Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
'Nöbetçi Şaip' Akif Kurtuluş 1 'Kırgınlıklar Galası' 10 şiirden oluşuyor. Şiirlerin sayısı, her bir şiirin kendi iç bütünlüğü ve farklı düşüncelere taııvor olması nedeniyle, önceikle her birinin tek tek ele alınıp çözümlenmesi ve bundan sonra kitabın bütünü hakkında bir yorum getirilmesini zorunlu kılıyor. SUAT ÇELEBİ Akif Kurtuluş'un "Y.muıı Şiirler" ve "Tören Provası"ndan sonra 3. Şür kitabı "Kırgınlıklar Galası"nı(l) okuyunca, yeniden yeniden okuyunca; uzun zamandır beni böylesine saran şiirler okuyamadığımı düşündüm. Şiirin hem yaşamdan beslenip, hem de biçimi ve söyleyiş güzelliğiyle kendini fark ettirmesi çok hoş bir duyguydu. Beni, okuyacağınız incelemeyi yazmaya iten de bu düşünceler oldu. Aynca, söylemi, dili ve kurgusuyla bir Akif Kurtuluş şiirinin var olduğu; öncelleri ve 'devre'leriyle ortak yanlan olduğu kadar, kendine özgü buiuşlarıyla, yolunu bulmuş, kişiliğine kavuşmuş, sonraki kitabını bekleten bir şiiri olduğunu düşünüyorum. Kitap 10 şiirden oluşuyor. Şiirlerin sayısı, her bir şiirin kenai iç bütünlüğü ve farklı düşüncelere taşıyor olması nedeniyle, öncelikle her birinin tek tek ele alınıp çözümlenmesi ve bundan sonra kitabın bütünü hakkında bir yorum getirilmesini zorunlu kılıyor. Kitabın giriş şiiri niteliğindeki 'yalnızlık ve gurur', kurgunun olanaklarının sonuna kadar kullanılıp, yahn bir dille, çok az sayıdaki sözcüğün, nasıl tılsımlı bir sonuca dönüşebildiğini gösteriyor bize. lşveli sevinç, öldüğünde geride yalnızItk ve gurur adında iki çocuk bırakmış. YalnızLk ve gurur, işveli sevinçten doğma, birbirine benzeyen ama eş olmayan, iki üvey kardeş... Yalnızlık ve gururun kaynağının sevinç olduğunu düşünüyoruz. Gururun babasının mutsuzluk olduğunu söyleyebilen şair; yalnızhğın babasını hiç görmediğini imleyerek, yalnızhğın kaynağını göstermek yükünden kendini kurtarmaya çalışıyor. Sevinç ve mutluluğun beraberinde gururu da getireceğini düşünüyoruz! Ya da tersine varımla, gururun sevinç veya mutsuzluk doğurabileceğini. Yalnızlık, olgunluk, ağırbaşhlık ve sorumluluk duygularının toplamı olarak çıkıyor karşımıza: 'Yalnızhğfl sorsan abladır'. Gurursa, sorumsuz, dik başlı ve toydur. 'Gurura diklenmck düşer' Gurur, insana sık sık hata yaptırır, acı çektirir. Yaralayıcı yanı, belirleyici yanıdır aynı zamanda. Yalnızhksa, ayın altında üşüyen imgesiyle, ıssızhk, dinginlik ve ürperten yanıyla birlikte tanımlanır: 'küçüğündekt nqan yaradır ablast ayın altında üşür' Bugünün insanı, ne yalnızlığını yaşayabiliyor, yalnızlık gibi; ne de gururlu olabiliyor. Zira yabancüaşmanın egemen olduğu bir toplumda bireyselliğinin içine hapsolmuş insan, yalnızlığının ayrımına varamıyor. Kimi zaman gereken tadına da... Günümüz insanında gurur nerede? Gururlu olmak sadece yaralamıyor çünkü artık. Bu yüzden, yeryüSAYFA 6 geçmek ve bu şiirin sağlamasını da yapmak amacıyla Paul Eluard'aan aktaracağım bir alıntıyla sonlamak istiyorum. "Düzenini ve saygınlığını sürdürmek için bankalar, kışlalar, hapishaneler, kiliseler ve genelevler kurmaktan başka bir şey bilmeyen bu aktöreye uygun olmayan her şeyin içinde gerçek şür vardır. Olüm yüzlü iğrenç iyi'den insanı kurtaran her şeyde gerçek şür vardır." (2) Kendine özgü dize yapısı ve kurgusuyla dikkati ceken bir şür'Mutluluk: Artık Olurum'. 'aayt bile magazin kılacak trajediler içinmis yüzümüz Aklf kurtuluş. Yılgınlıklar Galası' üçüncü şllr kltabı aynalar: bulvarda ıstediğin maszünden kovulduklarını, ama gökyüzünkeyle dolaşmak rahatltğı' de de aranamayacağını söylüyor şair. diyerek başladığı şiirde: 'yeryüzünden kovuldular gökte adresleri yok 'esas hakkında itırazımt saklı iutuyocikctim cikciim rum' kimin kanadt kimi sarar arada acıdan bir bosluk' diyerek öznelliğine geçme hakkını kullanıyor, kendine iniyor bu bölümde Buradan şiirin giriş bölümünün son şair. Dahası yaşanmışhkların onda bıdizelerine gönderme yaparak sonlamak raktığı izlere, cunta günlerine, mutsuzistiyorum. luklara, aynlık ve aşklara... Sonra yasam hakkında (esasa ilişkin) itiraz hakkını 'kim benzerinin ejidir kullanıyor, yargılıyor, hesap soruyor: kuş suretini gökte arar' 'kanbankasının kadrolu tarihçilerine Antik Yunan'da tanrdann sohbetini uygun yaktnçajl'ım yok dinler gibi okuduğumuz bu ilk şiirden; nefretim yok anılanm düzeltmek için birdenbire bugünün kavramlarının tüteşvik belgest alanlara' müyle şiirin içine serpildiği, bu yönüyle ve çarpan yanıyla, epik bir etki de uyandevam ediyor; dıran 'Gül ve Pençe' şiirine geçiyoruz. Burada şairin bir hesaplaşma içinde ol'karanlık bir kuyudan gökyüzünü görduğunu hemen anlıyoruz. Rus ruletine me patenti almadım benzettiği yaşama isyan da denüebilir kimselere veremem gü'zel bir gelecek buna. Ya da aşağıda sayacağım kavramiçin ihttra beratt ların, şaire göre galaya alınmayan kırgınlıklar olduğunu söyleyebiliriz. Bu kavHesaplaşmanın ardından yaşanan iç ram ya da sözcüklerin, şürsellikten uzak rahathğı ve yaşama deneyimiyle gelen şida olsalar, Akif Kurtuluş'un başarısıyla irsel son: iyi bir şiire dönüştüğüne tanık oluyoruz. Bu kavramları şöyle sıralayabiliriz: Sa'gül, yalnız gülün adtdır vas alanı, hezımet, isyan, sınır dtşı, maaa, sevincın yalın hali raz, bembeyaz bir sicıl, babts bir lcke, ştmutluluk artık olurum' zofren, medya, canlı yayıtı, reklam kujaGereksinimlerimizin neler olduğunğı, riya, burçfalı, dizifilm, sansür, bodyguard, basın, ödülyönetmelıkleri, aksesu dan tutun da neyi nasıl yapmamız gerekar, nümayiş, ktmsesizler mezarlığı, cena tiğine; nasıl seviimesinden tutun kimlerden nasıl nefret edilmesi gerektiğine kaze... Andığımız kavramlara bir kakın, dar; yaşamımızın her alanına müdahale acaba bizim de kırgınlıklanmız küçük eden, etmeye çalışan; bu amaçla önübir toplantı değil mi? Zaman zaman bimüze hazır reçeteler sunulan bir topzim de bu isyana katıldığımız olmuyor lumda ve zamanda yaşıyoruz. Medyamu? Peki hepsi birden tek bir şiirde bir sıyla, sokağıyla, okuluyla günün her anıaraya geldiğinde ne olur? Şür olmayı bana, yaşamın her alanına yayılan tek tipşartnış bence. Örnek vermeyi isterdim lestirme. Sistemin içine çekilmiş, izole ama, butünlüklü olarak okunması gereeuilmiş, yalnızlaştırılmıs bireyin yaratılken bu uzunca şiiri parçabölük buraya ması çabası. 'Kalbimaen, Kaçan Bir almayıp, yalnızca okunmasını umarak 'Kırgınlıklar Galast' yeni kitabını bekleten bir şairin şiirlerini içeriyor Korkuluktan' şiiri, şairin biraz bunu kabullenmişliğe, razı oluşa karşın, bu duruma isyanı, çıkış yollannı arama çabalarını yansıtıyor sanki. 'vitrinlerin ö'nünde doğum günlerini hattrlama bilgisi ilerde vermek üzere mevsim sonu ucuzluğundan armaVanlar peki içerdekıîere ne yazmalı: bunun da kitabı çtkar yaktnda' Burada, acınası gerçeğimizi anlatan ironiyi, o son dizeyi unutmam mümkün değil. Değil mi ki ergenliğe adımını atan çocuğumuzla yaşadığımız diyalog kopukluğu sorun olarak önümüze geldiğinde, hemen bu konuda elimize bir kitap alıp ne yapmamız gerektiğine karar veriyoruz. Değil mi ki gençlerimiz artık sevgililerine iki çift güzel söz etmek için 'Sevenler için Sevgi Defteri', 'Sevgililer îçin AşkDefteri'.'Unutulmayan AskŞiirleri Antolojisi' gibi ıeçetelere gerek duyuyorlar; doğacak çocuğuna isim arayanlar bile "çocuk adları sözlükleri"nden çare anyorlar, ben de bu dizeyi unutamıyorum. 'tlkyardım Bilgisi' şiirini incelediğimizde; sağlam kurulmuş, birbirleriyle bağlantısı koparılmamiş, iyi kurgulanmış dizelerle karşılaşıyoruz. Buna, anlatılanın kaynağını yaşamdan ahyor olması da eklenince şür daha da bir önemsetiyor kendrni. Burada da yine sorgulayan, eleştiren, hesaplaşan yan öne çıkıyor. Ama daha çok aşk temelinde ele alınıyor bu kez. Yazının okurunu bu şiiri çözümlemek için şairiyle baş başa bırakıp, birkaç dize aktarıyorum. 'cesaretin, alay konusu oldu elini korkak alıştıranlar arasında' 'kendi kalplerini bile stetoskopla dinleyenler buna derin yara diyerek katkı yapttlar literatüre' 'beyaz önlüklerin vilayetin önünde legale çıkttğı bu saatlerde tahabetin temel bilgısidir, gözyaslartnt yeralttnda tutmak' 'avucumuzun içinde oynadığtmız ikita} bile ezebilir belki bizi' 'gözler göstere göstere doldurulur ve bojaltr patlayan flaşlarla' "kendim bile inanmıyorum söyledıklenme" dizesiyle başladığı 'Yavuz Olüm' şiirinde Akif Kurtuluş, insanın ölüm karşısındaki çaresizliğinden de öte bir dostun ölümünün ardından yaşanan çaresizliği, şaşkınlığı saklamaya çalışan bir içtenlik içinde, insan sıcaklığını duyumsatan dizeler oluşturmuş. Ilk dizenüı ardından gelen "olsun!" dizesi bu duyguyu, okuyacağımız şiire egemen kılmayı başarıyor. Silah sesiyle, kirpiklerin birbirine vururken çıkardığı gürültüyü; merminin telaşı ile tırnağın büyüme hızını karşılaştırırken insani olanın tercih edildiğine ve benzetmedeki yalınlığın da şürselliğe katkı koyduğuna tanık oluyoruz. Şairin buradaki tercihi iki yönlü olarak öne çıkmaktadır. Birincisi, sevdiği birisi olan ve öldüğünü anladığımız Yavuz'un bedensel yanlarıyla öne çıkartılması ya da arkadaşına verdiği önemin yansıtılmaya çalışdmasr, ikincisi de toplumda yaygın tercihlere karşıt olarak insani yanın öne çıkartılmasıdır. Bunun için şair silah sesine, kirpiklerin birbirine çarparken çıkardığı gürültüyü (buna ses demek inceliğine bile gerek görmüyor, zira gürültüsü bile olsa diğerine yeğdir); merminin hızına, bir tırnağın büyüme hızını tercih ederken toplumdaki ege' CUMHURİYET KİTAP SAYI 567