Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ker imajı egemen. însancıl, ilerlemeye açık bu insanlara duyulan sempatinin nedenleri üzerinde de açıklamalar var. Tuna'nın halkın nabzını tutmakta mahir bir Iğdırlı olduğunu belirttiği annesi, "Bu memlekete aydınltk hep askerle geldi&i içindir ki, bu millet askeri sever" der.G.lV)) "Oysa şair Doğan Gökay farklı bir bakışla ele alırdı aynı konuyu. 'Savas sanatı tarihıni ınceleyen herkes Türklerin askeri dehasım kabul etmiştir Beğensek de, beğenmesek de Türkler daima iyi savaşçt ve asker olmuşlardır.'" (s. J19) Buket Uzuner, roman dokusunu oluşturan konu öbeklerini, figürlerin üslup düzcyini, konuşma tarzını gözeterek işlemeye özen gösteriyor. Odak figürlerin kendilerini tanıttığı savunmalarda bu çok daha belirgin. Mesela Ada, Amerika'da öğrenim görmüş bir genç kadın olarak îngilizce terimlcre düşkün bir üslup sunarken, Aliye Yıldız argo konuşuyor. Yazarın bir kıırgu denemesi olarak uyguladığı bu kişisel savunmaların romanın biitünü içinde bence işlevsel bir rollcri yok, çünkü romanın dana önccki bölümlerinde ben anlatıcının ve o anlatıcının ortaya koyduğu karakter özelliklcrine zıt veya niç benzemeyen bir kimlik ortaya koymuyor. Aşk, seks, psikolojiden başka sibernetik, fütüroloji, dünya edebiyatı bilgileriyle de ilgilenmiş natta donanmış bir romancı olarak karşımıza çıkıyor Buket Uzuner. Roman dokusu içine serpiştirilmiş feminist söylemler dıkkat çekecek yoğunlukta. Ada'yla Tuna arasında geçen bir konuşmada erkek tarafın da bu doğrultuda düşünmesi, yazarın kendi görüşünü sergilemesi açısından önemli; " 'Erkeklerin çok yönlüsü bile tnonotondu, bu yüzden asıl çokeşliliğe gereksinen kadtnlardtr! Çünkü cinsel çesitlilik ihtiyacı insanı öldürmez ama duygusal yetmezlik öldürür!' Üzüldüm. O 'bütün erkekler'e dahil edilmek ne pis bir yüktür, bilenler bilir. Erkek milletinin yetiskin olamayan kisiliği, kaba güç eğilimi, kadın kadına düsmanlıfa ve uçkur düşkünlüğü gibi evrensel sakatlıklarından nasibimi almamak için ne kadar eğitilmis olsam da aynı kategoriye her sokuluşumda içim ezilir, kalbim kırılır." (s.317) "Kumral Ada Mavi Tuna", bol sayıdaki epigraflar başta olmak üzere edebi montaja, gizli alıntılara ve anıstırmalara verdiği önemle geniş yelpazeli bir kültiir temeline oturtulmuş. Roman, Mevlana'dan bir üçlü kıtayla başlıyor: "Akıl, a!)k ve canl Bu üçü üçgendir. Her derde çare, her yaraya merhemdır" Bölüm başlarındaki epigraflar ise sırasıyla Rousseau, Enzensberger, Fuzuli, Genet, Nazım, Berger, Nietzsche, SaintExupery, Pavese, Alova, Keegan, Bachmann, Akın, Eloğlu, Fcllini, Descartes, Şeyh Calip, Dante, Chia Chia, Can Yücef, Yurttaş, Frcud, Adorno, Zhuge Liang'dan.Roman dokusu içinde Kafka, Bachman... birçok edebiyat ünlüsü, tanıyanlara daha büyük bir tat saglayarak çağrışımlarla anılıyor. Keza şarkı, türkü sözleri, mekân ve zamanı canlandırmada yardımcı öğeler olarak ustalıkla deöerlendiriliyor. 1 laticc Kadın'ın kızı Sulan'nın okuduğu türkü, koşma, onun ruh halini yansıtırken Aragon'dan, Fellini'den, Onat Kutlar'dan mısralar, şiiri dünyalarına katmış insanların zcnginliğini nissetüriyor. Buket Uzuner başarılı romanın yalnız hayal gücüyle değil, bilgi donanımıyla birleştirilmiş bir nayalgücü ve cdebivat zcvkiyle yazılabileceğini bu eseriyle kanıtlıyor. • Kumral Ada Mavi Tuna /Buket Uzuner / Kemzi Kitabevi /431 s CUMHURİYET KİTAP SAYI 390 Ernesto Che Guevaranın şiirleri dilimizde Devrim önderi ve sair Che Latin Amerika devrimlerinin efsanevi lideri Ernesto Che Guevara'nn. şiirleri, Adnan Özer'in nefis çevirisiyle yayımlandı. BEHZAT AY S S Donammh bfr romancı öylencesel devrim önderi, haksızlıklara ve sömürülere başkaldırının simgcsi Komutan Ernesto Che Guevera ölümünün otuzuncu yılında Küba'da "Che Yılı" ilan edilmesinin ardından Bolivya'da öldürülüp elleri kesilerek gömüldüğü gömütlükten çıkardıp Küba'ya gönderildi. Olayın görüntüsünü TV kanallarında örüp, Cumhuriyet gazetesinde de okuuktan sonra beş gündür evimde bulunan Che'nin 17 kitabıyla baş başa kaldım. Bu 17 kitabın 10'unu Yar Yayınları sahibi Osman Yeşil, büyük bir özveriyle yayımlamıştır. Bu 10 kitabın biri Cne'nin şairliöi ve şiirlerini içeriyor. İlk kez adını 1965'te duyduğum Che'nin öldürüldüğü 7 Ekim 1967 gününü izleyen haftada Ant Dergisi'nde yayımlanan "Fidel'e Şarkı"sını okuyunca, şairliğini de öğrenmiştim. Onun şiir tutkusunu da 1975 yılında okuduğum Ahmet Arpad'ın dilimize kazandırdığı Pablo Neruda'nın büyük oylumlu anı yapıtı "Yaşadığımı ttiraf Ediyorum"unu okuyunca öğrenmiştim. Che, bakanlık odasında Pablo Neruda'yla konuşurken şöyle söylüyor: "Dağlarda gerilla savaşı yaparken çantamda şiir kitaplarınız da vardı." Che'nin şairliğini, şiirlerini dilimize çeviren Adnan Ozer, Che'den şöyle söz ediyor: "Bu adanmış kişiliklerden Arjantinli, aynı zamanda da Kübalı Ernesto Che Guevera kadar, dünya ölçeğinde bir Mitos'a dönüşmüş olanı yoktur. Oyle ki öldürülüşünü izleyen yıllarda dünya gençliğinin diliyle 'Che' yine dünya gençliğinin bir alt kültür görüngüsü ve fctişi nalinc gelmiştir. (...) Genç Ernesto ufacık, kırık dökülc bir motosikletle ülkenin tam 12 eyaletini dolaşmayı başarmıştır. Ülkenin zorlu coğrafyasında bu hiç de azımsanacak bir dayanıklılık girişimi değildir. (...) Üstün öğrenme yetisiyle Tıp Fakültesi'nin 12 dersini 6 ay gibi çok kısa bir sürede verip, doktor olduktan sonra adanmışlığının ilk örneğini sergiler. Kendisi gibi serüvcnci arkadaşı Alberto Granados ile Bolivya'dan Pasifik Okyanusu'ndaki, kilometrelerce uzaktaki Christmas Adası'na gitmek istemektedir. Amacı kimselerin gitmek istemediği bu ürkütücü adadaki cüzzamlılar hastanesindc doktor olarak çalışmaktır, hem de ömürboyu. Olümünden sonra Che ile arkadaşjarını ayrıntılarıyla yazacak olan Ricardo Roja'nın vazgeçirme çabaları sonuçsuz kalır ve Ernesto gerçekten de çok zahmetli bir yolculuk sonunda adaya varır. Bu adanmışhk cüzzamlıları şaşırtır ve adadan ayrılması için büyük bir minnettarhkla ona adeta yalvarırlar. Ernesto sonunda ikna olur ve cüzzamlıların yaptığı eğreti bir kayıkla Kolombia'ya çıkar. (...) 'Enbüyük dayanışma ve bağlıliK, yalnız ve umutsuz insanlar arasında gelişir' diyen Che şöyle sürdürüyordu sözlerini: Yapılacak iş, sonuçlardan kurtulmakla yetinmeyip, nedenlere çare bulmaktır. Eğer bu devrim, köylülerin ruhsal ezikliğine ve herkesten kopmuş yaşamalarına çare bulamazsa, başa ne çıkar." Böyle gerekli bir girişten sonra Adnan Ozer, mesleği doktorluk, tutkusu arkeoloii olan Che'nin gerçek bir edebiyat izleyicisi olduğuna değiniyor, Che'nin şiirlerinden çevirdigi seçmelerin çoğunun 19531954 yıllarında yazılmış olduğunu belirtiyor. Özellikle "Veda Şarkısı" adlı şiirinde Rimbaud'dan esinlendiğini söylüyor. Bu şiir şöyle başlıyor: "Kayalıkta çakılı yelkenli sana bırakıyorum veda şarkımı. Benim uzaklardaki ölütnümün kanında tohumlanışı da kayalar devranının altında değişken köklerle. Yalnızlık! eeçmişe özlem çiçeği canlı duvarların. Yalnızlık, yeryüzünde adanmış faniliğim." Ve bu şiir şöyle bitiyor: "Biliyorum ki ölümüne çarpışma günü halk çocukları benimle omuz omuza verecek, halkın savaştığı amacın kesin zaferini göremezsem eığer fikrien yiiksek geleceğe götürmek için mücadele verdiğimdendir, eski kabuğun tüylerini yolarken doğan umudun kesinliğiyle biliyo rısızlığı kaçınılmaz olur. Devrimin ve devrimcilerin yapması gereken şey, bu insanların taa içine girmek, onların iliklerine işlemek ve bu halkı yeniden insan düzeyine getirmektir. Voksa, devrim ha olmuş, ha olmamış rum bunları." Savaşım arkadaşı, dünyamızın yaşayan en karizmatik devrim önderi Fidel için yazdığı "Fidel'e Şarkı" şiiri şöyle başlıyor: "Haydi gidelim, ateşli peygamberi şafağın, gizli patikalardan ulaşalım o yeşiftimsahı kurtarmaya, aşkla sevdiöin. Haydi gidelim, isyankâr ve marsli yıldızlarla dolu, cepheyle aşağılamayı bozguna uğratarak zafere erişmeye ya da olümle buluşmaya yemin edelim." CheJnin "Tomas'la Vedalaşma" adlı şiirinden yalnız üç dize işte: "Anlıyorum seni kırık kanatlı kırlangıç, isterdim Kastilya çeşmesine götürmek, başa çıkabileceğin güçle donatmak." Kitapta, "Che'nin Yaşamöyküsü" bölümünden sonra, "Che İçin Şiirler" var. Dünyanın birçok şairinin Che için yazdıkları bu bölümde bizden de Metin Demirtaş'ın "Che Guevara" şiiri alıntılanmış. Sanınm unutulmuş, benim usumda kafdığına göre Ataol Behramoğlu'nun da bir şiiri vardı. Kitabın son bölümü Jorge Amado'nun yazdığı "Che'nin Portresi". Inandığı yolda 39 vaşında (19281967) kahramanca ölen Cne'nin şiirlerini okumak isteyenlere bu kitabı salık verirken, yayımcısına teşekkürlerimi sunar, devrim yalvacı (peygamberi), şair Cne'nin anısı önünde saygı ile eğilirim." Ernesto Che Guevara Şiirleri/ Türkçesi: Adnan Özer/Yar Yayınları/79 s. SAYFA 9