Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Çizgiyle gülmece sanatlan üstüne dört kitap. Her biri kendi bakış açısından bu olguyu inceliyor, değerlendiriyor. Zaman zaman birbirleriyle çelişiyorlar, zaman zaman birbirlerini tamamlıyorlar. Hangisini yeğleyeceğine okurların kendisi karar vermek durumunda. Bize sorarsanız hepsini öneririz size. ÜSTÜN ALSAÇ T ürk çizgili gülmece sanatlarını konu edinen yapıtlann sayısı çok değilmiş gibi geliyor. Oysa Ankara'daki Karikatür Vakfı tarafından geçen yd yayımlanan Türk Karikatür Kaynakçası ve Zaman Dizini adlı kitapta kırktan çok bu tür çalışma anılmış. Gene aynı yapıtta dergi, gazete gibi süreli yayınlarda, karikatür, çizgi roman ya da çizgi film konusunu ele alan kuramsal yazılar, tarihçeler, incelemeler, araştırmalar, eleştiriler, anekdotlar, anılar, söyleşiler, duyurular, haberler başlığı altında 960'tan fazla yazıya yer veriliyor ki, az sayılmaz. Günümüze yaklaştıkça bunların sayılannın çoğaldığı da gözleniyor. Karikatür ve çizgi roman ilginç yaratı alanları. Görece hızlı üretilebilir olmaları bu anlatım türlerine öteki sanat dallarında görülmeyen bir esneklik kazandınyor, pek çok toplumsal olguyu çabucak yansıtıp anında tepki verebüiyorlar. fletim aracı olarak çizimi kullandıklarından düşleri, üstü örtülü, hatta bastırılmış duygu ve düşünceleri de kolaylıkla dile getirebiliyorlar. Kimi düşünürlerin onlan toplumsal bilinçaltının bir dışavurumu olarak görmesi t>u özelliklerinden kaynaklanıyor. Onun için bu alanda yapılan çalışmalar ilgi çekici oluyorlar. Yakın dönemde bunlara yenileri katıldı, bugün bu kitaplan tanıtmak istiyorum. llk kitap Ahmet Sipahioğlu'nun Türk Grafik Mizahı 19231980 adlı çalışması. Doğrusu istenecek olursa bu çalışmayı ilk elime aldığımda onu biraz fazla abartılı bulmuştum. Sipahioğlu yapıtının daha önsözünde "..en büyük karikatür bizim karikatür.." biçiminde anıldığını söylediği Türk çizgili gülmece sanatlarını sorgulamayı amaçladığını anlatıyor. Arkasından da, "..'Bu kadar çok sevilen, bu kadar çok övgüyle sözü edilen Türk Grafik Mizahı üzerine şimdiye kadar, kaç tane bilimsel araştırma ve inceleme yapılmıştır?' diye başka bir soru sorulacak olursa bunun yanıtı, ne yazık ki, 'Koskoca bir hiç olacaktır'.." diyor. Yukarıda sözü edilen birikime bakınca bu gerçekten abartılı bir rafından Türkçe'ye çevrilip kimi eklerbelirten bir le.." yayımlanmış olduğunu 1 açıklama notu geliyor. Yazann bu tuturnu daha ileriki bölümlerde de sürüyor. Örneğin ikinci bölümde Turhan Selçuk'un Abdülcanbaz adlı çizgi romanından söz ederken, "..'Âbdülcanbaz' konusunda insana şaşırtıcı gelen nokta, simdiye kadar basında ya da kitap olarak, hiçbir ciddi araştırmaya konu edilmemiş olrnasıdır. Bu çizgi roman üzerinde hiçbir görsel çözümleme de yapılmamıştır.." diyor. Oysa gene yukarda anılan kaynak kitapta Zühal Annık'ın Türkiye de çizgi roman ve Turhan Selçuk'un Abdülcanbaz'ı adlı bir çaüşmasının bulunduğu, bu çalışmanın da 1979'da Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Estetik ve Sanat Tarihi Kürsüsü'nde hazırlanmış bir lisans çalışması olduğu yazılı. Ayrıca Yeni Dergi'nin 101. sayısında neredeyse 20 sayfaya yakın "AbdülcanbazBir ÇizgiRomanın Düşündürdükleri" başlıklı bir inceleme yazısı yayımlanmış. Yıl: 1973. Yani yazann düşündüğü gibi bu alanda öyle "koskoca bir hiç" yok. Kitabın bir başka ıtıci yanı daha var, o da karikatür yerine "..karton.." sözcüğünü kullanması. Giriş bölümünün sonunda bir açıklama verilmiş. Burada". .Tarihsel doğuşu ve gelişimi içinde 'Karikatür', belirli oir kişinin abartuı tarzda yapılmış gülünç portresine verilen addır. Karikatüre göre daha geç bir zamanda ortaya çıkan 'Karton' ise, belirli bir kişinin gülünç yorumunu yansıtmaktan çok, içinde isimsiz insanlann yer aldığı gülünç toplumsal durumları satirize euen çizimleri anlatmak için kullanılan bir tanımdır.." deniyor. Bu doğru. Ama biz buna karikatür ya dakonulukarikatürdemişiz. Kartonnereden çıkıyor? Aslında karikatürle ügili başka şeyler gibi bu da ilginç. Bu sözcük îngilizce'de konulu karikatürlere verilen bir ad. Bu dildeki "cartoon" sözcüğü îngiltere'de yayımlanan gülmece dergisi Punch'da çıkan bir dizi konulu karikatürden sonra yaygınlaşmış. Bunlar bir türlü bitmek bilmeyen parlamentonun dekorasyon işlerini konu alıyorlar. Bu işlerde mukavvadan yapılmış şablonlar kullanılıyormuş, karikatür dizisi bunu diline dolamış. Bu karikatürlerin çok tutulması da bu tür çizimlere o adın yakıştırılmasına neden olmuş. Böylece konulu karikatürler bu adla anılırken portre karikatürleri de "caricature" adını korumuşlar. Biz karton sözcüğünü ince mukavva, kalın kâğıt anlamlarına kullanıyoruz. Birdenbire bir kavram kargaşası yaratmak neden? Üstelik neden Ingilizce kökenli bir sözcüğü Italyanca kökenli olana yeğleyelim? Bu anlaşılmıyor. Ne biçim bir kitap bu? Hem yazan iddialı, hem de bu konularda bilgisi yok ya da öyle görünüyor. Doğal koşullar altında böyle bir görüntü sergileyen bir kitabı ciddiye almamak gerek. Ama gene de okudum onu. Bir şeyler vardı onda beni mizahının, özellikle de grafikmizahın, çağdaş ve evrensel düzeyde olduğu doğnıdur. Fakat, bunun, niçin yirmi otuz yıl boyunca bu denli abartıldığı.." sorusunu sonuç bölümünde".. Yazılı mizah nasıl ki, insanımızın asıl edebiyan ise, grafik mizah da bu toplumun asd görsel sanatlandır. Bizde mizah ve dolayısıyla grafik mizah, bu nedenle ciddi bir iştir.." diyerek yanıtlıyor. Sipahioğlu'nun anlamğı her şeye katdmak, vardığı her yargıyı benimsemek kolay değil. Özellikle ayrıntı düzeyinde pek çok soru imi beliriyor insanın kafasında. Ama sanıyorum kı, çalışmanın bütünü düzeyinde oldukça önernli bir işi başanyor, çizgiyle gülmece sanatlannın, yani karikatür ile çizgi romanın ülkemizdeki gelişmesini anlatmakla kalmıyor, bunlann toplumsal yapı ve olaylar ile ilişkilerini de kuruyor. Kitapta yeryer çok iyi çözümlemeler var. Özellikle Turhan Selçuk'un kucağında kundakta bir bebek tutan çarşafh kadın karikatürünün farldı düzeylerdeki yorumu çalışmanın en başarılı yerlerinden biri. Kitapta 300'ü aşan şekle yer verilmiş. Bunlar çeşitli gülmece dergilerinden alınmış örnekler. Ama ne yazık ki kitap formatına uymadıklan için hem çok küçük basılmıslar, hem de kullanılan basım tekniği nedeniyle olsa gerek, yer yer fotokopinin fotokopisi gibi silik ve soluk çıkmışlar. Bunlann çalışmanın en arkasında toplu olarak verilmesi de metinden yapılan göndermeleri izlemeyi zorlaştırıyor. Hatta aralarında kimi eksiklikler, yanlışlıklar da var. Örneğin tam da kendisine gönderme yapılan 31. şekil bunların arasında yer almıyor. Içeriği açısından bövlesine ilginç bir çalışmanın bu tür aksaklıklar taşıması üzücü. Kaynakça bölümü de doyurucu değil. Böyle bir yapıttan okuyucularına Türk karikatür ve çizgi romanı ile ilgili olarak daha geniş bir kaynakça sunması bekleniyor ama bu yapılmamış. Böyle olunca da yazann bu konularla ilgili bilgisinin sınırlı olduğu izlenimini uyandmyor. Oysa önsözünde, "..Çocukluğumda ben de pek çok yaşıtım gibi karikatür çizdim. Kankatürlerimin Âkbaba dergisinin okuyucu köşesinde ilk kez yayımlandığı zamanı dün gibi hatırlıyorum. Karikatür beni sanat ve edebiyatla tanıştırdı. Sanat dergilerini izlemeye karikatür sayesinde başladım. Liseden sonra, yurtdışında çizgi film öğrenimi görmemde de, karikatür sevgisıbirinci derecedeetkin oldu.." demesinden belli bir birikiminin olduğu anlaşüıyor. Sipahioğlu çizgili gülmeceyle yakından ilgilenmiş olmasına karşın karikatürcü değü. Yani DU işin içinden gelmiyor. Bu da ona yansız ve nesnel değerlendirmeler yapma olanağını sağlıyor. Türk çizgili gülmece sanatını yalnızca başarılanyla övmüyor, onu tüm sevapları ve günahlanyla ele almaktan çekinmiyor. Bir süre önce Levent Cüantek'in Türkiye'de Çizgi Roman (lletişim, Istanbul, 1996) adlı yapıttnı tanıtırken, ".Çizgi roman tarinçisini buldu.." sözcüklerini kullanmıştım. (Cumhuriyet Kitap, sayı 385) Tüm eksiklik ve aksaklıklarına karşın Ahmet Sipahioğlu'nun yapıtı için de rahatlıkla 'çizgili gülmece yorumcusunu buldu' diyebuirim. Büyük bir olasılıkla bundan sonra bu alanda çalışacak olanlar bu kitapsız yola çıkamayacaklar. Türk çizgüi gülmece sanatları konusundaki ikinci lcitap Semih Balcıoğlu tarafından hazırlanan Cumhuriyetin 75 Yılında Türk Karikatürü. Balcıoğlu'nun bu kitaCUMHURİYET KİTAP SAYI 543 Kaı*atir»8vgW Kavram kargaşası Turhan Selcuktan bir karikatür. çeken. llgilendiğim bir alan olan karikatürü konu edinmesi miydi, kimini bildiğim yakın tarihimizdeki olaylardan söz etmesi miydi? Belki de konuyu ele alış biçimiydi, çünkü Sipahioğlu cumhuriyet dönemindeki toplumsal politik olaylarla çizgili gülmeceyi ilişkilendiriyor, aralarında birbağ kurup yansıtmaya çalışıyor. Bu bakımdan gerçekten bir ilk. Kitap dört bölüme ayrılmış. Birinci bölüm tek parti dönemini kapsıyor. Ondan sonraki üç bölüm de çok partili dönemi 19501960,19601971 ye 19711980 biçiminde ayırarak inceliyor. Her bölüm dönemin politik ve toplumsal yapısının çizgili gülmeceye yansımasını, dönemin başlıca gülmece dergilerini ve dönemin önemli çizerlerini ele alıyor. Çalışma da sonuç, kaynakça, şekiller ve dipnotlar bölümleriyle tamamlanıyor. Çalışmanın insanı giderek saran bir havası var. Başlarda çizgili gülmece ile politikyaşam arasında herkesin bildiği türden ilişkilerden söz ediliyormuş gibi geliyor. Şöyle bir olay oluyor, çizerler de gazete ya da dergilerde ona şöyle bir tepki veriyorlar ya da kimi zaman vermiyor, veremiyorlar. Ama günümüze yaklaştıkça hem bu ilişkiler yumağı, hem de yazann yorumlan karmaşıklaşmaya, ilginçleşmeye baş TürkGrafftMbah 198Osonpası sav. Kitapta Jbuna benzer başka savlar da yer alıyor. Örneğin giriş bölümünde". .Bu alandaki kitap olarak ilk ve tek calışma Hıfzı Topuz'un Fransa'da yayımlandığı söylenen Karikatür ve Toplum adlı yapıtıdır. Kitap ne yazık ki dilimize çevrılmemiş olduğu için üzerinde konuşmak olanaksızdır.." denmiş. Oysa yukarıda anılan kaynakçada "..Hıfzı Topuz, îletişimde Karikatür ve Toplum, Eskişehir, 1986.." diye bir giriş var, arkasından da "..1974'te Fransızca olarak yazılıp Paris'te basılan yapıtın Nuri Bilgin ve Nezihe Topuz taSAYFA 12 lıyor. üzellikle son iki dönem, yani 1960'tan sonrası, gerçekten çok iyi çözümlenmiş. Sonuçta da katil uşak çıkmıyor. Okuyucular, ister özel olarak Türk çizgiyle gülmece sanatı, isterse de genel olarak toplumsal gelişmeler ve bunların dışavurumlarıyla ugileniyor olsunlar, bu çarpıcı sonucu okumah diye düşünüyorum. Sipahioğlu baştan beri sorduğu" ..Türk