27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

O K U R L A R A TYSvePENyazar örgütlerinin üyeside olan Gülsüm Cengiz, edebiyata ilk adımını 1971 yılında attı. Ogünden bu yana da sürekli yazmaktadır. Şu ana kadar yayımladığı toplatn yirmi kitabı ile de ilki 1979 sonuncusu ise 1997' yılında olmak üzere toplam yedi ödül kazandı. "Ayşenin Günleri" adlı kitabı Altnanca'ya çevirilerek yayımlanan Cengiz, çeşitli gazete ve dergilerde köşe yazarlığt yapmıştır ve yapmaya devam etmektedtr. Yazarlık mesleği ile ilgili olarak ülke icinde ve dtştnda ulusal ve uluslararası bir çok toplanttya katılmıstır. Gülsüm Cengiz 'i yazarlığmtn tüm yönleri ile tamtmaya çaltşttk sizlere. Deniz Kavukçuoğlu adını okurlanmız TÜYAPkitap fuarlart nedeniyle sıkça duymaktadırlar. Uzunyıllar gazetecilik yapan Kavukçuoğlu bir ilk kitapla geldi okurlartn karşısına: "Karl Manc'tan Günümüze Almanya'da Sosyal Demokrasi". Neden Türkiye'de değil de Almanya'da Sosyal Demokrasi? sorumuza ilginç yamtlar verdi, uergimizdeki bir baska ilginç yazı ise Arife Kalender'in Şükran Kurdakul siiri üzerine incelemesi. Kurdakul'un tüm şiir kitaplart göz ö'nüne ahnarak gerçekleştirilen inceleme, Kurdakul siirine bir giris nileliğinde. Kaya özsezgjn, resim sanatına ilişkin arastırmalartndan tanıdıpmız bir isim. Bu kez ElGreco'ya bakıyor ilginç yazısında. Bol kttaplı günler'... TURHAN GÜNAY Ayşe Kilimci'nin on üç yeni öyküsü Yeni Moda Aşklar Destanı Ayşe Kilimci'nin "Yeni Moda Aşklar Destanı"nda gerçekten değişik aşklar görülmekte. Bu aşklar, aaha çok kadınların konuşmalan odağında ortaya konuluyor. MUZAFFER UYGUNER eni Moda Aşklar Destanı, Ayşe Kilimci'nin 13 öyküsünden oluşmaktadır. Kilimci, bu öykülerinde aile odağında toplumsal sorunlanmızı irdelemektedir. Aile içindeki yaşam, duyumsamaların aşka dönüsmesi ve bu arada aılenin içinde yaşadıft toplumsal ortam ele alınmışar. Kilimci. öykülerinde değişik kurgulamalar yaprmştır. OyKÜİerkı çoğu, iki kişinin konuşmalan Ue konuyu aydınIatmakta; bazı öykiüerde ise bu konuşmalar arasına iiçüncü bir kişinin yorumlan, anlatılan girmektedir. "Reçetede Aşk" ile "Yeni Moda Aşklar Destanı" adlı öykülerde bu gibi araya girişler özelliklc anılmalıdır. " Yeşil Pancurlu Yuvamız" ise, bir kadının yurtdışındaki eşine yazdığı mektup biçimindedir. küde, kadınlık için şöyle diyor bir kadın: "Kadınlık ince iş, n aparsın. Hem en zor zenaat, hem en ince zenaat. Doğrusunu arar isen, essahlı insan olmak da bir ince is. Ama, hani insan? Ne az, ne kadar az, essahlı insan. Incelikleri herkes beceremiyor demek ki" (s. 33). Böylece, çok önemli bir nokta üzerinde durulmuştur. "Deli Gönül" öyküsünde ise, düşünmenin erkeklerin hosuna gitmediğine değinmiştir araya girici; erkekler "düşünen kaaından ürkerler diyor. "Faktör Aşk" öyküsünde de erkeklerin sevmede yalan olduğu söylenmiştir; "erkeklerdir sevmede yalan olan, vefası kıt olan. Kadınlar hiçbir zaman. Erkekler ne kadar kolay sever, ne kolay bıkar, sevmelerinin tılsımı ne de çabuk kaçar. Kadının sevmesi, kabullenmesi güçtür, ama, sevdi mi ölümüne kadar sever" [s. 95). "Çöpkıran" öyküsünde, kişilerin biri, " Akıllı kızlar aşka meşke, mailliöe ialan gönül eğdirmezler. Kolera gibi kaçarlar maillikten aîdı başında zamane tuzları" (s. 107). Bu sözler, konuşmalarda geçmektedir. Kadınlann karsılıklı olarak konuşmalan hemen bütün öykülerde cörülmektedir. Bunlar, bir bakıma, toplumdaki insanımızın görüşleridir elbette. Aile düzeninde nelerin üzerinde durulması gerektiği ve durulduğu, kadınların konuşmalan ile ortaya konulmuştur.Bunun yanmda başka toplumsal konular da var öykülerde. Sözgelimi, 1990 Abdi Ipekçi Banş ve Dostluk Odülü üçüncüsü olan "Kanadı Gümüşlü Kuş" öyküsünde, iki oğullan olan bir ailede kan koca kızlannın olması konusunu tartışır. Erkek, bir kızı olmasını ister. Tartışma sonunda evlatlık bir kız alınmasına karar verirler ve alırlar. Ama, bir zaman sonra kadın evlatlık kızı geri gönderir. Kız, geri verileceğini anlayınca, arabadan inmeden önce "küsenek küsenek" bakmıştır. ince ince düşünmüş, "ağınna gitmiş olmalı. Eski sokağından, sokağının çamurundan ürktü/../ Evc girip odalan dolandı. Anası mıydı arandığı, yoksa iki ayn dünyadan da kovulan kendisi mi?". Kilimci, böylece bir önemli toplum konusunu ortaya koymuştur. "Yeşil Pancurlu Yuvamız"da ise, bir müteahhidc yapımı için verilen site evlerinin zamanında yapılmaması, ev sahibi olmayı düşleyenlerin kötü durumu, müteahhidin olumsuz davranışları ve onun bazı insan gruplannı kışkırtmalan tonlumumuzda her gün görülen çarpıkiıklardan biridir. Bu durum, mektup kurgulamasıyla öyküleştirilmiştir. "Yeni Moda Aşklar Destanı"nda ise, bir TIR şoförüne aşık olup yabancı bir ülkeden gelen bir kadın ile terörisderin ortamında yaşamış bir kızın öykülerini anLyonız. Teröristlerle bir arada yaşamış, onlaruı türlii davranışlarına karşı çıkamamış, sevmeden ilişkilerde bulunmuş kızın anlartıklan yanında aşık olup TIR şorörünün ardına düşcn kadının zorunlu evlcnmesini buluruz. Bütün öykülerde, topkımumuzdaki aile odağındaki toplumsal olaylar ve olgular saglam ve değişik birkurgulama ıleoyküleştinlmıştır. Kilimci, yukarıda da bclirttigim gibi, öykulerinin çoğıınu daha çok kadınlann karşılıklı konuşmalarına dayanan bir kurgu ile ortaya koy Y muştur. Kadın sorunlannı çok yakından, çok iyi bilen Kilimci, böylece toplumdaki bir odak noktasını aydınlatmıştır. Dış görünüşlerle yapılan evliliklerin yanında sevgiye dayandığı sanılan evlüiKİer de var. Bunun yanında, kitaba adını veren öyküdeki gibi terörısderle bir arada yaşayan ve onlara teslim olan ilişkiler de söz konusudur. "Çöpkıran adlı öyküde köşeyi dönme olgusuna da değinilmistir. thtiyar kadın, Nazh'ya köşeyi dönme öğüdunü verir. "Hayatın köşe dönmek olduğunu iste bcn bclletiyorum sana. Köşe dön de nasıl dönersen dön. Köşeyi dönüp geçtin miydi, kimse sormaz sana, buralara nangi emekle, hangi alınteriyle, ne ile geldin diye. Her şeyi an sili eder gözünü sevdiğim para. Çirkıni güzel, ahlaksızı adam, işte böyle mevkı makam sahibi eder. Dön de nasıl dönersen dön" (s. 103). Zaten babası da öyle dönmüşmüş köşeyi. Muduluk konusu da öznel birkavramdırkişilere göre. "Muduluk diye tekil bir kavram yok, olması da beklencmez. Güzel taşıdıgımız bütün acılar, sabırla sindirdiMmiz bütün düşünceler, çirkinlikler, yanhşlıklar, eğrüer, doğrular toplamıdır mutluluk/../ Yaşamak en başta muduluk demektir" birine göre. Kilimci, öykülerdeki kisileri ve çevreleri de dış görünüşleri ile betimlemiştir. "Hükümet Onaylı Sevginin Zabıta Alındığının Hikâyesidir" adL öyküde, bir gencin bulduğu yalnız bir kızla evlenmek için izin almaya geldifii karakoldaki oluşumlan anlatan öyküde, konuşamayan kızı şöyle tanınz: "Kız üç etekliydi. En üst eteği şekerrenk kadifedendı. Sıra işlemeli yeleği, onun altında bol kollu, yakası büzgülü beyaz bürümcük gömleği vardı. Başında süt beyazı, üstü gümüş tel dokumalı, uçlan beline ulaşan baş örtüsü. boynunda rengarenk cam boncuklan şakıraıyordu. Belinde gümüş kemer dolalı. Kulağının deliğinde kirlenmiş, rengisolukbiripçik. Sansındıkız. Gözleri yeşil, uzun, dalgalı, gümran saçlı. Boyu, elleri uzun uzundu. Beyaz ellerinin parmak uçlannakınalarvurulu (s. 123).Butiplemelerbaska öykülerde de kısa boyutlu olarak yer almaktadır. Çevre de uygun ortamıyla betimlenmiştir öykülerde. KiÜrnci, kişilerin durumuna göre konuşma dillerini kullanmıştır. Konuşan her kişinin kendi ortamındaki konuşma dıli temel alınmıştır. Bu her yönüyle böyledir. Bunun yanında yerel sözcükler de görülüyor öykülerde. Sözgelimi, "Kanadı Gümüşlü Kuş 'da Zeynep Zeyno, Recai Reci olur ve evladık kız küsenek küsenek bakar. Bir başka öyküde "huysukursa huysuksun" denir. Bu öyküde "er var imiş yeşil yaprak eder, er var imiş kara toprak eder" atasözü ile "evvel eski böyleyimdır" deyimi yer alır. "Allöfçü Muhabbet Hanım" öyküsünde paytor için "kerüsa" denildiği gibi kadın "korktuydum huyuktuydum" der. "Hükümet Onaylı.." da kındırık sözü var." Memetler Düeti" adb öyküde daha pek çok yerel ve argo sözcük var. Sözgelimi "Lübüıya, laço muhabbeti", "madiden işe başlama , "koftiden gjdersin", "denyonun öfkesi", "nakinta kunta", "apapanay anılabiür. Kilimci'nin Yeni Moda Aşklar Destanı'nda gerçekten değişik aşklar görülmcktcdir. Bu aşklar, daha çok kadınların konuşmalan odağında ortaya konulmuştur. Zaten, öykülerin çoğu, kadınlar arasında, pek azı da erkekle kadın arasında konuşmalarla kurulmuştur. "Memeder Düeti" iki erkeğin konuşmasına, "Hükümet Onaylı..." ise genç bir delikanlı ile karakoldaki görevli arasında konuşmalarla örülmüştür. "Yeşil Pancurlu Yuvamız" ise mektup biçimindedir. Ayşe Kilimci, toplumsal birçok konuyu değişik Kiırgulamalarla öykiileştirmiş, toplumumuzun belirli bir düzeyindeKİ kişflerin durumunu ve görüşlerinı yansıtmıştır. Bu görüşleriyle öyküler değişik bir kurgu ve özelİik taşımaktadır. Kilimci, kendine özgü bir yolda özgün bir yürüyüştedir. • Yeni Moda Aşklar Destanı/ Ay$e Kılımcı/ Öyküler/ Papirüs Yayım/171 s SAYFA 3 öykütanMd Mşlv vo (kşsörünüştari Imtiyaz sahlbl: Berin Nadl o Basan ve Yayan: Yenl Cün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.ş. o Genel Yayın Yönetmenl: Oıtıan Erinç o Genel Yayın Koordinatörü: Hlkmet Ceönkaya OYazıişlert Müdürieri: Ibrahlm Yıldız, Dlnç Tayanc ^sorumluMüdür: Flkret llkiz Yayın Yönetmenl: Turhan Günayocrafik Yönetmen: Dilek llkorur o Reklam. Medya C CUMHURİYET KİTAP Ş Ş Kilimci, kitabın önsözünde, aşk konusuna değinmiştir. Ona göre, "Herkes yakalamış bu yaban kuşıı. Kimi avucunda sevgişiyle öldürmüş, kimı bulutlara savurmuş. Kınıi farkında olmuş kendisine bahşedilen tılsımın, kimi olmamı$/../ Kimine sırat köprüsü". Bir öykü kişisi, baskomisere, "Ben bu aşk denen mcreti tarif edemedim, eden varsa beri gelsin. Aşk, komutanım, dellenmektır, arzederim" demiştir. Böylece, aşkın çok değişik anlayışı ve elbette anlatımı vardır. "Allötçü Munabbet Hanım" öyküsünde, bu hanım şöyle der: "Sevmek çizgiyi aşarsa, tutkudan yana saparsa sevda derler ona. Sevdanın kılıcı keskin, hiikmü yalnızkendinedir" (s. 63). "Reçetede Aşk" öyküsünde ise aşk, "Derin bir kuyu. Kuyu gibi meçhul, az karalı bilmece" olarak tanımlanmıştır. Aynı öyküdeki bir kişiye göre, "Tılsımlı kelebek değildi aşk. Kalbe konuk oluvermiyordu. Üstelık, kendini en çok bekleyen kalpıerden ne kaçıyordu o tılsımlı kelebek" (s. 87). "Mavi K12 Mariya ile Helvacı Hamza" öyküsünde, öncesiyle sonrasıyla bir deprem olarak nitelenmistir. "El ele verince her şey kolaydı, hem aşk, nem hayat, hem aa". Kitaba da adını veren öyküde ise şu görüş yer almıştır: "Aşk bir gayya kuyusudur kıii, taa adıgüzel Hazreti Adem'den bu yana, ineni hem rezil, hem vezir kdmıştır. Hadi Adem Peygamber'in aşık olacak avradı tekçe Hazreti Havva idi, amma sonraki Ademoğullan'na ne olmuş idi?" (s. 156). Görülüyor ki, çeşitli ortamlardaki kişilerin bu konudaki anlayısı, görüşü defiişiktir. Erkeğin sevmesinin kadınınki kadar olmadığını düşünüyor kadınlar. Kitaptaki kişilerin çoğu zaten kadınlardır ve onların görüşlcri egemendir. "Mamur'un Kalbinin 2x)nkuna ve Altıncı Cerdeğine Dair rlikâyat" başhklı oyküde ise bazı erkcklerin kadına, avradına önem verdiği de söz konusudur. Kadın, karşısındakine şunlan söyler: "Dünyada, sana dcyim bak, en nayırlı adam, avradına düşkün, ona kıyamayan adamdır. Zaten adamın böylcsine de öbür tarafta sorgu sual yok imiş, gerçek dunyada" (s. 31).. Oykulerın en başta gelen kişilcri kadınlar. Peki, kadınlık nedir? Biraz önce andığun öySAYI 414
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle