03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Zaman Yeli ve Güvercine Ağıt'tafarklı dil, farklı kültür vefarklı inanış Yaşama ağıt MERAL E. ATTİLA AYTEKİN ursel Korat'ın Zaman Yelî ve Güvercine Ağıt isimli romanlan, tarklı kültürlerin, farklı dillerin, farklı inanışların bir arada bulunduğu, çoğu zaman da iç içe geçtiği bir coğrafyayı, Kapadokya'yı aniatıyor. Korat, bu bir arada olma halinin ve bu iç içe geçmenin yaratmış olabileceği gerilimlerin, rezonans noktalarının ve sentezlerin izini bir edebiyatçı olarak sürüyor. Bu iki romanda okuyucuyu gerçek bir tarihsel zemin üzerine kurulmuş düşsel olaylar karşılıyor. Bu ikisinin, yani oıayların arka planını oluşturan gerçek tarihsel zeminle, romanı roman yapan düşsel olaylann arasında herhangi bir gerilimin doğmamasını, yani romanların sahicilik duygusunu kolayca yaratıyor olmalarını, yazarın önemli bir başarısı olarak kaydetmek gerekiyor. Bu başarıda Korat'ın kullandığı dilin önemi açıktır. Roman kahramanlarının bir yandan kendi etnik kökenlerinı, coğrafî bağlannı ve toplumsal konumlarını yansıtanbirdillekonuşmaları, bir yandan da bunu okuyucuyu "anlatıcı"nın sesinden, romanın kendi iç sesınden yabancılaştırmadan yapıyor olmaları bu bağlamda gayet önemlidir. Bu durum, hem yukarıda değindiğimiz sahicilik duygusunun temel taşını oluşturuyor, hem de o sahicilik duygusunun romanın dilsel bütünlüğüne zarar gelmeden yaratılmasını sağlıyor. Güvercine Ağıt, belirli anlamsal katmanlar üzerine kurulmuş olan bir roman. Bu katmanlar, yine romanın dilsel ozelliklerınden yola çıkılarak romanda çok önemli unsurlar olarak yer alan ve çok büyük çoğunluğu yazarın kendi yaratısı olan deyişler, nefesler, destanlar vb. incelenerek ortaya çıkanlabilir. llk katmanı, toplumun daha alt kesimlerine yakın duran, sıkça açık saçık sözler ve cinsel imalar içeren destanlar var ediyor. tkinci katmandaysa, cinselliğin geri plana düştüğü ve esasen aşkın ve çok anlamlı sözcüklerin irdelendıği tekerleme ve kitabeler çıkıyor karşımıza. Üçüncü katmandaysa, feîsefe ve tasavvur düşüncesinin iç içe geçtiği tanrı, ölüm vb. temaları tartışan deyiş, nefes ve beyitlerle karsılaşıyoruz. Buradaki üç ayrı dil, birbirleriyle yakından ilişkili olsa da, kendi iç bütünlüğü bulunan üç ayn yaşama karşılık geliyor. Kaba saba, eğitimsiz, hemen her şeyi hurafe malzemesi yapabilen ve sürekli olarak ezilen ve hortanan "halkın", paryalann hayatı; sürekli olarak paylaşım mücadelesi yapan ve çatışan emir, bey ve sultanların hayatı; diğer iki hayatın da dışında, dünyaya atfettikleri anîamlann peşinden giden derviş, sufi ve keşişlerin hayatı. Güvercine Âğıt'ta ılk göze çarpan şeylerden biri de güçlü kadın kahramanlann varlığı. Türkmen kızı Şamnalika'nın Ermeni papaz Civan'la ve Emir Muhyiddin'le ilişkisi, değişik din ve mezheplerden erkek ve kadırîları ocağına toplamış olan kadın derviş Gülbeyaz'ın, Avrat derviş olmaz. Avrat tanrının cemalinin zıddıdur, aynadaki hayalidür. lrkek arılık duruluğ ise avrat aynadakidür: Şeytanlık. îrkek mertliğ ise, avrat tersidir: Kahpelük." (GA, s. 147) diyen Bektaşi dervişi Saruca Abdal'ın inançlarını kökünden sarsacak ve dönüştürecek biçimde onu etkilemesi romandaki bu eğilimi açıkça ortaya serivor. Aslında söylenebilir ki, romanda bazen belli belirsiz, bazen de daha güçlü biçimde kendini hissettiren, ancak niçbir zaman açık biçimde formüle edilmeyen, yazarın G şaması bağlamında verilebilir. Denilebilir ki, Zaman Yeli ve Güvercine Ağıt, çokkültürlü bir topluma duyulan özlemin, bir zamanlar bu topraklar üzerinde var olan böyle bir toplumun yok oluşundan duyulan hüznün ifadeleridir. Eğer bu romanların temel kaygısı buysa, en azından son yüzyıllarda bu türden bir ortak yaşam anlayışına hasret kalmış Zaman merkezli imgelem ve farklılığın yarattığı netretın eş korGürsel Korat'ın romanlarında kunç biçimlerini görmüs butopraklarönemli bir yer tutuyor. Bu izleği da, bu anlaşılır bir çabadır. Üstelik Korat'ın metinlerinde bu tür bir yorumu sürdürdüğü iki romanı 'Zaman meşru kılacak bölümler de vardır, ÖrneYeli' ve 'Güvercine Ağıt' ğin Endülüslü bir tüccarla Aynorozlu bir üzerine bir yazı ile Korat'la keşiş, icine Arapça, Rumca ve Latince sözcükfer karışan bir Türkmenceyle koyapılmış bir söyleşi yer alıyor nuşurlar (GA, s. 58); Konya "Kırmızı sayfalarımızda. külahlı Mevlevi dervislerin, papazların, Gürsel Korat romanına hacelerin, başındaki kippadan Musevi girmek için bir kapı olduğu belli olan şekercilerın, başı kabak Hayderi dervişlerin, sarıklı Selçuki asaralıyor bu yazı ve kerlerinin, sivri tepeli miğferleriyle devsöyleşi bizlere... riye gezen Moğol askerlerinin, çar dene siyah örtülere bürünmüş. Ermeni kadınlarının, bası açık ve saçı örgülü Türkfarklı kahramanlara men kadınlarının adım başına insanın farklı biçimlerde arattıkarşısına çıkabildiği" bir şehirdir (GA, ğı bir " başka dünya özs. 84); hanlar Rum, Ermeni, Türkmen lemi", "farklı birhayat ve Farisi konuklarla doludur (GA, s. tasarımı", bir ütopya 123). Ne var ki, bu örneklerden ve iki rovar ve kadının taraf manın genel atmosferinden yola çıkarak olduğu eşitsiz topromanların çokkültürlü bir topluma ağıt lumsal ilişkilerden olarak yorumlanması, yüzeysel bir "okukurtarılması bu ma" olacaktır. Zira, Zaman Yeli ve Güütopyanın mutlak vercine Ağıt'ın farklı bir yorumunu yapbir parçası. mak da mümkündür. Tarlhedeblyat îki romanda da, bir yandaki tüm ihtiIHşklsl iizerim şama, zenginliğe, kişisel çekişmeye, adaBu noktada, letsizliğe lcarşın bir yandan da herkesin Zaman Yeli ve eşit olduğu, soyluluğun, zenginliğinfaGüvercine Ağıt kirliğin olmadığı, insanların sadece kenüzerinde durdileri için çalışmadığı bir dünya havamaya biraz ara li süregidiyor. Bu hayal bazen kafası vererek yazarın kanşık bir keşişin sistemsız fikirlerinromanla ilgili de ortaya çıkarken, bazen de Zaman olarak daha önYeli'nin düğüm noktasını oluşturan ce yayımlanan ayaklanmada olduğu gibi, bilinçli ve yazı ve röportaisistemli bir şekilde dile gelebiliyor. larında bifınçli bir biçimde ve ısrarla Gürsel Koraf ın Zaman Yeli ve Cuvercine Ağıt isimli romanlan, farklı kültürlerin. dil Farklı dinlerden insanların bir lerin, Inanısların bir arada bulunduflu bir coğrafyayı, Kapadokya'yı aniatıyor. yeraltı şehrine çekilerek ve hayal başlatmak istediği ettikleri yaşamı kendi içlerinde ve tarihedebiyat ilişkisinin açılması ve olarak devreye girer. kısmen de olsa gerçekleştirerek hazırladaha iyi anlaşılması açısından epey vaatDolayısıyla, yukarıda değindiğimiz dıkları bu ayaklanmanın izleri, Güvercikâr görünen bir tartışmaya yönelmek yetürden kitaplar yazan yazar, bir tür tarihne Aftıt'ın da temel dayanak noktalarınrinde olabilir. Son yıllarâa gerçek tarihsel çalışma yapmaktadır. Elbette bunlar dan birini oluşturmaktadır. Bu kitapta, sel çevrelerde geçen ve gerçek tarihsel kitam anlamıyla "akademik" ya da "proyine benzer bir yaşamı örgütlemeye çaşileri konu alan romanların sayısında fesyonel" tarihsel çalışmalar değildir. lışan Türkmen boyunun da yılın bir gözle görülür bir artış yaşanmış, bu tür Yazar, bu tür kitapları yazarken hem mevsiminde yer altına çekilmesi tesadüf romanlar, çok satan kitaplar listelerini dipnot verme vb. sıkıcı uğraşlardan kurdeğildir. Emir Kusturica'nın Yeraltı adbüyük ölçüde işgal etmişlerdir. Ancak, tulmakta ve hayalgücünü bir tarihçiye lı fıîminde yeraltının bir tasavvura dayabu tür kitapların ne derece edebiyat eseoranla çok daha özgür biçimde kullannan Yugosıavya'ya sembolize etmesi giri olarak değerlendirilebileceği kuşkuma olanağına kavuşmakta, hem de bir bi, burada da yeraltı, "kimsenin kimseludur. Bu tür kitaplar, temelde, gerçek tarihçiyle kıyaslanamayacak kadar çok yi ezmediği, eşitlikçi, onurlu ve dürüst kişiliklerin ve yaşandığı biljnen gerçek okurla buluşmaktadır. Zaten ilginç olan bir yaşamın" sürdürülebileceği, "soyluolayların alınıp, övküde ortaya çıkan ve kısmen de bilinen tarihsel olayları luk unvanlannın olmadığı" ve kimsenin boşluklarınsa nayalgücü yoluyla doldudevralmanın avantajı da unutulmamalıpara kazanmak için yaşamadığı" (GA, s. rulmasına dayanmaktadır. Bu ise bir rodır. Dolayısıyla bu tür bir tarza yönelme, 71) bir dünya özleminin cisimleştiği yermandan çok, gevşek bir tarihsel çalişmayazar için gayet anlaşılır bir eğilimdir. dir. îşte bu iki kitapta anlatılan övküde ya daha yakın bir tutumdur. Bu önerme Ancak okur, bir edebiyat eserinden bunizi sürülmesi gereken can alıcı noktalarilk bakışta abartıh gelebilir, ancak tarih dan fazlasını bekleyebilir. Sonuç olarak, dan biri de bu eşitlikçi bir dünya hayayazma pratiği üzerinde biraz durursak sanatsal yaratıcılığın yalnızca olaylar arabunun böyle olmadığı görülecektir. lidir. Öykünün akışından anlaşıldığı üzesındaki boşlukları doldurmaya ve gerçek re, bu hayali gerçekleştirmenin zor olduTarihçi, ulasabildiği belgelere dayanatarihsel kişileri konuşturup düşündürğu ortadadır; ama "Üç beş tane kaçığın rak geçmişin bir dönemini yeniden inşa meye sıkıştığı bu tür eserlerin ne derece uydurduğu eşitlik teranesi ile devlet eder. Ancak bu yeniden inşa etme işi asedebi eser sayılabileceğine kuşkuyla baolunmaz... Herkes eşit olursa sehirler la sorunsuz ve dolayımsız bir is değddir. kılmalı, edebiyattarin ilişkisi üzerine kim tarafından korunacak, herkes eşit Öncelikle, geçmişten bugüne kalan biltartışmalar sürmelidir. gi ve belgeler asla eksiksiz değildir. Geçolursa, tüm insanlar patrik veya şeyh mi Zaman Yrt n Güvarclne Afrt mişin pek çok vechesi, arkasında elle tuolacak? Herkes buğday mı üretecek, ÇokküttürtiMöğün keffl nUÎ Eşttflkçl tulur niçbir iz bırakmaz. Dahası, belirli yoksa at mı besleyecek? Bu nerede gökişiler, gruplar, toplumsal kesimler, başrülmüş?"(GA,s. 101) diyen Emir MuhMP dünya hayal nHT ka kişi, grup ve kesimlere kıyasla bugüyiddinler tamam da, "Tanrının kurduğu Bu iki romandaki kahramanların çone kalanlar asla eksiksiz ve sorunsuz oldüzen bu mu? Devleti Moğol yönetir, ğunluğu gerçek tarihsel kişiler değildir. madığı için, bu belgelerin "dile getirdikvergiyi Selçuki toplar, ticareti Katolik yaAynca, Korat, daha önceki yazı ve röleri" olgular arasında ister istemez bazı par ama vergiyi Erzinga'da dokumacı portajlarında sürekli olarak edebiyat ve boşluklar oluşacaktır. Işte tarihçi, geçmiErmeni'den, Divrik'te maraba Müslütarihsel anlatı arasındaki çizgiyi kalınşi yeniden kurarken bu boşlukları başka laştırmaya calışmaktadır. Bunlar doğruman'dan, Nissa'da Rum bağcıdan sizin şeylerin yani sıra hayalgücüne dayanarak dur, ancak bu, bu romanların bir tarihgibi Hıristiyan emirler toplar! Böyle bir doldurur. Aslında konu seçiminden sel bilinçten yoksun olduğu anlamına kötü düzen kurmak için tanrı olmasa da araştırmaya, hangi belgelerin kullanılagelmez. olurdu. Bu düzenin tanrısı para, peycağının seçilmesinden çalışmanın songamberi de sultanlar, vezirler, emirler..." Peki bu tarihsel bilinci nerede aramak landınlmasına kadar tanh yazımının her (GA, s. 191) diyen Ke§iş Mihayılları da gerekir? Bu soruya bir yanıt, farklı külevresinde tarihçinin hayalgücü zorunlu duymak gerekmez mi? • türlerin, dillerin, dinlerin bir arada yaCUMHURİYET KİTAP SAYI 530 SAYFA 14
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle