Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Vitrindekiler Lolita/ Kıchard Corliss/ Çevıren: Nedime Volkan/ Om Yaytnevi/ 120 s. Bu kitap Rusva doğumlu, Avrupa'nın yazın kültürünü iyice içine sindirmiş Nabokov ile o zamana kadar maço suç ve savaş filmlerinin yönetmeni olarak ün yapmış Kubrick'in umulmadık bir şekilde bir araya gelişlerini inceleyen bir çalışma. Öysa bu bir araya gelişin temelinde, Corliss'in de gösteruiği gibi, bu ikilinin birbirine çok benzemesi yatıyordu: "Suçlulara ve sanatçılara karşı garip bir zayıflığım var" demiştir Kubrick. "Hiçbiri yaşama olduğu gibi yaldaşmıyor." Petros Amca ve Goldbach Sanısı/ Apmtolos Doxıadis/Çevıren Devrım Denızci/Evereset Yaytnlan/172 .\. Bu kitap 1792 yılından beri neredeyse matematikle ilgilenen herkesin çözmeye uğraştığı Goldbach Sanısı üzerinde duruyor. Yunanlı yazar Apostolos Doxiadis'in kaleınc aldığı bu romanın başkarakteri elbette ki Petros Amca. Bugüne dek gelmiş geçmiş en 'kazık problemini çözmeye adayan Petros Amca, bu amaç uğruna yıllar geçtikçe tüm yakınlanndan, kardeşlerinden, hatta ve hatta matcmatik dünyasından kopmaya başlar. Her şeyini geride bırakan Petros Amca, Atina yakınlarındaki küçük bir köye yerleşir. Ancak her şey yeni başlamıştır onun için... "Petros, Goldbach Sanısı üzerinde çalışmayı temel yaklaşımı kullanarak sürdürdükçe, tam sayılarla dostluğu sıradışı bir düzeye ulaştı. Bir süre sonra sayılar artık onun gözünde cansız varlıklar olmaktan çılcmıştı. Her biri farldı kişiliklere sahip, yaşayan varlıklarmış gibi geliyordu Petros'a. Çöziimün mutlaka bir yerlerde var olduğuna dair kesin inancıyla birleşince, en zor zamanlarda bile pes etmeyecek esareti buluyordu. Tam sayılarla çalışırken, yine ondan alıntı yapmak gerekirse, kendini 'vefalı dosdannın yanında' hissediyordu." Tüm bunlar olurken inzivaya çekildiği küçük köyde Petros Amca'nın kafasında sorıılar belirmeye başladı. "Matematikçi olunur mu, doğulur mu", "Matematikçe mükemmelliğe ulaşmak neden asıl olarak gençlik dinçliğini gerektirir", "Dahası, matematikle uğraşmak hayatı tutkulu bir biçimde yaşamaya engel midir", "Kendini bir şeye adamak basitçe bir hayata tutunma çabası mıdır, yoksa yaşarken sonsuzluğa erişmeyi düşleyen bir saplantı mıdır", "İnsan kendisini ölümsüzlüğe davet eden bir maceraya gözüpek biçimde atılmalı mıdır, yoksa kendini sonsuzluk içinde unutuluşa terk edip basit ama mesut bir ha yatı mı seçmelidir"... Bu roman matenıatik dünyasının o sıkıcılığından uzak, duygu, tutku ve aşk dolu bir roman. Danası bugün 250 yıl sonra bile tüm bilim adanv larının ve meraklılarının rüyalannı süsleyen ve kitapta yer alan "2'den büyük her çift sayı; iki asal sayının toplamına eşittir" denklemini çözen kişiye Ingiliz yayınevi Faber and Faber tam 1.000.000.$ ödül veriyor! 1980 Sonrası îslami Hareket1 Direniş ve ttaat tki tktidar Arasında tslamcı Kadın/ Ruien Çaktr/ Metıi Ruşen Çakır'ın Ayet ve Slogan adlı kitabı 1990'da yayımlandığında her kesimden genis ilgi gormüştü. Yazar on yıl sonra bir diziyle okurun karşısına çıkıyor: 1980 Sonrası Îslami Hareket. Çakır, dizinin bu ilk kitabında Islamcı kadının serüvenini ele alıyor: Çünkü yazara göre, asıl olarak bir erkek hareketi olan Îslami harekette, son yirmi yılda en buyük çileyi çeken kadınlar oldu ve yine harekere en büyük damgayı vuran da kadınlardı. Delegem Sarı Bağlar/ Cem Kenan Öngü/ Sarmal Yayınevi/12 s "Bu kitap bir anda oluştu. Yıllarca genel kurullarda, delegelerın el kaJdırarak oy vermelerine tanıklık ettim. Bu tür oylamaların bir anda bitivermesi, yıllardır benCUMHURİYET KİTAP SAYI 567 Yayınları/ 140 v de şaşkınlık yaratır. Bir anlık oylamalar gibi, kıtaptaki karikatürler de bir anda çizildi ve birti. 'Delegem Sarı Bağlar' adı, lULtGhM bowling üstadı Semih Poroy'a aittir. (Sağ olsun teBACLAR lif hakkı almadı.) Ferit Avcı, Hadımköy'ün görsel kralı olduğunu gösterdi. (Dünya sessiz bowling topu atan kişi ödülü sahibi.) Eşim Nazan, oğlum Tuna ve kızım Irmak karikatürlere tat kattılar. Ve diğer dostlar da güc verdiler. Hepsine teşekkürle." diyor Cem Kenan öngü, kitabının başında. Yanlma (19541972)/ Gün Zıleli/ Ozan Yaytnaltk/ 509 s 1960 yılından itibaren solla iç içe yaşadım. Erdemli insanların, isimsiz kahramanların, devrime, yaşamlarını kendileri için hiçbir şey istemeden adadıklarını gördüğüm kadar, korkunç kariyer ve ıktidar kavgalarına da tanık oldum. Liderlerin örgut ıçi ilctidar savaşları, devrimci hareketleri paramparça etti, can yoldaşı yüzlerce militanı yapay olarak birbirinden koparttı ve birbirinin can düşmanı haline getirdi. Ne yazık ki '68 nostaljisinin küllerini eşelediğimiz zaman, karşılaşacağımız acı gerçek budur. Bu yüzden, belli bir aşamada lider roller oynadığım sol hareketle iç içe geçmiş yaşamöykümün başlığı olarak, hepimizi irkilten "yarılma" sözcüğünü kuÛanmayı tercih ettim. Yüreğimin Mavisi/ Melih Elgin/ Stber Yayınları/ 95 s 1967, Muğla doğumlu. Ilköğrenimini Muğla'da, ortaöğrenimini lzmir'de tamamladı. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu. Aile hekimliği uzmanı. 199496 yıllarında Muğla Tabip Odası yayını "Medicaria"nın genel yayın yönetmenliğini yaptı. 1996 yılından bu yana Türk Tabipler Birliği'nin yayını olan "Tıp Dünyası"nın yayın kurulunda çalışıyor. Ege Üniversitesi Tiyatro Topluluğu'nda oyuncuyönetmen olarak altı yıl, Muğla Üniversitesi Tiyatro Topluluğu'nda yönetmen olarak iki yıl çalıştı. 9O'lı yıllarda öykü yazmaya başladı. Öyküleri çeşitli dergilerde yayımlandı. ' Yakamozlar Kıyıya Ulaştığında' işjmii öyküsü 1996 TTB Anlatı Yarışması'nda Jüri Özel Ödülü'nü, 'Sevgi Yansıması' isimli öyküsü 1997 TTB Anlatı Yarışması'nda Üçüncülük Ödülü'nü ve 'Üç Palmiye' Lsimli öyküşü 1998 TTB AnlatıÖykü Yarışması'nda Ikincifik Ödülü'nü aldı. Yüreğimin Mavisi, Melih Elçin'in öykülerini topladığı ilk kitabıdır. / Yavuz Odaba^ı / Ststem Yaytnalık / 207 ı Şirketler, müşteriJeri var oldukça ticaret yapabilir. Gunümüzün rekabetçi iş ortamında ekonomik MÜŞTERI İU$KlltRI pek çok parametrenin yanı sıra YÖNETİMİ müşteriyle ilişkilerine önem veren şirketler, stratejik hedeflerine ulaşabilir. Bu kitapta, şirket yönetim ve külturünün bir parcası olması gereken muşteri ifişkileri yönetimi, kuramlarıyla ve uygulamaya yönelik bir yaklaşımla ele alınmıştır. Müşteri ilişkilerinın sürekli yenilenen satış ve pazarlama yönetimindeki yeri, etkili iletişimle müşteriyi kazanma ve müşteri sadakati oluşturma, şirketin müşteriyle kurduğu ilişkilerin ölçülmesi ve bu ilişkilere dayalı örgütsel kültür ve değişim, irdelenen belli başlı konular arasındadır. Satnjta ve Pazarlamada Muşteri llişkileri Yönetimi, müşteri için üreten, müşteriyi düşünen, kısaca müşteriyle ilgilenen herkes için rehber niteliğindedir. Satışta Ve Pazarlamada Müşteri tlişkileri Yönetimi Tann Tutulması/ Martin Buber/ Türkçest Abdüllatif Tüzer/ Lotus Yaytnevt/ 157 s Buber'e göre dünyadaki her bir Sen'in bir O olmak zorunda olması yazgımızın en yüksek melankolisidir. Ancak ona göre tek bir Sen vardır ki, doğası gereği bir O olamaz. Tanrı'dan nefret edilebilir, ona sövüp sayılabilir, çekilen acılara tahammül edilemediği için ona sırt dönülebüir, fakat asla Tanrı artık bana hitap etmeyen ve benim için dünyadaki nesneler arasındaki bir nesne olan bir şey statüsüne indirgenemez. Buber'e göre din BenSen ilişkisi en yüksek yoğunluğunu ve tezahürünü sınırsız Varlığın mutlak kişi olarak partnerim olduğu dini gerçeklikte bulur. Tann ile insan arasındaki bu diyalogda her bir taraf diğeri için bir Sen olur. Yazınımız, DAimiz/Abmet Mıskıoğlu/ Türk Dilt Dergısı Yayınlan: 1/ 123 s Yaratılan devrimlerin coşkusunda yetişen bugünün yazıları, eski yüz•SMVTt MISKI' ı<ji ydlarda görülmeyen bir bilinç düYaunımtz, zeyine ulaşmışlardır. Yönetimi elDiltmlz lerinde tutanlar, kazanılmış bunca gelişmeyi, var sayalım ki geriye götürmek de isteseler, bu hayınlıklannda başarılı olamayacaklardır. Arada bir olumsuz görünümler saptayıp üzülsek de Türkçenin ayKIV, dınlık geleceğine güvenmekteyiz. Her ulus, kendi dilini değerli bilir; bu, doğal bir olaydır. Yeryüzünde bir tek ulus vardır ki kendi dilini değil, başka bir ulusun dilini kutsal sayar. Işte, biz bu korkunç çelişkiye, bu korkunç gülünçlüğe "Arap öğreticilerimiz"in yetiştirdiği örümcek kafalarımızyüzünden düştük. Ulus olarak kendimizi kurtarmamız gerekir. Buna yazınımızın ve dilimizin gücü vardır, Yeter ki bilinçli olalım. Türkçesi Varken/ Ali Dündar/ Türk Dilı Dergtst Yayınları. 2/116 s. "Ali Dündar, Dil Devrimi konusuna da değinmiştir yazılarında. 'Ama,' diyor bir yazısında, 'Türk TürUçfM Dil Devrimi'nden yana olduğumuVnrki'iı zu sergilerken çok dikkatli oîmamız ve kullandığımız sözcükJerin iyi seçilmiş olmasına özen göstermemiz gerekmektedir'. Bu konuda, yanlış kullanılan sözcüklerden örnekler de vermiştir. Sözgelimi, 'süre' (zaman) yerine hiç ilgisi olmayan 'süreç' (process) kullanılması ve bunun yaygın olması gibi. Dündar, abece devrimi için de 'Çoğu öngörüsüzler yeni yazı devrimini 'elifba inkılâbı' gibi gördüler, değerlendırdiler. Oysa yazı değişimi, yeni Türk abecesi, toplumsal derneşimin, laikdemokratik toplum oluşumunun en temel eylemiydi. Türk aydınlanmacılığının çağdaş bilim ve sanata, çağdaş dünyaya açılan devrim penceresiydi' diyor." Eleştirmen Mustafa Uyguner'in kitap nakkındaki düşünceleri bunlar... Bedensel Farkındalığın Yolu/ Moshe Feldenkraıs/ Türkçeu.A. Serap AvanoğluUllrıch/ Okyanus Yaytnalık ve Yapımaltk/281 v Hiç kuşkusuz ki beden bilinci, insanın en geniş bilinç alanıdır ve kişinin yasamı bir bakıma bedenin yaşamıdır. Bu yüzden de beden te~ rapistleri, bedensel farkındalığın îeliştirilmesi, beden üzerine yapıe an la çalışmalar yoluyla, bütünleştırileceği görüşünden yola çıkarlar. (,!ağımızda insan gelişimi ve evrimı ^.^nki sadece kişilik veya entellektuel özelliklerine bağlıymış gibidir. Yaşaın amaçları uğruna pek çok insan duygularına, bedenlerine ve doğal yaşama karşı yabancılaşmışlardır. Bunun sonucu ise kişinin kendi doğal enerji ve kapasitesini kötü kullanmasına neden olmııs, sınırlı bir enerji ve duygu ile yaşamak zorunda kalmışlardır. Bu da pek çok psikolojik ve bedensel sorunların ortaya çıknıasına neden olmuştur. Feldenkrais, yöntemi geliştiren lsrailli fizikçi Moshe Feldenkrais'ın adıyla anılan bir bedensel ve ruhsal farkındalık yöntemidir. Bu yöntemin amacı, kişinin kendi bedeninden yola çıkarak öz bilincini geliştirmesi, ruhsal/duygusal kapasitesini arttıımasıdır. Bu kitap iki bölümden oluşmaktadır. ilk bölümde teorik bilgiler, ikinci bölümde ise herkesin uygulayabileceği bedensel egzersizleri içeımektedir. SAYFA 21