23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sevgi Özel "Dil Kiri El Kiri"nde, uzun yıllar dilbilim alanında çalışmış, Atatürk'ün kurduğu Türk Dil Kurumu'nda görev almış bir aydın olarak dil maceramızı, tartışmaları, oldukça sert, gözünü budaktan esirgemeyen bir üslupla aktarıyor. BAHRİYECERİ Sevgi Özel, dil maceramızı aktarıyor bizlere Dil KİPİ B KİPİ araştırmalar yapmaya gerek yok. Dikkatle çevreye bakmak. konuşulanları dinlemek yetı yor. Sevgi Özel'in ifadesiyle beğen beğen seç; gülünç olanını mı ararsınız, örkelendirenini mi, kaygı verenini mi?. (5) Sap tadığımız yanlışları yazmaK, okuyanlann bu yanhşlan konuşmasmı dinleyenlerinse kahkanalarını, alkışlannı duymamızı sağlayabilir. Sevgi Özel, "Ya Sonra..." diyor. Televizyonun, radyonun düğmesine dokunduğumuzda, gazete ve dergilerin, dahası kitaplann kapağını açınca gülmek mi gerekir luzmak mi, kestiremediğimiz gülünçlüklerle karşdaşıyoruz. Her an göz önünde olan kışilerin, politikacılann, nabercilerin, "san'atçı"lann kullandığı dil çoğumuzu kaygdandınyor. Doğru etkili konuşanlann çoğalmasını diliyoruz. Ama çoğumuz bunun, var olan koşullarda gerçeideşmesi olanaksız bir düş olduğunu sanıyoruz. Çoğumuz yılgın, çoğumuz umutsuz, karamsar. (6) Sevgi Özel, dilimizin kirlendiğini ileri sürmeic yerine, toplumun neden/niçin dilsizleştirildiğini tartışmak daha doğru olmaz mı, diyor; Dilsiz Toplum mu? Dilsizleştirilmiş Toplum mu? başlıklı bölümde. Aslında kitapta bir parça da bunu yapmaya çalışıyor Sevgi Özel. Çünkü Özel'e göre birey olarak da, toplum olarak da gözümüz Kuşlar gibi tanede; bu nedenle ayağımız tuzaktan kurtulmuyor.(7) Sevgi Özel çelişkileri, kargaşayı, güvensizliği deselemeden, mimarlarını tartısmadan, dılin kirlendiğini savlamak, yalnızca dile değil, bu dflle olağanüstü güzel, doyurucu ürünler veren Dİlimcilere, sanatçılara ve dile özen gösteren tüm aydınlara sövmek değil midir diye soruyor..(8) Sorulan bununla sınırlı değil Sevgi Özel'in: "Gelişmiş ülkelerin gözünde tüketici cenneti olan ve gerçekten "tüketim cinneti" getiren Türkiye'de ya da Türkiye gibi yeni dünya düzenine ayak uydurmaya zorlanan her ülkede sokaklar, televizyonlar gibi kimi kurumlar, ilişkiler ne durumda önce bunu tartışmak gerekmez mi?"(9) "Dilin kirlendiğini düşünürken, eğitim politikasındaki kirlenme göz ardı edilebilir mek eğil mış (11) j }"*|5?lj2f |\||\ %i i D IV11% S evgi Özel'in Dil Kiri El Kiri adlı kitabı Bilgi Yayınevi tarafından geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Kitabı elime alıp şöyle bir içindekilere göz attığımda, pek çok atasözü ve deyimle karşılaştım. tnsanın eti yenmez derisi giyilmez, tatlı dilinden başka nesi var?/Boş &çı çok langırdar/lsteaiğini söyleyen, istemediğini işitir/ Devletli gözü perdeli olur/Sofu soğan yetnez, bulunca sapını komaz/ Erdemin ba§ı dildir/ Bas dille tartihr/Atanınsanatıoğlarnirastırvb. Kitabın "Sunuş" bölümünü okuduğum zaman bu kullanımın bilinçli olduğunu gördüm. Sevgi Özel "Genç yazarlar, cevirmenler, gazeteciler, özelukle atasözlerini, deyimleri, Türkçeye özgü söz kalıplarını ya hiç bilmiyor ya da yanlıs kulfanıyor. Bu nedenle yapıtta, arabaşlık olarak deyimîeri, çokca da atasözlerini kullandım."(l) demektedir kitabın Sunuş bölümünde. Son yıllarda diümizdeki kirlenmeye, dilimizin yanlış kullanımtna dikkat çeken isimlere sıkça rastlamaktayız. Bu konuda kitaplar yazılıyor, gazetelerde bu konuya köşeler ayrılıyor. Sevgi Özel, Dil Kiri El Kiri adlı kitabında düi özensiz kullananı uyarmanın kutlanması, alkışlanması gereken bir duyarlılık olduğunu vurguluyor. Çünkü Özel'e göre özensizlik, saygısızlık boyutuna ulaşmış durumda. Özel, toplumun, başka duygulan, duyarlılıkları gibi dil bilinci de yara almaya basladığından bu yana, iletişimin sarp ve dıkenli yollannda düsmesek de sık sık tökezliyoruz diyor.Veekliyor: "Üstüne sinek pislemiş, sırları dökülmüşçesine orası burası kararmış aynalara bakıyoruz. Bakmak zorunda bırakılıyoruz. Bütün aynalar kirli sanıyoruz. Endiseleniyoruz. Işıl ışıl aynalar çok uzaklarda değil oysa bize, başımızı kaldırsak bakabiliriz onlara... Evde, işte, okulda, çarşıda pazarda, parlamentoda...Aynalar bir hoş...Yöneten yönetilen, herkes konuşuyor, ama anlaşamıyoruz. Aynalar baska yüzleri gösteriyor...Herkes hırçın, öflceli, tepkili...Aynalar çatlıyor...Birbirimizi duymuyoruz...Ayna, ayna "ben"den güzel konuşan varmı? "Ben", yine "ben" mi? "(2) Sevgi Özel'in dediği gibi görüntü karışık, ortalık toz duman. Öğretmenler, ana babalar, gazeteciler, televizyoncular, aydınlar sürekli yakınıyor. Bozuk kullanımlara, yabancı aillerin etkisine örnekler vererek buyakınmaya Sevgi Özel de katılıyor. Kitapta, tek sözcük Ingilizce bilmeyen gençyaşlı, okumuşokumamış, kadınerkek, herkesin giyimevlerinde giysilerin "large"ını bırakıp "smalTunu denediğini "middle"ını sorduğunu söylüyor Sevgi Özel ve başka örnekler ekliyor buna. Zaman zaman da televizyonlardan, çeşitli yazarlann yapıtlarından alıntılarla yanlışlar sunuyor. Sevgi Özel, "En iyisini, en doğrusunu ben bilirim diyemem kesinlikle"(3) "Bu kitapta yazılanlar bir özeleştiridir aynı zamanda"(4) diverek kendi kitaplanndaki dil yanlıslannaan da örnekler veriyor. Çünkü bu kitapta Sevgi Özel'in amacı sadece dil yanlışlarını göstermek değil. Dil kullanımındaki özensizlikleri örneklemek için ince ince da? Sevgi Özel, dili kirleten kim, yozlaştıran, bozan kim, kimler bulunmalı, hepsinin bir r ac k' ^ açiklanmalı, toplum onlan tanımalı diyor. Sevgi Özel kitabını "dil" denilen kurumu, yaşamı bütünleyen öteki kurumların arasına sıkışmış küçük bir "aynntı" gibi gören ve "kirlendiğini, bozulduğunu" yineleyip duran aydın "larla takışmak için değil, doğruaa buluşmak, toplumu dilsizleştirmekten yana olanlara, dolayısıyla "dif"in yenileşerek gelişmesine karşı çıkanlara, birlikte karşı durmak için yazdığını söylemektedir.( 12) Özel'e göre Türkçe yeniden yabancı dillerin boyunduruğu altına girme tehükesiyle yüz yüzedir bugün... Bu durumda kurtancı mı gerekiyor? Bu kurtancı "ben''im, "siz"siniz, "biz"İ2...Dilbilimin ışığıyla aydınlatılacak toplum...(13) Sevgi Özel, kitabında dil yanhşlan ile ilgili kıtaplara, çeşitli tartışmalara yer veriyor. Günümüzde yapılan tartışmalarda, takım tutar gibi bir tavır sergilenmesine, yapılan tartışmalann bilimsellikten saptırılmasına değiniyor. Dil yanlışı yapanların yaşları ile ilgili bir saptaması var Özel'in. Yası 60'ın üzerinde olan, yazınımızın gerçek ustalarının yapıtlannı okurken çok bilinmeyenli denklem çözer gibi yorulmayışımızı, kafamızın karışmayışını vurguluyor Sevgi Özel.Yaşı 5040 arasındaki yazarlar arasında dil kullanımı konusundaki özende bir azalma görülüyor. Yaşı 40'ın altında kocaman bir öbek var ki, bunlar okumaktan çok yazmayı yeğler görünüyor, ama ne yazmak...(14) Sevgi Özel'in dikkati çektiği yaş ortalaması ülkenin eğitim politikalannın bir sonucunu göstermektedir kanımca. Kitabın Dile Gelen Ele Gelir adlı bölümünde dil tartışmalannın ne kadar eski olduğuna da değiniyor yazar. Bu tartışmalan tarihi sıra içinde okurlara hatırlatıyor Sevgi Özel. Atatürk'ün Türk Dil Kurumu'nu kuruş öyküsü, kurumdaki değişiklikler kitapta ağırlıklı yer alıyor. Bir zamanlar bu kuruma ye dil devrimine karşı çıkanlann, dil devrimini "hainlik" olarak niteleyenlerin devrimle dile kazandınlan pek çok "yeni" sözcüğü, artık su içer gibi kullandığına dikkati çekmektedir Sevgi Özel.(15) Sevgi Özel kitabında spor gazeteleri ve gazetelerin spor sayfalanndan yapnğı derlemelerle çolc ilginç bir noktaya dikkati çekmektedir. Sporun anlamı, amacı düşünüldüğünde, önce kitle iletişimcilerin kullandığı "spor dili", sonra bu dilin etkisinde runbilimcilerce incelenmelidir. Çünkü Sevgi Özel daha çok yabancı sözcuklerin kullanıldığı spor dilinin iki yüz, üç yüz sözcüğü aşmadığını saptamıştır. Ve bu sözcükler arasında kesmek, kapısmak, yakmak, oymak, inletmek, bombaraıman etmek, yıldırmak, çakmak, sokağa dökmek, çılgına çevirmek, aslanlaşmak, kıymak, doğramak, geçirmek, hesaplaşmak, füzelemek, yerle Dİr etmek, kök söktürmek vb. sözcükler ağırlıktadır. Spor sayfalanndaki haberlerin öfke, kavga, karsıtlık, aynşma, öç alma, vurma, kırma... gibi duygu ve eylemleri körükleyen yazılan, spor karsılaşmalarından sonra insanlan sokağa dokmektedir. tnsanların başanyı kutlamak ya da yenilginin acısını bir yerlerden bir şeylerden çıkarmak için silah kullanmasında bu biçemin az da olsa payı olduğunu düşünmektedir Sevgi Özel. Çünkü Türkiye'de gazetelerin en çok (ya da tek) okunan yeri spor sayfalandır.(16) Sevgi Özel'in dikkati çektiği gibi dünyanın niçbir yerinde kitle iletişim araçlarını dili bu denli bozuk, kötü, kirli, bulanık değildir. Dil, düşüncenin yansımasıdır. Ve düşüncesi bozuk, kötü, kirli, bulanık kişinin dili de öyle olur. Böyle düşünen kışilerin yer aldığı kitle iletişim araclannın çoğunda dil değil, "ilk" ve "çok" gibi kavramlar önem kazanır.(17) Sevgi Özel kitabında uzun yıllar dilbilim alanında çalışmış, Atatürk'ün kurduğu Türk Dil Kurumu'nda görev almış bir aydın olarak dil maceramızı, tartışmaları, oldukça sert, gözünü budaktan esirgemeyen bir üslupla aktarıyor. Üzerinde çok tartışılacağına hiç kuşku duymadığım bu kitapla içinde yaşadığımız dil karmaşasını "dil kirlenmesi" olarak adlandırmanın kolaycılık olduğunun altını çiziyor. Dilini seven her okur yazann, her aydınm şapkasını önüne koyup düsünmesi gerektiğini gösteriyor bu kitapla Sevgi Özel. Bir yanda çağdışı kalıplara sıkıştırılmış anadil öğretimi, öteyanda yenileşerek gelişen dile düşmanlık,beri yanda yabancı dılle öğretimi yaygınlaştırma bilinçsizliği, bir başka yanda toplumun düş ve düşünce dünyasını kirleten iletişim araçları... Bu biçimde kusatılan çocuk ve gençler, bir şarkı, bir türlcü ya da bir cinayet sonrası bir gecede hem ünlü, hem zengin olanlan görürken öğretmen yetiştiren kurumlann içi boşaltılmışken; toplum, topluca usun ipini koparmışken, kirlenen, yozlaştırılan, bozulan dil mi gerçekten?(18) Evet gerçekten kirlenen, yozlaştırılan, bozulan, salt dil mi gerçekten? Sevgi Özel'in karamsar, öflceli cümleleriyle daha doğrusu sorulanyla cevap vereyim "Kirlenen düşler mi, kirlenen düşünce mi yoksa? Düşü, düşüncesi kirlenen insanların ağzından çevreye yayılan koku değil mi, duyduğumuz?"(19) (s.94) • (1) Özel, Sevgi. DtlKiriElKm, Bilgı Yayınevi, Ank. 2000, s 19(Bundan böyle kitaptan alıntılar dıpnot verılmeden sadece sayf a numarası verılerek belırtılecektır) (2) a.g e s.23, (3) a.g.e. s 15, (4) a ge s. 107, (5) a.g. e.s.ll 1, (6) age.s 4546, (7) a.ge s45, (8) a.g.e s 56, (9) a.g.e s.56, (10) a.g.e. s.71, (11) a.g.e. s 41, (12) a g.e s.104, (13) a.g.e. s.18, (14) age s 115, (15)a.ge.s.79,(16)a.g.e s.135, (17)a.g.e s.54, (18) a.g.e. s.94, (19) a g.e. s.94 K İ T A P SAYI 54 Mrtonen dünya ve diçtor "Türk Lirası dolarla yer değiştirmeye başlayınca, Türk dilinin yerini de Ingilizce kapacakmış gibi bir korku sardı hepimizi. Çanağa ne doğrarsa insan, kaşığına o çıkar oysa...Olup bitenlere izleyici kaldığımız sürece, bu yersiz bir korku değil mi? Bilim ve sanat dili Türkçeyi bilinçle işleyen onlarca bilimcinin, sanatçının emeğini görmemek değil mi? Yenileşerek gelişen Türkçenin soluğunu duyumsamamak değil mi? neden/niçln dllHem kendi Sevgi Ozel, dlllmlzln kirlendiğini ıierı surmek yerine. toplumunolmaz mı. diyor. slziestlritdiğlni taıtı$mak daha dogru SAYFA 10 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle