03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

YUSUF ÇOTUKSOKrN {£ T"^v ivan şiiri: Dilin gurbeti" söI 1 zü ne kadar doğru, öznel, ' J sezgisel, bilgisel, gercekçi bir betimleme, bilemiyorum. Özellikle "adı, içeriği, özellikleri vd" konularda yoğun tartışmalann yaşandığı, üzerinde birbiriyle çelişen/karşıtlaşan yargıların ileri sürüldüğü başka bir yazın alanı/dönemi/alumı var mı sizce de? Kimi uzmanlar: "(Divan şiiri) doğadan kopuk, yaşamdan uzaktır... Taklitçidir, aktarmacıdır, özgün değildir... Yerli ve beşeri değildir... Hiç lumsenin anlamadığı karma (ArapçaFarsçaTürkçe) bir yapay dil oluşturmuştur. Soyuttur... Belirli kalıplara uyma zorunluğu olduğu için sanatçılara özgürlük tanımaz... Klasik olduğu savlanamaz..." görüşündedir. Bu görüşlere tepki duyanlar ise şu görüşleri ısrarla savunmaktadırlar: "(Divan şiiri) Anadolu'da TürkIslam uygarlığı çerçevesinde gelişmiş, klasik bir yazınsâl türdür... Türk'ün ulusal dehasının ürünüdür... Dili karma ve yapay olmasına karşın söyleyişi (dilbilgiseÛik ve anlamlandırma açılarından) Türkçe'dir. Doğa, toplum, beşeri duygular, tarih, kentler, insan tipleri vd'yi çe Gerekll ve yeteıHI koşullarıyla DlvanşllPi Dilin gurbeti şitli söz ve anlam sanatlan yoluyla (benzetme, eğretileme vd) şiir ortamına ustaca yerleştirmiştir. Bu dönemi anlayabilmek için çeşitli bilgilere (tarih, mitoloji, folklor, günlük yaşam, kurumlar, vd) erişmek gerekir..." Divan yazını uzmanı olmamama karşın, orta ve yükseköğretimde otuz yılı bulan Türk dili ve yazını öğretmenliği yaşamımda, bilgilendikçe kendime sıkça ve ısrarla sorduğum sorulardan bıri de şu oldu: Divan şiirini Divan şiiri yapan nedir? Bunun gerekli ve yeterli koşulları nelerdir? Son yıllarda kafamda oluşan belirleme şöyle: "aktarmacılığı/taklitçiliği, yapay/karma dili, simgeciîıği, kuralcıîığı" hemen bütün ortaçağ yazınları için söylenebilir bunlar, Divan şiirinin gerekli koşullarıdır. Yeterli koşulları söylemek için biraz zorlanıyorum. Bendeki izlenimi vermekle yetinebilirim, sınırlı sorumlu olarak. Divan şiirinin yeterli koşulları, "yapısındaki ustalık" ve "duyarlık"tır. Osmanlı Devleti'nin adı gibi Divan Edebiyatının adı da tartışmalı. Uzmanların bu dönem için kullandığı adları şöyle bir anımsayalım: Divan Edebiyatı, Klasik Türk Edebiyatı, Eski Türk Edebiyatı, Ümmet Çağı Türk Edebiyatı, Islami Türk Edebiyatı, Osmanlı Edebiyatı, Edebiyatı Kadime, Havas Edebiyatı, Yüksek Zümre Edebiyatı, Saray Edebiyatı, Enderun Edebiyatı, Medrese Edebiyatı... Bunlardan hangisi doğru ya da dana kuşatıcı? Eski Türk Edebiyatı, üniversiteferde de anabilim dalı olarak bu adla açıldığı için daha bir yaygın f;ibi görünüyor. Ancak özellikle son yılardaki yayınlarda Osmanlı adı öne çıkarılmaya çalışılıyor. Osmanlı Divan şiiri, Osmanlı Şiiri, gibi. Bu tür adlandırma Anadolu Halk Edebiyatı (Anadolu Türk Halk Edebiyatı), Anadolu Tekke Edebiyatı (Anadolu Türk Tekke Edebiyatı) geleneklerini de içeriyor mu? Doğrusu pek anlaşılmıyor. Bu dönem için Anadolu Türk Divan Edebiyatı ya da Anadolu Divan Edebiyatı terimleri daha anlamlı ve kuşatıcı gibi geliyor bana. Bilindiği gibi Azeri ve Çağatay edebiyatlarında da benzer özellikler taşıyan dönemler var; herhangi bir ad karmaşası yaşanmaması gerekir diye düşünüyorum. Osmanlı Devleti'nin (varsayımsal) kuruluşunun 700. yılı nedeniyle Türkiye'de özel ve resmi kurumlar bir dizi etkinJik düzenledi, yayın yaptı. Bu etkinlikler bugünlerde de sürüyor. Yapı Kredi Yayınları da bu bağlamda, dört önemli çalışma yayımladı: Osmanlı Hat Sanatı Tarihi (Ali Alparslan), Yaşamlan ve Yapıtlanyla Osmanlılar Ansiklopedisi (2 cilt), Osmanlı Şiiri Antolojisi (A. Atillâ Şentürk), Osmanlı Divan Şiiri Üzerine Metinler** (Mehmet Kafpaklı). Her dört çalışma da yalnızca uzmanlar için değil, özellikle Divan şiiri, kültür tarihi ve biyografi meraklıları için de çok önemli kaynak durumunda. Ben bu yazı kapsamında Mehmet Kalpakh'nın derlediği Osmanlı Divan Şiiri Üzerine Metinler adlı kitabı genel çizgileriyle tanıtmakla ve kitap/derleme üzerine birkaç görüşümü vermekle yetineceğim. Osmanlı Divan Şiiri Üzerine Metinler, kısa bir Sunuş'tan sonra 87 yazar'dan derlenmiş 95 yazıyı içermektedir. Bu yazılardan önemli bir bölümü bilimsel inceleme, bir bölümü ise gözlem, izlenim, öznel değerlendirme vb'yi içeren söyleşi, deneme. Derleyici Mehmet Kalpaklı, SUNUŞ'ta amacını şu sözlerle belirtiyor: "Osmanlı kavramı zihnimizde genellikle saygıyla yaklaşılan ama bununla birlikte Cumhuriyet ideolojisinin karsıtlığı dolayısıyla da olumsuzlanmış bir geçmiş olarak yer alır. Çağdaş Türkiye'nin eğitiminde Osmanlı'ya yaklaşım, kuruluştan itibaren Viyana bozgununa kadar olan sultanların siyasi başarılarınm göklere çıkarıldığı, ama son yüzyıllardaki beceriksizlikıe, boşvermişlikle ve zevk ve safâ âlemlerinde, haremde gününü gün etmekle suçlandığı bir 'resmi tarih görüşünü temel almaktadır. Osmanlı edebiyatı ise, öncelikle 'zorunluğundan' ve 'yapay ve taklit' niteliğinden ya da şiddetle eleştirilmiş, ya da bir kenara itilmiş; kütüphanelerin tozlu raflarında ve üniversitelerin kendi içine kapalı tekdüze 'akademik' çalışmalarına mahkum edilmiştir. Kuruluşunun 700. yılı dolayısıyla Osmanlı'nın her yönüyle yeniden düşünüldüğü, araştırıldığı günümüzde, 'keşfetmekte' olduğumuz Osmanlı'nın edebiyatından da söz edilir oldu. Osmanlı'da edebiyat demek şiir demekti. Aslında, şiir, yalnızca edebî bir tür, bir sanat; hüner göstermenin bir yolu değildi, sosyal hayatın her boyutuna gırmişti. Işte hazırladığımız bu, divan şi Adı Tartışmalı iri üzerine çeşitli zamanlarda ve çeşitli coğrafyalarda Kaleme alınmış yazılardan oluşan bu seçki, Osmanlı'da şiir hakkında genel bir fikir edinmek ve şimdıye kadar yapılan değerlendiımeleri bir arada görmek isteyen okuyucu için hazırlandı." (s. ix) (Bualıntıladığımızmetnin dilinde görülen kimi aksamalar ve tutarsızhklar rahatsız ediyor okuru.) Derlemede yer verilen yerli ve yabancı uzmanlann, yazarların, sanat adamlarının zengin içerikli yazılarından derlenen bu kitabın, her şeyden önce bence en önemli bir ilci yönüne değinmek istiyorum. Birincisi, derlemecinin yalnızca Türkoloji kökenli araştırmacıların yazılarıyla yetinmeyip, uzmanların yanı sıra edebiyatçılarm, yazarların da değerlendirmelerine yer vermesi; ikincisi, farklı yaklaşımla ele alınmış, dolayısıyla değerlendirmeleri de birbirine aykın olan incelemeleri herhangi bir eğilim gözetmeden, yan tutmadan olduğu gibi sunması. Bu tür tutumları çok önemli buluyorum. Çünkü bizim toplum olarak sevincimiz ve öfkemiz, cokluk doğruları görmemizi ve sağlıklı aeğerlendirmeler yapmamızı engeDiyor. Derleyiciyi, her görüşe sakınmasızca sayfalannda yer verdiği için kutlamak istiyorum. Derleme, ince ayrımlar ve bölümlemeler biçiminde hazırlanmamış olsa bile, kendi içinde belli bir kronoloji ve tema bütünlüğü göstermektedir; şuara tezkirelerinaen nugünün yazarlarının yorumuna kadar uzanan çizgide, biraz önce de söylediğimiz gibi, değişik görüşler bir araya getirilmiş. Burada her bir yazıyı ayrı ayn değerlendirmek olanaklı değilse bile, konu başlıklarına ve içeriklerine söyle bir değinmek uygun olur. Özellikle okur için tezkirelerin ayrı bir anlamı olduğunu düşünüyorum. Tezkirelerde şairler sözgelimi "söz sultanı" olarak betimleniyor; "şairlerin dili cennetin anahtarı" deniyor; gerçek şairlerle şair geçinenlerin (müteşair) birbirlerinden nasıl ayrılacağına dıkkat çekiliyor (Latifî ve Âşık Çelebi). Sonraki yazılarda Divan şairlerin şiir ve edebiyat üzerine görüşleri açımlanıyor (H. Tolasa, M. Çavuşoğlu), Divan şiirinin kısa tarihi biünen/bilinmeyen, sıradan/ilginç yorumlarla verilıyor (Servan de Sugny, Stanley LanePoole, J. R. Walsh, J. Baysal); yayılma alanı ve değişik/genel özellikleri anlatıhyor (E.J.W. Gibb, F. Iz, M. Çavuşoğlu); içeriğinin felsefi, estetik, yazınsaf yorumu tartışılıyor (A. H. Tanpınar, A. N. Tarlan, M. Çavuşoğlu); Divan yazını/şiiri biçim, içerik, dıl, söylem, toplumsal ilişki vb yönlerden inceleme/eleştiri konusu yapılıyor (Namık Kemal, Ziya Paşa, M. Fuat Köprülü, A.S. Levena, A. Gölpmarlı, I. Z. Eyüboğlu, R. Şardağ, A. özkırımlı, C. Dilçin, K. Bek, 1. Pala, A. Şentürk, M. Macit, Ş. Aylar); Divan şiirinde aşk temasının içeriği çözümleniyor (Yahya Kemal Beyatlı, M. Kaplan, M. Kalpaklı); kimi türlerin ve önemli şairlerin tanıtımı yapılıyor (A. Karahan, H. Â. Yücel, B. Necatigil, T. Uyar, H. Mazıoğlu), tezkirelerden derlenen bilgiler eşliğinde şairlerin değişik açılardan (meslekleri, doğum yerleri, bağlı bulunduğu tarikatlar vb) değerlendirmeleri konu ediniliyor (J. S. Robinson, M. Isen), müzikedebiyat eleştirisinin Divan şiiri yorumlanırken karşılaştırmalı edebiyat yaklaşımı olarak de Hvan Şilrtm Tamtan Metinler f ;erlendirilmesinin uygun olacağı vurguanıyor (K. Süay), Divan Edebiyatı'nın Türk olup olmadığı tartışılıyor (R.C. Figâni, AsıkCelebl, Me$â'lrü$suarâ, MilletKüt. AE772den. günkü anlamı ve önemi, ondan yararlanabilme yolları üzerinde duruluyor (N. Ataç, C. Kudret, 1. Berk, M. Mungan, H. Yavuz, K. Ertop, F. Sağlam), yeni eleştiri kuram ve yöntemleriyle Divan şiirine bakışın gerekliliğinin altı çiziliyor (E. Javlidze, W. G. Andrews)... Divan şiirini değerlendirme amaçlı çalışmaların yeni yorumlar getirip getirCUMHURİYET KİTAP SAYI Clark, O. Ş. Gökyay), Divan şiirinin bu SAYFA 6 539
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle