22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

îlk Işim Para Için / Janet Evanovich / Çeviren: lrfan Bahçıvangtl / Epsilon Yayınlart / 250 s. Uzun yıllar aşk romanı yazmış olan Janet Evanovich'in ilk polisiye romanı "Ilk lşim Para Için". Dedektif romanı özelliğinin yanısıra mizah ve sürpriz yüklü bir kitap olan "İlk Işim Para Için", Evanovich'e "Dilys Ödülü"nü kazandırdı. lç çamaşırı satan bir mağaJANET zada çalışırken işine son verilen ve VANOVICH hayatı kâbusa dönen Stephanie Plum, oldukça zor günler geçirmektedir. Her işi denemesine rağmen kendine uygun bir iş bulamayan Stephanie sonunda hiç sevmediği kuzenine şantaj yaparak kendini işe aldırır. Tahliye edilen sanıkların kefalet ücretlerini ödeyen bir büronun sahibi olan kuzeni, kefaletleri ödendiği halde mahkemeye çıkmayan sanıklan yakaladığı takdirde Stephanie'ye, kefalet ücretinin yüzde onunu vereccktir. Böylece suçluların dünyasında pervasızca dolaşan, komik, sevimli, bazen beceriksiz ve saf, ama ödü patladığı zaman bile pes etmeyen Stephanie Plum, sonunda kötülerin korkulu rüyası haline gelir. Ermeni Tabusu Aralanırken: Diyalogdan Başka Bir Çözüm Var Mı? / Taner Akçam / Su Yayınlart / 220 s. Hamburg Sosyal Araştırmalar Enstitüsünde yıllardır Ermeni Sorunu üzerine araştırmalar yapan Taner Akçam, bu son kitabında, Türkiye'de "Ermeni Sorunu" olarak adlandırılan "Ermeni tabusunun" üstündeki örtünün yavaş yavaş aralanmaya başladığının tespitinden hareket ediyor. Toplum olarak da artık sorun üzerine, daha önceki dönemlerde gözlenilen, "öfke ve nefret" duygulanyla yaklaşılmadığı; konuyla doğrudan ya da dolaylı ilgili bilimsel sempozyumların, basın ve yayın organlarında eskiden görülmeyen sağduyvılu yazıların, televizyon programlannın görüldüğünü; bunların ancak son yıllarda içine girilen genel değişim rüzgârı çerçevesinde anlaşılabÜeceğini, uluslararası koşulların ve ülke içinde yaşananların, Türkiye'nin 'açık toplum'olarak örgütlenmesini bir kaçınılmazlık olarak dayattığını belirtiyor. "Ermeni Tabusu Aralanırken" kitabı, böyle bir iyimser yaklaşımla, neden "diyalogdan başka bir çözüm olmadığı"nın tarihsel ve bilimsel temellerini irdeleyen makalelerden oluşuyor. Ortadoğu Mutfak Kültürleri / Editörler: Sami Zubaıda Richard Tapper / Çeviren: Ülkün Tansel/ Tarth Vakft Yurt Yayınlan / 309 s. Yemek zevki, ekonomik koşullara, yaşa, cinsiyet», etnik kökene göre değişiklik gösteriyor. Türkiye, tran, Suriye, Mısır, Suudi Ârabistan gibi Ortadoğu ülkelerinin birbirinden çok farklı, ama zaman zaman da benzer mutfak kültürleri, Richard Tapper ve Sami Zubaida'nın yayıma hazırladığı Ortadoğu Mutfak Kültürleri kitabında sunulan makalelerde çeşitli bakış açılarıyla inceleniyor. Kitapta önce Ortadoğu'da yiyecek üretimi ve bu bölgedeki yemek kültürlerinin ulusal, yerel ve küresel boyutlan üzerinde duruluyor. Mutfaklar, Yemekler, Kullanılan Malzemeler bölümünde Kafkaslar, Orta Asya ve Iran mutfaklan ve yemek kitapları anlatıhyor. Hamilcar Çöl Aslanı Kartaca'nın Romanı / Patrick Girard / Çeviren: Can Erhan Kızmaz / Güncel Yaytncılık/296s. Fransız tarihçi ve yazar Patrick Girard'ın Kartacah Barca sülalesinin efsanevi kahramanlan üzerine kaleme aldığı tarihsel roman üçlemesi "Kartaca'nın Romanı" ilk cildlyle diğer birçok dünya dilinde olduğu gibi Türk okurlarının karşısında. Patrick Girard, Akde • niz'in tarihinde çok iyi bilinmeyen ama olağanüstü nareketli ve efsanevi Roma Kartaca çekişmesini bir roman tadında ve akıcı bir dille gözler önüne seriyor. "Kartaca'nın Romanı" dizisi dünyada son yıllarSAYFA 22 da sıklıkla göze çarpan, Akdeniz uygarlıkları tarihine bakışlannı çeviren tarihsel romanlann en yeni ve düzeyli örneklerinden. Öyle ki Roma Imparatorluğu dönemine güneyden, Afrika'dan bakan bu roman dizisi, ihtişamlı bir Akdeniz uygarlığının gizli gerçeklerini bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Küreselleşme, Devlet, Kimlik/ Farklılık: Uluslararası İlişkiler Kuramını Yeniden Düşünmek / E. Fuat Keyman / Alfa Yayınlart / 2')2 s Kitabın amacı uluslararası ilişkiler üzerine farklı eleştirel söylemlerin diyalojik etkileşimi üzerine kurulan, genişletilmiş eleştirel kuram anlayışını birinci düzeyde kuramlaştırma olarak işleyebileceği argümanını geliştirmek. Kitapta sadece uluslararası ilişkiler alanındaki özcü, rasyonalist ve kurucu düşünce geleneğinin epistemolojik ve felsefi bir eleştirisini değil, aynı zamanda uluslararaM bistcmın kapsamh ve ikna edici bir izahı da bulunuyor. Ve bu da uluslararası ilişkiler kuramını, Soğuk Savaş sonrası dönemde uluslararası sorunların mııtlak doğası ile etkili bir şekilde başa çıkabilmek için önemli olduğuna inanılan tarihsel bağlamına, yani küresel moderniteye yerleştirerek yapılmış. Eleştirel kuramın önemi burada yatıyor ve bu kitap böyle bir önemi göstermek amacını taşıyor. tksir / Federico Andahazt I Çeviren: Nesrin Akyüz / Güncel Yayınaltk / 168 s. ,, Otuz iki dile çevrilen ve yayınlan[ * i dığı her ülkede büyük yankılar uyandıran Anatomist adlı ilk romanından sonra, Arjantinli yazar Federico Andahazi, Türk okurlan ile bu defa ikinci romanı iksirİe buluşuyor. Görünmeyen bir el tarafından William Poridori'ye verilen ürkütücü bir mektup, tutku, edebiyat ve cinayet ögeleri ile örülü yaratıcı bir öykünün başlangıcını oluşturur. Andahazi'nin bu yenı romanı, Romantik akımın en ünlü isimlerinden Lord Byron, Percy Bysshe Shelley, Mary Godvin ve onun üvey kız kardeşi Claire Clairmont'un, 1816 yazında Alplerin gölgesindeki Villa Diodati'de bir arada kaldıkları üretken yaz mevsiminde geçiyor. Sözü edilen romantik yazarların kendi aralannda düzenlediği ve Mary Shelley'in ünlü "Frankestein" romanının ortaya çıktığı yazı yarışmasına, Lord Byron'ın bir doktor olan ve güzel şiirler yazma düşleri ile yaşayan sekreteri Poüdori de "The Vampyre" adlı bir yapıtla katılmıştır.Polidori bu metni, 1819 yılında ortaya çıkartmış ve Byron'ın yayıncılarına sunmuştur. Byron'ın küçümsediği ve günümüzde klasik bir gotik öykü olan bu yapıt, bir gecede tükenmiştir."The Vampyre" adlı bu yapıtın çevresinde gelişen yazınsal yaratıcılık ve yazınsal hırsızlık kavramları, Andahazi'nin kurmaca öyküsüne esin kaynaklığı yapmıştır. Ydmaz Güney Kitabı / Atilla Dorsay / Güney Yaytnları/615s. Yılmaz Güney Kitabı, Yılmaz Güney'i o denli sevdiği halkına, genç kuşaklara yeniden tanıtmak için hazırlanmış. Atilla Dorsay'a göre bunun üç yolu var: Ydmaz Güney'in filmlerinin nerede olduğunu araştırmak ve bu filmlerin yeniden görülebilir hale gelmesini sağlamak, var olmayan yasaları, yazılı olmayan uygulamalan yumuşatarak, Yılmaz Güney'in filmlerinin gereğinde dışardan getirtilip seyirciye sunulmasının olanaklannı araştırmak, Ydmaz Güney'in yakınlarında bulunmuş ve sinemaya bulaşmış herkesin anılannı, bügilerini kâğıda dökmesi, belgelerini ortaya koyması. Bu kitap, temelde Atilla Dorsay'ın Yılmaz Güney üzerine yazdıklannın derlemesinden onun filmlerine eğildiği eleştiri yazılarından ve onunla yapmış olduğu konuşmalardan oluşuyor. Bir tür "Yılmaz Güney ve Atilla Dorsay", veya "Atilla Dorsay'a göre Yılmaz Güney" kitabı. Kitapta ayrıca Ydmaz Güney'in hayatının 1970'lerden bu yanaki gelişmelerini daha iyi verebilmek için bazı gazete haberleri veya adlarını, daha sonra verdiği bazı yazarların yazılannı da kullanmış Atilla Dorsay. • ETHİ NACJ <•" 3. say/adan devam... başka kadınlarla iktidarsız değilim?.." (s. 246) IZEyÜil: " 12 Eylül'ü izleyen ilk haftalardaki tutuklanmalar, sözde yargılamalar, kurbanın yaşına bile aldırmadan alelacele gerçekleştirilen idamlar, 'kaçarken vuruldu' gerekçesiyle sokak ortasında gerçekleştirilen infazlar, sonraki aylarda biraz durulmuş gibiydi. En azından parti çevresine yönelen doğrudan ve yakın bir tehdit görülmüyordu. Grevler kırumış, DİSK sendikaları kapatılmış, işçi hareketi bastırıfmıştı. Parti, kitleler arasında çalışmaların durdurulması, legal çalışan yan örgütlerin dağıtılması, örgüt ilişkilerinin gevşetilmesilcararı almıştı. (...) askeri cuntanın faşist olduğunu düşünmek, parti hattına muhalefet olarak niteleniyor mahkum ediüyor, farklı düşüncede olanlar neredevse hain sayilıyordu. Çok seyrekleşmiş ve hücreler dağıtıldığından, tek bir bağlantı elemanıyla rastlantısal görüşmeler haline gelmiş örgütsel buluşmalardan birinae, cuntanın niteliğine ilişkin değerlendirmeye katılmadığını, faşizm eğer bu yaşananlar değilse ne olduğunu merak ettiğini söylendiğinde, parti ilişkisini kuran adını bilmediği partili, 'Sovyet yoldaşların polirikasını izliyoruz' demişti." (ss, 102103) Ülkü'nün sevgilisi, Dışişleri Bakanlığı'ndan Arın'ın açıklaması: "Sonraki gelişmeleri ve açık toplumun önündeki engelleri kavrayabilmek için, sadece iki buçuk yıl süren ve 1973 seçimleriyle ilk bakışta sona ermiş gibi görünen 12 Mart rejiminin neyin nazırlığı olduğunu görmekte yarar vardır./ 19701980 dönemi, Türkiye'de toplumsal sınıfların, özellikle işçi ve emekçi kesimlerin hareketlendiği; aslında emekleme dönemini yaşayan, kitlelere inememiş, deneyimsiz, bölük pörçük bir solun, hazır olmadığı iktidara onlann aeyimiyle devrime yürüdüğünü sandığı dönemdir. Buna izin verilmeyeceği açıktı. Soğuk savaş dönemi koşullannda, N ATO ülkelerinin hemen hemen tümünde devlet içinde oluşturulmuş, 1990'lardan hemen sonra sancııı veya sancısız biçimde pasifize edilmiş, dağıtılmış Gladio tipi gizli örgütlenme, bu dönemde Türkiye'de gerçelc işlevini Duldu. Devlet içindeki bu gizli nüvenin kendini saklamaya gerek duymadan ilk ortaya çıkışı 12 Mart döneminde 'kontrgerilla" adı altında oldu..." (s. 211) "Devletin cevabı bir yıl sonra, 1 Mayıs 1977'de geldi. (...) Açılan ates altında otuzdan fazla insan öldü, yüzlercesi yaralandı..." (s. 212) Konuşmayı yapan Arın, bir gece, öldürülüyor; çizmeyi asan memur cezalandırılıyor. Sıcak Külleri Kaldı, söylemeye gerek yok, siyasal yanı ağır basan bir roman. Bir tarih özeti de diyebiliriz. Romandaki eleştirileri eleştirmek isteyenler elbette eleştirebilirler; romanın yazan, bu konularda "mücehhez"; Hem sosyolog, hem yazar. Ama her şeyin bir ölçüsü var: Romaneı, öğretmen değil... Ve roman, kişilerle anlatır anlatacağını, makalelerle değil... Sıcak Külleri Kaldı, kırk ambar bir roman demiştim; Oya Baydar, Nâzım'ın "Tükürmüşüm kâfiyenin rçine" demesi gibi "Tükürmüşüm roman kurallannın içine!" diyor'sanki. Sıcak Külleri Kaldı, edebiyattan destek alarak, okurlara kolay ve keyifle okuma olanaklannı sonuyor. Bu roman, pek de sıkılmadan, çok gerekli bilgileri edinmenizi de sağlayacak. Gençler bilmez ama ben 1962'de, Vatan gazetesinde köşe yazıları yazardım; sonra 19631964'te ünlü Yön aergisinde. 19601968 arasında edebiyatı bir yana bırakmış, ekçpomiksiyasal konulara dalmıştım. Az Gelişmiş Ülkeler ve Sosyalizm, Ernperyalizm Nedir, Kompradorsuz Türkiye adlı kitaplarım hep 6O'lı yıllarda yayımlandı. Oya Baydar'ın romanının 128. sayfasında "Fakülteye, koltuğunun altında bir roman, Ant ve Sosyal Adalet dergisiyle geldiği bir gün..." (s. 128) cümlesi beni o yıllara götürdü. 1968 yılında Ant dergisini Ya§ar Kemal ve Doğan Özgüden'le birlikte kurmuştuk; bir yıl boyunca başyazıları ben yazmıştım, sanat sayfasını ben nazırlamıştım. Sosyal Adalet daha önce, 1963'te, yayımlanmaya başlamıştı. Beş kişilikkunıcular kurulunda ben de vardım. Ama daha ilk sayıda yazdığım bir yazı (Selâhattin I lilav ve Cenap Karakaya iyi DÜir; ne yazık ki Enver Aytekin Aramızda değil artık...) dergiden ayrılmama yol açtı. Gene de aylarca TÎP programının hazırlanmasında çalışmıştım. Yaşamalı yıllardı o yıllar... 2000 yılında o dergilerin adlannı bir romanda okumak bana hüzünle kanşık bir keyif verdi. • CUMHURİYET KİTAP SAYI 561
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle