22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Medva ve Demokrasi Kapak konusunun devamı., «• yaşandı, küçük ve lokal kitle iletişim araçlannın vaşayabilmeleri neredeyse imkânsız hale geldi, pazar kendi koşullarını yarattı ve bu lcoşullar içinde gerçekleşen rekabet medyada bağımsızlığı ve demokrasi ilişkisinin nasıl gerçekleşebileceğini tartışmamız için bizleri teşvik etti. Aynı zamanda 1980 sonrasından itibaren, 1990'larda medyada çokseslilik oluşsa da, medyanın siyasetle, siyasilerle ve siyasi erki ellerinde bulunduranlarla ilişkisi ya gözden kaçtı ya da kasıtlı olarak göz ardı edildi. Büyük bir iletişim patlamasının yaşandığı Türkiye'de medyayla ilgili sorunlar tartışılmaya devam edecektir. Türkiye'de medya ve iktidar ilişkisi ne kadar iç içedir, medya patronlannın konumu neair, kâr beklentisi ve tekelleşme medyanın bağımsızlığını nasıl etkilemektedir, büyüK medya kuruluşları arasındaki kavgalar nasıl değerlendirilebilir, habercilık kavramı, genişleyen medya içinde hangi konuma doğru gitmektedir, medya ve demokrasi ifişkisi nasıl kurulabilir ve bu ilişki içinde basın özgürlüğü kavramının gerçek tanımı ne olabifir?.. Bunun gibi sorular daha da arttınlabilir, ama medyayla ilgili tüm tartışmalar bu karmaşıklıkta devam ederken, Türkiye'deki medyanın ve sermaye çevrelerinin konumuyla ilgili sorularımızı Haluk Şahin'e yönelttik. Bir dönem Amerika'daki bazı üniversitelerde ders vermiş olan ve şu anda Bilgi Üniversitesi'nde öğretim üyeliği yapmakla beraber, aynı zamanda medyanın içinden biri olan Haluk Şahin'den bakın nasıl cevaplar aldık: Haluk Şahin'le 'Basm' ya da 'durumumuz üzerine >" Türklys'ıta nradysMt BBÜŞIMSI Türkiye'de medya 90'ların başında gelişmeye başladı; dünyada ise büyük bir genişleme içinde. Medya ve demokrasi konusunu konuşmaya başlarken önc'elikle demokrasi kavramı ile medya arastndaki tliskiyi nasılkurarstntz? Yani, asltnda meaya mı demokrasiyi etkiler, yoksa demokrasi mi medyanın daha olumlu olmasını sağlar? Medya ile demokrasi arasında çok yönlü, karmaşık bir ilişki var. Demokrasi kavramının formüle edilmesinde büyük katkısı olan aydınlanma çağı düşünürleri Amerikan devriminin, Fransız devriminin ve Ingiliz devriminin önde gelen sözcüleri, fıkir ve düşünce özgür^ lüğünü, demokrasinin işlemesi için vazgeçilmez bir unsur olduğunu ısrarla belirtmişler. Basın özgürlüğü de, fikir ve ifade özgürlüğünün somutlaşmış bir biçiminden farklı bir şey değiı. Jonn Keane'in "Medya ve Demokrasi" adlı kitabında da belirttifii gibi, bu özgürlüğün Batı düşüncesinde derinlere inen kökleri var. Örneğin bu kitabın ilk bölümünde, 1792 yuında Ingiltere'de, Londra'da yapılan bir yargılamanın arkasından, Ingiliz halkının (Londra halkının), basın özgürlüğünü savunan bir avukatın arabasının atlarını çıkararak bu atların yerine geçtiklerini ve John Erskine adlı bu avukatı, Londra sokaklarında "yaşasın basın özgürlüğü" sloganlarıyla dolaştırdıklarını anlatiyor. 1920'li yıllarda Osmanlı împaratorluğu'nda neler olduğunu düşünecek olursak, basın özgürlüğünün kökleri açısından Türkiye fle bazı Batı toplumlan arasında ne kadar büyük bir uçurum olduğunu da görürüz. Tabii bu uçurum, demokrasi pratiği açısından var olan uçuruma tekabül etmektedir. Bir başka deyişle, demokraSAYFA 4 sinin gelişmesiyle basın özgürlüğünün gelişmesi birbirinden ayrılamayacak iki ırmak gibi değerlendirilebilir. Tabii, günümüze geldiğimizde, yani basın özgürlüğü yerine medya özgürlüğünden bahsetmeye başladığımızda, işin lehçesi biraz değişiyor. Çünkü basın özgürlüğünden söz ettiğimiz zaman, oiz daha çok farklı fikirleri dile getirecek küçük ölçekli yayın kuruluşlarmı, haber verme ve yorum yapma özgürlüğünden söz etmekteydik. Oysa günümüzde, elektronik teknolojisinin getirdiği gelişmelerle işin olçeğinin fevkalade büyüdüğünü ve artık küçük ölçekli birtakım kuruluşlann ve onların vasıtasıyla yurttaşların görüslerini ifade etmesi şeklindeki tanımın çok ötesinde, dev medya imparatorluklarının, kamuoyu ve kültür oluşturma çabalannın ön plana geç john Keane. 'Medya ve Demokrasl'nln yazan. tiğini görüyoruz ve bu nedenle karşımıza basın özgürlüğü sorusu, ramalar da karşımıyeni bir güncellik ve tazelikle çıkıyor Bu za çıkıyor. iletişim kitabın ele aldığı bence en önemli konu özgürlüğünün artık da zaten bu. sadece ulusdevlet sınırlan içinde tartı Peki, John Keane bu kitapta "basın 'ütopyHOnrUk" sılmasının ötesinde, özgürlüğü" ve "iletişim özgürlüğü" kavraBu mücadelenin nasıl olacağı konuküresel bir sorun lartndan söz ederken iletişim özgürlüğüsunda bazı ipuçları verdi. Örneğin, ediolarak karşımıza çıknün, basın özgürlüğünü de kapsaatğını ve toryal özerklik Kuramının gittikçe daha tığını görüyoruz. bu kavramın daha önemli olduğunu belirfazla önem kazandığını görüyoruz. "EdiÇok taze bir örnek tiyor... toryal Özerklik"ten kastedılen, büyük vermemiz gerekirse, • Türkiye'de bir süredir biz bunu sabir şemsiye altında olsa dahi, onun içineeçenlerde AOL (Amerika Online) advunmaktayız. Sadece basın özgürlüğünde bulunan birimlerin örneğin gazetelı Internet hizmet sağlayıcısıyla, Time den söz ediyor olmak çok daha geniş lerin kendi yazı işleri politikalarını kenWarner adlı büyük medya, eğlence kuolan bir olgunun sadece bir kısmını içedilerinin belirlemesi ve patronlannın ruluşunun bütünleşmesiyle, ortaya aşarebiliyor. Çünkü aslolan, fikir ve ifade müdahalesinden uzak bir biçimde bunu ğı yukan 400 milyar dolarhk servete saözgürlüğüdür. Fikir ve ifade özgürlüğü, çözebilmeleri, kendi yöneticilerini kenhip olan dev bir kuruluşun çıktığını düçeşitli biçimlerde somudaşır, kendisini dileri seçebilmeleri ve patronun gazetesünür ve bu servetin dünyadaki devletdışa vurur. Bunun da ötesinde, günümüz nin, derginin ve televizyonun günlük halerin büyük çoğunluğunun bütçelerinin demokrasi kuramı, vurttasın gerçekleri ber ve yorum çalışmalarına müdahale k çok ötesinde bir gücü ortaya Çikaröğrenme hakkına sanip olduğunu kabul edememesi. Bu biraz ütopik bir çözüm İını hatırda tutarsak, AOL ve Time etmektedir. Bir başka deyişle, basın özgibi görülmekle beraber, Avrupa'da ve ^tfarner'ın özgürlüğünün, Bartın'da çıgürlüğünün, basın mensuplanna tanınAmerika'da birtakım kökleri olduğunu kan bir gazetenin basın özgürlüğü ile aymıs bir çeşit ayncalık olaralc değerlendigörüyoruz. Yani, editoryal özerklik, işin nı ölçekte değerlendirilmesinin mümrildiği çağdan gittikçe uzaklaşarak bugazetecilik ve habercilik kısmının, prokün olmadığını görürüz. Oysa tartışmanu, yurttaşların gerçekleri öğrenmesi için resyoneller tarafından patronun müdalar daha çok eskiden, yani klasik metingerekli iletişim özgürlüğü şeklinde forhalesi olmadan özgürce belirlenmesinin lerde "Bartın Postası" gibi küçük bir gatpüle eden anlayışa doğru yaklaşmaktayasal güvenceler altına alınması yolunda zetenin fikirlerini ifade etmesinde, yorudır. Taa demokrasinin Kuruluş çağındaDİrtakım adımlar atılıyor. Bazı Avrupa munu, haberlerini vermesinde özgür olki birtakım düşünürlerin kaynaklanna devletlerinde, örneğin Hollanda'da bu ması gerektiğinden yola çıkıyordu. Ve dayandırarak da söyleyebiliriz ki, yurtyönde çok ciddi çalışmalar olduğunu göonları, küçük üreticileri, bu küçük medtaşların kendilerini ilgilendiren konularüyoruz. Tabii, bu ne kadar gerçekçi bir ya kuruluşlarmı, kücük basın kuruluşları özgürce tartışmasına dayanan demokçözümdür, "patronun sözüne rağmen, rını, küçük gazeteleri, fikir pazarına rasinin yaşayabilmesi için, fikir pazarıpatronun vermek istediği temel yöneliürettiklerini getiren küçük üreticilere nın (Milton'un tabiriyle) herkese açık, me rağmen gazeteler ne kadar ayrı tellerbenzetiyorlardı. Şimdi, tabii günümüzengellemesiz ve sınırsız olması gerekir. den çalabilirler" sorusu öyle zannediyode, bu kadar büyük devlerin ortaya çıkBir başka deyişle, demokrasinin işlerliği rum Kİ ciddi bir soru ve bu soruyu önütığı bir ortamda "acaba iletişim özgürile ülkedeki iletişim özgürlüğünün canmüzdeki yülarda gittikçe daha fazla tarlüğü nasıl sağlanacak? " sorusu yakıcı bir lılığı arasında vazgeçilmez bir iç içelik tışacağız. Ama durum böyle. soru olarak karşımıza çıkıyor. John Kevardır. Türkiye'de TimeWarner /AOL evliane'in bu kitabında da fevkalade etkili BUgMendipUme hakkı liğine benzer, ama tabi daha ufak çaplı bir bir biçimde demistifiye ettiği" özgür pigirişim birkaç ay önce televizyon ve gazeBu bakımdan ben de, konunun sırf bayasa bunu nasıl olursa sağlar" görüşüte yayıncılığı yapan büyük bir yayın grusın özgürlüğü olarak konmasının yeternün de o kadar geçerli olrnadığı, yerinbu olan Doğan Holding içinde gerçeklesiz olduğu kanısındayım ve iletişim özde olmadığı olgusu gittikçe dana belirşiyor. Bu girışimin Türkiye'deki medya gürlüğü kavramının günümüzün gerçekgin şekilde karşımıza çıkmaya başbyor. açısından anlamı nedır? lerine daha uygun olduğu ve bu özgürTBkoHeştne tarüfmalan Şimdi, bir defa şunu kabul etmemiz lüğün temelinde demokratik toplumda, Time Warner ve A OL şirketinin evli gerekiyor ki, tek patrona ait bir tek eavatandaşlann "bilgilendirilme hakkı" olliği sonucunda şimdi Amerika!da tekelzeteden oluşan iletişim kurumu modeli duğu noktasına dayandırıldığını düşüleşme tartışılmaya baslandı. Bu durumda günümüz için geçerliliğini yitirmiştir. nüyorum. Tabii karşımıza yepyeni soruiletişim özgürlüğü gerçekten nasıl sağla Teknoloji bunu olanaksız kılıyor. Çünkü, lar ve sorunlar çıkıyor. Bu kitap 199O'lı nacak? günümüzde toplanmış olan enformasyılların başında yazıldı. John Keane çok yonun ya da üretilmiş olan entelektüel keskin görüşlü bir sosyal düşünür olarak Bu soru gittikçe daha çok sorulmaürünün, farklı ortamlarda izleyiciye supotansiyel soruların birçoğunu daha o ya başlanacak. Çünkü önümüzdeki günnulması halinde, bu haber ya da bu ürün zaman, yani bundan 89 yıl öncesinden lerde başka büyük înternet şirketleriyle ekonomik açıdan da rantable hale geligörmüş. Gelişmeler onun öngördüğü başka büyük medya kuruluşlarının benyor. Bu nedenle, dünyanın hemen heyönde ilerliyor, ama bazen birtakım sıçzer evlilİKİer yapması kaçınılmaz görü nüyor. Bunun iki yolu var. îkisi de daha önce düşünülmüş ve tartışılmış şeyler. Bir tanesi tekelleşmeye engel olmak, yani mümkün olduğu kadar engel olmak. Ancak, Batı'da antitekelci birtakım yasalar var. Batı o açıdan bizden çok daha ileride. Fakat ekonominin mantığı şu anda öylesine büyük bir küme yaratmış durumda ki birleşme, bütünleşme ve genişleme yolunda, bunun eldeki yasalarla engellenmesinin çok kolay olmadığı ortaya çıkıyor. Şimdi o nedenle Avrupa'da Amerika'aaki bu gelişmeleri dehşet içinde izleyerek "acaba ne yapsam da ben de aynı derecede büyük ölçekli kuruluşlar yaratsam" sorusunu sormaya başlıyor. Çünkü Avrupalı biliyor ki, Amerika'nın yarattığı olçekte kuruluşlar yaratmadığı takdirde Avrupa, 21. yy'daenformasyon çağında Amerika'yla yarışması söz konusu değildir. Nitekim, bugünkü göstereelere baktığımızda Avrupa'nın oluşmakta olan yeni iletişim ortamında Amerika'nın çok gerisinde olduğunu görüyoruz. tkincisi, tabii biz ;azeteciler açısından ortaya çıkan mese! e... Şimdi burada, acaba bu büyük şemsiye altında özgür ve bağımsız yayıncdık yapabilmeleri mümkün mü? Yani demokrasinin asgari kosulu olan çoksesli fikir piyasasını yarataoilmeleri, oluşturabilmeleri mümkün. "Bunu sağlamak için neler yapmak lazım" sorusu karşımıza çıkıyor. Bu soruya cevap olarak örneğin Uluslararası Gazeteciler Federasyonu'nun genel sekreteri, geçenlerde yaptığı bir konuşmada, bu türden büyümelerin basının bağımsızlığı açısından ciddi bir tehlike hafine dönüstüğünü ve buna karşı mutlaka mücadele verilmesi gerektiğini belirtti. S CUMHURİYET KİTAP SAYI 54
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle