında, Haşim'i son günlerinde, Ahmet Kutsi ile hasta yata^ında ziyarete gittiklerini anlatır. Ve Haşim in, gitmek için ayağa kalktıkları zaman "şâirlerin en garibi öldü" mısraını söylediğini yazar. Yakup Kadri'nin Ahmet Haşim monografisinden Haşim'in kendisini "garip" olarak değerlendirisinde nelerin etkili olauğunu öğreniyoruz. Omutlan ve kırgınlıklarmı, kendi ifadesiyle kırk yaşını geçtikten sonra beyaz saçlj bir adamın mektepten yeni çıkmış bir genç gibi hayatını henüz düzenleyememış bir adam durumunda kalışınm ona ne kadar hazin geldiğini. Haşim bu durumunu, bütün nesillerin yanından kahkahalarla ve şarkılarla geçip gitmesi ve kendisinin dünyanın nimetlerine hâlâ bir dilenci gözleriyle kenardan bakması olarak değerlendirir.(4) Gerçekten bu küçük kitapta, biz gerek Yakup Kadri'nin anlattıklarından gerekse Ahmet Haşim'in kitabın arkasına eklenen yedi mektubundan onun daima geçim derdi çektiğini öğreniyoruz. Haşim cumhuriyet rejimininfikirve sanat erbabını her zamankinden çok koruyacağını düşünmüş, ancak kendi yaşamı için böyle olmayınca "ben entelektüel değil miyim? Hışluıln ton ountori