14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

0 KURL A R A " 'A'dan Z'ye Abidin Dino' kitabında, Türkiye'de ilk kez bir sanat ve kültür insanının ilginç ve heyecan verici yaşam serüveni alfabetik sıralama gözetilerek bir sözlükküap olarak yayımlandı. Kitabın hazırlanmasında da katkısı bulunan Ferit Edgü, Abidin Dino için 'Göz boyayan ressamlar vardır. Göz açan ressamlar vardır. Abidin ikincilerdendir. Resimlerinin ahşkanhk yaratması bunun kanıtı.' diyor. Gerçekten de sanata adanmış yaşamıyla, ortaya koydugu degerlerle Abidin Dino, hümanist bir kültürün de canlı bir anıtı. Sanat Dünyatnızda farklı renkleri ve sesleriyle kendi başına bir ada gibi duran bu büyük sanatçtmızı anlamak ve yorumlamak için ''A'dan Z'ye Abidin Dino' dönüp dönüp okunacak, baş vurulacak derin bir kaynak niteliğinde. Yaşamöyküsü türünde kitaplar düşünüldüğünde 'A'dan D'ye Abidin Dino' çok farklı... Kitabı sondan ya da ortadan ya da herhangi bir sayfasından okumaya başlasanız da kitabın bütünlüğü ve içtenliği bozulmuyor. Sanatçının yaşamtna dip köşesiyle tantk otuyor okuyucu. Zeynep Avcı'mn ö'znel tututn ve yargtlardan uzakta, çok nesnel bir bakış açısıyla kotardığı kitap Abidin Dino'nun yaşamım tümüyle kuşatıyor". Dino'yu tantmak için iyi bir fırsat Avcı'nın kitabı. Bol kitaplı günler!... THIIUACI Unutulmuş bir roman (1) E rhan Bener'in Böcek adlı romanı 1982'de yayımlanmış, 1995'te ikinci baskısı yapılmış. Okumakta bir hayli geciktiğim bir roman. Romanın başında "Böcek üzerine" başlıklı bir yazı var; romanın içeriğini, bütün ayrıntılarına kadar, açıklayan bir yazı; okurun birtakım tatları kendi çabasıyla yaşamasını bir hayli engeıleyen bir yazı... Bu satırlarıyazarken, "Böcek üzerine"de yazılanları tekrarlamamak için zorlanacağım... Romanın dördüncü sayfasında "Oysa, daha böcek sözii edilir edilmez, tüyleri diken diken olur Recai Bey'in." cümlesini okuyoruz. Ardından Recai Bey'in çok düzenli olduğunu belirten bir ciimle, her şey yerli yerinde. Bu arada bir de "sinek raketi". (s. 9) Sinek raketinin varlığının nedenini 18. sayfada öğreniyoruz: Böceklerle savaşın silahı. (Aynı sayfada Recai Bey, hamam böceğine, "Pis böcek, çekil git,..." diye bağırıyor; Recai Bey öyle sanıyorum, kibar hanımlar gibi konuşmaz, sunturlu bir küfür savurur!) "Böcek" faslı epey sürüyor: "ÇocukJuğundan beri ürkerdi böcekîerden. Her türlüsünden. Özellikle tüylülerinden." (s. 19) "Yanm saat oyalanmış bir böcekle." (s. 20) "Geldiğinde tahtakurusu yuvasıydı karakol, Nezarethanede fareler cirit atıyordu. Hela bok içindeydi. Hepsini temizletti." (s. 24) "Böcekler evi bir sararlarsafelaket..." (s. 35) Roman boyunca "böcek"... Roman. 199 sayfa; 195. sayfada hâlâ böcek: "Böcek, duyargalarını oynatarak bakıyor yüzüne. Gulüyor. Alay ediyor. Korkmuyor ondan. Onun bir şey yapamayacağını biliyor. Salına salına geziniyor orta yerde. Topal." "Böcek üzerine" başlıklıvazıda "böcek" konusunda söyle deniyor: Çocukluğundan beri yaşadıklannın ve yaşama koşullarının yarattığı bilinçaltı öfkeyle, etrafındakileri birer böcek olarak algılamakta ve onları yok ederek toplumu pisliklerden arındırmayı düşünmektedir. (...) Hatta, aslında kendısinin de yok etmek istediği böcekîerden farksız olduğunu kavradığında, kendi varhğına da son vermeyi düşünür." "Böcek" simgesi konusunda söylenenleri benimseyemediğimi belirtmeliyim. cik bir ağzı vardı. Hep gülümserdi. Hiç ağlamazdı. Biraz paytak yürüyordu. Belki de kalça çıkığı vardı. Konuşması da yanm yarımdı. 'Abicim,' diye boynuna atılırdı onun ve boğacakmışçasına sıkı sıkı sarılırdı. Ağabeyi, çalışmasına engel oluyor diye döverdi onu, ama, q hiç sesini çıkarmaz, hiç şikâyet etmezdi. Öyle güzel kokardı ki. Tertemizdi. Hiç üstünü kirletmezdi." (ss. 2627) "Yıllar sonra, hem de ölüm döşeğindeyken, 'Kardesini sen öldürdün,' demişti Sultan Hanım, bitmeyen hıncıyla. 'Biricik kızımı sen öldürdün. Mangala ittin. Kıskandıöın için. Şimdi kızım sa£ olsaydı, beni bu pis nastane köşesinde bıraKmazdı..." (Oysa Recai Bey annesini iki kişilik bir odaya yatırmıştı. Üç hasta yan yana yatarken...) Recai Bey'in tepkisi: "Peki ya beni kim öldürdü? Hiç sordun mu bana? Bir gün de, şu oğlumun bir derdi var mı acaba diye sordun mu?" "Bütün arkadaşlannın yün eldivenleri vardı. Annesine de bir eldiven örmesi için yalvarmıştı. Annesi ona eldiven örmemişti. Şimdi de üşüyordu elleri, ama artık eldiven giymek istemiyordu." (s. 28) Çocuk Recai Bey, bir matbaada çalışıyor. "Güneşin hiç girmediği upuzun bir oda." Recai "kalıp bağlama"ya çalışıyor, kalıp birden elinden kayıyor, kurşun harfler yere saçılıyor. Usta, iri ve kemikli elleriyle iki kulağını birden yakalayıp sıkıyor kulak memelerini. Canı çok yanıyor. Aöbyor, küfrediyor. Kahkahalarla gülüyorlar.' (s. 29) "Çocukluğundan belleğinde hep soğuk, hep dondurucu kışlar kalmış. Hiç iyi ısınamadığı kışlar. Çatlavan eller. Soğuktan moraran bir yüz. Bir de dayısından yediği dayaklar. Lanet olsun. Babasını hiç anımsamıyor. Çok küçükmüş o, babası öldüğünde. Köydeymişler. Evin tavanını onarmak isterken toprak göçmüş ve toprağın altında ezilerek öımüş adamcağız. Anası hiç sözünü etmezdi babasının. Dayısı,' Ayının tekivdi baban,' demisti bir gün. Bir resmi bile yoktu..."(s.33) "Bütün bir kış çıraklık yapmıştı o otomobil tamirhanesinde. (...) ingilizanahtannın demiri ellerine yapışırdı, denleri soyulurdu. (...) Kimi zaman avucuna üç beş kuruş bah Îiydi. Dirsekleri gamzeliydi. Mini :ük kız. Gözleri kendinden sürme şiş sıkıştırdığı olurdu bir müşterinin. Akşam eve döndüğünde dayısı cepferini yoklar, ne bulursa alırdı..." "Akşam, annesi dayısına söyleyecek dive ödü kopuyordu. Bir gün, iki arkadaşıyla, ahırda eşeği becermeye çalışırlarken yakalamıştı onları dayısı. O gün yediği dayağı yaşamı boyunca unutması olanaKsızdı. Yine de karşı koyamıyor." (s. 38) "Babası birkalasın altında can veren, otomobil ramircisinin dükkânında çıraklık yapan, kız kardeşi bir mangal içinde cayır cayır vanan, basımevinde nerkesin itip kaktığı, koca koca adamların, kâğıt deposu diye kullanılan bodrumda zorla ırzına geçmeye kalktıkları Recai'nin başka türlü olması imkânsızdı." (s. 100) Erhan Bener, Recai Beyin çocukluğunu öylesine çiziyor ki okur da "Recai'nin başka türlü olması imkânsızdı." diye düşünecektir: Böyle bir Recai'nin insanları sevmesi olanaksızdır! "...dahaokuldayken, arkadaşları onu zorla geneleve götürmüşlerdi. O gece de çok içmişti. O geceyi de unutması olanaksızdı." (s. 13) Sonra: "Haşmet Hanımın apış arasındaki uzun, kıvırcık, pis kıllar bir türlü gitmiyor gözlerinin önünden. Sonra çekildiğjnde ner yanına bulaştığını gördüğü kan./ Oğürmemek için zor tutuyor kendini." (ss. 2930) "Nasıf yapabilmişti o işi? Nasıl olmuştu da oyuna gelmişti? Daha kötüsü, bütün iğrençliğine karşın, düşlerinden çıkarıp atamıyordu kadını. Gözünü açtığında, erkekliğini uyanmış buluyordu. Tuhaf bir saplantıydı. Kendisini bu saplantıdan kurtaramayacağını düşünmüştü.. Sonra bir sabah, iileti kaptığı gibi..." Doktor, "Biraz daha aerine gitse, işin tamamdı. Oynattın mı yoksa?" diyor, "Sen kendini iğdiş etmek istemişsin." (s. 37) diyor. "Değil evlenmek, bir kadınla bütün bir gece aynı yatakta yatmayı düşündüğü zaman bile tüyleri diken diken oluyordu. Bütün kadınların canı cehennemeydi. Nelerle karşüaşmamıştı o güne kadar. (...) Oysa iğreniyordu hepsinden." Recai Bey, hırsızhktan suçüstü yakalanan bir kadını kurtarır. "Kadın onu evine götürmüştü.f...) Içki içişi, davranışları, gün görmüs biri olduğunu kanıtlıyordu. Sonra yatmışlardı. Kadın, çırılçıplak soyundıığu halde, bir türlü birleşmeye razı olmamıştı onunla." Recai Bey ısrar ecunce kadın " Sen kadınlardan hoşlanan bir adam değilsin. Ben istesem de sen bir şey yapamazsın." der. Recai Bey'in daha okuldayken geneleve gittiğini biliyoruz. Haşmet Hanım serüvenini de biliyoruz. 149. sayfada "Bir akşam, bir şarkıcı kadınla yatmıştı." deniyor. Recai Bey'in 45 yaşında olduğunu biliyoruz. Recai Bey'in cinsel yaşamının normal olmadığı belli. (Şarkıcı kaduıla "bir şey olmamıştı ama, kabahat onun değildi. O kadar çok ıslanıyordu ki kadın, kendini çok zorladığı halde, erkekliği uyanmamakta direnmişti." (s. 149) Pezevenk Kelloş Fikri, bir akşam zilzurna sarhoş karakola gelir, Recai Bey nöbetçidir. Kelloş Fikri, "Sen hiç oğlan düzdün mü?" diye sorar. Recai Bey, "Bu da nerden çıktı?" der, öfkesini zorla tutarak. Kelloş'un cevabı: "Ne bileyim abi, kadınlardan pek hoşlanmıyorsun da... Hani, istersen öylesini de bulurum sana..." (s. 150) Recai Bey, sille tokat Kelloş'u kovalar. "Kadınlardan hoşlanmıyordu, doğruydu. Ama bundan şikâyetçi değildi ki. Kadınlann nasıl dert olduğunu biüyordu. Kaç arkadaşının başı yanmıştı o yüzden." (s. 150) 153. sayfada ilginç bir cümle: "İlk kez yalnızlık dayanılmaz görünüyor gözüne. Birileriyle konuşmak istiyor. îçinde, anlatılmaz bir boşluk duygusu var." Recai Bey'e niçin yalnızlık dayanılmaz görünüyor? Bunun cevabını verebilmek için Recai Bey'in Binnur serüvenini ve bir akşam üstü hasta yatağında yapayalnız yatan Recai Bey'e sıcak çorba ve yemek getiren apartman lcomşusu genç kızı anlatmamız gerekecek. İkinci yazı haftaya. • SAYFA 3 Racal Bey ve kaduilar TURHAN GÜNAY Imttyaz Sahlbl: Cafl Pazarlama Gazete Dergi Kltap Basın ve Yayın A.$. Adına Berfn NadloYayın Danışmani: Turhan Cünay c Sorumlu Müdür: Fikret llkiz Cörsel Yönetmen: Dllek llkorurc Baski: çaudas Matbaacılık Ltd. Stl. > Idare Merkezl: Türkocağı Cad. No: 3941 Cağaloğlu, 34 334 Istanbul Tel: (212) 512 05 050 Reklam: Medya c Recai Bey'in çocukluğu, Recai Bey'in yaşamı hakkında bıze bilgi veriyor. Erhan Bener, öylesine bir "çocukiuk dönemi" çiziyor ki Recai Bey'in bugününü kolaylıkla kavnyoruz. Erhan Bener, "mutsuz bir çocukluk" dönemini, Reaci Bey'in "kötü polislik" dönemini açıklayabilmek icin kullanıyor; okurun, "Böyle bir çocukluK yaşamının sonunda ancak böyle kötü bir polis olabilir." vargısına varmak istiyor. îyi okurun bu "abartıyı" fark edeceğini, bundan rahatsızhk duyacağını düşünmüyor. îşte Recai Bey'in çocukluğu: "Saçlan sıfır numara tıraşlı, kırmızı yanaklı bir oğlan, pencerenin yanında, bir ot mindere bağdaş kurmuş, kitap okuyordu. Ayaklarının ucunda bir tekir kedi, tortop olmuş uyukluyor. Odanın ortasında kocaman bir mangal. Mangal tepeleme ates doluydu. Odanın öbür köşesinde, sürgülü tahta kapının yanında bir bez bebekle oynayan, sacları beline kadar çift sıra örülü, yanakları çilli bir kü Racal Bey'in çocuMuğa Erhan Bener'in Cemll Eren'in çlzdlği bir portresl. CUMHURİYET KİTAP SAYI 541
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle