23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 7 T E M M U Z 2 0 0 0 • Bir sergi ve andından gelen nefis bir albüm: Padişah Portresi. Filiz Çağman'ın'önsöz'ünden Uayfada • Pınar Göksan Aker, Çetin öner'in 'Çerkesler'ini değeriendirdi s.sayfada ü Cenk Koyuncu, Sina Akyol'la şiir ve yaşamüzerinekonuştu n say/aJa ü FatmaOran, Fahir Aksoy'un 'Küıdün Meyhanesi'nideğerlendirdi. . Cumhuriyet I Z John Keane'in "Medya ve Demokrasi" adlı kitabı Aynntı Yayınları tarafından yayımlandı. Haluk Şahin tarafından Ingilizce'den dilimize çevrilen kitap, 3. baskısını yapmış olmasından da anlaşılarağı üzere, özellikle medyanın bu kadar hızla geliştiği, aynı zamanda hem medya ve hem de demokrasi ile ilgili sorunların yaşandığı Türkiye'de önemli bir kılavuz niteliği taşıyor. Haluk Şahin'le kitap ve medya üzerine konuştuk. ESENGUL AYYILDIZ Medya v Demokr Haluk Şahin'le 'Basın' üzerine T Î ürkiye'de medyanın gelişimiyle birlikte, medya ve demokrasi tartışmasının kaçınılmaz olarak yapıldığını, ancak bu konudaki tartışmaların yeterli olmadığını görüyoruz. Bu nedenle John Keane'in çalışması bizim için özel bir önem taşımaktadır. Türkiye'de medya ve demokrasi tartışması yapılırken şu nokta göz önünde tutulabilir: SermayeIktidarMedya ilişkisi... Bu toplumsal yapı içinde, simbiyotik ilişki biçimi içinde yaşadığımız gerçeğinden hareketle, bu üç önemli gücün de birbirleriyle böyle bir ilişki bağlamı içinde bulunduğunu iddia edebiliriz. Peki bu noktadan bakıldığında, medya ve demokrasi ilişkisi nerede başlar, bunun çerçevesi nedir, medyanın siyasal erk dışında olabilmesi mümkün müdür, iktidar sanipleri veya ortaklarıyla medya arasındaki ilişki nedir, sermaye sahipleri medyanın bağımsızlığını nasıl etkiler, bir ülkede kitle iletişim araçiarı befli sermaye grubunun ya da gruplarının mülkiyetinde ise, orada demokrasiden ve medyanın bağımsızlığından söz edilebilir mi, medyanın iktidar ve sermaye ile ilişkilerinin dışında, sermaye ve iktidarın birbirleriyle ilişkisinin medya üzerindeki rolü nedir?.. Bütün bu sorular daha da çoğaltılabilir. Işte sivil toplum ve devlet ilişkileri alanında önemli çalışmalar yapmış bir siyaset kuramcısı olan John Keane, bu kitabında medya sorununu siyaset alanı ile ilişkilendirerek inceliyor. Bu çalışmasında medya ve demokrasi tartışmasına başlarken "basın özgürfüğü" kavramını temel tanımlanyla ele alarak iç içe geçmiş felsefi ve tarihsel gelişim içinde günümüze kaaar getiriyor ve bununla birlikte çok önemli olan birtakım soruları fark ettiriyor. Bu hızlı gelişim içinde basın özgürlüğü gerçekten ne demektir, "iletişim özgürlüğü" nedir, 21. yy'la jirerken dünyada iletişimin gelişmesi ve genişlemesiye birlikte, her bireyin eşit ve özgürce katılabilecekleri bir iletişim ortamı oluşaDÜecek mi, küreselleşme içinde yerlerini alan medya holdingleri ve iktidar sahipleri iletişim özgürlüğünü nasıl etkiliyor, onlarsız olması gereken demokratik iletişim düzeni gerçekleşebilir bir ideal mi? John Keane, bütün bu sorulan fark ettirirken ve medya ve demokrasi ilişkisini tüm açmazlarıyla ortaya koyarken çözüm önerileri de getiriyor. "Kamu Hizmeti Medyası" önerisini; "Kamu hizmeti fîkri, kamu tekeli fikrinden mutlaka ayrılmalı, ama gerçek anlamda kamu hizmeti kalmalıdır. Bunu başarmanın tek yolu yeni tür bir kurum yaratmaktır" sözüyle anlatmaya çalışıyor. (John Keane, "Medya ve Demokrasi", Çeviren: Haluk Şahin, Ayrıntı Yayınlan, 3. Baskı, s. 115). Raymond williams'ın bu sözü, Keane'in "Kamu Hizmeti Medvası" modeli hakkında bir fikir veriyor. Keane, kamu nizmeti yayımcılığının nitelikli populer programlar yapma girişimi olduğunu söylüyor ve kamu hizmeti medyasımn uygulanım Dİçiminaekı gereklilikleri söyle belirtiyor: "Kamu hizmeti medyası, başlangıçtaki kamu hizmeti modelinin geri dönüunez ve derin bir bunalıma girdiğini hiç unutmaksızın, 'gayri metalaştırıcı' başarılannı örnek alıp ilerletmeli. Özünden değiştirilmiş bir kamu hizmeti modeli farklı yaşam biçimlerı, beğeniler, görüşler arasında uyumlu bir birlik oluşmasına, despotik aevletle rin ve pazar güçlerinin egemenliği altında olmayan tarafından yönetılen yurttaş çoğunluğunun siyasal güç kazanmasına yardımcı olmalıdır. Onlara birbirinden çok farklı görüşler ulaştırmabdır. Onların, çok katmanlı anayasal devletlerin çerçevesinde, demokratik biçimde yasamasını sağlamalıdır. Bağımsız, kendi kendisini örgütlemiş, devlet kurumlarının dar sınırlarını aşan sivil toplumlarda çalışan ve tüketen, yaşayan ve seven, kavga eden ve uzlaşan yurttaşlanna îcarşı sorumlu tutulabilen devletlerdir, bunlar." (John Keane, "Medya ve Demokrasi", Çeviren: Haluk Şahin, Ayrıntı Yayınlan, 3. Baskı, s. 123) gelişimi ve içinde bulunduğu durumu anlayabilmemiz açısından da oldukça önernlidir. Haluk Şahin, bu çalışmaya yazdığı önsözde, Türkiye'nin tam bir iletişim laboratuvarı konumunda olduğunu ifade ediyor. 199O'lı yılların başında yapılan bu çalışmada ortaya konan her şeyi kendi ülkemizde yaşayarak görmekteyiz. Türkiye'de de büyük medya holaingleri ve medya patronlan ortaya çıktı, medya sermayedarları pastadan daha büyük pay elde edebilmek için büyük pazar kavgaları Devamı 4. sayfada. John Keane'in bu çalışması, Türkiye'de medyanın CUMHURİYET KlTAPSAYI 545
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle