Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Amerika'da üniversite yaymevleri bile, kazançgetirmeyecek kitaplan basmazlar. 1100 sayfaltk, yarıst Türkçe bir kitabı kolay satamayacaklardt. Prof. Tietze'nin Kaliforniya Üniversitesi'nden sağladığt birpara desteği bu isi çözdü; böylece kitabımız 1973 ytltnda yayınlanabildi." (s: XII). Türk Halkının Bilmeceleri, Bilmece; A Corpus of Turkish Riddles'ın üzerinde yükselse de, onun çevirisi değil. Ondan daha kapsamlı. tlhan Başgöz, şöyle betimliyor bunu: "... îngilizce kitabımtz, 1969ytltna kadar derlenip, yayınlanan bilmeceleri içine alıyordu. Türkçe cildihazırlarken ben bu tarihi 10 ytl uzattım; 1969 ile 1979 arastnda toplanan ve yayınlanan 2700 bilmece de, böylecekitabımızagirdi. (..JBunabakarak diyebilirim ki, 'Türk Halktmn Bilmeceleri', bilmece hazinemizin neredeyse tümünü içine alıyor." (s. XII). Ancak aynm yalnızca bir araya getirilen gereçlerin çokluğundan ileri gelmiyor. Başgöz, yapıtı yeniden yazıyor. Bu nedenle Tietze nin imzasını korusa da, Türk Halkının Bilmeceleri, ottak bir çalışma değil, kendi yapıtı. Başgöz de belirtiyor bunu: "Kitabtmtzın îngilizce yayınında Prof. Tietze'nin emeği büyük olmustu. Metinlerin tamamını o tngilizce'ye çevirmis, ktsa önsözü o yazmıs, ıaylor sistemine göre yaptığı bir aizini de kitaba (...) eklemisti. Bu nedenle Türkçe bastmtn tamamt benim kalemimden çıktt&t ve bunda Tietze'nin bir katkm olmadtğı halde, bu basıma onun da adını koymayt, bu değerlidosta ve büyük Türkoloji bilginine ödenmesi gereken bir görev bildim." (s. X). Türk Plalkının Bilmeceleri, "bilmece hazinemizin neredeyse tümünü içine alan" bir çalışma, Kişisel derlemelerinin dışında, daha önce yapılmış derlemelerin tümüne yakınından yararlanmış Başgöz. Oldukça zengin bir kaynakçaya yaslanıyor. Tam bu noktada sorulabılir: Derlenenlerin dizgesel biçimde sunulduğu bir yapıt mı bu? Başgöz, şöyle yanıthyor bu soruyu: "Folklor çalışmalannda ilk adım, şurada burada aağtnık olarak yayınlanan malzemeyi bir araya getirerek, arastırmactlara sunan ana kaynak kitapların hazırlanmastdır. (...) Bizim bilmeceler kitabımtz böyle bir kaynak olarak hazırlandı. Yeni kuşaktan folklor arastırıcıları malzeme toplamak için, hiç olmazsa bu alanda, artık güçlük çekmeyeceklerdir." (s. XIII). Başgöz'ün anlatımı yanıltmasın. Ürünün çapından kuşkusu olmayan bir bilim insanının alçakgönüllülüğü bu. Türk Halkının Bilmeceleri, alçakgönüllü bir çalışma değil yoksa. Yapıtın başındaki 65 sayfalık dört dörtlük incelemesinde, bilmece konusunda usa gelebilecek soruların tümünü yanıthyor çünkü Başgöz. Bilmecenin tanımı, kökeni, işlevi, yapısal ve biçimsel özellikleri, diğer türlerle (masal, destan, halk hikâyeleri, fıkra, şiir, atasözleri) ilişkisi, bilmecelerde kişisel yaratma ve çeşitlenmeler, bilmecelerin kümelendirflmesi... gibi oldukça geniş bir alanda kalem oynatıyor. Ancak bu konulan irdelerken onlara ilişkin kuramsal yaklaşımları sergilemekle kalmıyor, o kuramsal yaklaşımlarla ödeşiyor da. Sözgelimi Wilüam Bascom'un yaklaşımını, "Ona göre folklorun dört fonksiyonu vardır: Eğitmek, eğlendirmek, yerleşmiş değerleri yeni kuşaklara aktarmak ve sosyal gerginliklerde bir emniyet subabı görevi yüklenerek gerginliği yumuşatmak" diye özetledikten sonra (s. 35), şöyle sürdürüyor: "Bu yaklaşımtn bazı eksikleri var. Bu dört maddentn hepstkurulu düzeni ayakta tutmaya, onda ortaya çıkacak çatısmalart önlemeye yönelik. Böyle oluncafolklora pek tutucu bir işlev yüklenmiş oluyor. Her toplumda iç çatışmalar ve gerginlikler vardır. Folklor bazen bu çatışmlart ktşkırttct, gerginlikleri arttıncı bir işlev de UMHURİYET KİTAP SAYI 543 Blp"örnekyaprt" yüklenir. (...) ilgi duyanlar için bir "kaynak yapıt" deFolklorun düzeni korumakla stnırlanğıı, aynı zamanda bu alanda çalışma yadırtlan islevi, toplumdaki değisik güçlerin pacaklar için de örnek alınacak bir "mofolklordan değisik görevler bemeyebilece del yapıt"tır. ğini göz önünae tutmuyor. Tarihimiz boyunca, öyle mezhepler, azınltk gruplart ve Türkçe ilk basıma yazdığı 1992 tarihsosyal sımflar olmus ki, bunlartn folklor li önsözün bir yerinde şöyle diyordu Başdan bekledikleriya kurulu düzenin şu vegöz: ya bu yamm değistirmek, değerlerine ve "...Içinde bulunduğumuz toplum ve kanunlanna baskaldırmak veya düzeni kültür kargasast içinde, simdilerde, Halk toptanyoketmekolmus. (...) Kültürü'nü horlamak, onu küçümsemek Bu gö'zlemlere dayanarak ben folklorun moda oldu. Halktn olan her seye yukarbir de yerlesik değerlere karsı gelmek, on dan bakan bir seçkinler dili, edebiyatı, rolan sarsmak, yani kurulu deierleri ve dü manı ve siiri tutkunluğu içinde aydtnlazeni protesto etmek islevi olduğunu ileri rtmız, Halk Edebiyattm bilmenin bile sasürdüm ve bunafolklorun 5'incifonksiyonatçıya zarartndan çekinmeden söz edenu adım verdim." (s. 3536). biliyorlar. (...) Umudumuz o ki, bu kitapta oir araya getirdiğimiz binlerce bilmeYöntem ve yöntemin uygulanması açıcedeki dil zenginliği, siirsel imailann yesından da bir "örnek yapıt "la yüz yüzeniliği ve güzelliği, oiçim çesitliîiği bizim yiz. Diğer bir deyişle Türk Halkının Bilseçkinlerin dikkatini çekecektir (XIII). meceleri yalnızca folklora ve bilmecelcre Başgöz'ün beklentisinin "halkın olan her şeye yukardan bakan seçkinler" katındaki yankısı nasıl oldu, bilemem. Ama on bin sayılık ilk basımının tükenmesi ve gereksinim duyularak ikinci bir basımının yapılması, okur katındaki yankısının nasıl olduğunu çok iyi gösteriyor. • (1) M. Şakir Ülkütaşır (Hazırlayan), Cumhuriyet'le Birlikte Türkiye'de Folklor ve Etnogfafya Çalışmaları, Ankara 1973, Başbakanhk Kültür Müsteşarlığı Cumhuriyet'in 50. Yıldönümü Yavınlan: l,s. 192.0. (2) Kenan Öner, Öner ve Yücel Davası, C: 1, Istanbul 1947, Kenan Matbaası, s.34. (3) Dhan BaşgözAndreas Tietze, Tiirk Halkının Bilmeceleri, 2. B, Ankara 1999, T.C. Kültür Bakanlığı Yayınlan / 2269, XIV+848 s. "...benim okuyup anlamaya çalıştığım notlanmdan ibaret bir yazı" dediği kitap, tam 119 sayfa. Kitap boyunca Selimfleri,nocası BehÇet Necatigil'in tüm şiirlerini sıcalc bir üslupla, söyleşir gibi, aynntılı bir biçimde ele aüyor, inceliyor. Kitabın başında onun bize bıraktığı "miras"ı da söyle değerlendiriyor Selim ileri: "Ustalık katındaki şiirin yanı sıra, özlü radyo oyunlan; kendine özgü, üslupçu, kıvrak, özel sözdizimli düzyazılar; aileye, arkadaşlara yazılmış, alçakgönüllü hayatı dile getiren mektuplar; edebiyatçılarımızı ve modern edebiyatımızın eserlerini unutulmaktan koruyan, eşsiz iki sözlük; bir mitologya çahşması; Türkçe'ye söyleyiş, ifade edış zenginlikleri katan çevirüer: Necatigil'in bize bıraktığı miras." Selim lleri'nin duyarlı dünyası, kalemi bizi Behçet Necatigil'e daha da yaklaştırıyor, yakınlaştırıyor. 1935'te Varlık'ta yayırnlanan ilk şiiri "Gece ve Yas"taki duyarlığını hep sürdürmüştür Behçet Necatigil "Hasret kaldım sevince" diyerek. Bu büyük şairinyaşamında "sevince" duyduğu "hasret" iyi ki de hep sürmüştür. Böylece o, bize, dünyaya başka bir gözle bakmayı da göstermiştir. Kırk Kuşağı'ndan, Garip Hareketi'nden, Dcinci Yeni'den etkilenmeden bayrağını hep kendi gönderinde dalgalandırmayı başarmış büyük bir şairdir Behçet Necatigil. Behçet Necatigil'in siiri sokaktaki her devinimden, her sesten, ner konuşmadan, evlerden, evlerdeki yaşamlardan, umutlardan, umutsuzluklardan, düşlerden, kırgınlıklardan, geçim sıkıntılarınüan... beslenir. Onun şiiri, divan şiirinden, halk şiirinden de alacağını alır; durmadan gelişir, serpilir. O, şiirleriyle ısık ile karanlık ve lamba aydınlığındaki bir dünyadan sonsuza açıhr.' Yaşamak azaptır çok zaman" dese de, "Seni iş başında sırtına geçirdiğin/ Siyah gömleğinle seviyorum." diyecek kadar sevgisini dünyaya ilan etmesini bilir Behçet Necatigil. Ardından şöyle demeyi de unutmaz: "Bu şiir senin için/ yazarken seninle doluydum". Enis Batur, "Modernlerin Gecesi" (Haziran, 1995) kitabında "Necatigil İçin Birkaç Mum" başlıklı yazısında onun şiirindeki "lamba" sözcüğünün dizelerine yansımasını ele alıyor. Yazısının girişinde de şu değerlendirmeyi yapıyor Enis Batur: "Ve şiirimizin gerçek Âlaaddin'i: Hangi lambaya dokunsa onu kendi şiir lambası, büvüsü lcılan Behçet Necatigil' olarak selamuyor. "Hep hüzün çeşmeleri: lambalar" Selim ileri, Behçet Necatigil'in yayımlanmış 14 şiir kitabındaki şiirleri tek tek ele alıyor, değerlendiriyor "Kınk İnceliklerin Şairi: Behçet Necatigil" kitabında. Bu sevimli, küçük, sıcak kitabı hangi şiirsever, hangi şair görmemezlikten gelebilir ki!» Kınk tncelilderin Şairi: Behçet Necatigil/ Selim ileri/ KafYayınlan/119 s. SAYFA 15 Kırık İnceliklerin Sairi Selim îleri, Behçet NecatigiTin yayımlanmış 14 şiir kitabındaki şiirleri tek tek ele alıyor, değerlendiriliyor "Kırık IncelikJerin Şairi: Behçet Necatigil" kitabında. Bu sevimli, küçük, sıcak kitabı hangi şiirsever, hangi şair görmemezlikten gelebilir ki! GULTEKİN EMRE sevinçlerini, küçük ve temiz hayallerini veriyor siirlerinde. Onun şiirlerinde kendimizi, haklı buluyoruz. Gerçi şürde bir kişi konuşur; fakat bu konuşan, geniş bir insan kütlesinin dertlerini, sevinçlerini kendi kalbinde duymuş, bu geniş ınsan kütlesinin sözcüsü olmuştur. Fertçi gözüken bu şiirlerin böyle bir sosyal karakteri vardır" dedikten sonra şu değerlendirmeleri de yazmadan edemiyor Fethi Naci: "Behçet Necatigil'in şiirlerinde çok tabiî, rahat bir söyleyiş vardır. O hakikaten söyleyecek sözü olduğu için şiir söyler. Bundan dolayı şiirlerinde hiçbir zorakilik, kendini sıkma yoktur." Cahit Külebi, dört yıl birlikte okuduğu sıra arkadaşı Behçet Necatigil'le Yüksek Öğretmen Okulu'ndaki anılanna değiniyor yazısında. Arkadaşının şiire başlamasını, şiir sevdasını şöyle anlatıyor Cahit Külebi: "O sıralarda onun soyadı 'Gönül', benimki 'Ercan'dı. Kendisinden beklenmeyecek bir ataklıkla, küçük yaşta çocuk dergilerine, daha sonra da büyük dergilere, özellikle Varlık'a şiirler göndermiş, yayımlatmıştı. Ben onun kadar gelişmemiştim. Çaresizdim. Daha ilk aylarda, baktım, dersliğimizin karşısındaki kitaplığa her aybaşında giriyor. Biraz da bana duyururcasına, Varlık'ta bir şeyler okuyor. Araştırınca gördüm ki, Varlık ta hemen ner ay Behçet Necati imzalı şiirler yayımlanıyor." Benim elimden düşürmediğim "Kınk İnceliklerin Şairi: Behçet Necatigil" kitabını neden yazdığını şöyle açıklıvor Selim İleri: "Behçet Necatigil in büyük edebî çabası noktaJanah yıllar geçti. Bununla birlikte bu değerli eser, asıl okurunu, öyle saruyorum ki, gclecek bir zamanda bulacaktır. "Bugünün kısır ortamında, Necatigil ancak gerçek edebiyat tutkunlannın başucu şairi. Fakat yarının edebiyata saygılı uygar çocukları onun şiirlerinden derin anlamlar devşireceklerdir. "Kınk İnceliklerin Şairi: Behçet Necatigil, benim okiıyup anlamaya çalışma notlarımdan ibaretbiryazıdır." Selim lleri'nin Selim llenden, "Behçet Necatı'zıT S elim ileri'nin "Kınk İnceliklerin Şairi: Behçet Necatigil" (Aralık, 1999) kitabını okurken, aynı zamanda Cahit Külebi'nin anılarından oluşan "tçi Sevda Dolu Yolculuk" (Eylül, 1999) kitabındaki "Behçet Necatigil" bölümünü ve Fethi Naci'nin 18 Mavıs tarihli Cumhuriyet Kitap ekindeki "İlk Eleştiri" yazısındaki "Behçet Necatigil'e Dair yazısını da okudum. Behçet Necatigil'in ilk şiir kitabı "Kapalı Çarşı"ya (1945) yazdığı "Behçet Necatigife Dair" yazı Fethi Naci'nin eleştirmenIık yaşamındaki ilk şiir eleştirisi özefliğini de taşıyor. Fethi Naci, yazısında Necatigil şiirini şöyle değerlendiriyor: "ü, kendi zamanım, beraber yaş:ı dığı, her cün görüp tanıdığı insanları, on1 a n n dertlerini, Ogpetmen Okufeı untan Dünyadan sonsuza