Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Prof. îlhan Başgöz, folklora cönül vermiş, bu alanda çaba narcamış ve alanın çilesini çekmiş bilim adamlarımızdan oiri. Pertev N.Boratav'ın asistanı olarak çıkmış yola. Kürsülerinin kaldırılmasından sonra öğretmen olarak dolaştığı Anadolu kentlerinde yaptığı derlemelerle sürdürmeye çahşmış yolculuğunu. Âradığı çalışma ortamını ise, ne yazık ki, 1960'da Ford Foundation bursu ile gittiği Amerika'da bulabilmiş. Şimdi yapıtlarını ve araştırmalannı orada hazırlıyor. MEHMETERGUN Şakir Ülkütaşır, Cumhuriyet'le Birlikte Türkiyc'de • Folklor ve Etnografya Çalışmaları'nın başlangıcında şöyle yazıyor: "...XIX. yüzyıltn ikinci yarıstnda Ahmet Vefik Paşa, Şinâsi ve Ebüzziya Tevfik Beyler, Tekezâde Sait, Çayfak Tevfik, Çelebioğlu Abdülhalim Hakkı gibi bazt kimseler de Folklor konuların ve özellikle atasözleri ve deyimlere dair yaymlar yapmışlardır. Daha yaktn zamanlarda ise yazar Ahmet Rasim'in sonradan 'EskâfiZaman' ile 'Muharrir Bu ya'.'da bir araya toplayıp yaymladıjfı makaleleriyle devrin türlü aergilerinae örneğin; Türk Yurdu'nda 'yıl 4, sayı 7, 1331/1915) 'Ot Göçü', Peyam'da 'Mektebe Baslama Merasimi' (yıl 1336/1920), musiki bilgini Rauf Yekta'nın Şehbal dergisinde yazdıfo 'Musiki Âdetleri' ve Yeni Mecmua ntn (sayı 975, 1923) Bursa fevkalâde nüshasındaki'Bursa da Mahallt HayatCihaz Teşhirî, Kına Gecesi ve Bazı Türküler" vs., vs. gibi yazılan bu cümleden sayabilirız. Fakat bütün bunlar, korkmadan söyle\ebiliriz kı hep merak uyandma birer konu olmak ü'zere araşttrılmış veya sadece bu amaçla okuyuculara sunulmus yazılardır Bilimsel balkçılığın his bile edilmediği bir devirde tabiatiyle Folklor hareketleri olamazdı. Hatta Cumhuriyet'ten pek az evvelki devirlerde de Meşrutiyet devrinde (19081920) Fuat Köprülü'nün 24 Ocak 1913 tarihli Ikdam'da, Filozof Rıza Tev/ik'i» 20 Şubat 1913 tanhlt Peyamt Edebtde cıkan makaleleri ve nihayet Ziya Gökalp'm 'Türkçülüğün Esasları'adlıkitabındakiHalkıyyat ve Harsiyyat konusundaki yaytnına rağmen, her nedense yine olmadı. Binaenaleyh bizde, bilimselanlam ve mahiyeti bakımından Folklor a dair bareket ve yaytn ancak su son elliyılltk devremn, yani Cumhuriyet Devrinin gerçekten verimli ve basartlı ürünü olmustur. "(1) Gerekçeleri biryana, Ülkütaşır'ın saptaması doğru. Folklorun/folkforik öğelerin "merak uyandmcı birer konu olmak"tan çıkıp "ilgi odağı" durumuna gelmesi Cumnuriyetledir. Bu tarihten sonra folklora doğru yofiun bir yöneliş başlamıştır. Dahası bu alandaki çaba ve çalışmalar özendirilmiştir de. Nitekim bu amaçla "derleme kılavuzları" yayımlanmış; derlemelere yön vermek ve derlenenleri değerlendirmek için Halk Bilgisi Derneği ve Türk Dilini Tetkik Cemiyeti gibi kurumlar oluşturulmuştur. Ama etkınliklerin asıl merkezi halkevleridir. Halkevlerince vayımlanan dergilerde ağırlık folklordadır. Yine halkevlerince yayımlanan "11 Tarihleri"nin deöismez bölümlerinden biri de, yörenin folklorik değerleridir. Bunun sonunda da başta öğretmenler olmak üzere eli kalem tutanlann büyük bir bölümünden Türk Halkımn Bilmeceleri dönemde "komünistleri himaye" etmekle suçlayan Kenan Oner'in mahkemeye sunduğu kanıtlardan biri de, Pertev Naili Boratav'ın Halil Vedat Fıratlı ile hazırladığı Izahlı Halk Şiiri Antolojisi'djr. Gerçekten de Kenan Öner, "Hasan Âli Yücel'in hususî işlerinı gören bir Halil Vedat vardır ve bu zat Pertev Naili'nın de yakın ahbabtdtr. Bunlar beraberce 'Halk Şairleri Antolojisi' (îzahlt Halk Şiiri Antolojisi olacak M. E.) adlı bir kitap yazmtslardtr" dedikten sonra, söz konusu yapıt için, "Memleket irfamna faydadan ziyade hususîmaksatlarla yazılan (...) kitap"(2) nitelemesini kullanacaktır. "Hususî maksat"la amaçlanan, "komünizm yanlısı bir tutum sergilemek" burada. Halkbilim ve halkbilimsel öğeler konusunda uyandırılmak istenen bu kuşku, çok değil bir yıl sonra ürününü verecek ve ünlü "DTCF Tasfiyesi"nde başında Pertev Naili Boratav'ın bulunduğu kürsü kaldırılacaktır. Yukarıdaki bakış sonraki yıllarda da korundu. Genel olarak "halk kültürü", özel olarak da folklor sakıncalı bulundu. Onlara gösterilen ilgi de kuşku ile karşılandı. Bu nedenle de folklor çalışmaları kurumsal destekten yoksun bırakıldı. Dahası, onca emekle oluşturulan belgelikler bile yok edilmediyseler eğer kullanım dışı bırakıldı. Bu belgeliklerin oluşturulmasında görev alan iîhan Başgöz, Türk Halkının Bilmeceleri'nin(3) önsözünde şöyle yazıyor: "1943'ten baslayarak 1947 yıltna kadar hocamtz Pertev Naili Boratav ile biz öğrencilerin, Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi'nde kurduğu arsiv ortada yoktur. 1947 ytltnda Ahmet Kutsi Tecer'in gene bizleri çalıstırarak Halkevleri Genel Merkezi'nde kurmakta olduğu Halk Edebiyatı Arşivi'ndeki binlercefişin ne olduğunu kimse bilmiyor." (s.XHI). Bu koşullarda, bireşimi amaçlayan çalışma yapmak, olanaksız değilse bile kolay da olmasa gerek. Prof. llhan Başgöz, folklora gönül vermiş, bu alanda çaba harcamıs ve alanın çilesini çekmişlerden. Boratav'ın asistanı olarak çıkıyor yola. Kürsünün kaldırılmasından sonra öğretmen olarak dolaştığı Anadolu kentlerinde yaptığı derlemelerle sürdürmeye çalışıyor yolculuğunu. Aradığı çalışma ortamını ise, ne yazık ki, 1960'da Ford Foundation bursu ile gittiği Amerika'da bulabilmiştir. Andreas Tietze ile birlikte hazırladıkları Bilmece: A Corpus of Turkish Riddles (1973) adlı temel yapıtı da bu ortamın ürünü. Yapıtın hazırlanma ve yayınlanma sürecine ilişkin sözlerinden bu olanağı ülkemizde bulamayacağı açıkça anlaşılıyor: "Ingilizce kitabımızın hazırlanması vı yayımanması bir hayli arastırıantn vt derleyicinin isbirliği ile olau. Buna bh imece demek daha yerinde olur. Ben 196 ı yılında Amerika'ya gelince, yanımda, (... on binlerce bilmece getirmiştim. Bunla, öğrencilik yıllanmdan baslayarak benin topladtpm bilmecelerdi. (...) Los Ange les'a gelince Prof. Tietze'yi, rahmetli Proj Wolfram Eberhard'ı ve bilmece araşttr her Taylor'ı Türk Bilmeceleri üzerinde ça lışırken buldum. Aralarına kaltlmamı is tediler. Böylece benim (...)fisler onlam derleytp topladtğt metinlerle birleştirildı Sonradan Archer Taylor ve Wolfrar> Eberhard isi bize bırakıp çekildiler. Çaltş maları Prof. Tietze ile ben sonuçlandv dtm. Bu kadar büyük ve çoğu Türkçe hc zırlanan bir kitabı bastırmak sorun oldı CUMHURİYET KİTAP SAYI 5 îlhan Başgöz'den kapsamlt bir araştırma M Prof. llhan Başgöz, folklora gönül vermiş, bu alanda caba harcamıs ve alanın clleslnl çekmlşlerden. oluşan bir "amatör derleyici" topluluğu ortaya çıkmışnr. Aslında böyle olmasında yadırganacak bir yan da yok. Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın sonal ereği "ulus devlet"ti çünkü. Bunun olmazsa olmazı ise, insanı " iimmet bilinci" nden" yurttaş bilinci" ne taşımak, diğer bir deyişle de "kul"u "yurttaş"a dönüştürmektir. Toplıımu yeniden biçimlendirmek için gerekli üstyapısal düzenlemeleri yapmak (hukuksal çerçeveyi belirlemek; onunla bağdaşan kurum ve kuruluşları oluşturmak), atılması gereken ilk ve en önemli adımdı kuşkusuz. Ama insanı dönüştürmek için hem onu geçmişin ideolojik etkisinden kurtarmak, hem de öngörülen toplumsal yapıyı ayakta tutacak yeni değerler kazanmak gerekiyordu. "Ulus devlet"in burjuvazinin gelişiminin değil de Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın ürünü olarak ortaya çıkması, bu evrede, aşılması gereken bazı sorunların gündeme gelmesine yol açmıştır. Gerçekten de "ulus devlet"in, Batı'da olduğu gibi, burjuvazinin gelişimini tamamlayarak iktidarı ele geçirip feodal yapıyı ayıklaması ile ortaya çıkmaması, "geçmiş"e karşı konumlanışta bazı sorunların doğmasına yol açmıştır. " Aşağıdan yukarı" değil, "yukandan aşağı bir oluşum söz konusuydu çünkü. Dolayısıyla da feodal ideolojinin "etki alanı' nı daraltan bir burjuva kültürü ortaya çıkamamıştı. Tam karşıtı, feodal ideoloji topluma egemendi. Cumhuriyet, "etki alanı" zaten daralmış bir ideolojiye ve aygıtlarına değil, topıuma egemen olan bir ideolojiye ve aygıtlarına karşı konumlanmak durumundaydı. Doğruluğu / yanlışlığı sık sık gündeme getirip tartışma konusu yapılan "reddi miras' ın gerisinde yatan aa bu zorunluluktu. Ama bunu yaparken yadsıdığının yerine bir şey de önermek durumundaydı. Bu nedenle bir yandan geçmişin ideolojik etkisini yok etmeye çalışırken, diğer yandan da üzerine basıiacak temel taşlannı açığa Ünüs devtef'e uzanan yolda "halk küitüpü" çıkarmak gerekiyordu. "Ulus'un olmazsa olmazı olan dil birliği" bile, çözülmesi gereken bir sorun olarak ortada duruyordu çünkü. Öğelerinin "merak uyandırıcı birer konu olmak"tan çıkıp "halk kültürü"nün "ilgi odağı" durumuna gelmesi, bu boşluğu doldurma gereksiniminden ileri geliyor işte. Diğer bir deyişle bir yandan yazı dili ile konuşulan dıl arasındaki uçurumun aşılması; diğer yandan da karşısında konumlanılan değerlerin yerine geçirilecek değerler için "halk kültürü 'ne yöneliş yaşamsal bir zorunluluktu. "Ulusal dil değerleri" ile "ulusal kültür öğeleri"nin derlenmesinin, öncelikli bir görev olarak gündeme getirilmesinin de, yazınsal düzlemde "halk yazını ölçülerine" yönelinmesinin de nedeni budur. Batı ile karşılaştırıldığında halkbilim konusundaki geç kalmışhğımız, bu tarihsel olgudan, "uluslaşma süreci"ndeki geç kalmışlığımızdan bağımsız olarak düşünülemez Başgöz'ün yazgısı Derteme"den "ttpeşlm''e Cumhuriyetle birlikte büyük ivme kazanan folklor çalışmaları, Pertev Naili Boratav'ın Köroğlu Destanı / Halk Hikâyeleri ile Hikâyeciliği gibi tek tük öncü örnekler bir yana, daha çok gereçlerin derlenmesi düzeyinde kalmıştır. Söz konusu çalışmaların gereksiz değil, yetersiz olduğunu vurgulamak için belirtiyorum bunu. Bireşim için üzerinde çalışılacak gereçlerin el altında bulunması zorunlu yoksa. Sözünü ettiğim eksiklik, işlenebilecek niceliğe erişmiş bulunmasına karşın, o gereçlerin işlenmemesidir. Böyle bir gereksinim duyulmafolklor, akademik öğretimin bünyesine alındı. Ancak ve ne yazık ki uzun ömürlü olmadı bu. Yakın tarihimizin en önemli siyasal davası olan ve "soğuk savaş stratejisi"nin ilk sinyallerinin verildiği"YücelÖner Davası"nda, "halk kültürü"ne ilgi de, sakıncalı / tehlikeli bir eğilim olarak sunuldu. Hasan Ali Yücel'in bakanlık yaptığı dı değil. Duyuldu. Onu karşılamak için malanmn en büyük ismt olan Prof. Arc SAYFA 14