03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hüsevin Rahmi. yeniden SENNUR SEZER Tüm eserlcriyeniden basılıyor... H useyin Rahmi Gürpıııar'ın romanlan, öyküleri yeniden basılıyor. Günümüz diJine göre yalınlaştınlıp, kimi deyimler için dip notları konularak, şık kapaklar içinde. Aynca, tek varisinden yayın hakları satm alınarak... Bugiine kadar altı kitabı üç ciltte toplandı: GulyabanıGönül TicaretiMefek Sanmıştım Şeytanı, MürebbiyeHayattan SayfalarKadınlar Vaizi, NimetşinasHakk a SığındıkMeyhanede Kauınlar. Her cildin başına Hüsevin Rahmi'nin yaşamı ve sanatıyla ilgili bir bölüm, yapıtlarının listesi ve kaynakça da eklenmiş. Doğumundan bu yana 131, ilk romanı Şık'tan günümüze 96 yd geçmiş,, bu bir dönemin ünlü vc çok okurlu yazarını yeniden okumak, clbette yeni sorular getiriyor (Bu sorıılar daha çok, Hüseyin Rahmi'yi daha önce okumuşlar için var. Genç okurlar, Hii seyin Rahmi nin bütiin eserlcriyle yeni karşılaşıyorlar ) Bu s o r u l a n n en önemlisi, Hüseyin Rahmi'nin, kendisinin de dile getirdiği "ah lakçı bakış"m günümüzdeki geçerliliği; bu ahlakçılığın kişileri mi, toplıım düzeni ni mi hedeflediği? Huseyin Rahmi Gürpınar gerçekçiliği, îstanbul'da yaşa an bütün sınıf atmanları dil, g lenek, inanç gıl>ı özellikleıiyle aktanşıyla daha çok bir tanık" olarak algılanır. Bu tanıklığın, özelükle Birinci Dünya Savaşı döneminde, toplumsal eşitsizlikıeri vurgulaması da yadırganmaz. Oysa, yazar bu eşitsizliklerin altını çizerken, tanık değif bir savcı gibi davranmaktadır. Bu tavn da hem yargının hem eleştirmenlerin onun karşısında yer almasınayol açmıştır. Mahkemclerdc ya da onu yok sayan eleştirilerdeki suçlamalara yanıdarıysa, günümüz yazarlarına yol gösterccek, kaynak oluşruracak olgunluktadır. Hüseyin Rahmi, dünya görüsünü vc sanat anlayışını, yer yer roman kahramanlannın ağzından savunmakla yetinmemiş,, iki ayrı kitapla da belirtmiştir: Cadı Çarpıyor (1913), Şekavcti Edebiye (Edebiyat Fşkıyalığı, 1913). Cevdet Kudret'in, Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın I lakk'a Sığındık adlı romanı için yaptığı saptama, günümüz okuru için çok önemlidir: "Birinci Dünya Savaşı'ndan önceki romanlannda daha çok gelenek ve görcnekler üzerinde duran yazar, savaş içinde toplum kadarı arasındaki farkm keskinlcşmcsi, toplumsal adalet dengesinin büsbütün bozulması, zenginin daha zengin, yoksulun daha yoksul hale gelmesi üzerine toplum diizeni ile ilgilenme gereği duymuş; böylece toplumcu görüşlere doğru yönelmiştir. Yazarın bu yoldaki görüşlere ulaşmasında kendi gözlemleri yanında, Ikinci Meşrutiyct'ten sonra kurulan (1910) Osmanlı Sosyalist Fır kası'nın program, bildiri ve yayınlarının da etkisi olduğu düşünülebilir. (...) Tanık ım? Savcı nu? l Hüseyin Rahmi'nin dünya görüşündeki bu yeni aşamanın ilk ürünü olan bu eserde egemen sınıflarla ezilen halk tabakasının yaşayışlan gerçekçi bir tutumla ele ahnmis, roman bu iki karşıt öğe üzerine kurulmuştur. Eserde "kuv vetli ve zaif meselesi"nin uzun boylu tartışılması, "hâkim sınıflar" deyiminin edcbiyatta ilk defa kullamlması (...) özelükle dikkate değer." (Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman I, Cevdet Kudret). Cevdet Kudret'in çözümlemesinde altını çizdiği, partilesmiş toplumcu görüşlerin sözcüsü, Hakka Sığındık'ta yazar Nüzhet Ulvi'dir. "Meşmtiyet dönemi toplumcularının görüşlerini" dile getiren bu roman kahramanının, düzenin koruyucusu Şehzadebaşı Komiseri'ne toplum düzeninin, doğa yasalanna göre (güçlünün güçsüzü yemcsi) olmaması gereğini aniatışı, daha önce çizilen yoksul Istanbul/varsıl îstanbul sanneleri yüzünden, havada kalmaz. Üstelik, genel anlatımdaki "Abdülhamit devritıiıı bal tutup da parmağını yalayanlaile "Irtihaı kaparozcıılan" arasındaki ortaklığı, ilk bakışta görülmeyen aym sınıftanhğı vurgular: "Insan toplulukları, kurulduklarından beri, birtakım kötülükler altında ezilmektedir. Kanunlar, bir azmlığın muduluğunu sağlamak bakımından düzenleniyor. Çünkü herkesin birden bolluk içinde yaşamasına ihtimal göriilemiyor. Insanların çoğunluğu, hemen hemen hayvanlara yakın ağır, uzun işler içinde j çalıştırılıp bunaltılıyor. Bundan bir avuç seçkine, azınlığa rahathk, bolluk ve türlü türlü sefahatler sağlanıyor. Kanunlar, insanlığın bu bolluklardan nasıpsiz kısmının çektikferini hafifletmek için uğraşır ;ibi görünür, Bu, ustaclı bir oyundur. Kötülüklerin en önemlı kısımları, daima olduğu gibi bırakılmak yoluyla kanun düzenlenmcsinc çalışılır. Yani cgcmen sınıflar, samimi olmadıkları için orunlar düzelemiyor" (Hakka Sığındık, yeni basım, s.263) Hakka Sığındık romanının son bölümü, Komiser Şinasi'nin vicdanıyla yasa lar arasında kalıp, görevinden istifasıyla noktalanır. Komiser Şinasi, yasalara uymak olan görevinin vicdanından daha ağır bastığını belirtir. Çünkü "(...) henüz insanoğulları vicdanlarının yarattığı kanunlarla yönetilecek kadar ilerlememiş"tir. Hüseyin Rahmi'nin bekledifii ve yasa uygulayıcı, kolluk gücü temsilcisinin agzından dile getirdiği bu ilerleme, toplumda önemli bir değişikliğe yol açacaktır: "llerleseydi cezaevleri okul olur; hiçbir komutan astlanna 'vur' emri veremez, insanoğlu silahıyla insan kardcşinc nişan alırken kurşunu nereye sıktığını düşünür ... insanoğullannın kolları, bacaldan, vuranlar ve vurulanlar için de utanç konusu olan kelepçelerden, bııkağılardan kurtulurdu" (Hakka Sığındık, s.282) Komiser Şinasi, ikisi arasında kaldığı yasa/vicdan baskısından istifayla kurtulur mu? Kurtulmadığı, lstanbul'un tanımadığıyüzünün (neden tanımadığı kendi vicdanına sorması gereken bir sorudur) onu §u saptamaya götürmesinden bellidir: "tler hükümet adamı, benim gibi, kanundan aldığı emri çıkarından çok, vicdanıyla ölçerek uygulamayı bilseydi... Bu kadar uzun süre ve bugün de, her yerde kötülük üstün gelmez; erdem de yenilmiş baş eğmiş duruma düşmezdi." (s.282) Hüseyin Rahmi Gürpınar, 1919 yıhnda yayımlanan bu romanının sonunda, okura Nüzhet Ulvi'nin sorusunu sormaktadır sanki: "Şimdi gözleri açılan ezilmişler, ezenlerle, cgemenlerle yerlerini değiştirmeye uğraşıyorlar. Bakahm iş ne korltunç olacaK? (s.263) Çünkü, bir mahalledeki esitsizlik, yasa dışı bir yolla, inançlar zorlanarak düzeltilmeye çalışılmış, sonuç bir polisin istifası ve işsiz kalması, bir yazarın şantajcılığa sapması (ve belki ae bunumeslek euineceği) gibi kuşkulu bir noktada kalmıştır. Kimse için "mutlu son" yoktur. Hüseyin Rahmi Gürpınar, tekniği açısından, sert eleştirilere uğramış bir yazardır. Ozgür Yayınlar'ın yayımladığı yeni dizinin başlangıcında, diziyi günümüz Türkçesine uyarlayan Kemal Bek dc, kaynak göstererek, bu eleştirilere katılır: "Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın romanlarında teknik bir yetkinhk olmadığı, gcnel kabul gören bir yargıdır. Roman estetiği tekniğinin yenileştiği, çağdaslastığı bir döncmde. Serveti Fünuncularla aynı zaman diliminde yaşadığı düşünülürse, bir Halit Ziya Uşaklıgil'in, bir Mcmct Raııf'un romanlarında ulaştıkları düzeyle karşılaştınldığında Hüseyin Rahmi'nin romanlarının (ve öykülerinin) gerçekten teknik kusurlar taşjdığı söylenmeiidir. Örneöin, doğalcıları ve gerçekçileri örnek almasına karsın, romanın akı^ını sık sık keserck kendi düşüncelerini söylemesi, hem roman tekniği açısından kusur sayılır, hem de gerçekçi ve doğalcı akımın anlatılan olaylara romancının karışmaması, yorum yapmaması, yalnızca olayı betimlemesi anlayışına aykırıdır. (...) Hüseyin Rahmi'nin teknik özelliklerinden biri de, roman kurgusu1 CUMHURİYET KİTAP SAYI 272 "Gerçek MkâyeciHk" SAYFA 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle