29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yaseminlepimizi neri alabilecek miviz? AHMETAN eğerli yazar dostum Kutlu Adalı nın "faili meçhul" bir cinayete kurban gitmesi üzerinden dört yıl geçti, ama cinayetin meçhul olmayan failferi hakkında herhangi bir işlem yapılmadı. Geçen yıl yayımlanan ve kızı II Adalı'nın "Yaseminlerimizi Geri Verin " başlığını verdiği kitabın ilk bölümünde, onun öldürülmesi öncesinde kaleme aldığı sütun yazılarından 22 tanesine yer verilmiş. Ikinci bölümde de, "Dikenli Yol" başlığı altında bir döneme ilişkin siyasal anuarını içeren 9 yazısı var. Lefkoşa'da yayımlanan günlük Yeni Düzen gazetesinin sütun yazarlarından olan Kutlu Adalı, makalelerinde, St. Barnabas Manastırı soygununu "kurcaladığı" ve soygunu yapanların üzerine gittiği için katledilmişti. Neydi bu soygun olayı? 1974'teki Kıbrıs Barış HareKâtı'na katılan yüksek rütbeli bir asker kişi, yıllar sonra emekli olunca, adaya gelip savaşta ele geçirdiği ve St. Barnabas Manastırı'na gömdüğü "ganimet"ini kurtarmak için bir harekât düzenlemişti. 14 Mart 1996 akşamı saat 19 sıralarında 1012 kadar maskeli silahlı kişi St. Barnabas Manastırı'na bir baskın düzenleyerek manastır bekçilerini dört saat süreyle bir odaya hapsetmişler ve St. Barnabas'ın mezarında kazı yapıp "bir şeyler"i alıp götürmüşlerdi. Olay, 16 Mart günü Kıbrıs gazetesinin manşetindeydi. Reuter'in tüm dünyaya yaydığı bu silahlı soygun haberi, resmi ağızlar tarafından da doğrulanmış, ama soruşturmamn selameti açısındankonu, yargıya sevkedilmeden, kamuoyuna dana ayrıntılı bilgi verilmek istenmemişti. "Fazla kurcalamayın, altından çapanoğlu çıkar" şeklinde çıkan söylentileri, 5 günlük suskunluktan sonra Basbakanlıktan yapılan ve olayın "güvenlik güçlerimizin aldığı ciddi bir ihbar üzerine gerçekleştirilen bir operasyon olduğu"nun belirtildiği kısa bir açıklama izlemişti. Kıbnslı gazeteciyazar Kutlu Adalı katledileli dört yıl oldu D Siyasal makaleleri yanında, edebiyatın diğer dallarında da ürünler vermiş olan Kutlu Adalı, karanlık güçlerin eylemlerinin peşinde olduğu bir dönemde katledildi. Kutlu Adalı'nın eşi eşi îlkay Adalı ve çocukları tarafından kendi adına kurulan vakıf Adalı'nın tüm yapıtlarını biraraya getirerek yayimlıyor. garantör Türk askeri, can ve mal güvenRğimizi korumak için görev yaptığı halde, "Özgürlükçü Türk Tugayı" adı altında can ve mal güvenliğimizi tehdit ediyorlar. Bellerinde tabanca, ellerinde bomba, ceplerinde dinamit lokumu, evlerinde cephanelik üzerimize yürüyorlar. Dağıttıkları bildirilerde, yasadışı yeraltı eylemleriyle Kıbrıs Türkünü nainlerden kurtarma terörüne girişiyorlar. Bu "Üzgürlükçü Türk Tugayı "nın komutanı kimdir? Subayları, erleri kimlerdir? Karargâhları nerededir? Güçleri, cephanelikleri nerelerde gizlenmektedir? Bunların gerçek amaç ve niyetleri nedir? Kardeş kavgası çıkartmak, kardeş kanı döktürmek için aramıza kimler tarafından sokulmaktadırlar? Kardeş kavgası Türkiye'ye ve Kıbrıs Türkleri'ne ne kazandıracaktır? Yanıt bekleyen soıulaı ^oktur. Polis ve Güvenlik Orgütünü sivil yönetime vermemekte direnenler, bu sorulara yanıt aramalı ve Kıbrıs Türkleri'nin can ve mal güvenliğini 35 bin askerle garanti altına alanlar, bu yasadışı Özgürlükçü Türk Tugayı'nı yerle bir etmelidir. Kıbrıs Türkü'nün yasal olarak yalnız bir garantörü vardır. Çizmeyi aşanlara hedef Yamt bekleyen sorular Kutlu Adalı, 23 ve26 Mart 1996 tarihli sütun yazüarında (s. 12 ve 16) konunun içine itilmek istendiği tabular üzerine giderek ilgili makamları uyarmış ve önlem alınmasını istemişti. Ama St. Barnabas soygunu üzerine yazdıklan yüzünden çeşitli tehditler aldığını, 2 Nisan günü çıkan "Demokrasi Herkese Lazımdır" başlıklı makalesinde açıkladı. (s. 2426) Telefonla yapılan müteaddit tehditler, sonunda onun 6 Temmuz akşamı evinin önünde, silahlı bir baskınla öldürülmesiyle noktalandı ve bu olayda bir "çapanoğlu"nun gerçekten var olduğu ortaya çıktı! Kutlu Adalı, öldürülmesinden 2 ay önce, 7 Mayıs 1996 günü yayımlanan "Tugayın Komutanı Kim?" başlıklı makalesinde şöyle yazmıştı (s. 51): "Türkiye'yi gerçekten çökertmek, yıkmak isteyen laiklik, çağdaşlık düsmanlan, Türkiye'nin güneşini, aydınlığını, ışığını kesiyor ve oy avcılığı uğruna Türkiye'yi karartıyorfar. Aydınlîktan, ışıktan karanlıklarla kol kola girmiş emperyalist uşakları Türkiye'yi kurtaramaz. Türkiye çalkalandıkça, Kıbns Türkleri alabora oluyor. Silahlı, bombalı tehditlerin sahipleri, Kıbrıs'ta da desteklenip kollanıyor, karanlık güçler Kıbns'ta da aydınlığı boğmak istiyor. Bu tutucu, yobaz, ülkücü, gerici güçler demokrasiyi, Türkiye'de olduğu gibi Kıbrıs'ta da çökertmek istiyorlar... Ülkemizde 35 bin SAYFA 14 Kutlu Adah'yatehdltJer leri bildirilmelidir. Yasadışı eylemlere göz yumanlar, yarın kendilerine gerekli olacak demokrasi ve hukuk devletini mumla arayabilirler. Demokrasiyi yeraltı örgütlerine kurban etmeyin." Ne yazık ki Kutlu Adalı'nın bu uyanlarına aldıran olmadı ve tam iki ay sonra, 8 Temmuz 1996 tarihli Kıbrıs gazetesi, manşetinden şu haberi verdi: "Adalı cinayetini T t t " üstlendi. Dün saat 16.40 sıralarında Kıbrıs'ı telefonla arayan kimliği belirsiz bir erkek, 'Kutlu Adalı'yı biz öldürdük, Türk tntikam Tugayı' diyerek telefonu kapattı. TİT daha önce de basın kuruluşlarına gönderdiği tehditkâr beyannameleriyle dikkat çekmişti. Kutlu Adah'nın öldürülmesi 2 Mayıs ve 1 Haziran geceleri, Lefkoşa'da CTP Uçe Örgütü binası ve DP Genel Merkezi ne yapılan bombalı saldınlan izledi. Bu bombalı saldırılarda ölen, ya da yaralanan olmamıştı. Kutlu Adalı, önceki akşam 23.30'da Lefkoşa'da Kızılbaş semtindeki evinin önünde bilinmeyen kişi ya da kişilerce otomatik bir silahla açılan ateş sonucu olay yerinde can vermişti. Yakın mesafeden vurularak öldürülen Kutlu Adalı'ya silahlı saldırıyı yapan ki şileri yakalamak için polis dün sabahın erken saatlerine kadar yol güzergâhlarında barikatlar kurdu, aramalar yaptı. Fakat saldırganlar yakalanamadı." "Kasım1995" Siyasal makaleleri yanında, edebiyatın diğer dallarında da ürünler vermiş olan Kutlu Adalı, eşi llkay Adalı ve çocukları tarafından kendi adına kurulan vakfın ilk kitabı olarak yayımlanan "Gideyim Buralardan Diyorum" adlı şiirler toplamında yer alan, "Kasım 1995" tarihli son şiirinde şöyle demekteydi: "Vmutlar umutsuzluklarla yartşır gibt savaşır nenemi, dedemi anımsanm Babam annem yartm kalmış aşklarım Yollarda hâlâ oynayan çocukluğum Savaş yılları acılarfelaketler Bitmek bilmeyen barış özlemi Yüreğjm dayansız istiyorum Dayanamtyorum Gideyim buralardan diyorum Selamsız kalmaktan korkuyorum" Kutlu arkadaş, sen sana yakışanı yaptın, buralardan gitmedin. Zorlu kavgamıza katkını koydun. "Bu düğümü çözmek var son, hele dur" diyordun. Yüreğin dayandı, ama düğüm henüz çözülemedi; çözülmesini istemeyenler seni susturdular. Ama fikirlerini susturamadılar: "Çekiyor kollartyla kaçamıyorum Zeytın veren toprak oluyorum Özyurdumun insanına ürün oluyorum" "Mavıler ye$iller arastnda köpüklenen ey deniz Senin her dalgandan çıkan köpükte Bir baykırış bir çağlık duyuyorsan Yurdumun özgürlük türküsüdür bilesin" * Gideyim Buralardan Diyorum (Şiirler)/ Kutlu Adaltllkay Adalı/ Kutlu Adah Vakfı Yayınları No. 1/ Lefkoşa (Temmuz 1998)/64 s * Kağnı Gölgesi (Seyahat Yazıları)/ Kutlu Adalı/ Kutlu Adalı Vak/ı Yaymları No. 2/ Lefkoşa (Mayıs 1999)/149 s. * Yaseminlerimi Geri Verin (Son Makaleleri)/ Kutlu Adah/Kutlu Adah Vakft Yayınları No. 3/ Lefkoşa (Haziran 1999)/117 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 541 EdeUvatcı Kutlu Adah evinin bançeslnde...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle