Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Su Bizim Cerkesler Çetin Öner, kitabında Çerkes halkının ruhsal ve fiziksel yapılarını, pek çok bilim adamı, tarinçi, gezgin ve felsefecinin gözlemleriyle destekleyerek aktarırken, Kafkasya'ya hayranlığını bölüm aralarına serpiştirdiği kendi şiirleriyle beziyor. Kafkasya Notları adı altında topladığı Ortak Bileşke, Adige, Dönüş Türküsü, Anadolu ve Cerkesler adlı şiirlerinde; belge, bilgi ve inanışları şiirsel bir dille ve yerel sözcüklere de başvurarak yeniden ifade ediyor. PINAR GOKSAN AKER M iil/JM C.IKKIM ı k Çetin Öner den Kafkasya üzerine bir güzelleme Ç etin Öner, Kafkas kökepli bir yazar olmamasına karşın, Dağlara Yazılıdır adlı ilk romanından 16 yıl sonra yayımlanan araştırmainceleme kitabı Şu Bizim Çerkesler'de yine Kafkaslar'ın dünyasına giriyor. Dağlara Yazılıdır adlı romanında, Kafkasya'dan Anadolu'ya göç eden Kafkas boylarının yaşamöykülerini anlatan Öner, Şu Bizim Çerkesler'de bu kez Kafkasya'yı Çok yÖnlü olarak ele alıyor. Kendi deyişiyle her şey, iki yıl öncc bir çılgının yüreğine attığı kıvılcımla başlıyor ve yazar, iki yıllık derin bir araştırmanın içerisinde buluyor kendini... Sonuç; Karkasya'ya, Kafkas kültürüne, tarihine, coğrafyasına, diline, dinine, sanatına, halkına ve ünlü Kafkaslar'a dair verilerin; bilimsel belgeler, kanıtlar ve savlarla, söylenceler ve inanışlara dayamlarak sunulduğu bir kitap oluyor. Şu Bizim Cerkesler; birçok yerli ve yabancı bilim adamı, arkeolog, etnolog, sosyolog, tarihçi, yazar ve gezginin araştırmalanndan yararlanılarak, Çerkes.büyüklerinin birikımleri dinlenerek ve Ürdün'le Kafkasya'da kısa süreli gözlem yapılarak ortaya çıkarılmış. Öner, derinleştikçe ilginçleşen Kafkasya üzerine incelemesinde, çoğumuzun bilmediği verilere de ulaşırken bilim adamları ve tarihçiler kadar, Kafkas kökenli olanları da, Kafkasya'yı 'lâytktnca' ele almaJarı için ortak çalışmaya çağınyor. değildirler. Bu ülkedeki bitkiler ve hayvanlar da insanları gibi çok gelişmiş ve iridirler. Doğusunda ise Albania denilen ülkenin dağlarında, Amazon denilen kadın savasçdar yaşar.' (s. 19) Çerkesler'i tanımlayanvebirdiğer saptama da, onlanIS950yılında tanıyan Arap gezgin, coğrafyacı ve tarih bilgini Abdül Hasan El Mesudi'nin: 'Bu kadar temiz ve beyaz tenli, ince belli, giizel kadınlar ve yakışıklı, bahadır, cesur erkekler, herhalde dünyanın hiçbir yerinde yoktur.' (s. 20) 'Ben, Kafkasyalılar'ı gömmeye değil, övmeye çalışacagım' diyerek kalemi eline alan Çetin Öner'in Kafkas tarihine yaptığı uzun yolculuğu, yine halkının özelliklerine dair övgülü bir alıntıyla devam ediyor. Alıntı, Çerkesya'da bir yıl kalan J. A. Longwort dan: 'Çerkesler'de dikkat dikkat ettiğim bir özellik de erkek, kadın herkesin dik durması idi. Şişmanlık ise Kafkasya'da pek itibar görmemektedir. Ben burada kaldığım sürece bir tek şişman insana rastlamadım.' (s. 20) Çetin Öner, kitabında Çerkes halkının ruhsal ve fiziksel yapılarını, pek çok bilim adamı, tarihçi, gezgin ve Felsefecinin gözlemleriyle destekleyerek aktarırken, Kafkasya'ya hayranlığını bölüm aralarına serpiştirdiği kendi şiirleriyle beziyor. Kafkasya Notları adı altında topladığı Ortak Bileşke, Adige, Dönüş Türküsü, Anadolu ve Cerkesler adlı şiirlerinde; belge, bilgi ve inanışları şiirsel bir dille ve yerel sözcüklere de başvurarak yeniden ifade ediyor. Kitabın, Kafkaslar'a ait inceleme başlıklarından biri de, Eski Misır uygarlığının kökeninin, Kafkasya'dan geldiği savının konu edildiği "Hatti, Hitit, Babil, Mısır, Atlantis, Adige, Çerkes..." adlı Kafkasya üzerinden uçarken Kafkas Dağları'nın doruklarına takılıp delinince, diller dökülmeye başlar. Cebrail hemen toparlanıp deliği kapatır. Torbanın içinde kalan dilleri ise öteki ülkelere dağıtıp geri döner. Bu nedenle, dillerin büyük bölümü Kafkasya'da kalmış olur.' (s.37) Dil zenginliği, bilimsel veriler kadar inanışlarla da onaylı 'Diller Dağt' Kafkasya'da, bu çeşitliliğin lâyıkınca kullanılamadığı, kitabın serzenişlerinden biri... Öner, Türkiye'de yaşamakta olan 5 üâ 7 milyon arasındaki Kafkas kökenli insanın, anadilini gereğince konuşamadığını ve yazamadığını ekliyor saürlarına... lnsanlık tarihinde yazıyı ilk bulan ve kullanan halk için bu durumun ne denli trajik olduğunu da söyleyerek... Çetin Öner'in altını çizerek durduğu başlıklardan biri de, Kurtuluş Savaşı'nda üstün başarı ve yiğitlik gösteren Cerkesler... Yurtlarından sürgün edilerek bir kısmı Osmanlı topraklarına, bir kısmı bugünkü Balkanlar ve Ortadoğu'ya gönderilen, olmadık zulümleri gören Çerkesler'in, kimliklerine damgasını vuran inatçıhk, azim ve gururlan sayesinde Kurtuluş Savaşı sırasında gösterdikleri yararlılıklar ve bunlann en önde gelen isminin Çerkes Ethem olduğu... Çerkes Ethem'i, 'vatan kurtarari kimliğinden, 'vatan hainî kimliğine büründüren nedenlere ve kişilere de ayna tutulan bölümde, hainlik sıfatının Çerkes adıyla birlikte anılmasının, Kurtuluş Savaşı'na emeği geçen onca Çerkes'e büyük hakaret olduğu vurgulanıyor. Şu Bizim Cerkesler, sürgün sırasında ölen çocuğunu kucağından indirmeyen, koktuğu için gemiden atılınca da ardından Karadeniz'in serin sularına düşünmeden atlayabilecek ya da bombalar altında dans ederek 'Barı, dans ederek ölelım diyebilecek kadar yürekli kadınları; duşmanın bile saygıyla andığı erkekleri; yeşil dağları, bayırları; dil çeşitliliği ve kültürel zenginliğiyle ve elbette Kafkas kökenli ünlü isimleriyle Kafkasya'yı derinlemesine bir incelemeden geçiriyor. îşte kimini bilip kimini bilmeaiğimı? Cerkesler: Spartaküs^.Şeyh Şamil, Rauf Orbay, Avni Arbaş, Omer Seyfettin, Namık Ismail, Ahmet Mithat, Kemal Tahir, Kemal Bilbaşar, Muhlis Sabahattin, Lemi Adı, Mahmut Celâlettin, Hakkı Behiç, Mizancı Murat Bey, Rauf Orbay... Kitabın en ilginç bölümlerinden biri, kuskusuz, BaskJarın da Kafkas kökenli olduğuna dair ilginç bağlantıların kurulduğu, 'Basklar Abhaz tnt?' adlı bölüm (Abhaz Grubu, Kafkasya nm 7 büyük gruba ayrılan otokton halklanndan biri). Bask diliyle Kafkas dil grubu arasındaki akrabalığın da irdelendiği bölümde, Maurice Ravel'in ve Che Guevara'nm Kafkas kökenli bir Bask olduğu şaş,ırtıcı gerçeğiyle karşılaşıyoruz. Öner'in, kökeni tarihin ilkel kesitlerine kadar inen Çerkesleri olması gereken yerde görmek için konunun ilgıhlerini ortak çabaya çağırdığı Şu Bizim Cerkesler, Felîks Petwuaşe'nin gravürleriyle daha da zenginleştirilerek sunuluyor okuyucuya... Oğrendikçe kurulan bağlantılara nayret edeceğimiz nice ayrıntıların; bilim, söylence, siir ve gravür ortaklığında akan bir dille sunulduğu çalışma, bundan sonraki araştırmalar için de iyi bir kaynakça olacağa benziyor. Kitaba dair son sözleri, Kafkasya haybu nedenlerle ben Kafkasyalılar'ı 'gömmeye değil övmeye çalışacağım.' Dünyanın merkezinin Kafkasya ve Kafkasyalılar olduğunu söyleyip Nasreddin Hoca gibi: 'lnanmıyorsamz araştırın, ögrenin, tanıyın, ta«zjz«'diyeceğim."> Şu Bizim Cerkesler/ Çetin Öner/ Can YaytnlarıDüşünce Dtzisi/ 105 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 541 BasMapAMıazmıT Kafkasya'ya hayrantık bölüm. Araştırmalara göre, Mıs'ır'ın 'Ölüler Kitabı'ndan, 'güneşin birdenizin üzertnden, Bakhu'ya (baku) doğduğu, Ta Manu'da (Taman), btrbaşka denızin üzerınde battıg'ı şeklinde betimlenen coğrafya, Kafkasya'dır. Çünkü, Mısır coğrafyasında kitapta anlatıldığı gibi Doğulu, Batılı denizler yoktur ve betimlenen denizler, haritada Kafkasya'ya işaret eder. Antik coğrafya bilginlerinin, Mısırlılarla Güney Kafkasya vadileri halklarının aynı ırktan geldiğini bilmeleri ve Babil ile Mısır uygarlıldarının çıkış noktasının Apsu ya da Apsuanaki diye anılan Kafkasya bölgesi olması, bu bölgeııin adının Gılgamış destanında geçmesi de, savın pekiştirildiği saptamalardan birkaçı... Kafkaslar'ın Hititlerle olan tarihsel bağı ise, Hitit tabletlerindeki sözcük ve cümle yapısının, bugünkü Kafkasya dilleri arasında en yaygın dil olan Adige diliyle çakışmasına dayandırılıyor. öner, diller arasındaki bu çakısmayı, örneklendirdiği ve anlamlarını karşılaştırdığı sözcüklerle destekliyor. ÇerkostoPin atatan Yazar, 'Peki kimdir Cerkesler? Neresidir Kafkasya?' diyerek başladığı incelemesine, tarihin, Çerkesler'in adının ilk kez kullanüdığı kesitinden başlıyor (Öner'in Cerkesler'den kastt, genel olarak Adigeler, özel olarak da Kuzey Kafkasyalılar'ın tüm halkları). Çerkesler'den ilk kez, 1 0 850 yıllarında Homeros, Argonot destanlarında söz ediyor. ÎÖ 5. yüzyılda ise I lalikarnaslı gezgin ve tarihçi Herodot, o zamanlar Iskitya ve Samatya diye anılan Kafkasya'yı, 'değişik tanrılara ve büyüye tapan kavimlerin ülkesi' olarak anlatıyor. Pek çok felsefeci ve tarihçinin saptamalarıyla zenginleşen kitapta, tarihin derinliklerinden çekilen Kafkaslar'a ilişkin saptamalardan biri, Bizanslı tarihçi Prokopius'a ait. Tarihçi, 6. yüzyılın ilk yarısında Kuzey Kafkasya'da tanıdığı Çerkesler'in atalarına ilişkin gözlemlerini şöyle dile getiriyor: 'Bu ülkenin halkı, olağanüstü yakışıklı, iri yapılı insanlardır. Alışverişlerinde dürüsttürler ve para canlısı SAYFA 8 Şu Bizim Çerkesler'deki titiz araştırmasında Öner, dil başlığını aynca ele alarak, bilimsel kanıtlara, söylencenin şiirseüiğini katmış. Yazar, 50 den fazla dilin, 100'e yakın lehçenin konuşulduğu ve antropologlara göre dünyanın etnik ve linguistik çeşitliliği en fazla olan yöresi sayılan Kafkasya daki bu dil çeşitliliğine dair şöyle bir söylenceyi yerleştirmiş kitabına: 'Tanrı, yeryüzündeki halkları yarattıktan sonra, aralarında iletişim kurabilmeleri için dilleri de yaratır ve dajhtması için bir torbaya doldurup bir meleği görevlendirir. Meleğin adı Cebrail'dir. Cebrail, değişik dillerle dolu torbayı alıp havalanır. Ne var ki torba ağır olduğundan, Çetin öner, bir film ceklminde oyuncularla blrllkte. DlçsşttHğl ranı Çetin Öner söylesin: "(...) îşte tüm