24 Nisan 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cahit Külebi: "Güz Türküleri" Geçtiğimiz aylarda yitirdiğimiz, şiirimizin büyük ustası Cahit Külebi'nin şiirleri üzerine Tuncer Uçarol'un bir günlüğünü sunuyoruz aşağıda ve Külebi'yi saygıyla anıyoruz. TUNCER UÇAROL 8 Temmuz 1994 Karaburun ustune gunluk •• •• •• • • T atile getirdim Cahit Külebi'yi Ta Çeşme'nin üstüne, Karaburun'a... Bakalım, Türkiye'nin en batısında, bu sessiz dcniz kıyısında, bir buçuk yıl sonra nasıl görünüyor Güz Türküleri, çok merak ediyorum. Bir buçuk yıl öncc okumuş, yine günlük tutmuştum. Belki denizden ve güneşten vakit bulup okurum yeniden bu şiirleri, o güncelcrimi. içim, deniz dalgaları gibi kıpır kıpır... Cahit Külebi ile ner eleştirmen ilgilenmeli elbet. 9 Temmuz / Öğle üstü Aytül'e, dün denize bakan balkonda, kitabı (izlenimlerimi) özetleyiverdim. "Pczevenk zülüflü" herif şiirine çok güldük. Ben de unutmuşum lcitabı... Oyle bir şiıre, kitapta yer verilmemeliydi. Çünkü kitapta üyle dizeler, bölümler var ki, ancak ustalar yazabilir bu şiirleri: Duru, an, incelikli, göz alıcı... Okudukça güzelleşen şiirler var. Ama bu şiir fazfa. 9 Temmuz /Saat 15.10 27. sayfadaki dizclerle ilgili izlenimim (güncem), bana şiirsel gelince, onu ayrı bir "düzyazı şiir' yapmaya çalıştım!.. O yüzden 2527. sayralardaki IX sayılı şiiri (siirlerin başka başlıkları yok) yeniden okudum. Bir daha, bir daha okuyorum, ne güzel "doğa anne" şiirleri. Dizeler, şiir imbiklerinden süzülmüş gerçekten. Duru bir şiir. Ege Denizi gibi içi görünüyor... Işıltılı bir şiir... Ama bazen, bir sözcük, bir yosun kümesi şiire gizemli derinlikler katıyor, orada dolanıp duruyorum güzelliğinden. Bu deniz kıyısında, tatilde, bütün gün Aytül'ün yanında doğayı yorumlayan merhem gibi bir şiir... "Kiraz ağaçlarından damlıyorılık sesin" (sayfa26) diyor... Doğaya, "Işte o mırıltılarında benim annemsin" (s.26) diyen bir şiir. Bir buçuk yıl önce îstanbul'da yalnız lık duyguları ile dolu bir şiir olacak imlemişim! Şimdi burada, sağından solundan bakıp duruyorum da, doğayla sarhoş olan bir ozanın mutluluk şiiri olarak görüyorum. Dokuz sayılı şiir! Benim de doğa şiirim ol artık. Saat 15.35 Güz Türküleri'ni öylc evirip çeviriyorum elimde! Kitabı, yeniden okuyacağım, ama hâlâ başlayamadım. Süzüyorum. Külebi, 6. sayfasında, on dört parçalık bu şiirlerinin, tek bir şiir olduğunu söylüyor. "Yazınımızda bağlam aranmadığı için bu açıklamayı yapıyorum, parsayı toplayana helal olsun diyorum" diyor... Bir de XIV. şiirinde yaptığı açıklamaları var... Birde, "Şiir Yöntemim" adlıson şiiri var... Bunlara bakıp bakıp kitaptalci bağlamı görmek istiyorum kolayca... 1) Bu XIV sayılı şiirde; "Kimi akılsızlar sanacak ki / Bir kadın için yazıldı bu şiir. / Oysa ki o, dizeler arasında / Bir damla gözyaşı gibidir" (s.39) diyor. Demek, ozanımıza kanarsak, bu şiirler bir kadın üstüne dcğil, aşk üstüne değil!.. 2) Ama bu şiirin bütününde (s. 3942) kadın crkck iîişkisi var! Daha önce sanıyordum ki (Aytül'e de dün öyle anlattım), şiir kişisinin sevgilisini başkası kapmış, şiir o konuda. Oysa şimdi görüyorum: "Nasıl olur da kocalı biri / O cüce zamparaya böyle yanaşır?" (s.41) diyor ki, anlasılan şiir kişisinin sevgilisi değil, o güzel kadın!.. Salt, birbirine yakışır bulunmamış iki insan üstüne. Birbirine yakışan insanlar sevişmeli şiiri bu... 3) Oyleyse bu XIV. şiir, bir açıklama şiiri ise, neyi açıklıyor? Başarılı şiir mi? Kurgusu doğru mu? Bu on dört şiir arasındaki bağlam nedir? 3.1.) XIV sayılı şiirin yukarıya aldığım ilk dörtlüğüne bakarsak, yinede aşk kırgınlıkları var demek ki... Çünkü 'o kadın" , "bu dizeler arasında bir damla gözyaşı gibi"ymiş yine de... Saklanıyor üstelik! 3.2.) Burada kıskançhk ya da imrenme de var gibi gelivor!... O "pezevenk zülüflü tilki suratlı nerif'e bakacağına, bananiyebakmıyorgibi... Çünkü bütün bunların sonunda, 1982 yılında (ya da 1983, 1984 ya da 1985 yılında) yaşlı Külebi, şiirini şöyle bitiriyor: (s.42) "Külebi, düş kırgını, bulutlar Bugün de oturdu yüreğimize."... Imrentilerinden söz etmiyor ama, böyle diyor iç geçirerek... 4) Öyleyse, yaşlılık şiirleri bunlar... Yaşlılık imrentileri... Dana doğrusu, yaşlılıga on kalanın şiirleri. Güz şiirleri. Oyleyse; doğayla, geçip gitmeyle, ölümle, yaşlıhkm ilgili 14 güz şiiri bu kitap. Kitabı bu gözle okumalı. Saat 16.30 /Sayfa 41 Hava, bugün oldukça sıcak. Bu şiiri sevmedim! 1992 yılında buna " 3 " vermişim, belki belki "2" eder. Şiirsellik tümden öldürülmüş... Bu şiirdeki "boyamış" sözcüğünde de, dizgi yanlışı var herhalde; "boyamamış" olacak: "lyi ki boyamış bugün yüzünü çücük kitaptaki öteki şiirlerde de vardır. Şiirde de üç ustası olduğunu sıralıyor, ne güzel: 1) "İlk ustamoldu benim halk"... (s.44) Şiirimi halkımdan aldım; onun Türkçesi, onun duyguları düşünceleri var şiirimde diyor. Onları kılavuz aldım şiirimde diyor. 2) "Ikinci ustamsa doğa"... (s.45) Bu bölümde, ne güzel de belirtmiş, doğamn şiirlerine etkisini: "Taşları düzleyen rüzgâr gibi Doğayla yontuldu dizelerim." 3) "Üçüncü ustamdı kadınlar. Tekdüze yaşantıya Kaynar dururlar semaver gibi"... Buralarda, bu üç şiir ölçeğinde, elbet şiirle (kurmaca ile) Cahit Külebi karışıyor. Kitabının son iki dizesinde de (s.46) şiirlerini, "dokuvup yol üstüne attığı birerküçük köylü kilimi'ne benzctiyor. Soluk kesici bir benzetme... Küçük büyük köy kilimi şiirler... Burada alçakgönüllü davranmış! Oysa ipekle işlenmiş halılara benziyor Külebi'nin şiirleri bu kitapta... Zaten kendisi de, bize bunu da düşündürtüyor gibi: (yine sayfa 46) "Işte doğrusu sözgelimi Dokuvup yol üstüne attıklarım Birer küçük köylü kilimi"... Saat 17.00 Ben şiirleri okurken öznelerini (şiirkişilerini), izlekleri altlarına yazmaya çabaıarım! O yüzden de, üç dört kez okumak zorunda kalırım çoğunu. Geçen yıl da, bu şiirleri okurken onları yazmıştım. Bakalım, onlardan, 14 şiir arasındaki bağlantıyı bulabilecek miyim? 17.03 li! Nerdeyse bütün siirlerin öznesi, sevgi Çokça kirlenmedi öyle. Ârkadaşmışlar, hadi anladık, Böyle çatışmaz köpekler bile."... (3 Evlül 1994: Bunu anlamak için, bu şiirin ilk yayımlandığı H. GösteriDergisi'nin Haziran 1985 sayısını bulup açtım. Şiirin ilk bölümü var, öteki dört bölümü ahnmamış dergiye! llginç.) Saat 16.35 Külebi'nin on beşinci şiirini de okudum. Bu son şiirin adı var! Adı "Şiir Yöntemim"... Bu da, onun şiirine, bakış açıları kazandırıyor. Ona, geçen yılki okuyuşumda, nedense not vermemişim! "4" verdim şimdi. Şiir üstüne çok güzel bir şiir... Bir usta; sözcükleri, anlamı işte böyle kullanmalı: "Saçılır kır çiçekleri Ağzımı açtığım zaman." (s.43) demiş... Ne güzel demiş kırlardan gelen bir ozan olarak. Fazla iddialı ama, doğru. Hak etmiş. "Sevinçler, acılar, özlemler... Hepsi de çatal dişli." (s.44) Bu üç duygu çok etkilemiş onu. (Hepimizi.) Şiirinin sonunda da kullanmış: "Eritip yüreğimde sevgiyi, acıyı, özlemi / Kurşun döker gibi dÖKtüm tası." (s.46) diyor... Seziyorum; bu üç duygu, bu kü Sevgilinin tanımları, sevgilinin tatları, ettikleri, etmcdikleri anlatılıyor. VI. şiirde özneyi, "yaşlı âşık" diye not etmişim, 1992'de îstanbul'da. Sonraki iki şiirde de, sevgili ölüp gitmiş herhalde... X. şiirde de öyle... XII. şiiri ise, Külebi ölürse kadınlar ağlayacak, diye özetlemişim... Hah! Güz Türküleri ya; bu kitap bir yandan ölmüş sevgiliye ağıtlar, bir yandan da yaşlılığa (bir gün o da ölecek olan Cahit Külebi'ye) şimdiden gözyaşları... Bir yaşlı ozanın, kendine hazırladığı cenaze töreni şiirleri bu XII. şiir... Yaşlılık şiirleri işte bu kitap. 17.10 / Sayfa 78 (I Sayılı Şiir) Ne güzel bir sevgili şiiri. Tanımlanan sevgili de güzel, şiiri de güzel. Yaşlılıkla da ilgisi yok bu parçanın. Sayfa 910 (II. Şiir) Bir erkek için, bir kadının güzelliğini ve tanrısallığını çok soluk kesici biçimde anlatıyor. Duru bir Türkçeyle... Divan şiirinden bugüne ağan inceliklerle... "Bir Kırık Düş" değiı, bir güzel düş içinde. "Olur düş"lerden bu... Sayfa 1112 (in. Şiir) Bu III sayılı şiir, daha çok Divan şiirine benziyor. Ne güzel bir sevgili yüceltimine gitmiş. "3 vermişim daha önce, şimdi notunu "4"e çıkardım! Yaşlılık penceresinden bakarsak, yaşamın anlamı kadınlar görünüyor üç şiirdir... Eyvah! Yaşlılıkta kadın dokunmalığı elden kaçıp gidiyor!.. Eyvah! Yaşamın tadı elden kaçıyor usul usul... K İ T A P S A YI 390 CAHlT KÜLEBI Sustu "Rüzgâr", Sustu "Adamın Biri". "Haziran!" diyordu, ölümüm, Cahit Külebi. "Süt"ü kesildi şiir çeşmemizin, Kurudu "Yeşeren Otlar". "Sıvas yollarında geceleri", Mahzun kaldı kamyonlar. Ne zaman "Cebeci Köprüsü"nden geçsem I lep onu düşünürüm. "Benim de doğduğum köyler güzeldi", Gökte yıldızlar kadar hürdüm. Nice köprülerden geçti o, Dalgalanan bir bayrak gibi. Saz kırıldı, sustu bütün türküler, Sustu Cahit Külebi. Özbek tNCEBAYRAKTAR SAYFA 10 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle