Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
bütün halkı arkasına alıp, ulusal bir cinnet hali olan toplu yakma IOKUNMRINA gösterisi düzenleyememişti. Goethe'nin, Beethoven'ın, Karl Marx'ın ülkesi nasıl oldu da böyle korkunç, insanhk düşmanı bir rejime gözyumdu? Tarihsel açıdan bakıldığında faşizm düşüncesinin köklerinin 19.yüzyıl ırkçılığında, yüzyılın dönüm noktası olan şövenizmde ve 1. Dünya Savaşı'nın sonuçlannda olduğu anlaşılmaktadır. Faşist hareketinl960'lı yıllardan günümüze kadar "Yeni Sağ" adı altında nasıl örgütlendiklerini ve "Çok Kültürlü Toplum" (Multicultural Society) tasarımlarmı nasıl cngellediklerini araştırmaktadır yazar. Alman faşizminin bugünkü hedefi Almanya'da yaşayan "yabancı" işçilerdir. "Demokrasi ve insan hakları savunucusu" Almanya niçin saldınlara scssiz kalmaktadır? Almanya'da yaşanan kâbus hepimizin kâbusu olup karşımıza çıkmaktadır. Aslında aynı kâbusu farklı boyutlarda her toplum yaşamıyor mu? Bu araştırmada yazar, hepimizin kâbusu olan fa~ şizm virüsünün sosyal ve siyasi köklerini inceliyor. Bizlere Alman "Yeni Sağ"ının tarihini anlatıyor. HI1LİK IMN gazetecilik eseri olan Wuppertal Mektuplan'nda (1839) Engels, fabrika işçilerinin ve Baımen ve Elberfeld zanaatkârlarının korkunç şartlarının coşkun bir tasvirini yapar. Engels tek bir demokratik Alman Devleti'nin kurulması için savaşırken, ülkenin birleşmesi sırasında Prusya'nın üstünlüğü ele geçirme girişimine karşı çıkar. Tarihsel sürecin "muhafazakârlık ve Prusya ruhu engeli"ni altedeceğine inanarak, Almanya'nın bu en gerici devletine amansız bir savaş açar. Engels, Marks'ın sağlığında, Marks'ın dehasına yol açmak, büyük dostuna Kapital'i yazarken yardım etmek için, insan yeteneklerine göre ne mümkünse hepsini yazmıştı; onun ölümündcn sonra da, geri kalan günlerini, Marks'ın hastalık ve ölüm dolayısıyla yarıda kalan bilimsel araştırmalarını, yani Kapital'in baskısını tamamlamaya hasretmek için kendi bilimsel araştırmalarını tereddütsüzce erteledi. Her şeyden önce, Marks'ın, hakkında, ölümünden kısa bir süre öncc kızı Elanor'a Engels'in "bir şcylcr yapması" gerektiğini söylemiş olduğu gibi, Kapital'in ikinci cildinin clyazmasını yayınlamak lazımdı. Daha sonra da Kapital'in üçüncü cildini ve nihayet dördüncü cildin (Artıdeğer Teorileri) elyazmalarının müsveddelerini gözden geçirmek gerekiyordu. Friedrich Engels, yeni bir çağın eşiğinde öldü. Yolpalas Cinayeti/ Halıde Edıp Adıvar/ Özgiir Yayınları/ 90 s. "Duygusallıkla yaklaştığımız romanlar vardır; Yolpalas Cinayeti henim için onlardan biri. Halide l'.dib Adıvar'ın en güçlü eserlcı ınden mi? Sinekli Bakkal kadar ıınlü, Kalb Ağrısı kadar ince vc duyarlı, Handan kadar çarpıcı mı? Bunları bilemem. Ama Yolpalas Cinayeti'nin derin etkisi altında kaldığımı, yıllar yüı ondan izdüşümlerle yaşadığımı mutlaka söylemeliyim. Burada, romancıya yakın, yatkın temalar, sözgelimi doğubatı sorunu, sözgelimi Şişli sosyetesi, sözgelimi köylükentli tezatı yine karşımıza çıkar. Hatta, Şişli sosyetesi en belirgin çizgilerle ve en derli toplu biçimde çizilmiştir. Ne var ki, geri planda, cinaî romanda 'merhamet' aramak isteyen çok değişik, çok farklı bir Halide Edib'i yakalanz. Cinayetin arkasındaki 'masumiyet'i anlatmaktadır romancı." diyor Selim Ileri kitabın arka kapakta yer alan yazısında. Vurun Kahpeye/ Halide Edip Adıvar/ Özgür Yayınlan/ 185 s. "Trajik olan, vatan savunmasında, vatan hainiyle vatanseverin zorunlu ayrılığıdır. Halide Edib, bu ayrılığı deşerken, tanıklık ettiği, vatanseverler arasında yer aldığı acı günlerin derin heyecanı altındadır. Vurun Kahpeye'nin hemen bir oturuşta yazılmış, handiyse arahksız, kesintisiz bir zaman diliminde kaleme getirilmiş coşku romanı olduğunu neden söylemeyelim? Yetmişi aşkın yıl sonra, Vurun Kahpeye, toplumlann yükseÜşinde ve sancısında 'eğitim'in önemini vurgulamasıyla yine gündemde. Eğitime kavuşamamış kişilerin git git vatan hainliğine, nihayet insanlık düşmanlığına yol alabileceklerini, bu büyük tehlikeyi söylüyor." diyor Selim Ileri. TesadüfŞeytan îşi/ Hüseyin Rahmi Gürpınar/ Günümüz Türkçesi: Kemal Bek/ Özgür Yaytnları/ 1 İ47 r Tetadüf / «cytnnlfl Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın iki ünlü yapıtı bir arada sunuluyor: Tesadüf ve Şeytan Işi... Tesadüf'te, mutluluğu evi dışında, bir metresle arayan Mâil'in, kendisini ve ailesini felakete sürüklemesini anlatıyor; Şeytan Işi ise komşulan tarafından delirtilen cimri Hayriye Hanım'ın öyküsü... Her iki yapıtı Miusruııralıını da hem eğlenerek hem ders alarak okuyacaksınız. Bir Yanım Bahar Bir Yanım K15/ Sevgi özel/ Ümit Yayınalık/ 190 s Bir Yanım Bahar... Bir Yanım Kış, diyor Sevgi Özel bu kez. Kitapta on yedi öykü var, adı hüznü çağrıştırıyor.. Oysa Özel karamsar bir insan değil. Öyküleri, onun kışı pek sevmediğini duyumsatsa da Bir Yanım Bahar deyişi anlamlı. Çünkü baharın ilki, sonu var; ikisinin arasında da yaz... Kışın da önü sonu bahar değil mi? Gelgelelim sürekli hüzün üretilen bir ülkede insanlann hepsi sanki aynı kışı yaşıyorlar. Benzeşme, şaşırtıcı. Dış görünüş, davranışlar, hatta tepki biçimi, ya da tepkisizlik benzeş... Kadınlar ve erkekler... Aynı sözcüklcrlc konuşuyor, ya da konuşamıyorlar. Mcktupları bile aynı. Ortak acılara sorunlara yabancılaşma. "Söz büyüğün, su küçüğün"e koşullanmışlık artık yazgıya dönüşmüş. Üstelik büyük, hem sözü, hem suyu ele geçirmiş. Sevgi Özel, suyu büyüklere bırakıp sözü yakalayabilenlere alan açmaya çabalıyor öykülerinde. Bu tekdüze benzeşmenin, benzeşmezliğe dönüşmesi için ayna tutuyor. Bir Yanım Bahar... Bir Yanım Kış derken kendisini soyutlamıyor. Baharları, okurlarıyla çoğaltmak umuduyla, sıradan insanlann sıradan öykülerini kitaplaştırıyor. Şaha Doğru Giden KervanAlevilik Nedir/ Cemal Şener/ Ant Yayınları/ Şabkulu Sultan Külliyesi Vakfi Yayınlan/ 80 s. "Şaha Doğru Giden Kervan" sözcüğü Anadolu Alevilerinin "Şah"larına sevgilerinin, saygılarının, özlemlerinin bitimsiz yolculuğunu ifade eden bir nefesin dizelerinden alındı. "Şah" kelimesi Aleviler için özellikle ve önemli bir sözcüktür. "Şah" sözcüğünü duyup heyecanlanmayan AleviyeBektaşiye Anadolu ve yakın coğrafyasında rastlamak olanaksızdır. Alevilik Nedir ve Şaha Doğru Giden Kervan adını verdiğimiz kitap; Alevilerin tarih boyunca yarattıklan destandan kısa bir kesittir. Bu eser Aleviliğin renginden, tadından, kokusundan okuyucusuna bir tadımlık lokma verebilirse amacına ulaşmış olacaktır." diyor kitabın sunu yazısında... Söz Sanığın/ Yafar Yılmaz/ Güney Yayınalık/103 s. Söz Sanığın bir siyasi savunma örneğidir. Yılmaz Güney "Sanık" adlı belgesel öyküsünde, Sanık Yaşar Yılmaz'ın KontrGerilla'nın Erenköy merkezindeki işkence ve sorgusunu anlatmıştı. Bu kitap, sanığın mahkemedeki savunması. Bu nedenle de Sanık öyküsünün devamı sayılıyor. Yaşar Yılmaz, siyasi karmaşa ortamlarında herkesin sanık olabilirliğinin altını çiziyor. Türkiye ve dünyadaki siyasi tertiplerin örneklerini veriyor. Siyasi tertiplerin, işkencenin halen sürdüğü günümüzde, hepimizin bu kitaptan öğrenecekleri var. Istanbul'un Yüreğinde Tarihe Yolculuk AnıtlarOlaylarEfsaneler/ Derman Bayladı/ Say Yayınlart/270s. insanlık serüveninin, tarihin, entrikaların, yıkımların, aşkların, ihanetlerin, ikiyüzlülüklerin yanı sıra, tüm güzelliklerin, peri masallarının, yiğitliklerin dolu dolu yaşandığı güzeller güzeli Istanbul'u her yönüyle tek bir kitabın sayfalan arasına sığdırabilmek mümkün! Gerek Bizans, gerek Osmanlı dönemlerinde bu yörede ortaya çıkmış olan bütün önemli ve ilginç olaylar, bölgenin anıtlan, önemli yapılan, bunların öyküleri, varsa efsaneleri kitabın konusunu oluşturmakta. • SAYFA 1 7 StalinÇatışkıların Adamı/ Kenneth Neill Cameron/ Çevıren: Neşenur Dnmamç/ Ceylan Yayınalık/2 IX r Bu kitapta Cameron, Stalin'in rahip okuluna gitmesini (annesinin isteğiyle); şiirlerini; Çarlık Rusya'sında işçileri örgütlemek için yaptığı çahşmaları; zaman zaman mahkumiyetlerini, sürgünlerini ve kaçışını; parti liderliğine yükselişini; Rus devrimindeki ve iç savaş sırasındaki rolünü; sanayileşme ve kolektivizasyon sırasındaki liderliğini; Troçki ve Buharin ile mücadelesini ve Lenin ile olan karmaşık ilişkisini anlatmakta . II. Dünya Savaşı'nın Stalin'i dünya çapında tanınan, arutlaşmış birgücü ve gerçek bir kahramanlığı temsil etmektedir. Yazar, Kruşçev'in 1956'daki gizli raporunda yer alan Stalin eleştirisini ve Stalin'in 1930'lann sonundaki siyasal baskdar konusundaki tutumunu incelemektedir. Kitap, Mareşal Jukov'un Stalin değerlendirmesini ve Stalin'in diyalektik materyalizm konumuyla ondan etkilenen modern Sovyet filozoflannın yorumlarını içeren eklerle sona ermektedir. MakarenkoYaşamı ve Eserleri/ Çeviren: Ayşe Berktay Haamirzaoğlu/ Ceylan Yayınalık/ 269 s. M. Gorki'nin A.S. Makarenko'ya mektuplarından: "Nefis bir iş yapıyorsun, eşsiz meyveler verecektir... Ne olağanüstü insansın tam da Rusya'nın çok ihtiyaç duyduğu türde bir insan." "Oniki yıldır büyük emek harcadın ve bu emek paha biçilmez sonuçlar verdi. Gerçekleştirdiğin bu devrimci ve şaşırtıcı ölçüde başarılı pedagojik deney bence dünya çapında büyük bir öneme sahiptir." "Çocuklara duyduğunuz sevgiyi, onlara gösterdiğiniz ilgiyi ve çocuk ruhunu ustaca anladığınızı okuyucu (kitabın) her sayfa(sın)da hissediyor." "Kanımca 'Destan'ınız çok başarılı. "Ne harika insansın, ne nitelikli bir insan gücü bu!" Bu kitapta Makarenko'nun yaşamı ve eserleri anlatılıyor. General Engels/ E.A. Stephanova/ Çeviren: Mehmet Şimşek/ Ceylan Yayınalık/152 s. Friedrich Engels, 28 Kasım 1820'de, Ren Prusya'sında, Barmen'de bir tekstil fabrikatörünün oğlu olarak dünyaya geldi, Engels'in doğduğu yer, o dönemde sanayi bakımından Almanya'nın en gelişmiş bölgesiydi. Engels'in doğduğu Wuppertal'da gözlediği yoksulluk ve mutsuzluk sahneleri, onda, belleğinden asla silinmeyecek bir etki yaptı. Ilk CUMHURİYET KİTAP SAYI 414 tırpınar