Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kapak konusunun devamı. •" aktarayım. Bir gün kulaktan kulağa bir haber: Italya'da Nâzım Hikmet'in şiirlerini yayımlamak isteyen bir yayınevi varmış. Hepsini Türkçeltalyanca karşılıklı baskı olarak yayımlayacakmış, ama şiirler Türkiye'de şairin oğlunun elindeymiş. Oğlan da faşistmiş, babasının şiirlerini vermiyormuş yayımlamaları için. Faşist oğul ben. Bu Türkiye'de inanılması olanaksız bir değerîendirme. Ama Italya'da herkes inanmıştır. Yazdıklarınızla değil, bir söylentiyle adınız faşiste çıkabilir. Ştmdt bu on altı kitap .. Evet, şimdi bu on altı kitap benim ne olduğumun, ne olmadığımın kanıtıdır. Onları yayımlayan Adam Yayınlan, Yapı Kredi Yayınlan, Iyi Şeyler Yayınları'na borçlu sayıyorum kendimi. Osmanlılar, 'Medyunu şükranım,' derlerdi. 'îyilik bilme borçluyum' gibi bir söz. Ya da: 'Teşekkür borçluyum.' Onlar yayımlamasalar hepsini kendim yayımlayacaktım. Bir ara bir yayıneviyle anlaşıp... Broy'la... Evet, Broy Yayınevi'yle anlaşıp başlamıştım da. Unutulmuş Yazılar ın ilk basımını kendim yaptırmıstım. Yazdıklartntzın elaltında bulunmasına böylestne önem vermemzin nedent salt söylentıler mt? Öncelikle söylentiler. Bana Türkiye'de giriştiğim bir tartışmada "Soldaki sağcı" Dİle denmiştir. Anlamsız şiirin savunucusu olduğum, toplumsalcı sairleri unutturmaya çahştığım, klikçilik yaptığım, neler neler... Ama salt bu değil yazılarımın kitaplarla el altına getirilmelerini istememin nedeni. Onların büyük bir özenle yazılmış güzel Türkçe örnekleri olduklarına da inanıyorum. Benim yazarhğım bu yönden de göz ardı edilmiştir. 1974'te Türk Dil Kurumu, 'Cumhuriyetin 50. Yılında' üşt başlığıyla Cumhuriyet Yazınından Örnekler diye 470 sayfalık bir kitap yayımlamıştı. Ahmet Rasim'den Afet Muhteremoğlu'na, herkesten örnek vardı içinde, benden yoktu. Gene çok değerli, dürüst araştırmacı Cevdet Kudret in tnkılap Kitabevi için hazırladığı bir jgüzel Türkçe örnekleri derlemesinde de yer akmamıştım. Yayuncılık benim yazarlığımı çok gölgelemiştir. Neaçıdan? Yazar sayümadım. Türkiye Yazarlar Sendikası kurulurken ben kendim başvurmamıştım, ama biri söylemiş benim de üyeler arasına alınmamı. Dedikodu olduğu için ad vcrmiyorum, bir yazarımız, 'O işveren, aramıza alamayız,' demiş. Oysa ben işveren filan da değildim. Yaşamım boyunca mal sahibi olmaktan hep kaçtım. De Yayınevi annemle eniştemindi. Her şeyi ben yoktan var etmiştim. Ama onlar adına... Mal sahibi onlardı... Niye kaçtyorsunuz mal sahibi olmaktan? Sevmiyorum mal sahipliğini. Annenizin üstüne olan mal gene siZtn sayılmaz mt? Bıraz öyle. Doğru. Kendimi kandınyorum diyelim. Annenizden size kalmca... Benden kime kalacaksa, ona veririm. Anneme yaptığım ev daha bana uğramadan oğluma gitmişti bile. Kitaplığımdan başka Dİr de işte üstüme giydiklerim var benim olan. Çok kttabtmz bastlıyor. Onlann telif ücretleri?.. Böyle şeylerle hiç ilgilenmiyorum, oğlum ilgileniyor. Ben, ekmek elden su gölden derler ya, işte öyle kaygısız yaşıSAYFA 4 tnsanlar için iyi şeyler isteyen, dürüst, sevgi dolu bir yazar Memet Fuat SoWaWsaJo Memet Fuat. söyle$lyl yapan Turgay Fl$ekçl lle.. yorum. Daha doğrusu sabahtan akşama kadar çalışıyorum. Yazıyorum, okuyorum. Zaten evden dışarı da çıktığım yok üç dört yıldır. Bir tür cezaevindeyim. Sağlık cezaevi. Burnumda oksijen hortumum, yatak odamda Bibap's'ım. Bir düzen kurulmuş gidiyor. Makinelerle yaşamı uzatma düzeni... Yazar saytlmadtm diyordunuz... Öyle oldu. Dcrgi yönetmeni, yayımcı diye andılar benı. Eleştirmen de saymadılar. De Yayınevi, 'Yeni Dergi' günleri.,. Sen şiir yayımlamaya başlamamıştın o zaman aaha... 'Sanat Emeği'nden önce... Barış Pirhasan, Erdal Alova yeni yeni yayımlıyorlardı. Ne kadar kızmıştım size 'Sanat Emeği'ni bana göndermediğiniz için... Sonradan ben vermijtım size topluca hepsini. Evet, ama sonradan. Protokolunuzda ben yoktum. Seni tanımıyordum zaten o zaman. Alınganlığım başkalannaydı. Barış Pirhasan, Erdal Alova, 'Yeni Dergi'yle Uişkisi olmuş gençlerdi. Sonra Asım Bezirci, Ataol Behramoğlu. Beni çok dıslarruşlardır solcu gençler. Neyse bırakalım şimdi bunlan. Özel bir tavtr mıydt sizce?.. Yoksa salt stzin.alınganltğtntz mıydt?,. Özel bir tavırdı. Bir dayanışma içine Eİrmemem yüzünden diye düşünürüm hep. Sanatta dayanışmayla bir yere vanlabileceftine hiç inanmaaım. Geçerli olan sanatın kendi ölçüleridir. Nâzım Hikmet büyük şairse, onu hiçbir siyasal karşı çıkıs yerinden kıpırdatamaz. Ya da tersi. Neyse, ikinci soru neydi? Sizin yazarltk yasamtnız, ülkemiz ede biyatıntn en canlı olduiu dönemlerde geçti. Bu, yenilıklerın olduğu, türlü tarttsmaların sürdüğü yıllar tçınde siz, eleştirmen olarak kendtnızı nastl konumlandırdınız? Gene kendi kendimi değerlendirme görevi... Ovünelim bakalım... Şimdi ben o en canlı dönemin bütününü yaşamadım. îşin içine girdiğimde Serbest nazım ile Garip gelip geçmişti, belli belirsiz îkinci Yeni'ye doğru gidiliyordu. Sonra üç buçuk yıla yakın bir süre, bahçesinde ebruli hanımelleri acan evi yapabilmek için, yazından uzak kaldım. Döndüğümde Anlamsız Şiir alıp yürümüstü. O günlerde genç bir eleştirmen adayı durumundaydım. Neler yazdığımı, kimlerle, ne gibi tartışmalara girdiğimi, 'ikinci Yeni Tartışması' adlı kitabımda topluca bulabilirsiniz. Başka kitaplanmda da bulabilirsiniz, ama dağınıkur. Bu kitapta hepsini bir araya getirdim. En sona da yirmi sekiz sayfalık yeni bir inceleme eikledim. O dönemde, yukarıda da söylediğim gibi, umutla bakılan genç bir eleştirmen adayıydım. tlk Ataç Eleştiri Armağanı'nı 1959'da, dergilerde çıkan denemelerim için, gene ük Türk Dil Kurumu DenemeEIeş,tiri Ödülü'nü, 1961'de, Düşünceye Saygı adlı kitabımın birinci basımı için bana vermişlerdi. Seçkin kişiler vardı yargıcılar kurullannda. Genç bir yazan yüreklendirmek istedikleri açıku. Ama ben De Yayınevi serüvenine girip kimsenin basmak istemeyeceği kitapları basmak, içeriğine güvenen, süssüz, renksiz, üstü yazı dolu bir kapakla yazın dergisi çıkarmak gibi işlere kapılıp yazarlığımı arkaya itince eleştir men olarak büyük bir hızla unutuldum. Arada bir şeyler yazıyordum. Ama derginin gerektirdiği kadar. Tiyatro eleştiriIeri. Sataşanlar olursa tartışma yazıları. Rauf Mutluay'ın, bir kitabında benden söz ederken 'Bu kadar yüreklendirilen bir eleştirmenin yazmayı sürdürmemesine şaşıîır!' gibi bir şey söylediğini anımsıyorum. Şimdi arayıp bulamam, ama aşaöı yukan böyleydi. Ashnda, gerekirse, bir isteyen olursa yazıvordum. Örnekse 'Politika' gazetesinden her hafta yazmamı istemişlerdi, uzun süre yazmıştım. Sonra Yazko'nun 'Somut'unda da yazdım, biliyorsun. O zaman Yazko'da btrlıkte çalışıyorduk. 1980 sonrast... Ben daha ö'ncelerim sormustum Daha önceleri, işte 'Yeditepe' ile 'Varlık'taki denemeler, 'Yeni Dergi'deki tartışmalar, 'Politika'daki yazılar. Başka dergüerde, cazetelerde de çıkmıştı bir şeyler, 'A dergisi', 'Forum', 'Cumhuriyet' gibi... Bunlann hepsi sırasıyla yer alıyor on altı kitabın içinde. Evet... On altı denemeeleşttri kttabınıza bakttğımızda edebiyattan çok güncelpolitikgenel tnsanlık sorunlannı ısleyen yazılartn oluşturduğu kitaplann saytca çokluğu gb'ze çarpıyor Bunu nastl açtklıyorsunuz? O on altı kitap belli konulara ayrılmış değildir. Yazılar yazıldıkları tarihlere göre sıralanıyor onlarda. Diyeceğim onlar belli sorunları işleyen kitaplar olarak düşünülmedi. Bir Vitapta belli sorunlar bir araya gelmişse, o dönemde, şu ya da bu nedenle, o sorunlarla ilgilenmiş olmamdandır. Örnekse 'Politika' gazetesinde şiirimizin gelişmelerini anlatan bir dizi yazı yazmıştım. O yazılar yazıldıkları tarihlere göre arka arkaya sıralanınca bir kitapta ağırlığı şiire vermişim gibi görünebilir. Sonra gene 'Adam Sanat'ta derginin giriş yazılarını yazmayı üstlenince biliyorsun, önce bu yazıları başkalanna da yazdırmayı denedık, ama olmadı, sonunda bana kaldı siyasa, kültür, insanlık sorunları öne çıktı. O yazılar 'Çağdaşımız Makyavel'de yazılış tarihlerine göre arka arkaya sıralanınca da kitapta bir tutarlılık oldu. Sanki belli bir konu ele almarak yazılmış bir kitap gibi göründü. Oysa nepsi ayrı ayrı denemelerdi. Ben yazılarımı ele aldıkları konulara, sorunlara göre bir araya getirmeye yeni başladım. Bütün denemelerimi, incelemelerimi, tartışmalanmı on altı kitapta yazılış tarihlerine göre derleyip yayımladıktan sonra, şimdi belli konulân ele alan kitaplar oluşturmaya giriştim. Üç tanesi de şu günlerde Adam Yayınlan arasında basıldı: îkinci Yeni Tartışması; Din ile Felsefe; Demokrasi Kültürü... Bunlan başka kitaplar da izleyecek. Neden böyle yapmak gereğıni duydum? Böyle yapmamı bana hep söylerlerdi. Ama herhalde ben kendi gelişmemi de sergilemek istiyordum, ne zaman ne yazmışım, bu da önemliymis gibi geliyordu bana. Sonra bir olay oldu: Çok iyi çalıştığına tanık olduğum bir araştırmacı Nâzım Hikmet'le ilgili bir kitap yayımladı. Ingilizce. Saime Hantm mt? • Evet, Saime Göksu. Kocası Edward Timms'le birlikte Romantic Communist diye bir kitap yayımladılar. 'The Life and work of Nâzım Hikmet'. Biliyorsun, Türkiye, Sovyetler Birliği, Fransa, dolaşmadığı yer kalmadı Saime Göksu'nun. Nâzım'ı tanıyanlarla konuşmalar yaptı, kaç kez bana da geldi. Geldiğine göre benim söyleyeceklerime önem veriyordu. Zaten çok dengeli, anlayışlı, dürüst bir araştırmacıydı. Neyse kitap çıkınca bende şöyle bir duygu uyandı: Saime Göksu benimle birkaçkez konuşma yapmış, ama Nâzım Hikmet üzerine yazaığım yazüarın hepsini okumamıştı. Neden? Çünkü o yazılar kitaplanmda darmadağınıktı. Bilmiyorum. Belki yanüıCUMHURİYET KİTAP SAYI