29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Onümüzde bir Yaşar Kemal özel sayısı var. Ondan sonra da Türk Oyküsü özel sayımızı yayımlayaeağız. Bu arada geniş kapsamlı incclemelcr bulmakta güçlük cektiğimizi dc bclirt mcliyim. Fransa'da Türk edebiyatına yönelik bir incelemc vc araştırma gele neği yok. Türkoloji çalışmalarında tarihçiler ağır basıyor, edebiyat, her yerde oldugu gibi "üvcy cvlat" burada da. Parasal güçlüklerden dc söz etmeliyinı. Bugünc dck ayakta kalabildiysck özverili arkadaşlar sayesindedir. Çevirmcnlcrc iicret ödcyemiyoruz. Matbaayla da sorunlarımız olııyor, dizgi yanlışlarını önlcycmiyoruz. Bu gibi sorunlar dergi için sarf edılcn çabalaıa gölgc diişürmemeli diye düşünüyoıum. Dizgi yanlışlarının giderek azaldıgını nkurlarımız ıımanm hırk etmişlerdir. Türkçeden Fransızcaya çeviriler de yapıyorsun. Ne gibi güçlüklerle karşılaştın bugiine dek? Tiirkçe, yapısal açıdan, bildiğin öbür dillerden çok farklı. Yazınsal çeviride bu farklılık nasıl bir değerlendırmeye yol açıyor? Yazınsal çeviri önceden yitirılmiş bir savaştır, aıııa her zaman degil. F.ger öylc olmasaydı kimse çeviri yapmazdı. Bana gelince, kendi dcncyimimdcn yola çıkarak iki temel surunla karşılaştığımı söyleyebilirim: tlki kültürel bağlam. Bir yaşama biçimi, bir zihniyct en basit sözcüklere bile yansıyabilir. "Görgü" sözcüğü örneğin, ya da "çilingir sofrası'. "Lâcivert" sözcüğünü de bir Fransıza kolay açıklayamazsınız. fv^etne sürekli dipnot düşmektense uyarlama yoluna gitmelc bana cn doğru çözüm gibi görünüyor. Her çeviriue, mutlaka bir kayıp olduğunu kabul ederek işe başlamak gerek. Ikinci sorun sözdizimsel güçlük lerden kaynaklanıyor. Fransızcanın sözdizimi Türkçeninkinin tam tersi olduğu için birtakım cambazlıklar kaçınılmaz oluyor. Deyimler, konuşma diline aayalı metinler birçok güçlük çıkarabiliyor çcvirmcne. Senin son romanını ele alalım. Bu romanı Fransızcaya çevirirkcn başka tür güçlüklerle karşılaştım. Onbeşinci yüzyıl Osmanlı toplumunıın entelektüel, mistik ya da askeri yaşamını, bu yaşamlara özgü havayı Fransızcaya aktarmak gerekiyordu. Zafer Şcnocak'ın şiirlcrini çevirirkcn de başka sorunlarla karşılaştım. Zafer İKİ kültür arasında kalmış bir hayalgücünc sahip. Oysa soyut kavramları kullanırken, dizelerinin ritmik özelliklerini kıırarken bir Alman şairi gibi davranıyor.. Ne var ki Türkiye'ye atıflar da var bu şiirde. Orncgin Ibnülemin Mahmut Kemal'in adının geçtiği bir dize, bu adın zengin ça^rışımları açısından, ilginç olabiliyor, ama Almancada aynı ç.ag'rışım ve yan anlam zenginligi ydk. l'ransızcada da öyle. Dipnot düşmekle dc soruna bir çözüm bulunabilecegini sanmıyorum. CUMHURİYE.T KİTAP SAYI 286 "Çağdaş Türk Öykü Antolojisi" yayımladığın ilk kitaptı. Bunu başka kitaplar ve yazılar da izledi. Publisud yayınevinde bir dizi yönetiyorsun. Yazarları seçerken, lınngi ölçütlerden yola cıktıgını sövler misin? Ilk antoloji çalışmasım Türk cdebiyatını yakından izlcycn Ay^cgül Yaranian'la bııiikte yapmıştık. Çağdaş Türk öykücülügü üzcrinc Ingili/.ce vc Almanca antolojilcr vardı ama Fransızca yoktu. Biz bu boijluj^u doldurmaya calıştık. Ayrıca, Türk edebiyatında öykü öncmli bir tür. Metinleri seçerken çeşitli ölçütlerden yola çıktık. Bu türün belli basjlı temsilcileıi, tcmatik vc dönemsel özcllikler gibi. Antolojiye yalnı/ca 19451985 arası ürün vermi^ ya/.aılar dan örnekler aldık. I,eyla F.rbil, T.ıhsin Yücel gibi degeıleri tartışılamayacak yazarlara da, dar olçütlcrimu nedeniyle ne yazık ki yer veremedik. Antolojide Tank Buğra, Feyyaz Kayacan, Muzatrcr lzgü gi^i çok deği^ik anlayışlarda yazarların bııltınmayışları elbetre elcştirilebiliı. Ama bu eksiklik öncelikle yer borunundan kaynaklanıyor. Ancak beş yiiz sayfalık bir ciltte Türk üykücülüğü gerektiöi gibi tanıtılabilir değil mi? Antoloji yayımlandıktan kısa bir süre sonra Publisud yayınevi bendcn bir edebiyat dizisi yönetmemi istedi. Türk, Arap ve Iranlı yazarlardan olıışan bir liste önerdim. ()rtadogıı yazarlannın aralarındaki benzerlikleri vurgulamak istiyordunı. Bir tür Dogu modernizmi içeren metinleri yayımlamaktı amacım.Tanpınar'dan Suriyeli öykücü Zakariya Tamer'e, geçen yıl îyi Şeyler Yayınevindcn ijiirleri çıkan Sohrap Sefcri'ye, Iraklı "Temmıızien" grtıbu yazarları Malaika ve Badr Şakcr'e dek... Tasarı bıı biçimiyle gerçekleşemedi, bcn de yalnızea Türk yazaılarından oluşan l>ir diziye başladım. Bugünc dek iki kitap yayımlayabildik: Demir Ozlü'nün "Berlin'de Sanrı"sıyla Inci Aral'ın "Uykusuzlar'ı. Sırada iki kitap daha var: Tanpınar'ın "Bcş Şehır"i vc Nedim Cîüıscl'in Pasifik Kıyısmda" adlı Amerik.ı izlenimlerini içcrcn gezi kitabı. Bu yayımlaumızda I'ransa Ulusal Edebiyat Merkezi'nin biiyük yardımını gördüğümüzü de belirtmeliyim. Türk edebiyatının Fransa'da tanıtılması için neler yapılabilir? Türkçeden Avrupa dillerine yapılan çevirileri yakından izliyorum. Bu konuda Fransa'nın başı çcktiğini söyleyebılırim. Türk cdcbiyatı Fransa'da elbette gerektiği kadar ranınmıyor, ama bu alanda epeyce yol alındı. Bugün yeııi bir dönemecin eşigındeyiz. Nâzım f lık nıet ve Yaşar Kenıal'le yelinilmiyoı aı~ tık, başka ve daha değişik yazarhır da çevriliyor. lşte Demir Ozlü, Bilge Karasu, Nedim Gürsel, Orhan Pamuk ve Lâtife Tekin, Bu yazaılann biı ya da birden çok yapırları Fransızcaya çevıil di son yıllarda. Şairlere gelince illıan Berk vc Ozdemir tnce'yi anmalıvım. Dağlarca, Oktay Rifat, I'lce Ayhan ve Enis Batur'un çevrilmesi dc gündcmdc1. Kaybedilmiş bir şey yok henüz. Ama düzyazı örncklerini daha düzcnli bir biçimde çevirmeliyiz, çünkü l'iansız okurların ilgisi ılaha çok öykü vc roman alanında yoğunlaşıyor. Tanpınar, Sait Faik (bir kitabının çcvrilmı^ olmasına karşın tazla bilinmiyoı) vc Tahsin Yüccl aklıma gclen ilk adlar. Yazarların birden tazla kitaplarını cevirmcklc onları gerçek anlamdı Fransız okıırlarına tanıtabiliriz ancak. Eylül sonunda İstanbul'da bir toplantı düzenliyorsun. Uluslararası nitelikte bir yazarlar toplantısı daha doğrusu. Türkiye'de moda olan bir deyimle sövlersek tstanbul üzerine bir panei. tstanbul Anadolu Araştırmaları Merkezi'ndc görevli Laurence Ammour ve Türk sineması üzerine arastırma yapan Nicolas Monceau'yla birlikte düzenlediğimiz bir etkinlik bu. Yazarlar, akademisyenler ve sanatçıları bir panel çerçevesinde tstanbul üzerine bir diyalog için çağırıyoruz. Konu îstanbul'un yirminci vüzyıldaki imajı. 28 ve 29 eylül tarihlerinde Fransız ve Türk, yirmi kadar konuşmacının katılmalarıyla gerçekleşecek. tlginç bir konu sanıyorum. Bugüne dek de pek üzerinde durulduğu söylenemez. "Tanpınar'ın yapıtında müzik unsurları" ya da "Avrupa çizgi kitaplarında Istanbul" gibi bildıriler yer alıyor programua. Genellikle egzotik açıdan ele alman tstanbul kentiyle ilgili kanıksanmış bir anlayışı yıkmak istiyoruz. Istanbul durağan, ondokuzuncu yüzyıl sonundaki seyyahların izlenimlcrden tanıdıgımız nargile içenlerin ya da sefahat düşkünlerinin kenti değil artık, önemli bir metropol. Bir hafta sonra tstanbul'a gidiyorsun, umarım bu kez Paris'i de özlersin. Bundan böyle senin de yazgın Pariststanbul ekseninde gidip gelmelerle geçecek demektir. Türk edebiyatı adına sana çok teşekkür ediyorum sevgili Timour. • SAYFA 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle