27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Mümtaz Soysal, Milliyet, Hürriyet ve Cumhuriyet gazetelerinde yayımladığı yazıları ile başka yayın organlarında da görülen yazılarını bir dizi olarak yayımladı. Bu dizide şimdiye kadar 6 kitap yer aldı Her kitap, belirli bir odak noktası esas tutularak düzenlenmiş. Bu arada, hemen belirtelim ki, her kitap, 50 yazıya yer verilerek düzenlenmiş. MUZAFFER UYGUNER IYSAL MTAZ Balinanın Böcekleri İ Içguveysinin Encamı MTAZ İYSAL Öpülesi Gemiler MTAZ YSAL îdeoloji Öldü mü? M ümtaz Soysal'ın herkesçe tanındığını belirtmek isterim. Kendine özgü bir dünya görüşü bulunmakta ve yazılarını, siyasal çalışmalannı bugörüşünden sapmadan yürütmektedjr. Onsöz niteliğinde olan ve her kitabın başına konulan "Düşünceler Giinlüğü"nden öğrcniyoruz ki, dizi, 4.000'i aşkın köşe yazısından konulara göre yapılan derlemelerle sürecektir. ' Herkesin gözü önünde tutulmuş bir günlüğün yayımlanışı" olarak nitelemektedir bu derlemeleri. "...bu dizinin amacı, herhangi bir eskimezlik iddiasından çok, değişmez belli konular üzerinde birlikte ve bu kez derli toplu biçimde düşünmeyi sağlamaktır. Bazen de, eski duyguları ve özlemleri yeniden paylaşmak ' da dizinin başka bir görüş olarak belirtilmeliidu;. Bu dizinin ilk kitabı tdeoloji Öldü mü? olarak adlandırılmıştır. 50 yazıdan oluşan kitapta "sistemsiz düşünmenin ve inançsız politikanın yarattığı kargaşadan, yönsüzlükten, tutarsızlıklardan söz eden yazılar" yer almıştır. Bu sözler, ülkemizdeki politikanın acı bir özetidir bir bakıma. Ş ı andaki durum, inançsız bir politiY kanın iilkeyi karanlık içinde nasıl bıraktı,ını göstermektedir. Politikacılar, belki le tersini söyleyip inançlarından vazgeçmedikleri için yeni bir aydınlığa gidılecek hükümet yolunu açmadıklarını söyleyeceklerdir. Doğru olabilir; ama iilkenin ayakta durması, ülke çıkarlarının ön planda tutulması da zorunlu bir politika değil midir? MTAZ İYSAL Aklını Kıtorıs'la. Boismak Anayasa'nın Puf Noktası İYSAL MTAZ Altı noktaya tutulan DPOiektör Bakın ncler demiş: "Dıştaki ve içteki bütün bu zerzevat kafalı zevata şunu anlatmak gerek: Kıbrıs sorunu, Turkler açısından, özde bir 'insan haklan' sorunudur vc insan haklarına ilişkin sorunlarda ödün vermek vc uzlaşmak olmaz. Sorunun toprak yönü bakımından oradaki Türk insanını yaşatmayacak ölçüde ödün verilemeycceği gibi, Anayasa yönü bakımından da yine oradaki Türk insanının insanca yaşamasını sağlayacak ilkelerden bir adım bile geri gidılmez" (s. 104). Bu sorunu bizim anlatamadığımız ve dünya nın. anlayamadığı kanısındadır. Ücüncü kitap, "Içgüveysinin Encamı'aır. "Kitabın adını oluşturan yazıdan da anlaşılacağı gibi, söz konusu 'encam1, iktidar ortaklığı yüzünden sürekli kimlik ve kişilik kaybına uğrayan bir partinin encamıdır". Ona göre, "Cumrıuriyeti kurmus devrimci bir hareketin, birleşme ve derlenip toparlanma çabalarını da kapsayacak bir biçimde, bugünlere kadar gelen son çizgisine eleştirıci ve yapıcı bir bakış" getiren yazılar yer almıştır. Gerçekten de, önemli bir partinin kıymık Kiymık olması ve bu parçalanmanın bilinçsiz bir şekilde sürüklenip götürülmesi çok acı Dİr gerçeğin görüntüsüdür. Ona göre, "Yıllar yılı devletçilik sözü etmiş bir solun, devlet kuruluşları yanlış uygulamalar yüzünden verimsizlik çukuruna düştüler diye, ekonomide, bayındırlıkta ve toplumu defiiştirmede kamu gücünün olanaklarınüan yararlanmayı bu kadar rahatlıkla boşamış olmasını anlamak kolay değildir/ ../ Türkiye solunun son yıllardaki en büyük kusuru, eski devletçilik anlayışından sıyrılmak isterken, kapitalist düzenin kurumlarına, kurallarına ve değerlerinc doğru kaymıs olmaktır. Oysa, devlcti kutsallaştırmadan devletçi kalma, halktan kopmadan kamu girişimciliği yapma ve mevzuat yumaklanna dolanmadan iş başarma yolları üzerine biraz daha ısrarla ve inançla dıırulabilirdi" (s. 1056). Soysal haklıdır. Kamu kuruluşları iktidarların sömürüsü olmuştu. Bugün dış girişimcileri çagırmak, aca ba eski sömürge duzenini gctirmcz mi? Balinanın Böcekleri ısc dış politikaya dönük yazılan toplayan bir lcıtap. Soysal'a göre, "birlikte kurtarılmış toprakJar üzerinde birlikte yaşamak" Cumnuriyet rejimimizin bir amacıydı. "Değişik ırktan, mezhepten, dilden gelen, ama ortaklaşa savaşarak kurtardıklan topraklarda birlikte yaşamak isteyen insanlar için, iletişim birliği sağlayacak bu eöitim seferbcrliğine paralel olarak Anaaolu kültürünün renkliliği de sürdürülebilseydi, ulus yaratma işi çoktan yoluna girmiş olabilirdi. Ulus, bütün farklılıklarına karşın, bir arada yaşamayı seçmiş bireyler topluluğudur" (s. 107). Kitaptaki "Bitmemiş Senfoni" başlıklı yazıdan alıntıladığımız bu tümceler bir gerçeği ortaya koymaktadır. "Yalan ve Yılan başlıklı yazısının sonunda, "Artık, bir yandan terörle boğuşurken, bir yandan da 'Siyasal ve demokratik çözüm'ün somutlaştınlması üzerine kafa yorma zamanıdır. O konuda, en sağlam ipucu, başkalarının ydan sinsilifiiyle sokuşturmaya çalıştıldarı düşüncelerde değil, birlikte savaşarak varatılmış olan Cumhuriyet'in kuruluş ilkelerindedir" tümcelerini okuyoruz (s. 110). Bu "yılan sinsiliği" çok eski yjllara dayanmaktadır. Memduh Şevket Esendal'ın Tahran Günlüğü 19251926 yılları ile ilgilidir ve o günlerdeki sinsilikleri ortaya Koymaktadır. Bilgi Yayınevi'nde yıllardır bekleyen bu Günlük'ün ne zaman yayıma kavuşacağını mcrakla beklemekteyim. Opülesi Gemiler, daha çok denizciliğe vc gemilerle gemiciliğe dönük yazılan icermektcdir; DU kitapta da 50 yazı yer almıştır. "Gemilere Bakarken" başlıklı yazı bana ilginç göründü. Ona göre, "Dörtnala gelip uzak Asya'dan, Akdeniz'e bir kısrak naşı gibi uzanan" Anadolu, denizdcn ürkmüş gibi durur. Steplerin kuruluğundan sonra uçsuz bucaksız mavilik önünde şaşırmışcasına. Üç yanı dcnizlc çevrilmiş bir ülkedc, bütün çabalara rafimcn, hâlâ tam anlamıyla 'denizci bir halk' olamamışızdır. Neden acaba? Cîaliba, 'tüccar' bir halk olamayışımızın cevabı ılc bu sorunun cevabı aynı" (s. Mümtaz Soysal'dan altı kitap Kitaptaki 50 yazıdan söz edemeyiz elbette. Ama işin özeti yukarıda belirtildiği gibidir. Kitapta yer alan "Kavgalar Uçurumu" adlı yazı, bugünkü parti kavgafarı ortamında bana ilginç göründü. "Yuzde yüzün üstüne çıkmış ve daha da çıkacak bir enflasyonun girdabında seçim sıkıntısıyla kıvranan, anlak çöküntüsüyle üzülen, yaralı onuruyla direnen.. Binlerce cana elc olarak milyarlar, trilyonlar yutan bir Güneydoğu faciası karsısında pusulasız, şaşkın.. Şeriat söylentüerini duyduk7a korkuya kapılan.. Kısacası, devrimlere yaratılan cumhuriyetin geleceğinden endişeli.. Üstelik, medyanın yağaırdığı küreselleştirme, özelleştirme, bağımlılaştırma bombardımanları altında neyi, nereye oturtacağını bilemeyen.. Aşağılarda uğraşmak, yenmek ve bezginliğe boğulmuş bir toplumda cumhuriyetçi solun iktidar kapılarını açmak istcyenler, böyle bir Türkiye'nin kavgasını vermek istiyorlar" (s. 160). 1994 yılında yazılan bu yazı, bugün de gerçeklerin değişemediğinin bir kanıtı değil midir? Aklını Kıbrıs'Ia Bozmak adlı ikinci kitabın adı, yazılann da bir özetidir. Kıbrıs ile ilgili konularda büyük yardımları olan Soysal, "Dcğişık yönleriyle bu konuyu deşen ve yirmi yılı aşkın bır süre boyunca çıkmış yazılardan yapılan bu derleme, Kıbrıs'a bedeli 'pahalı' bir macera ya da bir 'kambıır' gibi değil, Türk dış politikasına anlam vc onur katan 'dcğerli' bir unsur olarak bakıyor". Kitapta, Bu konuya dcğişik açılardan yaklaşan 50 yazı bulunmaktadır. "Kıbrıs'ta Uzlaşılmaz" başlıklı yazıs>ında, bugünkü anlayış içinde bir uzlaşma olamayacağını vurgulamıştır. "Kavgalar Uçurumu" 15). Denizlerden, Soysal'ın düşündüğü gibi yararlanamıyoruz; ama, kıyılarından yararlanıyoruz, o canım yeşil kıyıları bomboş beyaz sitelerle dolduruyoruz. Dizinin şimdılik son kitabı Anayasa'nın Püf Noktası! Bu derleme, Türkiye'deki anayasa tartışmalarına eleştirıci bir gözle balcabilmek bakjmından ilgi çekici yazılardan oluşmaktadır. Anayasa ve Anayasa Hukuku yönünden ilginç yazılar var bu kitapta. Son Anayasa değişiklikleri konusu da ele alınmışttr. "Şenlik" başlıklı olan ve kitabın son yazısı olarak yer alan yazıda, bir şenlik havası içinde ele ahnan değişikliği gerekli ve yetcrli bulmamaktadır. "Yarımyamalak bir anayasa değişikliği dolayısıyla yine de şenlik yapmaya kararlıysanız, şunu sormalısınız: Asıl şenlik yapması gerekenler, sevinerek bayram edenfer kimlerdir?" Soysal bunları saymıştır. Ama, bu değişikliği politik amaçlarla ele alan bu kişilerin vardıkları sonuç yetersizdir. "Elbet, 'Ne çıkarsa, kârdır' düşünceşiyle bakarsanız, öyle olabilir" (s. 172). Öyle de olmuştur. Ekonomik güçlükler içinde bulunan devletin yeniden 100 milletvekiline gereksinimi var mıdır? Bu 100 milletveküinin bütçeye getireceği yükü düşünmeden, sırf seçilebilme düşünceşiyle böyle bir değişiklik gereksizdi, gereksizdir. Mümtaz Soysal, konulaıa değişik açılardan bakarak, bunları irdeleyerck bir değerlendirme yoluna gitmiştir yazılarında. Bu yazılar, "Herkesin gözü önünde tutulmuş bir günlük" niteliğindedir. Günlük Jurumların, günlük olayların belirli bir bilimsel ve düşünsel anlayış içinde yorumlanmasıdır. Düşüncelerine ters düşülebilir, görüşleri görüşlere uygun düşmeyebilir; bu bir gerçektir. Ama, gerçeklere varabilmek için bunları da okuyup değerlendirmek gerekir. Şöyle bir atasözümüz var: Gerçck çizmeyi giyinceye kadar yalan dünyayı dolaşır. Çok doğru, her bakımdan çok doğru. Gerçckleri yakalayabilmek ÇOK güçtür elbette. Gerçekler ise karşılıklı konuşarak, tartışılarak ortaya konulabilir. "Ben bilirimcilik" her zaman olumsuz ve kötü sonuçlar doğurur. Bu bakımdan, Soysal'ın yazılarını okumadan gcçmek düşünülmemeli, okunmalıdır, • Îdeoloji Öldü mü?/ 775 r, Aklını Kıbrıs'la Bozmak/ Yazılar/ 170 s ; îçgüveysinin Encamı/ Yazılar/ 163 s,; Balinanın Böcekleri/ Yazılar/ 179 s.; Opülesi Gemiler/ Yazılar/ 164 s; Anayasa'nın Püf Noktası/ Yazılar/ 172 i / Mümtaz Soysal/ Bilgi Yaytnevi/' Ankara 1995. CUMHURİYET KİTAP SAYI 315 Gepçeklere varabllmek İçin i SAYFA 8
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle