Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kardeslik ve umut türküleri Şükrü Erbaş'ın 'Dicle Üstü Ay Bulanık' adlı şiir kitabı Nisan 1995'teyayimlandı. Şairin yedinci kitabı olan ve üç DÖİümden oluşan bu kitapta toplam yirmi altı şiir yer alıyor. BOZAN YAMAN rbaş'ın şiirini toplu olarak göz önünc getirdiğimizde, onun şiirinin anlatınıeı (Narratif) bir şiir oldugunu söylcycbiliriz. Şiirinin omurgasını oluşturan ayırt cclici yönii; dili, biçimi, formıı ya da tekniği değildir. Onun şiiri nin ayırt edici yanı, dııyarlıgı ve yüklendifii islcvdir. Bu savı, şairin kendi sözlcriyle de destklcnıek olası. "Yolculuk" adlı şiir kitabının Ceyhun Aruf Kansu Ödü lü'nü almasıyl ilgili bır haberde, şairin şu sözleri aktarılıyor: "Şiir bir duyarlığı aktararak, dcğişimc aracı oluyor. Yaşamı daha kolay kılarak zenginleştirip güzelleştiriyor. Şiırin bu aıılamda Türkiye'dc işlevi daha fazla. Çünkü ardı ardrna yaşanılan olağanüstü dönemler sonucu, bencil, kendine yabancılaşmış insanlar artıyor. Bu insanlann dünyaya bakış açılarını kırnıak gerck. Bu işlevi dc cn iyi şiir yerine gctirebilır.' (2) Bir duvarlık şairi olsada, şiirlerindc geneldc anlanrncılıüı yeglese de, şiirde dilin ve imgenin de lıakkını veren bir şairdir Erbaş. Imge, kimi zaman "Binlerce Gclinlik" şiırinde nldug'ıı gibi, şiirin bii tününc yayılmis bir ej5retilemedir Iir baş'ın şiirinde, kimi zamansa, aşagıdaki dizelerdc oldugu gıbı iki dizclik aykırı benzetmc: "Ben bımij dcğıımen taşlnrında buğ day Ânlamakla katlannıak arasında tükendim." (DÜAB s. 12) Şükrü Erbaş'ın şiirı hakkındaki bu kısacık deg'erlendirmcdcn sonra Dicle Üstü Ay Bulanık adlı kitaptaki şiirleri, kitabın bölümlennRsine paralel olarak üç bölünıde gözdetı geçirmck istiyorum. . 1. Bölüm Bu bölumdc, avnı tema çevresinde ya zılmış on beş şiir yer alıyor. Bu şiirlerin ortak tcması, Kürt halkının trajedisi ve bu trajedinin uzantılaııdn. Her bir şiirde bu trajedinin degişik yonleri işlcndigındcn şiirleri tek tek ele al.ıcaöım. Bölümün bıriıui şiirı olan Dagİarda Olsem'de çocukları, "evlerden sokaklara sokaklardan evlere" oyunların bcklcmediöi; nelerin nıi bekledi£i: örneğin yakılan köylerden can havliyle göçlerin; büyük kcntlcrin kenar manallelerinde açlık, yoksulluk ve dışlannıışlığın; örneg'in koyun güttüğü otlakJarda mayınlann; cczaevi kapılannda itilip kakılmalı görüş günlerinin beklediği bir dünyada "Iliçbir türkü keder vermeyecek artık/ Hiçbir pcnccrcdcn kötülük eelmeyecek..." dizelerindc dilc gclcn özîenen yaşam, o co cukların da özleıni oldugu iein şair, bu özlemi gideremczsc, gidip o çoeuklarla dağlarda ölmeyi istiyor. Bunun bir ölmc istegi degil, bu güzel yaşamı gerçckleştirmc mücadelesine ka tdma isteği olduğu ise çok açık. Şair, eğer çocuklar ölmeden bu güzel yaşam gerçekleşmeyeceksc, varsın birlikte ölelim, tavrını benimsiyor. Ikinci şiirin (Değirmen 'I'aşlarında Buğday) ilk yedi üçlüg'ünde şair, yasananı betimliyor deyim yerindeyse. Son iki üçlükteyse, yaşanan baskı, kötülük ve acıların şaire etkisi dile getiriliyor: "I lerkesin akrebi kör yelkovanı sağır Beniın saatim yüreğimc ayarlı Yavrum hangi hoyrattasın sesine ulaşayım" Bu üçlükte, yaşananlarm şaire etkisi, duyarsızlığa tcpki ve insana sevgi biçi minde dışavuruluyor. "Ben burda bir kara suyunı Ben burda dcgirmcn taşlannda bugday Ânlamakla katlanmak arasında tüken <lim..." Bu üclükte ise şairin duyarlılığını; katıl dığı, lıaklı buldu^u yanda eyleme dönüştürememesinin czikiigi okunuyor. Ayrımsadıüı haksızlıklara katlanmanın çaresiz liğiylc duyulan acı... Dördünrü şiirde (İki Kadın Vurulacak Birazdan) hangi yana sıkılsa, iki lıalkı yaralayan, iki halkıtı arasındaki uçurumu büyüten kurşunların iki halktan bireyle rin yaşamlarına yarattif*ı trajediyi dile ge tiriyor Krbaş "iki kadın vurulacak biraz ılan/ İki auam iki çocuk iki halk/ Birisi Lice'de yıkılacak kerpiç kcrpiç/ Ötekı denizi taşıracak Samsun'cla..." Üçiincü (Azala Azala Olmek) ve beşinci (Olüm, (niz ve Kapı) şiirlerde "Ya şamln ölüm arasındaki (,izgi"nin "lıer gün biraz daha" silindigi, kirli savaşın sürdügü topraklarda ve bu topraklardan çok uzaklarda, oğullarının ölümleriyle bıraktıkları boşluöu yüreklcrinde büyüten ka dınların ağıtları, "büyük denizlcr üzerine düşler kuramasalar"da, aç da kalsalar, ölümü yalnız da karşılasalar, türküsüz soluyamayanlann türkülerinden söz ediliyor. Altıncı şiirde (Kdip'e Yanıtı Bilinen Sorular) yaşanan kirli savaşı bir halklar bogazlaşmasına dönüştiirmek ya da en azından öylcymiş gibi gösterip iki tarafta da körü körüne birbirine düşman bireyler yaratnıa çabalarına karşı çıkılnıasının gerekliliği cnternasyonalist bir ruhla işleniyor. Aynı şiirdc "Kimsenin kalmadığı dar mada^ın köylerde/ "Once Vatan" yazısı bir hüzün de^il ınidir?" dizclcriyle egemenlerin uygulamalarını sorgulayan Erbaş, "Bunea kanın hclâlini kim kime nasıl öder/ Mezar taşlarıyla barıs olur mur1" dızelerindeyse akan kanın bizleri her gün barışran biraz daha uzaklaşırdığım dile getiriyor. Yedinci şiirde (Biz Neden Başkalarını Sevemiyoruz.'') Anadolu topraklarında çeşitli zamanlarda yaşanan etnik/dinsel tcmclli hoşgörüsüzlü^ün zamanla nesne sini degiştirse de ulaştıgı korkunç boyut ların altını çizen şair, en korkuncunu da şöyle dile getiriyor: "(...) Bin yıldır kcndi yurdunda konuk Bin yıldır göçer iki zufiim arasında Akıl almaz bir yaşama ustası Koca bir halka simdi sıra..." Anadolu halklar mozaig'inde gümüş ustası olarak yer alan Süryaniler, yapı ustası Krmcnılcr gittı, bin yıldır kendi yur dunda konuk olan Kürt halkında şimdi sıra. Şair, "Narüssun aynasında yalnız kendi suretimiz/ Biz neden başkalarını sevemiyoru/ı'.." derken, hoşgörüsüz, özscvcrlerin acı sonla rına da işaret eder gibidır: litsanede Narciss'in, sudaki görüntüsünc sarıl mak isterken boğul dugu söylenir. Sekizinci biirde, (Uzun Vadeli Yıkım) şiirin adından da anlaşıldığı gibi, büyüklerın vahşctıne tanık olan çocukla rın, uzun vadelı bir yıkımın, köklcri şim diden zchirlenmiş bir gcleecSin insanlan olarak yarına yaralı başlayacakları ve bu nun yarınki barışa da ijiotek koyan bir davranış olduğu belirtiliyor: "(...) Yıllardır ölülerin ayak ucundan Dünyaya bakan küçücük çocukların Kim nasıl silecek körpe kirpıklerinden Yüreklerine sızan yılanın zenırını Ey ışıklı dunyaların büyük bılginle ri..." Dokuzuncu şiir (Aykırı rknzemc) kö yündeki rııtsaklıg'ını, gündelik yaşam üzcrindeki sınırlamaları, gıda ambargolarını.yayla yasaklarını yerlcşim bırimlcrıne kontrollü girış cıkışları bır ülkeden öteki ne geçilirken, karşılaşılan, "gümrük, de nctım, vize'lere benzctcn bir köylünün dilinden yazılmış. Onuncıı şiircfe (Hangi ülürne Güvcneliın) sivillerin savaş içindeki çarcsızlik leri ve yaşadıkları acılar dile getiriliyor. Bu çaresizlık en güzel ıfadesini şu dızc lerdc buluyor: "(...) Konuşmuyor Çözerek dü^ümünü kirpiklerinin Tüm gördüklerinı yere gömüyor. ' Onbirinci şiirde, (Binlerce (lelineik) bölümün anlatımcı olmayan bu tek şi irinde, her üçlügün ilk iki dizesitıde yaşamda vc doj*ada sonsuz olanla, sonlu olanın karşılaştırılması, sonlu olarıın son suz olana meydan okııması bıçımınde ve riliyor. Her üçlü^ün son dizesiıııleyse şa irin bu meydan okunıalara ilişkin yorumıı doğadan betinılemelerle veriliyor. Şiirin ilk üçlüğü şöyle: "Agrı'nın eteğinde bir kara çalı: Boyum scnden u/un, boyıım sendeıı uzun... Bulutlar birbirine giilümsüyor yukar da." Son üçlükte de "yaşumın üstünde bır sinsi ölüm/ Cîücum scnden büyük, gü cüm senden büyük. ./ Binlerce geliıuik uç veriyor dağlaıda " ıliycıı şaiı, yaşamın ölüm karşısıiKİaki güçlülüg'üııün, yasamın kendisini sürekli yenileyerel yıneleme sinden kaynaklancfığının altını ciziyor. On ikinci şiirin (Bu lötlis Cîtfklcr Allında) ilk bölümünde, şenirfere göçen in sanların, yabancılaşmanın pcnçesindekı şehir insanlarıyla iletişim kuramayışları, şehir yaşamına ııyıım sağlayamayışları ve bunun sonucunda eski, alışkın olıkıkları yaşamlarını özleyişleri dile getiriliyor. ikinci bölümdeyse, nedenleriylc bir likte göçün ve gelinen yerde yeni bir yaşa' CUMHURİYET KİTAP SAYI 288 Şükrü Erbaş'tan "Dicle Üstü Ay Bulanık" E SAYFA 12