26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sokakları sincaıHı sehir Iowa Üniversitesi'nin düzenlediği bir yazınsal etkinliğe katılıyorum, çeşitli ülkelerden 18 yazarla birlikte. Bizc sunulan, Amerika'yı tanıma şansının yanında, bol çalışabilecek zaman, dilersek eğcr. Bir yazar daha ne ister? Ve kendimden çok farklı bir varlığım burda, çünkü bağımsız ve bağlantısızım ve benden beklenen hiçbir şey yok. Ilk günlerdeki yadırgayış bundan mı? Küçük kentleri örten dinginliğin altındakiler, zenci vc Asyalı karşıtlığı ve zencilerin karşıtlığı, Asyalıların ürpertici sessiz sabrı; Yahudi karşıtlığı ve Yahudilerin karşıtlıği; pusudaki şiddet, kaygı... zamanlar dokunabildiğimiz şeyler... Ülkelerimizde hayal edemeyeceğimiz kadar katı oluşumlar... ERENDİZ ATASÜ aldırımlan çimle kaplı, sokakla rında sincaplann koşturduğu bir ırmak şehri. Amcrika taşrası. lowa, lndiana, Wisconsin, lllinois. Tarımla uğraşan orta batı eyalederi. Iowa'dayım, mısır tarlaları arasında. Güneye, zenci şarkılarına akan uçsuz bucaksız Missisipi nehrinin kıyılarına serpiştirilmiş, Alman asıllı Katolik kentler, sivri çatılı kiliseler. Nehir boyunca yolculuk ettikçe, Fransızca isimler başlayacak. Yüz ydı devirdiklcri için "eski" "sayılan bodur tuğla yapılar vegene kiliseler. Tanıyorum buraları, "Missisipi Kumarbazı", ünlü "Showboat" müzikali gibi kuşağımın çocukluğunu rcvnaklandıran filmlerden. Temiz, düzenli, ormanların içine seyrelerck dağılan sakin kentlcrdc, o filmlcrden bu yana sanki hiçbir şey değişmemiş... Mümkün mü? Amcrika taşrasında, nereyc gitscniz, oyuncak bir kentteymişsiniz hissi sizi hep izleyecek. Bu tiyatro tiekorunda hiçbir karı koca kapışmamış, hiç bir çocuk yaygara kopartmamış, kimse araba çalmamış, bıçak çekmemiş, dayak yememiş, tecavüzc uğramamış, yüksck uyuşturucu dozundan can çekişmemiş sankı... Nehirler gibi kendinden cmin, sakin vc ağır mı akmış yaşam? Wisconsin ve Missisipi nehirlerinin kaynaşması bir büyiik su şenliği. Marmara'nın Ege ile buluşmasını, Ege'nin Akdeniz'e kavuşmasını görcnleri hayran bırakamaz. Aına bitimsiz onnan, bahçe kapılarına dek, sincaplanyla sokaklara dek siiren orman etkiler bozkır çocuklannı! lular ABD'de bulunmaktan! Mısır'da, 1 lindistan'da ya da îsveç'te olsalar böyle sevinecekler mivdi? Oıuar da köklerinden tatile çıkanlar arasında. "Biz günümüz genç Rus yazarlar kuşağı klasik Rus edebiyatının devamı değiliz" diye gururla bildiriyor, genç Anastasia, yalnız ede biyatçı değil yetenekli bir fizikçi olmanın da verdiği abartılı özgüvcnle. "Tanrı aşkına felaketten başka ne vardır Rus roman larında, bir damlacık ironi yok, evet, mizaha bazen rastlanırsa da, ironi yok" diye meydan okııyor. Içim sızlıyor Tolstoy, Dostoyevski, Puşkin, Gorki adına ve Anastasia'nın yeteneği adına, bayağı zekicc şeyler yazmış çünkü. "Samurayın Kı zı" adlı romanı ödüllerc boğulmuş. "Bugün Rusya'da en yaygın ve en yaratıcı biçimde tartışılan din" dıyor Anastasia, boynunda koruyucu ermişi Azize Anastasya'nın madalyonunu taşıyor. Sonraki haftalarda dedesinin bir KGB generali oldu ğunu ağzından kaçınyor ve diğer Doğu Avrupalılardan hiraz soyutlanıyor. Komünist rejimlerin eylemleriyle Rusya'yı ve Rus halkını suçlayanlara için için kızıyor Anastasia. Gerçek düşünceleri nedır? Daha öyle genç ki, ulusal ve toplumsal hesaplaşmaların kendi vicdanına düşen bölümünü rcddctmek en geçerli yol sayılsa gerck. lsrailli Igal Sarna ve Macar Andras Petrocz liberal ekonomiyi eleştirmeye kalkanlara eni konu sinirleniyorlar. üzellikle Igahl Sarna bağnaz rahipferi andınyor: Liberal ekonomiden başka yol yok insanlık için, öyleyse bu yöntem eleştiri üstii kalmalıdır! Kapitalizm sözcüğü özgürlük adına yasaklanmalı; bir zamanlar Doğu Avrupalı eski komünistlcrin ağzından düşmediği ve Marx'ın yanılgısını ifade ettiği için!.. Zihinlerdeki ucuz plastik kalıpların kırılması ne zor! Liberal ekonomınin tökezlemeleri karşısında bütün dünyayı Müslümanlığın geleneksel sabn sarmış. Litvanyalı bayan yazarın aynı zamanda psikiyatrist gözleri heyecan ve gönençle parbyor annesinin eski rejim tarafından "devlet düşmanı" ilan cdilmisliğiyle övünürken! Liberal ekonomi ülkesinde pazara çıkalı, intiharların olağanüstü arttığını söylerken gözündeki ışık hiç gölgelenmiyor! Keşke "troni" ycteneğim olsaydı, ne yaman bir kara mizah atmosferindeyim' neklerin? () beklenmedik tazelik, bilinmedik bileşimdir bir mctni edebi kılan! Sınıflandırmalar, sınırlandırmalar, önceden tanımlanmış beklentiler. Üçüncü dünyalüar "üçüncü dünyalıca" yazmalıdır, Afrika kökenli ABD'liler zcncilerce" kalem oynatmalıdır. Düşünüyorum, insan Bir yazınsal etkinlikten izlenimler K Amerika'yı tamma şansı Burada tümüyle kcndımım, çünkü benden beklenen hiçbir şey yok, ne sorumluluk, ne görev, ne lütuf... Bağımsız ve bağlantısızım. Iowa Üniversitesi'nin düzenlediği bir yazınsal etkinliğe katılı yorum, çeşirli ülkelerden 18 yazarla birlikte. Bize sunulan, Amerika'yı tanıma şansının yanında, bol çalışabilecek zaman, dilersek eğcr. Bir yazar daha ne is ter? Ve kendimden çok rarklı bir varlığım burda, çünkü bağımsız ve bağlantısızım ve benden beklenen hiçbir şey yok. îlk günlerdeki yadırgayış bundan mı? Kü;ük kentleri örten dinginliğin altındakiler, zenci ve Asyalı karşıtlığı ve zencilerin karşıtlığı, Asyalıların ürpertici sessiz sabn; Yahudi karşıtlığı ve Yahudilerin karşıtlığı; pusudaki şiddet, kaygı... zamanlar dokunabildiğimiz şeyler... Ülkelerimizde hayal edemeyeceğimiz kadar katı oluşumlar... Bunları da yadırgıyor insan... Ama başka bir şey var: Güney Amerikalı arkadaşların, Koreli Kan I lang'ın, İs viçreli F.mil Zopfie'nin, bcnim, Üetişim kurmakta zorlandığımız bir gerçeklik bu ve 18 kişilik yazar grubıımuzla ilgili. Yazarların o "kutsal" tedirginliğini yitirmiş kimi arkadaşlar. Garipbirhuzurbulmuşlar ya da teslimiyeti alıp kabullenmişler. Bugünkü hayattan ve onu doğuran tarihten sorgulayıcı oklarını çekmişler. Moldovyalı ve Macar arkadaşlarımız sanki öbür kutbunu yitirmiş dünyada yaşam boyu tatile çıkmış çocuklar ya da ergen ler... Genç Rus bayan yazarlar nasıl mut lığııı yaygın edemsizliklerinden biri de iyi niyetlerle ortaya sürülmüş kavramları boş kalıplara indirgeyip sc>nra da çıkar sağlamak için, ya da maske niyetine kötüye kullanmak mı? "Çok kültürlülük", "etno kültür" gibi kavramlar azınlıkların ve şanssız grupların insanlık onurlarının incitilmesine bir karşı durıış olarak yerleşti düşün ve siyaset alanlanna. lzin ver farklarını öğreneyim, seni farklarını bilerek ve onlara saygı göstererek kabul edip seveyim! Sonra ne oldu? Bu kavramlar azınlık ya da şanssız grup üyesi bireylcrin diuerleri tararından uyması beklenen kalıplara, aşmaması umulan sınırlara dönüştü! Farldusın; farklı veuzakkal! Eşcinseller eşcinselleri ve konunun uzmanlarını ilgilendiren edebi escrler yazmalıdır, kadınlar ve zenciler de öyle, tabi üçüncü dünyalılar diL Fltzgeraid erken ve koiay geien ünle ve servetle ba$ edememlş. tıpkı roman kişlleh glbl, I. Savas sonrası Avrupa'sının tarihsel acılann zenglnllglyle karma$ık ve hayll kokusuk hayatına kansı Zelda İle birlikte yenlk dusmüstü Üçüncü dünya Dünya küresellesmiş artık, üçüncü mevki de ne oluyor demeyin sakin! " Yoksul ülkeler" terimi pek de nazik sayılmadığı ve fazla gerçekçi olduğu için "üçüncü dünya" yeni dünyada hâlâ geçerliliğini koruyor! Edebiyat günümüzde biçimi önemsiyor gibi görünüyor. Hayır, dünya egemeni ülkelerin rcsmi sivil kültür politıkaları konuyu önemsemek yönünde. Üçüncü dünyadan ve azınlıklardan köklcnen edebiyat verimlerinde aranan, etnik özelliklerin Dulunması, bu özelliklerin estetik bir biçime yükseltilmesi demiyorum, bulunması diyorum. Böyle yapıtlar uzmanların ilgisini çekiyor: yazarları iktisaditicari ilişlcileri, yükselme amaçb dayanışmalara sızabiliyorlarsa, daha geniş kitlelerin ilgisini de çekebiBr, bir süre için. Beyazların zenci sorunlanna cl atmasının haddini bilmezlik sayıldığını ilk kez Ingiliz yazar Margaret Drabble'dan işitmiş, kıılaklarıma inanamamıştım. (Beyaz bir kadın olan Margaret Drabble, son yapıtında bir zenci crkeği inceleme cüretini göstermiş ve eleştiri oklannı göğüslemeye hazır nulunduğunu dünya âteme duyurmak üzere, karaktere tehlike sözcüğü gibi okunabilen D'Anger adını uygun görmüştü!) Sanatçıları en iyi bildilcleri konularda yaratmaya teşvik etmeyi, onları bilmedikleri mcselelerde ukalalıktan caydırmayı amaçlayan bir düşünce tarzı, l Gerçeğe ulaşma Düşünüyorum, buboyuneğen.çocuksu insan tipini, sosyalist devrimi kötüyc kullanan bürokrasi diktatoryaları yarat madı mı? Fkilen biçiliyor. Peki, Igahl gibi öfkeli samurayları kim yarattı? Filistinli arkadaşımıza bakıyorum, nasd dayanabiliyor diye! Onun bir özgörevi var, sabuia ve diıençle halkının haklılığını anlat mayı sürdürüyor, biraz olsun işitcn kulaklara. Gerçeğe ulasma tutkusunun ve sor gulayıcı aklın atıl kaldığı dönemlerde büyük cdebiyat yapıtlarının yaratılması mümkün mü? Arada sırada pırıltılı verimler cıkar tabi ortaya. Arkadaşlarımızın pek çok güzel şiirleri, metinleri mevcut. Ilişki kurmakta zorlandığım başka birnokta edebiyat kavramının tümsel yapısının zedelenmişliği! Nedir edebiyat, roman, şiir, nedir? Tanımlanabilseydi tamı tamına, özgünlüğü kalır mıydı tekil ör bakınız nasıl da bireylerin dar yaşantılarının dışındaki insanlık durumlannı me rak etme, öğrenme, hissedebilme vc ifade edebilme gereksinimlerıni nasıl da köstekleyici bir niteliğeyozlaşmış! Zencilerin, escinsellerin, kadınların olumlu kalıplar olarak çizilmesinde uzlasmıs bir kültür ortamı, DU gruplara sahiuen kültürel anlamda yardımcı olabiliyor mu? Hayır, sosyal koşulları düzelmcuiği için onlar zaten kültürel yaratıcdıktan uzak düşmiişlerdir. Pcki yetenekli üyelerin parlamasını sağlayabiliyor mu? Hayır, bu gürültüde kimin gerçekten dc iyi üstün, kimin ikinci sınıf, vasat olduğu güme gidiyor. Küçük Iowa kentimizi ziyaret eden levent endam, esmer güzeli bir Amerikah yazan anımsıyorum. I Iolywood yapımlarında oynasa, iri kıyım Kızılderili şerleri rolüne pek yaraşacak! Stanford gibi dünya çapında bir ünivcrsitede öğretim üyesi ofan bu genç adam, kendini mevcudu tükenmiş bir Kı zılderili aşiretinin beyi olarak tanıştırmakta. Babaannesi Kızılderili olan yazarımız, bugün ABD'de nüfusu çok az kalmış, yoksulluğa itilmiş, soykırımzcde Kızılderili azınlığın yaşantısı üzerine, Kızılderüi kadınlarını anlatan ve günümüzde hâlâ etnik geleneklerin sürdüğünü olumlu bir vurguyla belirten çok amaçlı bir roman yazmış. "Heı şeye rağmen mudu KızıJderili kadınlar da gördüm, mutluluklarının sırn da eski yaşantılarını korumaları" diyor roman. Konu clbette ilginç, ancak metin yavan. Kızılderili dayanışmasıdır Stanford'lu genç öğretim üyesini karşımıza ya zar olarak çıkartan. Okuma saati bir kitabevinde. Kalabahk ve tepkisiz bir dikkat le dinliyor, çoğu üniversite öğrencisi olan izleyici. Bu gençler vicdanlarında Kızıl derili soykırımının acıstnı hissedebiliyorlar mı? Sanmıyorum. Hissedebilselerdi bu o kadar derin bir yara olurdu ki tepkisiz kalamaz, kendıleri yollara düşer, araştırmalar yapar, ruhlarındaki ağırlıktan ancak bir şeyler yaratabilerek arınabilecekleri için de Kjzdderililer üstüne ya bilimsel ya sanatsal yapıtlar üretirlerdi. CUMHURİYET KİTAP SAYI 475 SAYFA 10
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle