Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BEKİR TARIK I skcndcr Savaşır çnk sıfatlı yazarlardan biri. Dalnı öııce şiirleri denemeleri (özellikle Defier dergisindekiler), Bilar'da verdiği dcrslcri ve yazarlığını, yöncticıliğini yaptığı çeşitli ansiklopedilerle tanınmışti (Bilgisayar, Ero Cinsel Yaşam, Sosyalizm ve Toplumsal Miicadcleler Ansikiopcdileri). Şimdi de bir romanla karşımızda. Üç cilt olacağını duyduğumuz "Dalgın Sular"ın birincisi, geçtiğimiz günlcrde "Tutku 2000" adıyla yayınlandı. Romandan söz etmedcn yazarına biraz daha yakından bakmakta fayda var; yapıt, her nt kadar okuyucunun lcarşısına kendisi olarak, yazarından artık bağrmsızlaşmış bir şekifde çıksa da, bazı durumlarda okurıın yapıtla ilişkisinin daha kolaylaşınasınm ve bir yandan da giiçlenmesinin dolayımında yazar da yer tutmaktadır. Tutku 2000'dc böylesi yapıtlardan biri; yazarı tanındıkça anlanu ve keyfi daha çoğalacak olan, deyim ycrindeyse yazarını deşüre edcrek anlamına kavuşan bir roman. Bu yüzden, özellikle Savaşır'ın psikologluğundan ve yine özellikle müzik yazarlığmdan da söz etmeli. Bütün bu sıfatlar, elbette ki romanın başarısı için yetcrli dcöildir; sontıçt.ı hcr şeyi bilen biri nın, bilmekte varolaıı birinin iyi roman yazabileceği gibi bir şart yok. Burada, yazarı vc sıfatlarını özellikle vureulamamın nedenını romanı okuyanlar kolayca anlayacaktır; Savaşır, ya/arı olduğu romanın kendi özcl tarihi ve yaşantısıyla öznesi olurken, aynı zamanda da ilgi ve bilgi sahibi olduğu alanlaıda da arka plaıu ol makta. Btından doğal bir şey olaıııaz denilebiiir, doğrudur; anıa vurgulamak istediğim Tutku 2000'i böylesi zengin, ahcnkli ve başarılı kılan, göz ardı edilemcyecek kadar önemli bir faktör; ya/arı, kimliğinin bütün zenginlikleriylc beraber, bilgisinin çoğu özcllıklerini de yansıtmış romana. Birazdan vurgulayacağım başarı da bundan kaynaldanmakta. Tutku 2000, adıııın işaret ettiği iki anlaını da taşıyan bir roınan. 2000 yılında ge çiyor vc kclımenin kapsndığı nemen her varyantla birlikte tutku'yu anlatıyor, deşiyor, parçalıyor vc yeniden kurguluyor. 2000 yılında geeiyor (tstanbul'da) ama, bilim kurgu sayılanilır mi orası tartışmalı. Belki, bir fantastik roınan olduğu söyle nebilir; hatta istcyen bilinı kurgu da diyebilir, bence iki tanını da sakıncalı değil. Zaten bilim kurgu da bir fantastik yazın türü degil midırr1 2000 yılında lstan bııl'da geçtiğini söylcdiğinıiz romanın konusıınu kısaca ö/.etlcınck biraz zor. Hem yo^un ayrıntılarmın taşıdtgı değerlerin üzerinden atlanacagı ıçin zor ve nem de basit bir indirgemeye sığamayacak yoğun luguna haksızlık olactığı icin. Ama Dİr de neme yannıak gcrckirsc ikiye aynlnııs bir Utanbul u aıılatıığı söylcncbilir. Yoksul mahallclcriylc zengin scmrlcri arasında iyice belirlcnmiş bir ayrıının olduğu; in sanların hırslarıyLı yaijiıyanlar ve vazgeccnlcr olaıak ayrtldığı vc 2000 yılının Istaııbul'u ilc geçnıişin tstanbul'unun birbirlcriyle iç içc karjı karşıya durduğıı bir tstanbııl anlatılan. Yazarın, "Birileri, bir şey, bu şehri çıklııtıyor" diyerck tanımladığı bir döncmin lstanbul'u. Galiba romanın konusundan çok kıır gusunu, dilini aktannakta fayda var cün Birileri, bir şey, bu şehri cıldırtıvor Dergilerde yayimladığı yazıları ve şiirlerinin yanısıra "Masaldan Sonra" adlı kitabıyla da tanıdığımız îskender Savaşır, "Tutku 2000" adlı ycni bir romanıyla çıktı karşımıza. Roman "Dalgın Sular" adını taşıyan bir üçlemenin ilk kitabı. kü bu açılardan bakıldığında oldukta hırklı bir yapıtla karşı karsıya olduğumuz rahatça söylcncbilir. "Oykümüz çok uzak bir gelecekte değil, bin yılın sonıında Bebek'te, in^aatı daha ycni tamamlanmış gökdelenlcrdcn birinde başlıyor. Söz konusıı binanın en üst katı, beklenebilcceöi gibi, bir bar... Orada uzun boylu iki insan oturuyor. Birının saçlanna dü^en ak, onu daha da alımlı kılıyor; ama kendi farkında değil neredeyse mahcup; hatta bclki dc scvimliligini bu bilinçsizliğe borçlu." Bu ilk cümlclerinden de görüleceği gibi roman, okuyucuyu da kendi diline ve kurgusuna katmaya çalısan, kolay bir okuına vaadi sunan bir üsfup taşıyor. Her nc kadar ılerlcyen bölümler bu olaylıgın dozıınu de ğiştirir olsa da, yazarın okurla kurduğu ili^ki ba^tan sona aynı sıcakhkta sürüyor. Girişin birkaç cümlc ilcrisinde, yukarıda bansedilen romanın iki kahramanının adları açıklanırken, bu sıcaklık daha da artıyor: "lyisi mı burada oturan adamın adı "Arkadaş" olsun öyleyse; metnin içindc üsdeneceği işlevi de daha uygun olur bu. Kadının adını aktarmayı Bünyamin'e bırakıyorum. Şimdilik ona, "Abla" diye lim." Romanın 2000 yıJında geçtigini söylemi^tinı, yani günümüzden beş yıl sonraki bir zamanda, bir diğer deyişle hiç de uzak hkender Savaşır'dan "Tutku 2000' olmayan, tahmin edilcbilir bir gcleccktc. Belki de romanı en başarılı lulan yanlar dan biri zaman konusundaki bu renklilik. Bir yandan, güniimüzün Istanbul'u pck fazla değişmemiş haliylc, nercdcysc gerçeğc yakın görüntülerlc aktarılırken, di ğer yandan da, sadece beş yıllık bir zamanda bile ne kadar değisebileceöi M)rgulanıyor. Bu anlamda da okuyucuyla ilişkisini sıcak tutuyor roman. Birlikrc kur gulama imkânları sağlıyor. Gerçekten de iki bin yılının Istanbul'u da roınanda bahsedildiği gibi, bütün alt tabakaların yaşadığı mahallelcr kentin merkezinden dışlanıp, birer yoksulluk ve mafya yuvası haline getirilemezler mi? Şimdıki polis teşkilatı bütünüyle oraJara, yargısız infazlannı daha rahat yapabilsinler diye aktarılıp, zenginlerin yaşadığı semtlere ve eğ Ience bölgelerine oakan bir Özel Kcnt Güvenlik Ekibi uluşturulamaz mı? Daha bugünden, böylesine ikiye bölünmüş bir kent beş yıl sonra romandaki gibi, nere deyse bir mahşer öncesinin çözümsüz, umutsuz anına varamaz mı? Başta, vazarın sıfatlarına ek olarak iki alanı özellikle vurguJamıştım; psikologlu2u ve müzik yazarlığı. Romanda yazarın bu iki özelliği, biri açık, diğeri kapalı ola rak belirgin bir önenı taşımakta. Kapalı olan özeflik, romanın bunca ahcnkli olmasını saglayan müzik yanı. Kurgunun bütününc hakim olan müzik için bir ad koymak gerekirse, sanırım rahatça sentoni denilebilir. Sıcak ve duygunun nereye doğru akacağının işaretlerini vçrcn bir giriş. Sonra hafif harif ayrıntılarla bezenen ön duygular... tanımlamada abartıya kaçmamak için romanın üç cilt olacağını ve bir bölümündcn bütün müziğini çözmeye çalışmanın yanlış oldufiunu natırlayıp, bu kısa deöinmeyle müzik bahçesini kapatmakta fayda var. Açık özclliksc psikanalitık yaklaşımda ortaya çıkıyor. Şu cümleler, büyük bir yazarın kaleminden olduğu kadar, aynı zamanda psikolojiyi çok iyi bilen birinin de kaleminden çıkmak zorunda sanki: "Bünyamin'in Dolapdere'dc bir yedek parçacının camekânlı bürosunda sevişirkcn, altının, gümüşün ve diğer değerli madenlerin, taşlann, müccvherlerin ışıltısıyla bezenmiş bir manzarayı dcğil de, deliren bir çırağın gözlerini göriiyor olması; buranın Rönesans değil 2000 yılının îstanbuPu olmasından. Kleopatra'nın güzelliği uzun bir uykudan sonra, ambcrin, tarcının, serüvenin, ışıltılı yüzeylerin, yabancı diyarların büyüsünc aymış, ayılmış bir ar zuyla aynı kumaştan dokunmuştu. Kendisini ne kadar korunıaya çahîjirsa çalı^sın Bünyamin'in tutkusu da ıstanbul'un üstüne çökmekte olan deliliğe akraba... O da onu görecek." Sanırım, Tutku 2000 üzerinde cpey durulacak, konuşulacak bir roman; sadece tanıtmanın yctmcycccfı, tartışmanın da gcrcklı olduğu. Kimilerirıin rahatça postmodcrn diyebileceği kadar kcyif verici, birçok tarihsel göndermelerle dolu, ama gerçekçi olabilmeye, geçmişin insanlan aracılıöıyla da olsa geleceği istemeye de eğilimli, farklı bir roman.• | Tutku 2000/ hkender Savaşır/ Metts Yayınlan/Mart 1995/293 s. SAYFA 9 Müz* ve pslkanaUz CUMHURİYET KİTAP SAYI 272