Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sina Akyol'la yaşam, şiir, kitaplar, ve gelecek üzerine "Insan en cok kendisivle CIPDIIIIP" Sina Akyol, ilk kitabı "Su Tadında"yı 1980yılında yayımladı. Oysailkjşiirinin yayım tarihi 1970. Ozetle şiirde otuz yüını geride bırakmış Akyol. Artık kitaplarını ve ödüllerini üstüste koymuş, orta yaşlı bir şair Sina Akyol. Geçmiş, bugün ve gelecek üzerine konuşmak için iyi bir fırsat bu. Biz sorcfuk, Sina Akyol yanıtladı. CENK KOYUNCU evgılı Sına, Su Tadında ile sen ilk kitaba hazırlamrken nasılbaşladı şiir? Kaçytltnda, nerede doğdun? Su Tadtnda'ya gelinceye kadar neler yaptırt? 1950, Ankara. Ben doğduğumda yüzbaşıymış babam. Annem öğretmen okulu mezunu, az çalışmış, ev kadını olmuş. Bilenler bilir, şiiri de yazılmıstır, Karanfil Sokak. Çok büyük bir bahçe. îçinde eski bir Ankara evi. Her tarafağaç. Tavuklar, horozlar, hindiler, tavşanlar, uçup dönen güvercinler, oyuncak atım, revolverlerim, kovboy kıyafetim... Sonra, bir türlü çalamadığım ve günün birinde kaybolan kemanım... Epeyi serseri bir gençlik ve 1970 yılı. Gündüzleri devlet memurluğu, geceleri yüksekokul öğrenciliğiŞiire iyi yerden girmedim ben. Satın aldığım ilk "fikir ve sanat dergisi" Konya dayayımlanan "Çağrı" dergisiydi. Erdal Öz'ün Sergi Kitabevi'nden haberim olmadığı zamanlardı. Ankara'nın Ulus semtinde gezinirken satın aldığım "Çağn" dergisine bir şiir gönderdim. "Olmek" adlı bir rübaiydi bu şiir. Lise bir öğrencisiydim. Yayımlandı. Sonra ünlü şair Haliı Soyuer'in "Çaba" dergisi... Sonra arkadaşlarımın çıkardıkları "Çele", "Meltem" dergileri... Derken Hasan Hüseyın'in "ForurrTu, Atıf Özbilen'in "Güney"i... Meğer Metin Eloğlu seçiyormuş dergiye girecek şiirleri, hep düşünmüş, ama bulamamışımdır yanıtını; Metin Eloğlu gibi iyi bir şair nasıl beceriyordu onca kötü şiiri seçmeyi?.. Sonrası, Arkadaş Z. Özger!.. Salim Şengil'in Dost derısinde şiirleri yayımlanıyordu Arkaaş'ın. Benden.de şiirler aldı ve götürdü. Yıl 197071... Üçdört şiirim yayımlandı Dost'ta. Artık iyikötü ayrımı yapabiliyordum ve Dost iyi bir dergiydi. Madem iyikötü aynmı yapabiliyordum ve madem Erdal Öz'ün Sergi Kitabevi'ne gidiyordum, yeni hedeflerim "Soyut" ve "Yordam" dergileriydi. "Soyut"a gönderdiğim şiirler geri çevrildi. "Yordam"a, "Papirüs"e şiir yollamadım. ("YordarrTa zaten yollayamazdım, çünkü dergide şiirinizin yayımlanabilrnesi için öncelikle birkaç eleştiriinceleme yazınızın yayımlanması gerekiyordu, Hüseyin Cöntürk'ün koyduğu bir kuraldı bu. Sıkmadı, eleştiriinceleme yazısı filan yazamadım.) Şimdilerde okuduğumda görüyorum ki yüzümü kızartacak şiirlerim de yayımlanmıs "Dost"ta; esip gürlüyordum o şiirlerde, "Ve devrim... filan diyordum, işin ilginç yanı Memet Fuat, "Memet Fuat'ın SeçtikleriTürk Edebiyau 1972" yıllığında, o şiirlerden de yola çıkarak, Yenilerden Veysel Öngören, Âyhan Can, Sina Akyol, Peker, Ege Arındırabilmek, başlı başına bir dil kaygısına sahip olmayı gerektirir çünkü. Şiirin nikmetli söz demek olmadığına ben de inanıyorum, ama şiir hikmetli sözü içerir de. (Yalnızca içerir, o kadar.) Annmış, saf, has dile varabilmek için, sözgelimi, felsefeye sıkı dalmak gerekir. Son derece içtenlikle söylenmiş bir şiirin, bir dizenin arınmış olabilmesibence mümkün değildır. Onun annmış olabilmesi için, sanı"W^» lanın aksine, kuyumcu titizliğiyle.. kuyumculuğu da geçelim ve daha da modern bir tavra ge"SuTadmda"ıtaklşHrler lip mü Su Tadtnda'da öznel bir dıl seztnliyohendisrum. Kaygısı yok bir dilın yaltnltğt... Bilikten razdan sözünü edecegımiz kitaplanmn ilk .söz edeipucu. Elinde ne varsapaylaşmak/btldtrlim, mek ısteyen bir şaır. Çocuklar, ırmaklar, h en kuşlar?.. Su Tadında, 1980? "Su Tadında"daki şiirler, "Ve devrim..." diye başlayan şiirlere, dergilerde kalan şiirlere epeyi uzak baktığım bir dönemde, 197879'dayazıldı. "Şiirimde değiştiğim" için kendimden razıydım. Ne var ki hâlâ öznel duygu alanı olarak görüyorum şiiri. "Salt duygu şiirin safrasıdır" saptamam, o kitaba, ilerleyen yıllardaki bakışım sayesindedir. O kadar da harcamâyalım ama, sözgelimi "müzik" kaygısının gözetildiği bir kitaptır "Su Tadında". Âncak, "kaygısı yok bir dilin yalınlığı", "Su Tadında 'nın zayıf yarudır. Çünkü "kaygısı var bir dil". olmalıdır şiirin dili. Bir ayraç açmalıyım burada. 197379 arasında şiir yayımlamadığım için 80'de piyasaya dönmem kolay olmadı. "Yazko Edebiyat"a gönderdiğim şiirler yayımlanmadı örneğin. Üstelik onları, Memet dislik hesaplarıvla işlenmesi gerekir. Fuat'a, "Memet Fuat'ın SeçtikleriTürk Şundan ki: Kızılderili, "Hayatta hiçbir Edebiyat 1972'deki giriş yazınız bana şey / pekmez / kadar hoşuma gitmez" onur ve güç vermişti.. diyerek, yani kenderken, tabii ki bırakalım mühendisliği, dimi hatırlatarak göndermiştim. Kırılkuyumculuk bile yapmıyordu, kabul! dım tabii ki, çok üzüldüm. Şiirlerin biAma biz artık Kızıluerili değiliz ki! Ve arrer kopyaları yakınım olan Sinan Çetık, o kadar "fazla" şeyle doluyuz ki!.. İştin'deyai. Sinan, Vecdi Sayar'a ileteceğite o fazlalıklardan arınabilmek, duşun ni söyledi. Vecdi Sayar uygun gpreceğı altına aceleyle girmek için on saniyede çıderguere verecekti onları. Oportünistlık nlçıplak olmayı becermeye hiç benzemiedip "kabul" dedim. "Yazko Edebiyat"a yor! Öyleyse özellikle günümüzde anngönderdiğim o yayımlanmayan şiirlerim mış, saf, has dile varabilmek için, bu diVecdi Sayar'ın götürmesiyle mi aceple varabilmeyi amaçlamış olmak gerekir. yayımlandı Yazko Edebiyat'ta! Yetmez, dahası da gerekir: O "dahası", Bir ayraç daha: Sayın Memet Fuat'ın dile "sorunsal"ın olarak bakmayı gerekadı ikidir geçiyor ya, sakın ola ki biriletirir. Dile sorunsalın olarak bakabilmek ri, bu söylediklerimi, "Memet Fuat'ın anise, kaygısı var bir dili kaçınılmaz kılar. tolojisinin ikinci baskısına giremedim diMelih Cevdet Anday ve llhan Berk'in diye yaptığım göndermeler" biçiminde deli bu dildir işte! Ben bu dilde "Ayda Tüğerlendirmesin, derdim başka ve şu: Tıpmör îzleri"nde yaklaşmaya başladım. O kı Metin Eloğlu bahsinde söylediğim gidil o kadar uzakta ve yüksekte ki, hâlâ bi, nasıl oluyordu ve niye öyle oluyordu ulaşmaya çalışıyorum ona. Şunu demek da Memet ruat gibi bir eleştirmen, "Ve istedim: Kaygısı yok gibi görünen bir didevrim!.." diye başlayan o şiirlerin üslin yalınhğına varabilmek için sairin kentelik de gencecik sahibine "gaz verebidisini harap etmesi gerekir. O kuyumculiyordu, nâlâ anlayabilmiş değilim. luk.. onu geçip mühendislik demiştik ya, Ama şimdi bir itiraz: "Su Tadında" için işte onların dahil olduğu didinme za"Kaygısı yok bir dilin yalınlığı" diyorsun manlandır, bu harap etme sürecinin evve devam ediyorsun: "Birazdan sözünü releri... Bir de şunu demek istedim: Güedeceğimiz kitapların ilk ipucu." (abç) nümüzde, kaygısı yok bir dille şiir yazıîtirazım surada: İkinci kitabım olan lamaz. Yazılırsa, o yazılan, şiir olmaz.. 'Lokman'la Geçen Şen Günlerim"den olamaz. Tabii ki şiiri, arınmışhğın neyi baslayarak, kaygısı var (abç) bir dilin yadiyelim abidesi olarak görüyorsak eğer. lınlığınıAaımaşıklığını kurmak icin çaBöyle görmüyorsak, günümüzün karmalıştım. Bu kitaptan baslayarak, "kaygısı şasını, bilinçli olarak var ettiğimiz "kaygıvar bir dil" hep sorunsalım oldu. sı yok diT'le de yazabiliriz elbet. Bunlar "Kaygtst yok bir dilın yalınlığı" derken tercihlerle ilgilidir, şiiri annmışlığın abitamamen "arınmii", "saf dil", "bas dil"i desi olarak görüyorum ben, böyle tanımkastetmiştim. Şiirdeki "bas dili"... lamaktan yanayım. Ve devamında, her "Kaygısı yok bir dilin yalınlığı"nı kesin "iyi olan yorumu kendine! Şiirifarklı algıiıyoruz belki de. Kaygısı yok mizin çeşnisini de bu toplam malzemebir dil. "Arınmış", "saP, "has" olamazki! Ernart ilgi çektiler" diye bir cümle kurmuştu, yıllığın giriş yazısında. Acavip bir güven gelmişti bana, "Yansıma aa yazmaya başladım (1973). Bugün de sahip çıkabileceğim bazı şiirlerim (hepsi değil) o dergide yayımlandı. Sonra DÎSK'e bağlı bir sendikanın Ankara şubesinde gayri resmi olarak "eğitimörgütlenme sekreterliği"ydi yaptığım işin adı, işte o işi yaptım. Şiirlerimin "Yansıma"da yayımlandığı dönemdi, şiire hasrettiğim zamanı "eğitim çalışmalan"na hasretmeyi yeğlediğim için 7379 arasında şiir yazmadım. îlk kitabım olan "Su Tadında" 1980 yılında yayımlandı. Bütün günahım bunlardan ibarettir. mr^^tŞfit», Şllreglrlş § de bulabiliriz zaten. Çeşni yerine zenginlik demek istersek eğer, cümleyi şöyle düzeltmek gerekir: Şiirimizin "zenginliği"ni de b u ' iyi" malzemede bulabiliriz zaten. Su Tadında'nın ardından geldt Lokman'la Geçen Şen Günlerım, 2 yıl sonra "Yoksul yurda, çulsuz gü'ne, derin suya, narin kıra, bilgin ota, kuşbaz göğe daır". Bu kitapla yineledm sanki, sankt okurun önünde bir "kumpanya" var ve sen bu "kumpanya"nın sesi ve sahibısin Lokman 'la Geçen Şen Günlerim 'ı anlatırken ne dersin? "Bu kitapta yineledin (abç) sanki" saptamam anlayamadım. Bence yinelemedim, yeniledım kendimi. Çünkü "Su Tadında" ile "Lokman'la Geçen Şen Günlerim" arasında, "şiir kalitesi" bakımından epeyi fark vardır. "Kumpanya" saptaman beni hoşnut etti. Evet, "Lokman'la Geçen Şen Günlerim", "sahibinin sesi" bir kitaptır. Yer yer "Su Tadında"da da var olan ironinin kendini belirgin bir biçimde ortaya çıkardığı bir "şiirler demeti"dir. llgili çevrede çok sevıldi. Çok sonra öğrendim, Sabahattin Kudret Aksal ve Bilge Karasu da sevmişler kitabı, benim için büyük onurdurbu. SBSUf VlÇtfOŞ 197 379'da şiir yazmadtğtnt belirttin, suskunlugun oldu. Neden? Haytalarla Hatmiler le şiire devam ederken susuş ve çıktştnm nedeni ne oldu? Nedenini birinci soruya verdiğim yanıtta belirttiğim için, geçiyorum. 1982 yılında tam 101 kişiyi attılar TRT'den. Beni de... Istanbul a taşındım. Reklam şirketlerinde yazar olarak çalışıyordum. Reklam yazarlığına uyum gösterme çabası içinde olduğum dönemde tek bir şi w CUMHURİYET KİTAP SAYI 545 SAYFA 12