Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Savılarda mzlenen 'Mahrem' Roman, farklı zaman ve mekândakı masahı ve gerçek kahramânların ayrı ayrı öykülerinden kurulu... 1999'un Istanbul'unda karsımıza çıkan, şişmanlığı başına dert birkadın kahraman.. Yemesi için acıkması gerekmeyen, zaten her koşulda acıkan genç bir kadın... Sıkıldıkça yiyen, yedikçe sıkılan... Doydukça acıkan, acıktıkça neşelencn, neşelendikçe acıkan, acıktıkça yiyen... Bakışlann kilolarına kilitlenip insafsızca sorguladığı, yadırgadığı, dersler çıkardığı, naline şükrettiği, tantalara vurduğu, parmakla gösterdiği birkimlik... Zayıflamayı deneyen ama midesinin çağrılarını hiç reddetmeyen,yedikçc kilo aîan, aldıkPINAR GOKSAN AKER ça iştahı kabaran bir kadın... Romanın ikinci durağı, 1885'in Perası... essızlığın, altın kadar kıymetlı olduğu Kahramanı ise, bir kerametle dünyaya gemahauelerden hırınde, bütün gün len mum kokulu Keramet Mumî Keşke penceremn önünde oturup çeytz ışler Memis Efendi. Yokuşun tepesindeki viş mıs ana kız Hayallerın tğne dcliğinden ge ne renkli çadırın sahibi... Yalnızlığını, gosçecekkadar küçükolmalı, dermıskadtnkıteri çadırında sergilediği akıllara durgunztna 'Baktın f;i hayaltn geçmedi iğnenin luk veren güzellik ve çirkinliklerle giderdeltğınden, boşveronu unut gitun. tğne de meye çalışan masalsı adam... Çadırının lığınden geçemeyen hayaller boş hayaller gözdeleri, çirkinler çirkini Samur Ktz\A, dir Hüsrandan haika bir sey getirmezler ' güzellcr güzeli Belle Anabelle . Kız dıkkatle dınlermış annestnın anlatttk8amur Ktfm öyküsii larınt. Sonra dalıp gıdermıs hayallere. Ne vakıt hayal kursa, elinden kayıvertrmış gerSamur Kız'ın öyküsii, bızı 1648 Sibıryagef, ıg'neyı de berabcrtnde götürerek sı'na götüriiyor. Belle Anabelle'ninki 1868 Nazar Sözlüğü'nden îğne deliği Fransası'na... Her ikisinin buluştuğu yerse 1885 Perası... Dünyaya gelişleri, manre miyetin ihtilaliyle lanetlenen vc kaderleri Mahrem, 1999'un îstanbul'undabaşlabu lanetle çizilen iki varhğın yolu, vişne yıp 1999'un Istanbul'unda bıten; araya tarengi çadırda, insanları eğlendırmek, tikrinlerin, masalların, ülkelerin, hayvansı insindırmek, özendirmek için kesişiyor. sanların, insansı hayvanlann, kötulerin, zaHayvanımsı insan Samur Kız'ın kaderini yıfların, çirkinlerin, güzellerin girdiği, zalanetleyen vc atalarını kuşaklar boyu başmanın ve mekânın geçmişle bııgün arasınkalarına seyirlik yapan, Sibiryalı bir samur da mekik dokuduğu bir roman... Genç yaavcısı... Kaderi, samur kürkü için insan kazar Elif Şafak'ın, Kem Gözlere Anadolu (1994), Pinhan (1997), ve Şehrttı Aynala nı akıtmaktan geri kalmayacak denli cani insanların elinde şekillenen Samur Kız, r/'ndan (1999) Keramet Mumî Memiş Efendi'nin çadırısonra kalemc na, çirkınliğiyle çuvallar dolusu para kaaldığı dörzandırmak üzere alınıyor. Böylelikle, soyadüncü kitağacı 1648 Sibiryası'na uzananou bı, üçüncü hayvanımsı ınsanlar, Samur romanı. % Kız'la 1885'in Perası'na, Jjjn Istanbul'una adım atıyor: "Heraksamsahneye çıktığında, kendıni seyre ElifŞafak Üçüncü romanıyla yeniden okur önünde Elif Şafak genç bir yazar. Dört kitabı yayımlandı şimdiye kadar. Bunlardan üçü roman ve ilgiyle karşılandılar. En yeni romanı "Mahrem" ise, şimdiden bir kaç baskı yapmaya aday bir kitap. Okurları sevecek Şafak'ın romanını Î Z'ye özel olarak seçilmiş sözcükleri ilginç, farklı ve romanla ilintili olarak yorumluyor. Elif Şafak, hayli sişman bir kahramanuan yola çıkarak kaleme aldığı Mahrem'de, mahrem ile açık olanı den gözü ieyrederdi Seyredtli}tm seyredertarihin farklı kesit ve dı trterdı tokmak, inlerdi davul Samur Kız, mekânlarından masalağır ağır başlardı raks ctmeye Üzerindeki sı ve gerçek kahrakürk, yerlert süvürecek kadar uzun, gövde manlarla açımlıyor. Mahremiyetin sınırlasıni tamamen kapatacak kadar boldu. Sa nnı, açıklığın uzantılarınl aktarıyor. Seyirmurdu muhtemelen. Çadıra doluşart kadın lik olmakla, gizlenme duygusunu karşı karların arasında, bu kiirke özentp benzennı şıya getiriyor. geçmiş zamanın çadtnndakt dtktirenler de vardt. Samur Kız sahnede sa seyirliklerle, günümüz apartmanındakı selımrken, onlar da gayrı ıbttyart kendi iatnur yırlıkleri, ilginç noktalaıdan benzeştirerek; kürklertniokjarlarât înerdı tokmak, tnlcr seyirlik olanlarla, onları başkalarına seydı davul Samur Kız sert hareketlerle kür rettirenleri gözler önüne serıyor. Renklerkünü çıkartrdı Çmlçtplak kalırdt. Sabncnın le sayılar arasında sıkı bağlar kurarak... Bu kcnanna yaklaşıp, korkunç sesler çıkararak bağlan sık sık karsımıza çıkararak... yüzyıllar öncesinden devraldtğt lanetı lapa lapa yaSdtrırdı seyircilerin ü'zerıne. Bütun Roman tamamlandıktan sonra sayfalar akrabaları gibı pervasızca teşhtr ederdı abı tekrar karıştırıldığında fark cdiliyor ki; devi çtrkiruıg'ınt Vücudunun üst knmı bir tüm mahremiyet şu rakamlarda ve sözlerkadına, alt tarafı ise bir hayvana atttı " 6 de gızli: "Bir, yum gözünü... tki; açgözünü... Üç; 68) sobe!" tnsanların çirkine ve güzele zaaflarının Bilgi Üniversitesi Uluslararası Ilişkiler kullanıldığı visnc rengi çadırın diğer gözBölümünde araştırma görevlisi olan ve desi Belle Anaoelle ise, yasak bir ilışkıden genç yaşına karşın üretkenliği ve biçemindofian ikizlerin güzel olary... Nefret edildeki kıvraklığıyla dikkati çekenyazarla, kimek vc doğduğu malikaneden uzaklaştıtabı, kurgu anlayışı ve tarine yatkınlığı üzerılmak için gerekcesi hazır! Dillere destan rine söyleştik: ;üzellij|i ile çikınlıg'ı, yasak meyve oluşuy Ortakyanlart, görünüslerındeki aykırıa da ibanetı anımsatıyor. "Vtsne rengi çalıklar olan ve gözlerden uzak kaldtklartnda dırda toplaşan butün erkekler tsterdt ki, mü rahat edebilen masalsı ve gerçek kahraman temadıyen hareket eden bu periçehre, bir an lan, tarihin farklı kesttlerınde bulusturuiçin durup soluklansa; baştnt omuzlarına yorsunuz. Böyle bir konu ve kurgu düsunkoysa Hayal bu ya, h'erkes gizliden gizlive cesı nasıl olustu? ozıemıni çcktiğı askın suretım görürdü la Mahrem, kurgusu önceden yapılmış bir Belle Anabelle'nin güzeller güzeli yüzün roman değil. Mahrem'e başlamadan önce de " (s. 128) kafamda bölük pörçük resimler ve kurgular vardı ama bunlann bir araya getirilmcistanbul'un Perası si, kiminin ayıklanıp kiminin niç ummadıElifŞafak, tarıhın korıdorlannda masalğım bit seyir izlemesi, tamamen yazma süsı kahramanlarla gezinirken, kâh Sibirya'ya reciyle birlikte ortaya çıktı. Kurgu sonrauğruyor, kâh Fransa'ya... Her ikisinin kedan ortaya çıktı ama kafamda bir fikir olasiştiği zaman 1885; mekânsa İstanbul'un rak görmeye ve görülmeye dair bir roman Perası ve Pera'da yokusun tepesindeki vişyazmak vardı. Gözlerle ilgili bir metin yazne renkli çadır... Diğer bir mekân, 1999'un mak istiyordum. Belki de o döncmde kenîstanbul'unda yokuşurf başındaki bir dimi dana iyi anlamaya çalışıyordum; çünapartman; Hayalîfener Apartmanı... Yazakü ben de gözlerle sorunu olan insanlardan rın bu karmaştk yolculukta Hayalîfener biriyim. Bu fikrin vc 'Btr insan görülmekApartmanı'na vardığınızda karsımıza çıten neden rahatsız olur; gormek ve görülkardığı, şişmanlığını gözlerdcn uzak tutmek masum mudur'1' gibi soruların üzerimaya çalışan, ancak öyle oldugunda kenne gittim. Onlan kovalarken hikâyeleri, hidini rahat hısseden bir kreş öğretmeni... kâyeleri kovalarken de farklı zaman ve meSeyirlik olduğunda, tıpkı çadırın gözdelekânlardaki alt metinleri oluşturdum ri gibi izlenen, sorgulanan ve yacurganan birkimlik... Geçmişe, taribe yakmbk îç içe kurgusuyla birbirinden kopuk gi Bıldıpnız bugünkü" tarihle, bilmedıg'tbi görünen, geçmişle bugün arasında gidıp niz 'uzak' tanhlen, Mahrem'de ic içe geçırgelen romanın parçaları, sonuna doğru missiniz Geçmise, tarihe yaktnlık duyuyorbırleşüriliyor ve romanın basından itibasunuz. ren tekrarlanarak kullanılan Vimi sözcük insan kendi çocukluğundan, geçmişinve cümleler, 1980 Istanbul'unda anlamını den çok şeyi beraberinde sürüklediği, belbuluyor. Asıl kahramanın şişmanlığının ki ben de böyle olduğum için, geçmiş önem ncdenini çözdüğümüz bu bölüm, olayın kazanıyor romankrımda, Bu, işin kişisel yöçarpıcdığının da etkisiyle olsa gerek, çok nü. Bir başka açıdan da çok önemsiyorum etkili bir biçimde kaleme alınmış. tarihin yeniden ve yeniden yazılmasını. Bizlere belletilen tarih sevimsiz, mesafeh ve çok ElifŞafak, 1971 doğumlu genç bir yazar sorunlu Türkiye, geçmisiyle büyük sorunolmasına karşın, Mahrem'de ince ayrıntıları olan ama bunun farkında olmayan bir larla örülmüş usta bir kurguyla karşı karmemleket. Tarihin insanlar aracılığıyla yaşıya bırakıyor okuru... Beklediği; kolaya zılması Batı'da son on yıldır doludızgin gıkaçmayan, olayın başı ilc sonunu birleştiden bir çalışma alanı. Bakıyorsunuz 15.16. recek uikkate sahip oTcuyucu... Sayfalar ve yüzyılda yasayan bir değırmencinin, yani olaylar sonrasında ucu açık kalmış bir aytek ve basit bir insanın hayat hikâyesinden rıntıyı kapattığında, geçmişteki o ayrıntıyı yola çıkarak o dönemin dinsel, ekonomik, anımsatacak cümle ve paragraf tekrarlarıtoplumsal yapısı hakkrnda çok ilginç eöna girişiyor. Bu tekrarların anlamı, romazümlemeler yapılabiliyor. Mikro tarihçüik nın sorîlarına doğru iyice belirginleşiyor ve bizde henüz yahkı bulamadı; oysa buna en bütüne ulaşılıyor. Anlatımı yer yer^şiirsi fazla gereksinim duyan ülkelerden biri olyola giren yazar, gerçeğin acı ve acıtıcı yanduğumuzu düşünüyorum. larını da törpüİeycrek akıtıyor kalemine: 'Bazen tepelaklak alur yürek. Aheste revan Diğer ıkt romanımz, Pinhan ve Şehrın gıderken kendı yoluna, göğüs ka/esine tos Aynalan'nda da kıssediliyordu tarihin ağırlar küttedek. Yuzüstü kapaklanıverır yere. lıgı... Bir yerlerinın fena halde ktrıldtğtm hisseder, Aslında ben her üç romanımdan önce kalkrnaya yeltenıp de kalkamadığını gör de yoğun bir araştırma yaptım, âdeta ne duğünae. Elmas bir gözdür yürek Ve çizil bulduysam okudum. Mesela Pinhan, bemeye görsün bir kere, arttk bep sedefsı bir nim master tez konum Bektaşı ve Mevlevt ytrtıkla bakacakttr ctimle âleme.' (s. 153) düşüncesınde kadın temasıyla örtüşüyordu. Konuyu o kadar sevdim ki, sınırfarının Romanın ilginç özelliklerindcn biri de, dışına taşarak bulabildığim, ulaşabildiğim 1999'un lstanbul unda geçen olayların anher kitabı okumaya gayret ettim. Pinhan, latıldığı bölumde, cümleler arasına serpişbütün o duygu ve bilgi birikiminın ardıntirilen sözlük... Şişman kadının erkek ardan yazıldı.^e/7r;« Ayndlart daha farklıydı; kadaşı BeCe taranndan kaleme alınan ve NazarSözlüğü adı verilen bu sözlük, A'dan çünkü orada Musevi bir aile söz konusuyCUMHURİYET KİTAP SAYI 561 SAYFA 12