Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
'»'•• Kozie suren volculuk BOZAN YAMAN I lk şiir kitabını 1989'da yayımlamış olsa da, şiirleriyle edebiyat dergilerinde yoğun olarak görünmesi doksanlı yıllarda gerçekleşen tbrahim Baştuğ'un üçüncü şiir kitabı "Köz", Can Yayınlan'nın yeni şiir dizisinde yayımlandı. 1. Baştuğ, 1964 doğumlu. Bugünkü şiir gündeminin belirlenmesinde ağırlıidı bir yeri olan birçok şair yaşıtı gibi, o da Milliyet Yayınlan'nın 1985'teyayımladığı Genç Şairier Antolojisi'nde yer alan şiıriyle adım atmış edebiyat dünyasına. Ardından, Edebiyat Dosdan'nda yayımlanan şiirlerinden sonra, Ankara'da tek sayı çıkan Layka, Edebiyat ve Eleştiri ile Varos dergÜerinin kuruculan ve sürekli yazarlan arasında yer aldı. tlk kitabı "Çalınmış Kuyulan Babil'in" 1989'da (2. baskı 1997), ikinci kitabı "tpteki Kareler" 1995'te yayımlandı. Her iki kitapta da dili sürekli zorlayan, sözcükleri bölen, bundan anlam değişiklikleri elde etme çabası içinde olan î. Baştuğ, şiirde daha çok biçimle, formla cebelleşme içinde görüldü. "Köz"de, bu tavır bırakılmamış olmakla birlikte daha yoğun içeriklerfe birleşmiş ve ortaya hem söyleyiş hem öz olarak rubai yoğunluğunda şiirfer çıkmış. Bir arayışlar/deneyişler kitabı da diyebileceğimiz "Çalınmış Kuyulan Babil'in" adlı kitabın ilk baskısında dilin ve anlamın olanaklarını denerken, kimi kez şiire katkısı olmayan değjşik yazımlann ("itirAFı tınlıyor voltmeTRe" s. 11, "coközel tuvallere sakladığı 2ndiler şözlerin" s. 19, "pi l'avlarda saplısusan bekar ettiniz" s. 46 vb.) kitabın 1997'de Öteki Yayınevi'nce yapılan ikinci baskısında değiştirildiğini ve alışılmış yazımlarına geri dönüldüğünü görüvoruz. Şairin, "Köz adıı üçüncü şiir kitabını değerlendiren bir yazıya, ilk kitabından söz ederek başlama zorunluluğu, ilk kitapta, üçüncü kitabın ipucları olarak değerlendirebileceğimiz dızelerin bulunmasından kaynaldanıyor. Örneğin, şairin "Köz"deki dörtlüklerde başarıyla uyguladığı sözcük ekonomisinin düzevli t i r örneğini "Çalınmış Kuyulan BabU'in" adlı kitabın ilk şiiri olan "Tozlu Bir Yemeni Gibi Rüzgâra" adlı, bir yanıyla anlatımcılığa yaslanmış ama geniş çağrışımlara açık şiirde buluyoruz: "Son adım da indi: Bir toz bulutu gibi yükselen çıngtrağtnı üşenik taşıyarak. Son adım: Bir çift koltuk değneği." s 9(*) "Baktr savas göklerinin" bir bacağını aldığı "son adım" böyle verilir. Yine aynı kitaptan, söyleyiş olarak "KÖz"ü hazırlavan iki alıntı daha: "her ölüm kendine ilktir/ her ölenle eskir biraz ölüm de" s. 15, "hey intihanna kaza süsü veren kaptan/ seyirdefterinden koparıp attığın yaprakla başlıyorum/ ki başIıyorum, bittiğinle" s. 16. Alıntıladığım son dizenin iki sözcüğü arasındaki nokta, Ibrahim Baştuğ'un ilk kitabından beri, kimi kez ısrarla virgül yerine, kimi kez de asıl göreviyle kullandığı bir işaret. Bazı şiirlerde, sonuna konduğu sözcüğün ya da söz öbeğinin üzerinde duraklama, yoğunlaşma gereğini ifade etse de, bana kalırsa, çoğunlukla şiirlerin okunuşunu aksatıyor. Ilk kitabın arka kapağına alınan "kaldtrtn ellerimde soğuyan vu ölüyü/ yapma çiçekleri toplayın camekânlardan/ bana cam olma eğilimi tastmayan/ bir avuç kum getirin" dizeleri L Baştuğ'un 1995'te Öteki Yayınevi'nce vayımlanan "îpteki Kareler" adk şiir kitabında; adsız, numaralandınlmış otuz altı şiirin on yedincisi olarak yer almış. "Köz"ün bir tür ilk habercisi olarak, birinci kitabın arka kapağına alınan bu şiir ve "îpteki Kareler de yer alan diğer şiirler, "Köz"de özgün bir duyarhk kimliğine kavuşan Ibrahım Baştuğ şiirinin hazırlıklan gibi. Kırk sekiz dörtlükten oluşan "Köz", üç bölüme ayrılmış: "Bir suretin", "Testi ve "Söz uçar". Ilk ve son bölümlerde on ikişer, ikinci bölümde ise yirmi dört şiir/dörtlük var. Şiirlere başlık olarak, İlk bir ya da iki sözcükleri seçilmiş. O yüzden, şiir adlanyla herhangi bir anahtar elde etmiş olmuyoruz şiirlere girmek için. I. Baştuğ, 1982'de 'sözün aeğisim değeriniDersaadet/in (hiçout olmayan) suarasına bırakarak", Ankara'da "dısardan" "müdahil bir Ibrahim kalarak" geçirdiği yıllardan sonra, "Köz'leeteklerindelci taşlan n'ettiğini bilmem amaIstanbul'a dönmüstür; söz mülkünü kendi içinde taşıyarak. Yaşamla ilgili kaygısını, "Geldiksalyan gozun salyası hükmünde bir iz bırakabilecek miyiz" dizesinde dile getiren Baştuğ, bence artık "hikmet burcu"ndan şiirler yazdığı için, şiiriyle ilgili aynı kaygiyı duymak zorunda değil. Çünkü, o arnk farkında; "yasamtn içe doğru hep btr boslutu oymakolduğunu'n ve "dildenen süslü çalçene papağana" aşkla ilgili söylenceyi yaymanın düştüğünü. "Sevgili", "ölüm" ve "sen" üstüne bir "söz"ler kitabı bence "Köz". Küçük bir döküm, sevgili sözcüğünün on üç şiirde, sen sözcüğünün on iki şiirde, ölüm sözcüğünün on bir şiirde geçtiğini gösteriyor bize. "Ten" ve "söz bu üç sözcükten sonra en sık kullanılan sözcükler. Bunlara; şarap, testi, geçmiş ve gelecek de eklenince, yaşamı ve dünyayıbilgece kavrayışın ifadesi olan rubainin çatısı çatılmış oluyor. Kitaptaki kimi şiirlerde, şiirin diliyle tanımlar (Aşk: "Bilmek" s. 53, "Ah sevgili" s. 58) yapan Baştuğ, kimi kez tarihsel ve mitolojik kişi ve olaylara göndermelerde (Ekim Devrimi: "Lacivert" s. 28, MarksEngels: "Büyük bir ates" s. 41, Nâzun: "Yaşamak gülüm" s. 48, Anasırı ErbaaTasavvuja göre insanlann yaratıldığı dört öğe: "Ölüm? Dağılması" s. 34) bulunur, kimi kez de kitabın ilk şiirinde olduğu gibi sözcüklerin çokanlamMığından yararlanarak değişik okumalara açık dizeler yazar: "Ben bir sana tutunuyorum bende benden umudum kesilince". Bu dizedeki "bende" sözcüğü, birinci tekil kişi adılı olarak okunabildiği gibi, Osmanlıcaya Farsçadan geçmiş ve günümüzde "bendeniz biçiminde yaşayan "kul, köle" anlamındaki "bende" olarak da okunabilir. Sözcüklerin çokanlamlılığından yararlanma ve göndermelerdeki incelikle Divan şairlerininkini andıran bir söz işçiliğinden beslenen bu dörtlükler, bununla kalsa, bizde kısa süreli bir hayranlık uyandırmaktan öteye gidemezlerdi. Bunun farkında olan Ibrahim Baştuğ, bu olanaklan çağdaş bir tavır ve duruşla kullanmaktadır şiirinde. "Bu ölüm , "Büyük bir ates", ^Borusunu", "Geçmiş", "Yasamak (ki son dört şiir, kitabın içindeki Dağlamlannı aşan farklı bir tematik bütünlük de gösteriyorlar) adlı şiirler içeriklerindeki genelgeçerliğin yanı sıra şairin ayaklannı oastığı toprakla da organik bir alışveriş içinde olduğunun göstergdtn. "Bu ölüm adlı şiir, yaşadığımız günlerin şiiri: "Bu ölüm sevgilim; günlerimiz her gün biraz daha gölgede/ Her gün bir halKa daha ekleniyor teni ve tini boğan zincire/ Bu ölüm sevgilim, bak her gün biraz daha çok çalıstyoruz/yine de dünkü kadar yaktn değiliz şaraba ve ekmeğe" s. 29. Ilk kitabında, "ölüm? eskidi çoktan/hüznün ne anlamı var tek başma/tamksız bir askm ne anlamı" s. 34 diyen Baştuğ, "Köz"de bir umarsız arayış olarak tanımlıyor aşkı ve diyor ki: "Her ask intihann biraz daha ertelenmesidir" s. 58. Ask bitince kalan izin şiirini de yazan Ibrahim Baştuğ'un, kitaptaki üçüncü bölüme de adını veren bir şiiriyle bitiriyorumyazımı: Söz uçar, yazt kalır dedi hattat. Bundan, yazgımdır yaztm önce bıçağa sunar kalem bastnı. Basını sonra kan ler içinde Tutmaya uğrasır bozktr yaztda bastbos gezen cerenin. Heyhat, hattatın Elinde bir tutam saç, kederli bir gölge yüzünde. Ask biter izi kalır" • (*) Çahnmıs Kuyulan Babil'in//. Bastuğ/ öteki Yayınevi/Ankara 1997 (2. Baskt) Köz/ Ibrahim Bastuğ/ Can Yayınlan/ îstanbul2000/64s. yitik asklartnı arkadya'mn lidya'ntn" Aynı zamanda hukukçu da olan şair Veysel Gültaş'ın şiirlerinde sadece "mührü bozulmamış sevdalar" değil, insanı saran, kafa yordurtan, geçmişinı, çağını ve bugünü sorgulatan dizeler de vardır: "Dua Eden Saraybosnalı Çocuklar" "bugün bir gazetede gördüm resimlerini dördü de ktz elleri havada babalan cephede sarkı söylüyorlar birlikte 'tanrtm sen babanıt koru' yetis tanrtm sevgi agacın kurudu mu yoksa" *** "utanç" "uykulartnt böldüğümüz düsleri karanfile kesmis gılgamts'm öksüz çocuklartna ne yüzle bakacakstmz? neyüzle!" *** "özgürlük anıtt" "kan stzdtnyor çatlak damarlart özgürlük amttntn yeniden astlanmalt diyorsun sam amca birfüze birfüze daha memesi agzında karanfil kokulu çocuk ölülert ah mezopotamya! gılgamıs üzgün... kaçıncı yasındasın ey mezopotamya! çtkar kil tabletlerini ftrat öfkelt dicle'nin hüznünü yaz yeniden bir varilpetrol icin çocuklart katledenleri martılann çığltklartnt yaz utancım yaz yirminci yüzytltn yeniden yaz uygarlıgm kirli tanhini... ast tutmuyor sam amca! yine kan sıztyor anıtından... Bitti mi? Hayır! "Daha"sı var "daha" Bozulmamış Sevdalar MEHMET BESERİ ten voktular" diyen Attilâ Ilhan'a nazire yaparcasına, hukukçuşair Veysel Gültas da "Mührü Bozulmamış Sevdalar" demektedir.Hangimizin "mührü bozulmamış sevda"sı ya da sevdalan yokturki? Çocukluğumuzdan bu yana kimleri sevdik, kimler için ağladık geceler boyu.. Gönlümüzün köşküne ne güzeller misafir ettik habersiz. Chişlerimiz nangi âhuların ipoteği altındaydı acaba.. BÜIDÜI şakıması gibi olan konuşkanlığımız hangi gjzli sevgili yanında dilsizliğin suskunluğuna mankumdu kim bilir... Yüreğimiz bu "mührü bozulmamış sevdalar" yüzünden ne kadar örselendi, ne rirtınalar yaşadı, bilen var mı? Var. Işte Veysel Gültaş ve şiirleri: "Günes de batar erkenden İçime gölgeler. düser" "Ne yazıltr askm günlüğüne talan bir ömrün sonunda" "Geceye anlat sevdanı" "Geceye sapla bıçağını gizli bir yarayt dağlar gibi geceye söyle türkünü kan stzmastn safagımıza geceye anlat sevdanı MÜİIPÜ "Ni "ekadınlar sevdim za "evrene stğmazken sığarım avuçlanna kalk gidelim buradan daha sonu değil asklann masal mı düs mü? vanlmamts umutlann giderim ardı sıra daha türküsü yaktlmamıs acılann sümbül dagt duman duman ağlar gözüm yasın yastn im kanar sormaym ha çarkı ktrtlmamış htztr paşalartn bezirgânbast bezirgânbası gün günden besap sorar bilinamin sorgusundasın daha ahı alınmamıs ag'ıtlartn üzüncün tarihi ne zamandtr asktda yazkiadın kalstn daha yaztlmamts şiirlerin" *** Şair ki ölünce dahi konuşandır. Veysel Gültaş lütfen çok yaşa ve konuşmaya devam et. • CUMHURİYET KİTAP SAYI 539 SAYFA 16